Koruyucu Aileyle Annelik Heyecanı

HANİFE SEVİNÇ - Çocukların aile ortamında, sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlamak amacıyla hayata geçirilen koruyucu aile sistemi, bazı annelerin evlat hasretini bitirdi, bazılarının çocuklarına abla getirdi, bazılarına da kardeşleri aynı yuvada büyütme imkanı verdi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca, devlet korumasındaki 0-18 yaş arasındaki çocukların sıcak bir yuvada sevgi ve güven ortamında büyümelerini sağlamak amacıyla yürütülen koruyucu aile sistemine ilgi artıyor.

Kendisi de 5 yıldır koruyucu aile kapsamında bir erkek çocuğuna bakan İstanbul Koruyucu Aile Derneği Başkanı Filiz Süyür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, koruyucu aile sisteminin son 5 yıldır ivme kazandığını belirterek, Türkiye'de 4 bin 200 civarında koruyucu aile, yanlarında da 5 bin 100 civarında bakılan çocuk olduğunu söyledi.

İstanbul'da ise 386 ailenin yanında 417 çocuğun bu sistemle bakıldığını dile getiren Süyür, 25-65 yaş aralığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup Türkiye'de ikamet eden ve düzenli bir geliri ile ebeveynlik özelliklerine sahip olan kişilerin, koruyucu aile olabileceğini anlattı.

Evli, bekar ya da çocuk sahibi olan herkesin koruyucu aile olmak için başvurabileceğini ifade eden Süyür, "İstanbul'da koruyucu ailelerimizin neredeyse yüzde 20'ye yakını bekar annelerden oluşuyor." dedi.

Süyür, koruyucu aile sisteminin gönüllü ailelikle karıştırıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Gönüllü ailelikte çocuk yuvada kalıyor. Aile olarak onu bulunduğu yerde destekliyorsunuz. Güven ilişkisi oluştuktan sonra çocuğu hafta sonları dışarı çıkarabiliyorsunuz. Koruyucu aile sisteminde ise çocuk sizlerle kalıyor. Kardeşleri mümkün olduğunca beraber aynı aileye yerleştirmeye çalışılıyor. Bir aile farklı zamanlarda 3 çocuk bakabiliyor. Ülkemizde küçük yaştaki kız çocuklarına talep daha fazla. Aslında yaş büyüdükçe aile ihtiyacı azalmıyor. Görüyoruz ki hepsinin bir aileye, aile içindeki huzurlu, güvenli, sevgi dolu ortama ihtiyaçları var."

Filiz Süyür, koruyucu aile olmanın manevi anlamda insanı tatmin ettiğini vurgulayarak, zorluklarını da şöyle anlattı:

"Çocuk bir takım yüklerle ailenize gelecek. Devlet kurumunda kaldığı dönem ve daha önceki hayatıyla ilgili bir takım yükleri olacak. Bunları iyi değerlendirebilmek, hazırlıklı olmak lazım. Aile içindekilerin zihinsel ve ruhsal olarak hazırlıklı olması gerekir. Hazırlıklı olunursa uyum süreçleri hızlı bir şekilde atlatılabiliyor. Çocuğun tamamen ortamı, sosyal çevresi değişiyor, aile ortamına giriyor. Okul çevresini değiştiriyor. Çocuğa destek vermek lazım. Uzman desteğine başvurmak gerekiyor."

Süyür, dernek olarak koruyucu aile hizmet modelini toplumun her kesimine anlatmaya çalıştıklarını belirtti.

Çocuk doğurmak yerine koruyucu anne oldu

İki kız kardeşe koruyucu aile olan Verda Ekmekçi ise çocuk doğurmak yerine koruyucu aile olmayı tercih ettiklerini söyledi.

Ekmekçi, 4 yıl önce evlat edinmek için başvuru yaptıklarını, kendilerine önce koruyucu aileliğin önerildiğini belirterek, "Israrla çocuk benim nüfusumda olsun istedim. Yuvaya gidince, 6,5 aylık kızıma aşık oldum. Evlatlık statüsünde olmayan bir bebekti. 8,5 aylıkken kızımızı evimize getirdik. 4 yıl oldu. Şimdi onun biyolojik kız kardeşine de koruyucu aile olduk. O da 10 aylık. 2 kardeşe koruyucu annelik yapıyorum." dedi.

Kız annesi olmanın keyif verdiğini dile getiren Ekmekçi, biyolojik kardeşiyle büyümesinin kızı için çok iyi olduğunu dile getirdi.

Ekmekçi, çocuğun kardeşiyle büyümesini kendisinin de çok istediğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"Biz ne kadar destek verirsek verelim, ilerleyen yaşlarında diğer arkadaşlarından farklı olduğunu hissedecek. Şimdi bu süreci çok normal atlatıyor. 5 yaşında ve iki anneli olmak onun için çok normal. Beni de dahil herkesi iki anneli zannediyor. Herkesin doğuran ve bakan annesi olduğunu zannediyor. İlerleyen yaşlarda bunun çok da doğal bir şey olmadığını hissedecek. O sırada ona destek olacak, kendisiyle aynı şeyleri yaşamış kardeşle büyümesi çok önemli. İnsanın gerçek akrabası kardeşidir. Biz ne kadar onun yanında olmak istesek hayatının belli bir yerinde ayrılacağız ve o kardeşiyle devam edecek."

Ekmekçi, koruyucu ailelerin önce bu durumu kendilerinin normalleştirmesi gerektiğini, aksi durumda çocuğun bunu anlayamayacağını kaydetti.

"Çocuklarıma abla oldu"

İki biyolojik bir de koruyucu ailesi olduğu 3 çocuğu bulunan Nihal Üstündeniz de hep evlat edinme düşüncesiyle yaşadığını, iki oğlunu doğurduktan sonra koruyucu aile olmak için başvurduğunu ifade etti.

Üstündeniz, 10 aydır beraber yaşadıkları 9 yaşındaki kızının 4 ve 7 yaşındaki erkek çocuklarına ablalık yaptığını belirterek, şunları kaydetti:

"Biz kız hasreti giderdik diyebiliriz. Çocuklarımla hiç sorun olmadı. Onlara bir abla geldi. Kıskançlık olmadı, oyuncaklar paylaşılmak zorunda kalmadı, onlarla oyunlar oynadı, onları yönlendirdi. Kızım için ilk anneler günü. Bu bambaşka bir ebeveynlik. 9 yaşında ve geçmişinde bir sürü şey yaşamış çocuk ailenize geliyor. Kendi çocuğunuzu yetiştirirken yaşananlardan çok farklı. Onun annesi olmak benim için çok özel ve değerli. 7 yıldır anneyim ama bu 10 ay bambaşkaydı.

Yolda kedi, köpek, çocuk görüp vah vah deyip geçmeyelim. 'Ne yapabiliriz?' diye düşünelim. Koruyucu aile olamıyorsanız, bu yolda destek olabilirsiniz. Çocuklarla vakit geçirebilirsiniz. Duyarlı olalım. Unutmayalım elini tutalım, o el de birinin elini tutsun. Bir hayat kurtarmak, insanda yarattığı en büyük huzur."

"Anneliği tattım"

Bekar anne Özgen Ulusoy ise küçükken "2-3 katlı bir ev. İçinde bir sürü çocuk var. Anne değilim ama ablayım" şeklinde bir hayal kurduğunu ifade ederek, "Doğurayım, çocuğum olsun diye bir hayalim yoktu. Araştırmalarım sonucu koruyucu anne oldum. Daha önce bir evlilik yaşadım ama çocuk yapmadım. Evliyken koruyucu aileliği bilmiyordum ama evlat edinelim istiyordum. Koruyucu anne oldum. Biyolojik anne olmayı istersem onu da gerçekleştiririm sanırım." dedi.

Ulusoy, 2 aydır birlikte yaşadıkları 1 yaşındaki kızıyla ilk anneler gününü kutlayacaklarını vurgulayarak, bunun heyecanını duyduğunu dile getirdi.

Kendisini keyifli ve huzurlu hissettiğini anlatan Ulusoy, "Gelecekle ilgili her şey daha aydınlanmış, pozitif ve net gibi geliyor. Böyle hissedeceğimi bilseydim 10-12 yıl önce koruyucu anne olurdum. Kendi içinde 'yapabilirim' diyen herkesin duygusal olarak bunu tatmasını, bir kez yaşanması gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.