Dünya İnsani Zirvesi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un eşi Yoo (Ban) Soon-taek, Dünya İnsani Zirvesi'ne ilişkin, "Şimdi burada İstanbul'da, bir fırsatla karşı karşıyayız. Bu sorumluluğu paylaşmak ve bunu şekillendirmek yolunda adım atmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız." dedi.

Yoo (Ban) Soon-taek, Dünya İnsani Zirvesi kapsamında düzenlenen "Kadın ve Çocuk Ekseninde Türkiye İnsani Yardım Perspektifi" başlıklı özel oturumundaki konuşmasına, katılımcıları selamlayarak başladı.

Bugün dünya liderlerinin ve sivil toplum temsilcilerinin İstanbul'da insani yardım noktasında gerçekleştirilecek faaliyetlere istinaden bir araya geldiklerini dile getiren Yoo (Ban) Soon-taek, eksiklikleri gidermek ve verilen yardımları artırma yönünde kadınlar ve çocukların insani yardım planlamasının merkezine alındığını söyledi.

Yoo (Ban) Soon-taek, geçen yıl tüm dünyada 75 milyon çocuğun okul yaşında kriz ortamıyla karşı karşıya kaldığını ve bu nedenle okul erişimine sahip olamadığını aktararak, dünya nüfusunun 5'te birini oluşturan bu kitlenin cinsiyet temelli ayrıma maruz kaldığını, yerlerinden edildiğini kaydetti.

Kadın ve kız çocuklarının eğitimlerine önem verilmesi gerektiğine işaret eden Yoo (Ban) Soon-taek, "Her nerede olursa olsunlar mutlaka eğitime erişim hakkına sahip olmalılar." dedi.

Yoo (Ban) Soon-taek, geçen insani yardım finansmanı için yüksek düzeyde bir panel gerçekleştirildiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Bu panelde küresel ölçekte toplumları nasıl harekete geçirebiliriz, eş güdüm arasında nasıl çalışabileceğimiz tartışıldı. Şimdi burada İstanbul'da, bir fırsatla karşı karşıyayız. Bu sorumluluğu paylaşmak ve bunu şekillendirmek yolunda adım atmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız."

"Barış ortamı hepimize ilham vermelidir"

Mali Cumhurbaşkanı İbrahim Boubacar Keita'nın eşi Aminata Keita da silahlı çatışmaların mağduru kadın ve çocuklara tam desteklerini sunmak için zirvede bulunduklarını belirtti.

Keita, şu anda 21. yüzyılın yaşandığı dünyanın çok farklı silahlı çatışmaların yaşandığı bir yer haline geldiğini belirterek, "Silahlı çatışmalar başladığında masum halklar, insanlık kriziyle karşı karşıya kaldılar. Bu şiddetten kurtulabilmek için kadınlar, erkekler ve çocuklar beraberce kaçmak zorunda kalıyorlar. Kendi ülkelerinin sınırlarını aşarak kendilerine ev bulmaya çalışıyorlar." dedi.

Ülkesi Mali'de çok boyutlu bir kriz yaşadığını anlatan Keita, şöyle devam etti:

"Tuareg isyancılarıyla beraber üç farklı bölgemiz şu anda birtakım haydut diye adlandıracağımız silahlı kişiler tarafından işgal edilmiş durumda. Kadınların yarıdan fazlası, yüzde 55'i sınır ülkelere sığınmış durumdalar. Bu kriz bir güvenlik krizi. Siyasi ve aynı zamanda insani bir kriz. Bu kesinlikle bir beslenme krizini de çocuklar ve kadınlar nezdinde beraberinde getiriyor. Mali hükümeti şu anda kriz yönetimi için istişare konseyi oluşturdu. Kadın ve çocukların sorunlarına cevap bulabilmek için birtakım dinleme merkezleri kurduk. Biz anne, kadın olduğumuz için daha fazla etkileniyoruz. Bu barış ortamı hepimize ilham vermelidir diye düşünüyorum. Bu kriz ülkelerinde kadınların onurunu koruyabilmek için daha fazla çalışmalıyız."

"Tüm kadın ve çocuk şiddetlerini önleyelim"

Keita, bu krizlerden en fazla etkilenen kesimlerden çocukların eğitime, korunmaya ve sağlık gibi tüm temel hizmetlere erişim konusunda eşit hakka sahip olmaları gerektiğini söyledi.

Bu zayıflıklara rağmen çocukların kendi hayat standartlarını geliştirmek istediklerine değinen Keita, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Ben uluslararası topluma bir çağrıda bulunmak istiyorum. Birleşmiş Milletlerin temsilcilerine, yöneticilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gerekli olan tüm imkanları ortaya koysunlar ve barış ortamını sağlayalım. Savaş ortamlarını engelleyelim. Kadınların kesinlikle barış arayışında ve uzlaşma ortamında söz sahibi olmaları gerektiğini düşünüyorum. Gerekli tüm kaynakları ortaya koyalım ve kadın mültecilerin mağdur oldukları konuları bertaraf edelim. Kadınlar da böylece kendi hayatlarını oluşturabilsinler. Gerekli uygun mevzuatlar oluşturalım. Kadın ve çocukların korunmasını bu mevzuatlarla mümkün kılalım. Gerçek bir adalet sağlayalım. Tüm kadın ve çocukların maruz kaldığı tüm şiddeti engelleyelim."