Sokak Hayvanlarının İyilik Meleği - Son Dakika
Yerel

Sokak Hayvanlarının İyilik Meleği

Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde, tesadüf eseri ziyaret ettiği Lüleburgaz Hayvan Barınağı'nın durumunun içler acısı olduğunu gören Avukat İlknur Devrim Kantarcı, o günden bu yana hayvan hakları savunucusu oldu.

06.09.2011 10:20

Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde, tesadüf eseri ziyaret ettiği Lüleburgaz Hayvan Barınağı'nın durumunun içler acısı olduğunu gören Avukat İlknur Devrim Kantarcı, o günden bu yana hayvan hakları savunucusu oldu.

Evinin iki odasını kedi ve köpeklere ayıran Kantarcı, evinde 2'si engelli 6 kedi ile gözleri görmeyen 1 köpeğe bakıyor.

25 yıldan bu yana avukatlık yapan ve boş zamanlarında barınakta vakit geçiren Kantarcı, Hayvan Hakları Federasyonu Lüleburgaz Temsilcisi ve Greenpeace üyesi.

Kantarcı, Durak Mahallesinde yavru köpekleri sevmesinin kendileri için milat olduğunu, o günden sonra hayatının değiştiğini dile getirdi.

Kantarcı, kendileri için milat saydıkları o günü, şöyle anlattı:

"İstasyona yolculuk yaparken yol kenarında yavru bir köpek gördüm, acı çekiyordu. Arabadan indiğimde daha çok köpek sesleri duydum. Biraz ilerlediğimde orada hayvan barınağı olduğunu fark ettim. O gün benim için milattı. Hayatım değişti. Barınağa gidince eski kafeslerin içinde 30'a yakın köpek, bir zayıf köpeği almış parçalıyordu.

Etrafta 1 damla su, 1 kap yemek yoktu. Hayvanlar beni görünce sustular. Hayvanı aldım veteriner hekime götürdüm. Anladım hayvanlar açlıktan birbirlerini yiyorlar. Hayatımız o gün değişti. O günden sonra sürekli barınağa gitmeye başladım. Büromda yemek yapıp barınağa götürdüm. Bu işe gönüllü oldum, hayvanları tedavi ettirdim. Daha sonra barınakta biz hayvan severlere mutfak tahsil edildi.

Elektrik yoktu, mutfak pisti. 3 yıl o şekilde idare ettik. Tatil yapmadık. Aklım hayvanlardayken tatil yapamazdım. Hala yapamıyorum. Bayramda mezarlığa gitmeden önce oraya gidiyorum. İlk önce onları görüyoruz. Bunu sosyal sorumluluk projesi olarak algıladım. Barınağın girişinde ağlarken bulduğum yavru ile Allah'ın bize farkındalık yarattığını düşündüm. "

Kendisindeki huzurun ve mutluluğun en büyük sebebinin hayvanlar olduğunu ifade eden Kantarcı, "Paranın önemi yok. Önemli olan sevgi, sağlıklı olmaları ve gözlerinde güven duygusu görmek. Hayvanlar kendilerini seven insanları buluyor. Bu mutluluğu herkesin yaşamasını isterim. Bendeki huzurun sebebi onlardır. Manevi olarak kendimi çok tatmin edilmiş hissediyorum" dedi.

Hayvanlara sevgiyle baktığını, hayvanların kendilerini seven insanlara zarar vermeyeceğini hatırlatan Kantarcı, saldırgan ve tehlikeli bir hayvan olan pitbulun bile kucağında doğurduğuna şahit olduğunu belirtti.

-İNSANLAR ALEMİ BOŞ GELİYOR-

Hayvanlar alemini öğrendikten sonra insanlar aleminin boş geldiğini dile getiren Kantarcı, insanlarla kavga etmediğini, tartışmaya bile girmediğini, insanlarla tartışamaya harcayacağı zamanı hayvanlara harcamaya tercih ettiğini kaydetti.

Hayvanları bırakıp tatile gidemediğini ve hayvanlar için para harcadığını dile getiren Kantarcı, bu yüzden kendisine "enayi" diyen insanların olduğunu, ancak bu işlerle karşılıksız olarak ilgilendiklerini ifade etti.

Kantarcı, "Yapılan masraflar, harcanan emek bizim gözümüzde değil. Ben

'hayvan seçer' değilim. Hayvanseverlerin çoğu hayvan seçer. Yani sadece kendi sahiplendiği hayvanları seviyorlar. Ben bütün hayvanları seviyorum. Vermiş olduğum emeklerin hepsi bize geri dönüyor. Huzur buluyoruz. Biz nereye gidersek gidelim hayvanlar bizi buluyor" dedi.

Hayvan Hakları Federasyonu'nun, Lüleburgaz'da hayvanlarla ilgilendiğini görünce federasyona davet ettiklerini bildiren Kantarcı, sadece hayvansever olmadıklarını, ayrıca hayvan haklarını savunduklarını belirtti.

Federasyona 2 yıl önce katılan Kantarcı, "Biz sadece hayvansever değil, hayvan hakları savunucusuyuz. Hayvanları sadece sevmekle kalmıyor, onların sağlıklı yaşama gibi bir çok haklarının olduğunu savunuyoruz. Biz barınaklara karşıyız. Hayvanların barınaklara tıkılmasını değil özgür olmasını istiyoruz. Sadece geçici bakım evleri ile iyileştirilmelerini, popülasyonun denge altına alınmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

-AİLECE AVUKAT, AİLECE HAYVANSEVER-

Lüleburgaz'da serbest avukatlık yapan Kantarcı, eşi Ahmet Kantarcı'nın da avukat olduğunu, öte yandan kızı Esra Kantarcı'nın da hukuk fakültesi okuduğunu, ailece hayvansever olduklarını dile getirdi.

Kızı ve eşinin yanı sıra annesi ve babasının da hayvan barınağında çokça vakit geçirdiğini dile getiren Kantarcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ailece hayvanları çok seviyoruz. İşimizden arta kalan zamanlarda barınakta vakit geçiyoruz. Onları bırakıp tatile bile gitmiyoruz. Hafta içi barınak görevlileri olduğu için sevmeye gidiyoruz. Hafta sonu görevliler olmadığı için yemek ve sularını biz veriyoruz, temizliğini yapıyoruz. Ziyaretçilerimizi karşılıyoruz. "

Kantarcı, Eli ayağı tutana kadar hayvanlarla ilgileneceğini ifade eden Kantarcı, şunları kaydetti:

"Hayatımda bütün tercihlerimi kendim yaptım. Kendi okulumu, mesleğimi, eşimi, kaç çocuk sahibi olacağıma kendim karar verdim. Bu nedenle bunu da kendi tercihime göre yapıyorum. Bu işi başkalarına zarar vermedikçe yapacağım. Elim ayağım tutana kadar yapacağım ama unumu eleyip eleğimi astığımda, geçmişe baktığımda dolu dolu bir hayat geçirdiğimi anlayacağım. "

-SAATLERCE AĞLADIĞIM OLDU-

Barınakta ölen hayvanlara saatlerce ağladığı zamanlar olduğunu kaydeden Kantarcı, "Üzüldüğüm çok şey oldu. Onları hatırlamak istemiyorum. Onların hepsinin ismi, yüzleri aklımda. Fotoğraflarını görünce bile ağlıyorum. Benim en büyük üzüntüm, tahsil durumu yüksek olan Lüleburgaz'da bu kadar az gönüllü olması, az hayvansever olmasıdır. Herkes kendini bir kenara çekiyor. Günah keçisi olmak istemiyor ama bu günah keçiliği değil, bunları sorgulamak vatandaşlık hakkıdır. En masum istek bizim isteğimiz. Biz mal, mülk, hukuka aykırı bir şey istemiyoruz. Sadece hayvanların daha sağlıklı yaşamasını üremesinin denge altına alınmasını istiyoruz" dedi.

Kantarcı hayvanlarla yaşadığı en ilginç olayı ise şöyle anlattı:

"Bir gün adliyeden çıktığımda yolda terrier cinsi köpek bulmuştum. Bulduğumda tüyleri yoktu. Cübbeme sarıp barınağa götürdüm. Tedavisini yaptırdım. Çırılçıplaktı. Adını da çıplak koyduk. Daha sonra sahiplendirdik. O köpek bir gün evden kaçmış. Adliyeye gittiğimde kapının önündeydi. Beni bulmuş. Benimle birlikte adliyenin içine kadar girdi. Beni bırakmak istemiyordu. "

- KIRKLARELİ

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Sokak Hayvanlarının İyilik Meleği - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement