28 Şubat Davası - Son Dakika
Güncel

28 Şubat Davası

28 Şubat Davası

Dönemin Genelkurmay Personel Başkanı emekli Korgeneral Türker: "54. Hükümet istifa ettikten sonra, hükümeti kurma görevi Tansu Çiller'e verilseydi, o da REFAH YOL Hükümeti olmayacak mıydı? O zaman hükümeti ıskat olacak mıydı? Böyle bir dava olacak mıydı? Suç olarak isnat edilen suç, o zamanki Cumhurbaşkanının fiiliyle meydana gelmiyor mu?"

30.09.2013 16:13

28 Şubat Davası sanıklarından dönemin Genelkurmay Personel Başkanı emekli Korgeneral Yıldırım Türker, "54. Hükümet istifa ettikten sonra, hükümeti kurma görevi Tansu Çiller'e verilseydi, o da REFAH-YOL Hükümeti olmayacak mıydı? O zaman hükümeti ıskat olacak mıydı? Böyle bir dava olacak mıydı? Suç olarak isnat edilen suç, o zamanki Cumhurbaşkanının fiiliyle meydana gelmiyor mu?" diye sordu.

Türker, Ağustos 2002'de emekli edildikten sonra tutuklandığı Nisan 2012'ye kadar, üç dönem OYAK Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptığını anlattı.

"Bizler de sizin kadar olmasa da suçu ve suçluyu biliriz. İçimizde askeri hakim ve subaylar, askeri mahkeme bulunan komutanlıklarda görev yapan komutanlarımız var. Ancak suçlu olmayı hiç bilmedik" diyen Türker, yargılanmaları için 16 yıl sonra ortaya çıkan somut olgu olmadığını savundu.

Türker, "4 Şubat 1997'de Sincan'da 20 zırhlı araçla yapılan bir tatbikat, hükümetin istifasına yönelik maddi cebir olarak algılanabilir mi? Şüphelilerin çoğunun silahlı kuvvetlerden kişiler olması cebri göstermeye yeterli mi?" sorularını yöneltti.

İddianame ve müşteki beyanlarında kendisine atfedilen eylem olmadığını ileri süren Türker, REFAH-YOL Hükümeti'nin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sunduğu istifa mektubundan bazı bölümleri okuyarak, "Burada cebir ve ıskattan bahsediliyor mu? O tarihte ıskat edilmiş veya vazife görmekten cebren men edilmiş bir hükümet var mı?" diye sordu.

İddianamede dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın anılarını anlattığı "Refah Gerçeği" kitabından alıntılar yapıldığına dikkati çeken Türker, buna karşılık hükümetin istifa mektubunun iddianamede kullanılmadığını savundu.

Türker, "54. Hükümet istifa ettikten sonra, hükümeti kurma görevi Tansu Çiller'e verilseydi, o da REFAH-YOL Hükümeti olmayacak mıydı? O zaman hükümeti ıskat olacak mıydı? Böyle bir dava olacak mıydı? Suç olarak isnat edilen suç, o zamanki Cumhurbaşkanının fiiliyle meydana gelmiyor mu?" dedi.

BÇG'nin gizlenmiş bir yapısı olmadığını söyleyen Türker, iddianamede Sincan'da tankların geçtiği yol için "Ankara'nın en işlek caddesi" ifadesinin kullanıldığına işaret etti ve "Sincan nasıl oluyor da Ankara'nın en işlek caddesi oluyor?" dedi.

İddianamedeki tespitlerin "komik ve hayal mahsulu" olduğunu ileri süren Türker, TSK'da bir grubun askeri müdahale için ortaya çıktığına dair belge bulunmadığını öne sürdü.

BÇG'nin neden Anayasa ve yasalara aykırı olduğunun da iddianamede açıklanmadığını iddia eden Türker, herkese açık emirlerle suç işlenmesinin mümkün olamayacağını savundu.

-"Normal bir karargah faaliyeti"

Türker, "istifa eden bir hükümet bulunmasına ve bunun istifa gerekçeleri ortada olmasına karşın, savcılığın maksadı, içeriği açık evrakları aleyhlerine delil olarak sunduğunu" ifade etti ve BÇG'nin "normal bir karargah faaliyeti" olduğunu öne sürdü.

Türker, Genelkurmay Karargahındaki bir toplantıya katılmasının "kuvvetli suç şüphesi olarak" kabul edildiğini bildirerek, "Eğer toplantıya katılmak suç olarak görülüyorsa, yargılama zahmetine girmeye gerek yok. Hemen karar verilebilir" ifadesini kullandı.

İddianamede müşteki olan 198 eski asker bulunduğuna dikkati çeken Türker, müşteki şikayetleriyle atılı suç arasında hiçbir bağ olmadığını, ordudan atılmış, ayrılmış, emekli olmuş, malulen emekli olan pek çok kişinin müşteki olduğunu söyledi. Türker, bunlar arasında orduyla ilişkisi 1980'lerde sona erenlerin de bulunduğunu anlatarak, "ilgisiz şikayet ve beyanların tahliyesine engel olmasının üzücü olduğunu" ifade etti.

TSK'dan ayırma işleminin, kanun ve yönetmeliğe dayandığını vurgulayan Türker, buna ilişkin prosedür, kanun ve yönetmelik hakkında bilgi aktardı.

Türker, 1984-1997 arasında TSK'dan YAŞ kararıyla ayrılan 854 subay ve astsubay bulunduğunu bildirerek, silahlı kuvvetlerden ayırmanın 1971'den beri uygulanan bir işlem olduğunu söyledi.

Türker, tahliyesini ve beraatını istedi. - Ankara

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement