Son dakika haberleri! Çarşamba Sohbetleri'nde Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı konuşuldu - Son Dakika
Kültür Sanat

Son dakika haberleri! Çarşamba Sohbetleri'nde Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı konuşuldu

Son dakika haberleri! Çarşamba Sohbetleri\'nde Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı konuşuldu

Son dakika haberlerine göre Türk Edebiyatı Vakfı'nın geleneksel "Çarşamba Sohbetleri"nde "Yarım Asırlık Bir Vakıf: Kubbealtı" başlığıyla Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı konusu ele alındı.

02.12.2020 19:43  Güncelleme: 20:04

Türk Edebiyatı Vakfı'nın geleneksel "Çarşamba Sohbetleri"nde "Yarım Asırlık Bir Vakıf: Kubbealtı" başlığıyla Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı konusu ele alındı.

Türk Edebiyatı Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Lutfullah Parıltı'nın moderatörlüğünü yaptığı, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sinan Uluant'ın vakfın tarihini ve hikayesini anlattığı etkinlik, Türk Edebiyatı Vakfı'nın Youtube kanalında canlı yayınlandı.

Uluant, vakfın, resmi kuruluş tarihi 1978 olsa da cemiyet olarak 1970'li yılların başından bu yana faaliyet gösterdiğini belirterek, vakfın kurucuları arasında Samiha Ayverdi, Ekrem Hakkı Ayverdi, İlhan Ayverdi, Ergun Göze ve Prof. Dr. Uğur Derman gibi isimlerin yer aldığını söyledi.

Özellikle Ayverdi ailesinin vakfın kuruluşunda önemli gayretleri olduğuna dikkati çeken Uluant, şunları kaydetti:

"Anadolu'dan eğitim için gelen gençlerin sığınacağı bir yuva yapmak fikriyle hareket ettiler. İlimde, fikirde ve irfanda bizim tarihten gelen değerlerimizi esas alarak, bu çerçevede nesiller yetiştirmek için bir cemiyet oluşturdular. 1970'li yıllarda kurulan Kubbealtı Cemiyeti, 1950'de kurulan İstanbul Fetih Cemiyeti'nin mekanında Kara Mustafa Paşa Medresesi'nde faaliyet göstermeye başladı. O devrin ilim ve fikir adamları gelir, salı ve cuma günleri sohbet toplantıları yaparlardı. Hat, tezhip ve musiki kursları o devirde başladı. Bugün mebzul miktarda bu kurslardan var ancak o günlerde bir elin parmağı kadar yoktu. O vakitlerde üniversite talebeleri böyle mekanlara açtı. Bütün etkinliklerde salonlar tıklım tıklım dolardı. Bu toplantılara dönemin önde gelen isimleriyle vakfın kurucuları da iştirak ederdi."

Uluant, zaman içinde Nihat Sami Banarlı, Faruk Kadri Timurtaş ve Orhan Seyhi Orhon'un da aralarında bulunduğu isimler tarafından vakfa bağlı bir dil akademisinin kurulduğunu belirterek, "Lügat çalışması fikri burada doğdu. İlhan Ayverdi önce İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki hocalarla birlikte bu işe girişti. Sonra baktı ki hocaların kendisine ayak uyduramaması ve vakitlerini ayıramaması bütün yükü İlhan Hanım'a bıraktı. 34 sene boyunca İlhan Hanım yanındaki ekiple çalışarak bu eseri ortaya koydu. Vakfın en mühim faaliyetlerinden biri bu lügat çalışmalarıdır." ifadelerini kullandı.

Vakıf senedinde Kur'an-ı Kerim'in Hadid Suresi'nde yer alan "Ne oluyorsunuz ki siz, iman ettikten sonra malınızı, mülkünüzü Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki bütün bunları mirası Allah'ındır." ayete atıf olduğunu ifade eden Uluant, vakıf kurucularının varlıklarını, eserlerini ve koleksiyonlarını bağışladığını ve bu sayede vakfın yaşamaya devam ettiğini dile getirdi.

Uluant, son senelerde vakıf çatısı altında yüksek lisans ve doktora tez sunumları yapıldığına da değinerek, "Cumartesi sohbetlerimiz dışında cuma günleri tez sunumları oluyor. Çarşamba günleri kermes için hanımlar geliyor. Onun dışında vakfın diğer faaliyetleri arasında kurslarımız ve seminerlerimiz var. Bu ara çevrim içi yapılıyor ama devam ediyor. Osmanlı mimarisi, hat sanatı, kitabe okumaları gibi pek çok konu üzerine seminerler yapıldı. Bu seminerleri de salı günlerine koyuyorduk. Sohbet toplantıları 50 senedir devam ediyor, bunu hiç kesintiye uğratmadık. Sosyal faaliyetlerimiz arasında ramazan iftarlarımız var. İstanbul içinde, Bursa, Edirne, Bosna Hersek, Makedonya ve Batı Trakya'ya geziler yaptık." şeklinde konuştu.

Türk Edebiyatı Vakfı, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı ve Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı gibi köklü vakıfların çok önemli çalışmalar yaptığını vurgulayan Sinan Uluant, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz nasipli insanlarmışız. Ben kendi hesabıma bu aileden gelmenin büyük bir nasip olduğunu düşünüyorum. Kubbealtı kurulmadan önce de sonra da bizim evimizde ben onlarca toplantıya iştirak ettim. O insanları bırakın dinlemeyi, onların elini öpmek, ceketlerini tutmak bile bir farklılıktı. Gelenler arasında Tahsin Banguoğlu, Cemil Meriç, Turan Yazgan, Nihat Çetin, Muharrem Ergin, Faruk Timurtaş, Mehmet Kaplan, Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Sabahattin Zaim ve Ekmeleddin İhsanoğlu gibi isimler vardı. Bütün bu insanlarla tanışmak bile bir mazhariyet. Çok şükür hepimiz imkanlarımız nispetinde istifade ettik. Bugün o insanların çoğu rahmetli oldu ama bugünün de faydalanılacak insanları var çok şükür. Bugün de onların talebeleri ve onların yolundan giden çok kıymetli insanlar var. Türk Edebiyatı Vakfı'nda da Kubbealtı Vakfı'nda da bu hizmetler devam ediyor."

Kaynak: AA

Son Dakika Kültür Sanat Son dakika haberleri! Çarşamba Sohbetleri'nde Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı konuşuldu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement