Kanser, Kalp Damardan Sonra En Fazla Ölüm Nedeni - Son Dakika
Güncel

Kanser, Kalp Damardan Sonra En Fazla Ölüm Nedeni

Universal Malatya Hastanesi Diyetisyeni Öncü Çelfiş, kanserin, Türkiye'de son yıllarda giderek artan oranlarda görüldüğü ve ölüme neden olan hastalıklar arasında kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını söyledi.

23.02.2012 14:27

Universal Malatya Hastanesi Diyetisyeni Öncü Çelfiş, kanserin, Türkiye'de son yıllarda giderek artan oranlarda görüldüğü ve ölüme neden olan hastalıklar arasında kalp damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını söyledi.

Universal Malatya Hastanesi Diyetisyeni Öncü Çelfiş, yanlış beslenme alışkanlıklarının yetersiz fiziksel aktivite ve hareketsiz yaşamın, sigara ve alkol kullanımının, güneş ışınlarına yoğun olarak maruz kalınması ve stres gibi etmenlerin kanserin oluşmasına neden olan başlıca faktörler olduğunu belirtti. Hatalı ve dengesiz beslenme alışkanlıkları ile besinleri yanlış hazırlama ve pişirme yöntemlerinin kanser, kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı ve gut gibi hastalıkların oluşumunda büyük rol oynadığını

vurgulayan Çelfiş, " Şişmanlık: Yüksek enerjili diyetler, fazla vücut ağırlığı veya şişmanlık kanser riskini artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda şişmanlığın endometrium kanser riskini artırdığına dair ciddi kanıtlar bulunmaktadır. Kadının menarş ve menopoz dönemi arasında kilo artışı 10 kilogramı aştığında menopoz sonrası kanser riski 2 kat artmaktadır. Obezite menopoz sonrası kadınlarda meme kanserinin yanı sıra böbrek kanseri riskini ve de özellikle meme, uterus, endometrium, böbrek ve kolerektal kanser

riskini; erkeklerde ise kolon, rektum ve prostat kanser risklerini artırmaktadır. Protein: Çok et dolayısıyla fazla miktarda hayvansal protein tüketen insanlarda meme, rahim, prostat, kolon, rektum, pankreas ve böbrek kanserlerinin görülme sıklığı daha fazla olmaktadır. Beslenmede hayvansal kaynaklı protein alımının yanı sıra mutlaka bitkisel kaynaklı proteinlere (kurubaklagiller, fındık, ceviz, fıstık vb. yağlı tohumlar) de yer verilmelidir. Yağ ve Kolesterol: Beslenme ile alınan yağ miktarı arttıkça

akciğer, kolon, rektum, meme ve prostat kanser riskleri artmaktadır. Yapılan çalışmalarda yüksek kolesterol alımı ile akciğer ve pankreas kanserleri ilişkili bulunmuştur. Doymuş yağ ve kollesterol alımınızı azaltmak için az yağlı et ve tavuğu, yarım yağlı süt ve ürünlerini tercih edebilirsiniz. Yemeklerinizi az miktarda yağ kullanarak sıvı yağlarla pişirebilir ve yağ kullanımını azaltabilirsiniz. Kolesterol içermemesine karşın damarlar için zararlı olan trans yağ asitlerini içeren katı margarinlerin

tüketilmesi önerilmemektedir" dedi.

Hatalı pişirme yöntemleri konusunda da bilgi veren Çelfiş şöyle konuştu: "Besinlerin kızartılarak, tütsülenerek ve mangalda ateşe yakın tutularak yapılan pişirme yöntemleri besinlerde bazı kimyasal karsinojenlerin oluşumuna yol açmaktadır. Yapılan çalışmalarda bu şekilde pişirilmiş besinlerin sık tüketilmesinin mide, özefagus ve sindirim sistemi kanserlerine yol açabileceği gösterilmiştir. Etin hafif-orta sıcaklıkta ve ızgara, fırında pişirme ve haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılarak uzunca süre

pişirilmesi kimyasal karsinojenlerin oluşumunu en aza indirmektedir. Kızartma işlemi mümkün olduğunca az kullanılmalı, eğer kızartma işlemi kullanılacaksa ete un, nişasta, ekmek kırıkları veya soya proteinleri gibi su tutucu maddelerin eklenmesi gerekmektedir. Sebzelerin doğradıktan hemen sonra pişirilmesi, pişirme sularının dökülmemesi vitamin kaybını büyük ölçüde azaltacaktır. Kurubaklagillerin ve makarnanın haşlama sularının dökülmemesi suda eriyen vitaminlerin (özellikle B grubu) korunmasını

sağlayacaktır. Besinleri Saklama Koşulları ve Küfler: Nemli ve sıcak ortamlarda saklanan tahıllarda, yağlı tohumlarda (fındık, fıstık, ceviz gibi), incir, kayısı gibi bazı kuru meyvelerde ve baharatlarda çoğalan bazı mikroorganizmaların ürettiği bazı toksinlerin (aflatoksin) özefagus ve karaciğer kanserlerine neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle depolama uygun koşullarda, buzdolabı ve serin depolarda yapılmalı ve küflenmiş besinler üzerindeki küfler atılsa bile hiçbir şekilde tüketilmemelidir. Özelikle

küflendirilerek satılan küflü peynirler de kesinlikle tüketilmemelidir. Besinlerin Muhafaza Edildiği Kaplar ve Plastikler: Özellikle yoğurt, tarhana, pekmez, salça, reçel ve turşu gibi besinlerin boşalmış deterjan veya ilaç kutularında, boyalı plastiklerde saklanması, saklama kabından kurşun ve diğer bazı kanser yapıcı maddelerin besine geçmesine yol açar. Bu durum kansere yol açan bazı ağır metallerin ve kimyasalların vücuda alınmasına yol açar.

Besinlerin saklanmasında boyalı olmayan cam kaplar her zaman

tercih edilmelidir. Tuz tüketimi: Yapılan çalışmalar diyette aşırı tuz alımı ve tuzlanarak saklanan (turşu, salamuralar gibi) besinlerin aşırı tüketiminin ve fermantasyon işlemlerinin özellikle mide kanserleri ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Yüksek tuz tüketimi mide mukoza hücrelerinde anormal bölünmelere yol açarak mide kanseri oluşum riskini artırmaktadır. Besinlerin içinde bulunan doğal sodyum bireylerin günlük gereksinimlerini karşılamak için yeterlidir. Alkol: Çeşitli araştırmalardan elde edilen

bulgular alkol alımı ile kanser arasında bazı ilişkiler olduğunu ortaya koymuştur. Çok bira içenlerde kalınbağırsak ve rektum kanserleri, sert içkileri çok tüketenlerde ağız, baş ve boyun kanserleri,

Bütün alkollü içkileri çok içenlerde karaciğer kanserleri daha sıklıkla görülmektedir. Sigara ile birlikte alınan alkol ise kanser riskini birkaç kat artırmaktadır. Gıda katkı maddeleri: Besinlerde kullanılan bazı katkı maddeleri kanser oluşumunda önemli bir etkendir. Salam, sosis, sucuk gibi et ürünlerinin raf ömrünü uzatmak için koruyucu katkı maddesi olarak kullanılan nitrit ve nitrat tuzları, doğal veya yapay antioksidanlar, renk vericiler, yapay tatlandırıcılar dikkatli kullanılması gereken katkı

maddeleridir. Bu bileşiklerin mide ve özefagus kanser riskini artırabileceği bildirilmektedir. Bu katkıları içeren besinlerin C vitamini içeren taze sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmesi önerilmektedir. Böylelikle bu bileşiklere bağlı ağız, mide ve yemek borusu kanser riski azaltılabilmektedir."

Universal Malatya Hastanesi Diyetisyeni Öncü Çelfiş,

"Günlük düzenli olarak yapılan orta şiddette fiziksel aktivitenin kolon kanserine karşı koruyucu etkisi olduğuna dair önemli kanıtlar bulunmaktadır. Meme ve akciğer kanserine karşı da koruyucudur. Mümkün olduğunca fiziksel aktivitenizi artırmaya çalışınız. Eğer günlük aktiviteniz düşük veya orta derecede ise günlük 45 dk- 1 saatlik tempolu yürüyüş veya benzeri bir egzersiz ( bisiklet, yüzme, tenis.) ve haftada bir kez de ağırlık çalışması

önerilmektedir" ifadelerini kullandı. - MALATYA

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Kanser, Kalp Damardan Sonra En Fazla Ölüm Nedeni - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement