Kutsal Mekanlara Saldırının Sorumlusu İsrail'dir"

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yönetim Kurulu üyesi Saib Ureykat, Beytüllahim'de bir camiye ve Kudüs'te Hristiyan okuluna yönelik saldırılardan İsrail hükümetinin sorumlu olduğunu belirtti.

Filistin haber ajansı Maan News'e yaptığı açıklamada Ureykat, "Son 48 saat içerisinde Beytüllahim'de bir cami ve işgal altındaki Doğu Kudüs'te Hristiyan okulu İsrailli teröristler tarafından yakıldı. Bu teröristler, bu topraklarda bağımsızlık iddiasında bulunan bir devlet tarafından kışkırtılmakta ve korunmaktadırlar" ifadesini kullandı.

Ureykat, İsrail'in, Filistin'i işgal ederek sömürgeleştirmesini, "saptırılmış dini temeller" üzerinden meşrulaştırmaya çalıştığını kaydederek, "Hristiyan ve Müslümanların kutsal mekanlarına yapılan saldırıları şiddetle kınıyorum" dedi.

Uluslarası topluma, kutsal mekanlara yönelik saldırılardan dolayı İsrail'i sorumlu tutma çağrısı yapan Ureykat, "Bu saldırılar İsrail'in bir 'Yahudi devleti' ve Kudüs'ün Yahudilerin ebedi ve bölünmez başkenti olarak tanınması yönündeki çağrıların doğrudan bir sonucudur" değerlendirmesinde bulundu.

Kudüs'teki Rum Ortodoks Kilisesi okuluna dün sabah  saldırı düzenlenmişti. Okulun banyolarını ateşe veren saldırganlar ayrıca, duvarlara "Hristiyanlık karşıtı" grafitiler yazmıştı.

Önceki gün yaşanan bir başka saldırıda da  Beytullahim'in El-Ceba köyündeki El-Huda Camisi, Yahudi yerleşimciler tarafından kundaklanmış, hasara yol açan yangın, bölge sakinleri tarafından söndürülmüştü.

Ayrıca, geçen yıl Mayıs ayında Papa Franciscus'un Kudüs ziyareti esnasında şehirdeki Katolik kilisesine saldırganlar tarafından "Hristiyanlık karşıtı" grafitiler çizilmişti.

"Radikal Yahudiler bizi tehdit etmişti"

Rum Ortodoks Başpiskoposu Aristarchos, saldırıyla ilgili İsrail Ordu Radyosu'na yaptığı açıklamada, "Sabahın erken saatlerinde, binanın doğu tarafında gizlenen yüzleri maskeli iki kişi okula yaklaşarak, okulun banyosuna yanıcı sıvı fırlattılar" demişti.

"Burası bir okul ve burada insanlar yaşıyor. Daha fazla zarar gelmediği için şanslıyız" ifadelerine yer veren Aristarchos, "Üzüntü verici bir olay. Daha önce radikal Yahudiler gelip bizi tehdit etmişti. Belki de polis, saldırının bu kişilerle bağlantılı olup olmadığını bilebilir" açıklamasını yapmıştı.

Hamas'tan "kutsalların korunması" çağrısı

Öte yandan Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas), söz konusu saldırıların ardından yaptığı yazılı açıklamada, uluslararası topluma "Hristiyan ve Müslümanlara ait kutsal değerleri muhafaza etme" çağrısında bulundu.

Uluslararası toplumun, insanlık karşıtı saldırıların önüne geçmesi gerektiği ifade edilen Hamas açıklamasında, "İsrail terörizmiyle mücadele edilmeli. Ayrıca Yahudi yerleşimcilerin kutsal mekanlara saldırıları karşısında sessiz kalmaları ve teşvik etmeleri nedeniyle İsrailli liderler terör listesine alınmalı" ifadeleri kullanıldı.

Dünyanın farklı ülkelerinden getirilerek, İsrail yönetiminin işgal politikası çerçevesinde Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e yerleştirilen Yahudi yerleşimcilerin, silah taşımaları ve Filistinli sivilleri zaman zaman sözlü ya da fiziksel olarak taciz etmeleri, yerel halk ile yerleşimciler arasında gerginliğe sebep oluyor.

Yerleşimciler, zaman zaman Müslüman ve Hristiyanlara ait ibadethane ve kabristanlara saldırılar düzenliyor.

İsrail, Batı Şeria'yı "Yahuda ve Samarya" şeklinde adlandırarak kendi toprağı olarak görüyor. İsrail İstatistik Bürosu'nun verilerine göre, Batı Şeria'da 400 bin, Doğu Kudüs'te ise 200 bin Yahudi yerleşimci bulunuyor. Filistin tarafı ise bu sayının, açıklanan rakamın çok daha üzerinde olduğunu belirtiyor.