Şırnak'ın Uludere İlçesi'nin Irak sınırında hava operasyonu sırasında 34 kişinin ölümüyle ilgili Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nın verdiği takipsizlik kararına, ölenlerin ailelerinin avukatlar tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde itiraz edildi.
"ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLDİ"
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne verilen itiraz dilekçesinde takipsizlik kararının düzeltilmesi veya itirazı incelemeye yetkili mercice bozulması istendi. İtiraz incelemesinin duruşmalı yapılmasının istendiği dilekçede, mahkemelerin herkese açık olduğu vurgulanarak, duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebileceği belirtildi. Soruşturmanın askeri savcılık yerine TMK'nın 10. Maddesiyle görevli başsavcılık tarafından yürütülmesi savunulduğu dilekçede, Uludere olayının Genelkurmay Başkanlığı'nın sıralı komuta kademesinin bilgi ve talimatları dahilinde gerçekleştiğinin tartışmasız olduğu vurgulandı. Yaşamını yitiren maktullerin tamamının sivil olduğunun anımsatıldığı dilekçede, görevli yargı merciinin Askeri Savcılık olduğunun kabulünün tam bir keyfilik, hukuk tanımazlık ve çifte standart olduğu savunuldu. Soruşturma dosyasında takipsizlik kararının verildiği güne kadar gizlilik kararıyla bilgi ve belgelere erişimin engellendiğinin ifade edildiği dilekçede, soruşturmanın etkin biçimde yürütülemediği ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği vurgulandı.
ASIL SORUMLU HÜKÜMET
Operasyondan sağ olarak kurtulanların soruşturma evresinde ifadesinin alınmadığının belirtildiği dilekçede, bu durumun askeri savcılığın görevini kötüye kullandığının bir göstergesi olduğu savunuldu. Soruşturmanın evrak üzerinden yapıldığının öne sürüldüğü dilekçede, soruşturmanın müfettiş raporlarında geçen ifadeler baz alınarak yürütüldüğü kaydedildi. Soruşturma mercii maddi delillere ulaşma kaygısı taşımadığının savunulduğu dilekçede, kovuşturmaya yer olmadığı kararının geri alınması istendi. Komuta kademesinde yer alan komutanlar, savaş uçağı pilotları ile yanlış istihbarat veren şahısların şüpheliler arasında yer almadığı ve şüphelileri gizlendiğinin öne sürüldüğü dilekçede, "Bu nedenle, başta komuta kademesinde yer alan komutanlar olmak üzere, savaş uçağı pilotları ve yanlış istihbarat veren şahıslar şüpheliler arasında yer verilmeyerek, katliamın şüphelileri gizlenmiştir. Bu itibarla, yeterli inceleme yapılarak bütün şüphelilerin belirlenmemesi, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın geri alınması veya kaldırılmasını gerektirmektedir" denildi.
2011 tarihli TBMM'nin sınırötesi kararına atıfta bulunulan dilekçede, "Hudut, şümul, miktar ve zamanı belirleyen hükümet olduğuna göre; asli sorumlulukta hükümettedir. Bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı'na ve Başbakanlığa müzekkere yazılarak hükümet tarafından hudut, şümul, miktar ve zamanı belirten yazılı emrin temini ile bu emrin altında imzası bulunan herkesin fail olarak gösterilmesi yasal zorunluluktur" denildi.
GENELKURMAY BAŞKANI KORUNDU
Kanunsuz emri uygulamanın mevzuata göre suç olduğunun vurgulandığı dilekçede, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e de suçlama yöneltildi. Olayın gerçekleştiği kronolojik döngü ve savcılık anlatımında yasal düzenleyici işlemin uygulanması bakımından en üst düzeyde askeri yetkili şahsın Genelkurmay Başkanı olduğunun belirtildiği dilekçede, hava operasyonunun, sınır ötesi saldırı eylemi ya da bombardıman şeklindeki askeri bir eylemin spontane gelişen bir çatışma fiili olmadığının aşikar olduğu savunuldu. Olayda üst-ast makamların emir talimat komuta zincirinde aldıkları kararlarla hareket ettiklerinin dosya kapsamında ortaya konduğunun belirtildiği dilekçede, "Buna rağmen en üst askeri yetkilinin, olaydan soyutlanarak şüpheli olarak gösterilmemesin tek izahı savcılığın kendi üstünü yargılamadan imtina etmesidir. Olayla ilgili ilk anlarda dahi şüpheli olması gereken ve asıl sorumlu konumunda olan Genelkurmay Başkanının siyasi olarak da korunması da zaten soruşturma dışında tutulmasının başka bir ifadesiydi. Ancak maddi fiil ve fail arasındaki bağ bu kadar açık- yazılı- emir ve talimata dayalı iken Genelkurmay Başkanının şüpheli olarak soruşturmada yer almaması failin açıkça korunması ve gizlenmesidir. Diğer şüpheliler ancak verilen emrin yerine getirilmesi bakımından Genelkurmay Başkanı ve Hava kuvvetleri komutanlığının üst düzey kademesindeki yetkilisi ile beraber asli faildir" denildi. Dilekçede, Genelkurmay Başkanı'nın birincil dereceden sorumlu olduğu öne sürülerek, Genelkurmay Başkanlığı komuta kademesinde yer alan isimlere de suçlamalar yöneltildi.
Son Dakika › Güncel › Genelkurmay Askeri Savcılığının Uludere Takipsizliğine İtiraz - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?