Zeki, Çevik ve Kısa - Son Dakika
Güncel

Zeki, Çevik ve Kısa

Zeki, Çevik ve Kısa

Türkiye'nin en prestijli at yarışı Gazi Koşusu yarın, İstanbul'da yapılacak.

28.06.2014 13:44

Apranti, at yarışı severlerin yakından bildiği bir kelime; 'jokey yamağı', 'çırak' demek. Yaşları henüz 15 civarında olan çocuklar için aprantilik, bir meslek sahibi olmanın ilk adımı.

İstanbul Veliefendi Hipodromu'nda bulunan Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi'ne jokey olma umuduyla gelen çocuklar iki yıllık bir eğitimden sonra mezun oluyor ve yarışlara katılmaya hak kazanıyor.

Bir aprantinin  jokey olabilmesi için tam 150 yarışta birinci gelmesi gerek. Bu süre, başarıya bağlı olarak iki ila beş yıl sürüyor. Okuldan mezun oluktan sonra dört ayda 30'a yakın yarışta birinci gelen aprantiler olduğu gibi yıllarca apranti olarak kalanlar da var.

Okulda 50 öğrenci eğitim görüyor. Yazılı ve bedensel sınavları geçen adaylar, kurul karşısında da başarılı olduktan sonra okula girmeye hak kazanıyor. Bu şekilde her yıl 30 öğrenci okula kayıt yaptırıyor.

Okan 15 yaşında. 1.42 boyuyla okulun en kısa öğrencisi. Yaşıtları boylarının uzaması için belki her gün basketbol oynayıp süt içerken o uzamamak için elinden geleni yapıyor. Çünkü jokeylikte kısa boy büyük avantaj. Ayrıca kilo da almaması gerekiyor. Bunun için dengeli beslenmesi şart.

Okulda yatılı kaldığı iki sene boyunca tüm masrafları Türkiye Jokey Kulübü (TJK) tarafından karşılanıyor. Ayda 300 lira da maaş alıyor. İkinci sınıfa geçen öğrenciler at sahiplerinin yanında staj yapıyor ve maaşları ayda 500 liraya yükseliyor. Öğrencilerin bazıları aldıkları maaşı eve gönderip aile bütçesine katkıda bulunuyor.

Okan, birinci sınıfta başarısız olur da ikinci sınıfa geçemezse okula veda etmek zorunda kalacak.

Öğrenciler için gün sabah saat 06: 00'da ahırların etrafını temizlemekle başlıyor. Ardından yarışlardan emekli olmuş ama sahipleri tarafından okula hediye edilmiş atları tımarlıyorlar. Tımar bitince havluyla atın gövdesi siliniyor ve hayvan antrenman koşusuna hazırlanıyor.

Aprantiler atlardan daha kısa oldukları için genellikle birbirlerine yardım ederek işlerini hallediyor.

Ahırda işi biten çocuklar üst kata çıkıp kahvaltı sırasına giriyor. Öğrenci başına ikişer tost ve çay. Menü her gün değişiyor...

Kahvaltının ardından 'mekanik' dersinde, simülatör üzerinde eğitime geçiliyor. Her aprantinin at binmeden önce simülatörde bazı becerileri kazanması şart.

Buradaki eğitimi eski jokey Aykut Arıcı veriyor. Arıcı yarışseverlerin yakından tanıdığı, yüzlerce yarışa katılmış, hatırlamadığı kadar çok ata binmiş bir isim. Emekli olduğundan beri tecrübesini apranti adayları ile paylaşıyor.

Çocuklar en çok binicilik dersini seviyor. Bu ders artık yarış koşmayan atlarla, Veliefendi Hipodromu'nun pistlerinde yapılıyor. Dört nala koşan atların üzerindeki çocukların heyecanını görünce bu işi ne kadar çok istediklerini fark ediyorsunuz.

Onlar at sırtındayken eğitmenleri de hatalarını belirleyip notlarını alıyorlar.

Apranti eğitim merkezinde, binicilik dersinin yanında anatomi ve teorik binicilik dersi, normal okulların müfredatında bulunan diğer bütün dersler ve yabancı dil eğitimi veriliyor. Okuldan mezun olamayan, binici olamıyor. Başka bir deyişle jokeylerin hepsi en az lise eğitimini almış oluyor.

Mezun olabilmeyi başaran öğrenciler, uluslararası geçerliliği olan 'binicilik belgesi' sayesinde, başta körfez ülkeleri olmak üzere Avustralya'dan Amerika'ya kadar birçok yerde yarışlara katılabiliyor.

Sıradan okulların yaz tatiline girdiği şu günlerde apranti adaylarının okula devam etmeleri gerekiyor. Onların tatili Ağustos ayının sonunda başlıyor ve sadece iki hafta sürüyor.

Aprantiler jokey olana kadar dereceye girdikleri her yarıştan yüzde beş ücret alıyorlar. Bu para at sahibi tarafından ödeniyor. Jokey olduktan sonra bu oran iki katına çıkıyor.

Yarış neredeyse Mahsun orada

Mahsun Çakmak 22 yaşında, Adanalı. Dünyaya bir daha gelsem hiç düşünmeden seyis olurum, diyor. 12 yaşından bu yana atlarla iç içe. Mesleğe 'yedekçi', yani seyis yardımcısı olarak başlamış. Yıllar geçip tecrübelenince de seyis olmuş.

Sabah 04: 00 civarında kalkıp bakımını yaptığı ata eyer vuruyor. Alt katlarında atların, üst katlarında ise seyislerin kaldığı pansiyonlar bölgesinde yürüterek atını ısıtıyor. At yeteri kadar yürütülüp ısıtıldıktan sonra antrenman için jokeye teslim ediliyor.

Antrenman sonrasında yorulan atın tımarı yapılıyor, hayvan yıkanıyor, besleniyor ve sulanıyor.

Bir çocuk gibi bakılan atın psikolojisinin bozulmaması ve mutlu olması için seyisler ellerinden geleni yapıyor.

Gün içinde tek başına ahırda dinlenen at akşam saatlerinde tekrar 20 dakikalık bir yürüyüşe çıkarılıyor.

Yürüyüş sonrası akşam yemini yiyen at, suyunu içip tekrar dinlenmeye çekiliyor.

Mutlu olan, iyi bakılan atlar sahiplerini de, bakıcılarını da, binicilerini de, bahisçileri de mutlu ediyor. Yarış kazanan at kendi değerlerini de artırıyor.

At sahibi olmak maliyetli ve zor bir iş. Bir atın aylık gideri ortalama dört bin lira.

Atlar yem olarak sadece arpa, buğday yemiyor. Maydanoz, kivi, elma, havuç, bal, muz, kuru üzüm, pekmez, nane en çok yedikleri arasında.

Mutlu olan atın dereceye girme şansı artıyor. Bir ata iyi bakan seyis, başka at sahiplerinden transfer teklifi alabiliyor. Bakıcıların arasında rekabet var.

Mahsun, bakımını yaptığı atın karşısında bulunan küçük odada amcasının oğlu Mehmet ve teyzesinin oğlu Tarık ile beraber kalıyor. Odaya kısmen karanlık bir koridordan geçerek ulaşıyoruz.

Koridor üzerinde bulunan bazı odaların kapıları açık ve içeride uyuyanlar var, yorgun oldukları yüzlerinden belli. Mahsun ve akrabalarının kaldığı odaya ulaşıyoruz. Küçük bir oda. Bir yer yatağı, iki tane de divan üzerine serilmiş yatak var, pek konforlu gözükmüyor.

Aileleri ile beraber gelen seyisler çevrede uygun fiyata kiralık ev bulup oraya taşınıyorlar. Mahsun yarış sezonunda altı ay İstanbul'da, altı ay Adana'da yaşıyor.

Yarış nerede ise at orada, at nerede ise Mahsun orada oluyor.

Kaynak: Aljazeera

Son Dakika Güncel Zeki, Çevik ve Kısa - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement