Neden Tayfun Korkut?

Hannover'in Tayfun Korkut'u takımın başına getirdiği andan beri Alman medyası şaşkınlığı üzerinden henüz atabilmiş değil. Taraftarların verdiği ilk tepki ise "Tayfun kim?" oldu.  Takımın başına 'no name' teknik direktör getirme örneğini daha iyi kimse başaramazdı sanırım. Giovanni Trapattoni'nin dahi bu iş için kendisini sunup kabul edilmediği bir noktada neden Tayfun Korkut sorusu cevaplanması gereken ilk soru. Birkaç başlık altında bu soruya cevap bulabiliriz sanırım.

İyi eğitilmiş 'yeni teknik direktör' arayışı

"Trapattoni'yi değil, Tayfun'u seçtik"

Geçtiğimiz günlerde Thomas Tuchel başarısının sırrını anlatırken kullanılan farklı metotlardan bahsedip artık kendilerini anlayan, daha başka oyuncu gruplarının varlığından söz etmişti. Devre arası sadece konuşma ile motive etmekten ziyade video analizleriyle ilk yarı içerisinde olan hatalar oyunculara aktarılırken görsel algısı farklı oyuncuların kavrama kapasiteleri aldıkları eğitim sonucu gelişmiş olduğunun altı çiziliyordu. Son dönemin modası alt yaş takımlarını çalıştıran hocaların A takımını başına geçirmek. Mainz, Nürnberg, Schalke gibi pek çok takım bunu başardı.Almanların 2000'lerin başında gerçekleştirdiği altyapı reformunun içeriği oyuncu keşfetmekten ziyade var olan oyuncuların zirve futboluna göre yeniden ve farklı şekilde eğitilmesi olmuştu. Bu 'yeni model' oyuncular aynı zamanda 'yeni teknik direktörler'i de açığa çıkaran unsur oldu. Ralf Rangnick'in futbola bilimsel yaklaşımı ve devrimci karakteri çok uzun zamandır bilinir ve hatta televizyon programında yaptığı ayrıntılı taktiksel açıklama sonrası ikinci lig takımının başındayken isminin önüne 'profesör' takısı dahi yerleştirilmişti. Rangnick ve onun öğrencilerinden Slomka, Tuchel gibi yeni model teknik direktörlerin çıkışı 2000 sonrası gelen yeni model oyuncularla beraber oldu.  Birbirlerini tetiklediler.

Yeni olması öncesizliği de beraberinde getiriyor ve bu da çok yadırganmıyor aslında.  Hoffenheim (Markus Gisdol), Stuttgart (Thomas Schneider), Schalke (Jens Keller), Augsburg (Markus Weinzierl), Freiburg (Christian Streich) ya da Mainz (Thomas Tuchel) daha önce teknik adamlık deneyimi olmayan isimleri takımların başına getirip şef koltuğuna oturtup başarılı oldular.  Aslında bunun bir diğer adı da 'Jürgen Klopp' etkisi olduğunu da hemen herkes bilir. Derler ki her takım kendi Klopp'unu arıyor..

Aralarında Tayfun Korkut'un da bulunduğu 57. dönem Hennes-Weisweiler Akademizi mezunları

2011 Hennes-Weisweiler-Akademi Mezunları

Bu sezonun ilk yarısının en büyük sürprizini gerçekleştiren takım Augsburg. Üstelik toplam kadro değeri 17 milyon euro olan bu takımın başarısının asıl sırrı saha içi taktik ve düzen olduğunu belirtelim. Bir takımın ikili mücadeleye girme ve kazanma oranı ligin en kötü olmasına rağmen kalesine en az şut çekilen takımların başında nasıl gelir sorusu başlı başına bir muamma. Kadrosunun en büyük yıldızının Halil Altıntop olması da bir şeyleri anlatıyor. Guardiola'nın dahi hayranlık duyduğu bu takımın sisteminin kurucusu olan başarılı teknik direktör Markus Weinzierl ise 2011 yılında Hennes-Weisweiler Akademisi'nden mezun oldu.

2013 takvim yılını baz aldığınızda düştü düşecek konumdayken takımın başına getirilen Markus Gisdol'un çalıştırdığı Hoffenheim en başarılı ilk 6 takım arasında yer alıyor. İlk yarının en gollü ve keyifli maçlarına sahne olan  Hoffenheim'ın oynadığı futbolu herkes hayranlıkla izliyor.

Bu başarının mimarı olan Markus Gisdol da 2011 Hennes-Weisweiler-Akademi mezunudur.

Paderborn ile müthiş bir iş başaran ve birinci Bundesliga ekiplerinden teklif alacağı sırada hocaların hocası Ralf Rangnick tarafından bu sezon Fenerbahçe'nin elediği Salzburg'un başına getirilen başarılı teknik adam Roger Schmidt de 2011 Hennes-Weisweiler Akademi mezunudur.

Lige oldukça kötü başlayan Stuttgart ise teknik direktörünü değiştirdikten sonra 8 maç üst üste kaybetmeyerek krizden hızlı bir şekilde kurtulurken yine 2011 Hennes-Weisweiler Akademi mezunu Thomas Schneider teknik direktör koltuğunda oturuyordu. Sami Hyppia'nın geçtiğimiz sezon yardımcısı Sascha Lewandowski'den elindeki kısıtlı kadroyla geçen sezon Nürnberg takımında iyi işler çıkaran Michael Wiesinger de aynı şekilde 2011 Hennes-Weisweiler Akademi mezunudur.

Nihayetinde bu isimler Tayfun Korkut ile beraber 2011 yılında Frank Wormuth tarafından eğitilmiş başarılı bir yılın önemli meyveleridir. Bu sezon lige bu mezunlar damga vurmuştur. İlginç bir şekilde aynı yıl mezun olan bir grup başarılı teknik adamların arkasından pozitif ayrımcılığa uğradığını dahi söyleyebiliriz. Hannover'in neden sorusuna cevap verirken sıklıkla hem aynı yıl mezun olmasından dolayı hem de daha önceden bir takım çalıştırmamış örneğine uyduğu için Weinzierl ve Gisdol örneklerini sürekli vermesi biraz da bu yüzden. Weinzierl'in ikinci Bundesliga'da takım çalıştırması bir istisna olsa da hepsi birinci Bundesliga'da ilk defa görünür oldular.

Ya çok iyi bir teknik direktör ya da..

Welt'den FAZ'a, Bild'den Süddeutsche'yen kadar Almanya'nın saygın gazetelerinin hemen hepsi Hannover 96'nın Tayfun Korkut seçimi üzerine görüşlerini bildiren makaleler yazdılar. Yalnız bunların en ilginç olanı ise Frankfurter Allgemeine Zeitung redaktörü Peter Hess'in görüşleri oldu. Hess bu cesur kararı bir yandan alkışlarken Tayfun Korkut'un herhangi bir teknik adamlık geçmişi olmamasına rağmen Almanya'nın en iyi altyapı organizasyonlarında kısa süreli görevler alma başarısının yanı sıra Türkiye Milli Takım'ında da önemli görevde bulunmasının sırrının ne olduğunu masaya yatırdı. Ona göre iki şıktan birisi gerçek. ya Tayfun Korkut kendisini sunma konusunda ustalaşmış ve hüner sahibi bir insan ya da gerçekten çok yetenekli bir teknik direktör. Hannover 96 macerası sonunda hangi şıkkın doğru olduğunu göreceğiz derken benim de ufak bir kuruntumu gün yüzüne çıkardığını söylemeliyim.

Milli Takım ve Gurbetçiler

"Tayfun başarılı olur"

Tayfun Korkut'un benim açımdan değerlendirilmeye alınacağı tek performansı milli takım yardımcı teknik direktörlüğüdür. Elbette başarısızlığın nedeni olarak Abdullah Avcı görülüyor. Yalnız bu elemelerdeki başarısız sonuçlarının bir nedeni de gurbetçi seçimlerinin fazlalığı ve hakkaniyetli bir şekilde yapılmayışı olmuştu. Buna en önemli örnek ise ligin ilk 8 haftasında sadece 10 dakika forma giymiş olup son iki maçın yedek kadrosuna dahi sakatlığı olmadığı halde alınmayan Mehmet Ekici'nin formda olmadığı dönemde Macaristan maçına ilk 11 başlamasıdır. İkinci Bundesliga'da gösterdiği performans sonucu kadroya alınması ne kadar doğruysa birinci Bundesliga'da silik performansına rağmen sürekli forma giyen Sercan Sararer'in de her daim milli takımda ilk 11 forma giymesi de fazlasıyla anlamsız ve başarısızlığa götüren etkenlerden birisiydi. Nihayetinde bu ve benzer kararlarda Tayfun Korkut'un rolünün ne olduğunu göremeyebiliriz ama başarısızlığa ortak olduğunu da söyleyebiliriz.

Öte yandan  Tayfun Korkut'un doğduğu şehir olan Stuttgart, Almanya'nın en iyi altyapı organizasyonuna sahip şehridir. Bütün iyi ve güzel teknik adamlar buradan çıkar. Jürgen Klopp da Stuttgart doğumludur Tuchel ise Tayfun gibi Stuttgart altyapılarında ilk eğitimi almıştır. Özellikle Ralf Rangnick'in buraya yerleştirdiği sistemin sürekli meyve vermesi ve ligin 18 antrenörünün 5'inin buradan çıkmış olması şans değil. Tayfun Korkut ile beraber çalışmış Stuttgart yöneticileri Türk teknik adamdan fazlasıyla memnun olduklarının altını çizerken onunla uzun süreli anlaşma yapmak istediklerini belirtmişti. Milli takım hariç geri dönüşümü olan ikinci performansı da budur.

Nihayetinde bir 'belirsizlik' var Hannover şehrinin içerisinde.. İkinci yarı performansı sonrası Tayfun Korkut ne olduğunu Almanya'ya ve bizlere gösterecektir. Lakin dış sahada sezonun ilk yarısında tek bir puan alamayan Hannover'in ilk 4 maçının 3'ü dışarıda. Wolfsburg, Gladbach, Schalke, Mainz ve Bayern Münih gibi ligin zirvesiyle teknik adamlık günlerinin ilk maçlarını oynayacak ve şansa da ihtiyacı olacaktır.

Bol şans.. Zira eğer başarırsa kazanan hem Tayfun hem de Türk Futbolu olacaktır.