40 YAŞ ÜSTÜ HER 5 KİŞİDEN BİRİNDE
KOAH, Kronik (Müzmin) Obstrüktif (Tıkayıcı) Akciğer Hastalığı, nefes yollarında mikroplarla oluşmayan bir iltihaplanmaya bağlı oluşan ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. KOAH'ın görülme sıklığı 40 yaş üstü erişkinlerde %15 ‐ 20'dir. Başka bir deyişle toplumumuzda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH vardır. Buna karşılık 10 KOAH hastasının sadece biri doktora başvurmuş ve doğru tanı alabilmiştir. Bu durumda, ülkemizde bulunan 3‐5 milyona yakın KOAH'lı hastanın sadece 300‐500 bini kendisinde hastalık olduğunu bilmektedir.
NEFES BİTERSE, ÖMÜR BİTER
KOAH yılda 2,9 milyon ölüme neden olan, günümüzde tüm dünyada 3. Ölüm nedeni haline gelen bir hastalıktır. KOAH gelişimi için tüm dünyada en yaygın görülen risk faktörü sigara dumanıdır. Diğer tip tütün kullanımı (pipo, puro, nargile vb.) ve çevresel tütün dumanı da KOAH gelişimine katkıda bulunmaktadır. KOAH gelişiminde genetik faktörler, mesleki risk faktörleri, özellikle biyomas (odun, tezek, vb. yakıt) kullanımına bağlı iç ortam hava kirliliği de rol oynamaktadır. KOAH'da en sık görülen yakınmalar nefes darlığı, öksürük ve balgam çıkarmadır. Sigara içen kişiler öksürük ve balgamı kanıksarlar ve bu nedenle doktora başvurmazlar. Nefes darlığı nedeniyle fizik aktivitede azalma ortaya çıkar. Bu nedenle, hem bu hastalığın önlenmesi hem de ilerlemesinin engellenmesinde fiziksel aktivitenin arttırılması gerekmektedir.
TEDAVİSİ VE ÖNLENMESİ MÜMKÜN
KOAH'ın tanısı,"nefes ölçüm testi" ile kolayca konabilmektedir. 40 yaş üstü, sigara içmiş ya da içmekte olan, meslek icabı ya da çevresel ortam gereği tozlu ortamlarda bulunan kişilerde müzmin seyirli öksürük, balgam ve nefes darlığı yakınmalarından en az birinin bulunması halinde kişinin bir göğüs hastalıkları hekimi tarafından görülüp "nefes ölçüm testini" yaptırması gerekir.
KOAH ilerleyici bir hastalık olmasına karşı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. KOAH'lı bir hastanın yapması gereken ilk iş sigarayı bırakmak amacıyla hekime başvurmasıdır. Bunun dışında, diğer zararlı toz ve dumandan uzak durulması, grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavisinin yanı sıra fiziksel aktivitenin arttırılması gerekir. Ağır egzersizlere gerek yoktur, haftanın belli günlerinde herkesin yapabileceği bir aktivite olan yürüyüş oldukça yararlıdır.
AKCİĞER KANSERİ
Akciğer kanseri, erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen, hem tüm dünyada hem de Türkiye'de en öldürücü kanserdir. Akciğer kanserinin %80-90'ı sigara nedeniyle gelişmektedir. Kansere yakalanma oranı günde 10 sigarayı uzun süredir içenlerde 5 kez, günde 40 sigara içenlerde ise 24 kez artar. Sigara içimi terk edildiğinde akciğer kanserine yakalanma oranı gittikçe azalır. Beş yılın sonunda sigara içmeyenlerin yarısı oranına iner. Puro, pipo, nargile içenlerde de risk fazladır. 'Light sigara 'denilen sigara türleri kanser riskini azaltmadığı gibi bazı akciğer kanseri türlerinin gelişim olasılığını artırabilir. Kendileri sigara içmedikleri halde sigara içilen ortamda bulunanlarda da akciğer kanser riski artar. Gemi inşaatı, izolasyon, fren balataları tamiri gibi asbest içeren sanayi dallarında çalışanlarda risk fazladır. Ayrıca radon gazı maruziyeti de akciğer kanserine neden olabilmektedir. Uranyum madeninde çalışan ve radon gazına maruz kalan kişilerde akciğer kanser riski fazladır. Ailelerinde herhangi bir çeşit kanser olan kişilerin daha duyarlı olmaları gerekir. Daha önceden tüberküloz geçirmiş olanlarda ve akciğer sertleşmesi ile giden hastalığı olanlarda da akciğer kanser riski fazla bulunmuştur.
Günümüzde akciğer kanserleri için bazı ülkelerde önerilen tarama testi düşük doz bilgisayarlı tomografidir (DDBT). Bazı ülkelerde kullanılmaya başlanan bu tarama yöntemi ağır sigara içme öyküsü olup (30 paket yılı veya daha fazla), halen içmeye devam eden veya son 15 yıl içerisinde bırakmış, 55-74 yaş arası kişilerde önerilmektedir. Ancak ülkemizde akciğerde iyi huylu nodüllere (lekelere) sebep olabilen tüberküloz ve meslek hastalıklarının (toza bağlı akciğer hastalıklarının) yaygın olarak görülmesi nedeniyle henüz rutin olarak önerilmemektedir.
Akciğer kanserinin en önemli belirtileri uzun süreli inatçı kişiyi rahatsız eden bir öksürük, öksürükle birlikte ağızdan kan gelmesi, nefes darlığı, geçmeyen göğüs ve kol ağrısı, ses kısıklığı, tekrarlayan ya da iyileşmesi geciken akciğer enfeksiyonları, boyun ve yüzde şişlik, iştahsızlık, kilo kaybı ve yorgunluktur. Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli bir şikayete yol açmayabilir. Bu nedenle yukarıdaki yakınmalar hissedildiğinde kişi bir doktor kontrolünden geçmelidir.
Akciğer kanserinin tanısı ve evrelemesi, günümüzde bilgisayarlı tomografi, pozitron emisyon tomografisi (PET), ucunda ultrason bulunan geliştirilmiş endoskoplar sayesinde rahatlıkla yapılabilmektedir. Cerrahi tedavi gereken erken evre hastalarda son yıllarda kapalı cerrahi yöntemlerle başarılı tedaviler yapılmaktadır.
Akciğer kanserinde son yıllarda kanseri oluşturan çeşitli moleküllere karşı akıllı ilaç tedavileri geliştirilmeye başlanmıştır. Aşı tedavisi de bunlardandır. Ancak aşı tedavisi akciğer kanserinin esas tedavisi olan cerrahi tedavi, kemoterapi ya da radyoterapinin yerini alamaz. Günümüzde ancak kemoterapiden ya da radyoterapiden fayda görmeyen hastalarda, bu tedaviler bittikten sonra ya da bunlarla birlikte kullanılabilir.
Son Dakika › Sağlık › Nefes al, 'Bilerek NEFES Al!' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?