DENİZ ÇİÇEK/AYŞE BÖCÜOĞLU BODUR - Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Altay tankının seri üretimine ilişkin sözleşme görüşmelerinin pratikte bittiğini belirterek, "Sözleşmeyi yarın dahi imzalayabiliriz ancak sözleşme içindeki çeşitli şirketlerin payları ve ürünleriyle ilgili görüşmeler devam ediyor." dedi.
Demir, Anadolu Ajansı Finans Masası'nda, Altay ana muharebe tankına ilişkin gelişmeleri değerlendirdi.
Altay tankı için BMC ile yürütülen sözleşme görüşmelerinin pratikte bittiğini ifade eden Demir, "Sözleşmeyi yarın dahi imzalayabiliriz ancak sözleşme içindeki çeşitli şirketlerin payları ve ürünleriyle ilgili görüşmeler devam ediyor. Mesela, projenin geliştirilmesi aşamasında Güney Kore ile yapılan iş birliğinde bu ülkenin seri üretimde alması gereken belli bir iş payı var. Bu iş payıyla ilgili görüşme uzun sürünce, istenen şartlar sağlanamayınca, nihai imzada biraz gecikme oldu. Bunun gibi başka unsurlar da var ancak ana unsurlarıyla sözleşme tamam. Diğer şirketlerin paylarıyla ve onların yapacakları işlerle ilgili bazı detay konular var." diye konuştu.
Demir, son dönemde kamuoyu gündemine gelen " Karasu'daki yatırım durduruldu, tank projesi gecikecek" gibi iddiaların gerçeği yansıtmadığına dikkati çekerek, "Böyle bir şey söz konusu değil. Maliyetleri düşürmek adına Karasu'daki yatırım bir yandan devam ederken, şu anda mevcut tesislerin kullanımıyla ilgili bir ön çalışma yapılıyor. Bu da genelde maliyetleri düşürmek için yapılan bir çalışma. Yoksa herhangi bir gecikme ya da bir yatırım iptali söz konusu değil." ifadesini kullandı.
Demir, ilk tankın tesliminin, sözleşmenin imzalanmasından 18 ay sonra olacağını söyledi.
"Pulat'ı birkaç tanka entegre edecek aşamadayız"
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterinde bulunan tankların korunmasına yönelik Pulat ve Akkor gibi aktif koruma sistemlerinin geliştirilmesi çalışmalarına da değinen Demir, şöyle devam etti:
"Pulat'ın entegrasyon testleri başladı. Piyasada mevcut olan bütün mühimmatlara karşı etkinlik seviyesinin aynı olması önemli, yerleştirilecek yerleri önem taşıyor. Bugün birkaç tanka bunu entegre edecek aşamadayız. Akkor'un geliştirilmesine ise 3 yıl önce başlamıştık. İkisi arasında fark var. Pulat, yine sistemiyle mühimmatı tespit edip, tanka yakın mesafede imha eden koruma sistemi. Akkor ise uzak mesafede mühimmatı imha eden sistem. İkisinde de çalışmalar iyi gidiyor. Pulat'ın entegrasyon ve seri üretimi çok yakında başlayacak. Akkor'un da 2019'un ikinci yarısından itibaren devreye girmesini bekliyoruz."
Demir, güvenlik güçlerince kullanılan insansız hava araçlarında (İHA) mikro boyuttan daha büyük boylara kadar farklı kabiliyetlerde yeni ürünlerin görülmeye devam edileceğini belirterek, "Çeşitli operasyonları en etkin şekilde ifa edecek ürün gamını ortaya koyacağız. Bu konudaki yetkinliğimizi daha da genişletip, belki çeşitli büyüklükteki İHA'ların koordine hareket ettiği, operasyonel ihtiyaca göre görevlerin dağıtıldığı ve görevlerin yine insansız sistemlerle gerçekleştirildiği bir harekat ortamını da düşünüyoruz. Bu, sadece İHA olarak düşünülmesin. İleride deniz araçlarının da olduğu komple bir harekat ortamının organize edilmesi sağlanabilecek. Türkiye, teknoloji açısından alanda önemli etkinlikler gösterecek, fark yaratacak güce sahip olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Savunma sanayi ürünlerinin ihracatıyla ilgili çeşitli görüşmeler yürütüldüğüne işaret eden Demir, şu anda ülke ve ürün adı veremeyeceklerini ancak yıl bitmeden bazılarının duyulabileceğini, gelecek yıl da bunların artacağını dile getirdi. Demir, ihracat kararlarının, devletin politikalarıyla paralel yürüdüğünü belirterek, "Her ihracat fırsatını illa 'ihraç olacak' diye almamak lazım. Devletin kendi strateji ve kararları doğrultusunda ihracat izinlerine tabi olarak devam edecek bir işlemdir." dedi.
"S-400'de teslim tarihi net"
Demir, S-400 savunma sistemlerine yönelik Temmuz 2019 olarak belirlenen teslimat tarihinin net olduğunu ve bu tarihin sözleşmeyle kayıt altına alındığını ifade ederek, "İki sistem konuşmuştuk. Birinci sistemin Temmuz 2019'da teslimatını konuşuyoruz. İkinci sistem de 7-8-9 ay sonra düşünülüyordu. Özelikle ikinci sistemde ortak üretim ve teknoloji paylaşımında etkin olmak için süreden feragat edebiliriz. Bu konuda 'süre' kadar 'teknoloji katılımı' ve 'ortak üretim' de önemli. İki sistem aldık, devleti kapattık diye bakmıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin alçak ve orta irtifa sistemlerinin testlerinin sürdüğüne de dikkati çeken Demir, "Ekim 2020'de Hisar-A'nın, Mayıs 2021'de Hisar-O'nun teslimini bekliyoruz. Hisar-U dediğimiz milli uzun menzilli hava füze savunma sistemimizin çalışmaları başladı, devam ediyor. Elde ettiğimiz yetkinliklerin sahaya yansımasıyla uzun menzilli sistem devreye girecek. Uzun menzilli sistemimizin geliştirilmesinde S-400 sürecinde oluşacak iş birliklerinin faydasının olacağını düşünüyoruz." ifadesini kullandı.
"Motor çalışmalarında kırmızı çizgimiz var"
Demir, "Milli Muharip Uçak"ın 5. nesil olacağını, silah istasyonlarıyla yüksek manevra kabiliyetine sahip bulunacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu uçakla beraber 2030'lu yıllarda F-16'ların yerini alacak bir uçağımız olacak. Ana yüklenici Türk Havacılık ve Uzay Sanayii ancak uçak çok çeşitli bileşenlerden oluşuyor. Motor bunlardan bir tanesi. Yakıt, hidrolik sistemler, radara görünmezlik gibi konularda çeşitli şirketlerimiz devrede olacak. Motor konusunda da çalışmalarımız var. Bu tip bir uçağın motorunun 6-7 yıl içinde bu uçağa hazır olması oldukça iddialı. Hedef 2023, uçağın hangardan çıktığı, artık kamuoyunun onu göreceği bir tarih ama uçağın testlerinin tamamlanmasını 2020'lerin sonu olarak düşünüyoruz, 2030'larda da envantere girmesini bekliyoruz. Şu anda hazır bulunan piyasada birkaç motor var. Bunlar ilk prototipte kullanılacak. Bir yandan da 'TR Motor' adlı bir şirket kurduk. Sıfırdan motor geliştirmekle ilgili faaliyetlere başladık. Bu alanda çalışan şirketlerin de dahil olacağı merkezi bir yapının, motorla ilgili tüm mühendislik ve tasarım birikiminin havuzda toplayacağı bir yapı düşünüyoruz."
Rolls-Royce ve Kale şirketlerinin ortaklık kurarak motor konusuna talip olduğunu anımsatan Demir, "Bu konuda görüştüğümüz firmalar var ancak ana yapının, işin merkezindeki yapının yerli şirket olması gerektiğini düşünüyoruz. Çeşitli ortaklıkların projede yer almasına da açığız ancak bu tip iş birliklerinin ileride önümüzü tıkayacak herhangi bir parametre içermemesi kırmızı çizgimiz. İş birliğine evet ancak iş birliği neticesinde teknoloji paylaşımında kıskanç olunmaması ve ilerleyen aşamalarda kısıta maruz kalmaması önemli. Bunları sağlarsak iş birliklerini hayata geçiririz." dedi.
Son Dakika › Güncel › Altay Tankı Sözleşmesinde Sona Doğru - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?