Muharrem Ayı ve Aşure Günü

Bitlis'in Ahlat İlçe Müftüsü Zahit Demirel, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu gününe tekabül eden güne "aşure günü" denildiğini ifade ederek, Hz. Peygamber (S.A.S) özellikle bu gün de oruç tutmayı tavsiye ettiğini söyledi.

Müftü Demirel Muharrem ayı ve aşure günü ile ilgili yaptığı açıklamasında: "Aşure gününde oruç tutmak sünnettir. Zira Hz. Peygamber (S.A.S) hayatı boyunca bu orucu hiç terk etmemiştir. Aşure gününü hep oruçlu geçirmiştir. Oruçlu geçirirken de ümmetine de aşure gününde oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Tirmizi'nin rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (S.A.S): "Aşure günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olması Allah'tan umarım" buyurur. Bu itibarla Muharrem ayının onuncu gününü oruçlu geçirmek sünnet olmuştur. Ancak aşure orucuyla ilgili Hz. Peygamber (S.A.S); Aşure günü oruç tutan Hıristiyan ve Yahudilere benzememek için bir gün öncesi veya bir gün sonrasıyla beraber oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Dolayısıyla Aşure günü oruç tutmak isteyenler sadece Muharrem ayının 10. günü değil, 9 -10 Muharrem veya 10- 11 Muharrem (Miladi takvime göre de 12- 13 Kasım veya 13-14 Kasım) günlerinde oruç tutmaları sünnete uygun olur. Her şeyden önce Muharrem ayı ve aşure günü Müslümanlarca iyi kavranılması, iyi yaşanılması ve ibret alınması gereken bir zaman dilimidir. Zira birçok önemli olayın gerçekleştiği bu ayda İslam tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Kerbela hadisesi ki, Hz. Peygamber (S.A.S)'in torunu Hz. Hüseyin ile beraber 72 arkadaşının şehit edilmesi de bu ayda gerçekleşmiştir. Hicretin 61. yılında muharrem ayının onuncu gününde gerçekleşen ve asırlardır Müslümanların ciğerini yakan İslam tarihinin en üzücü olaylarından biri olan Kerbela hadisesi şüphesiz gerçekleştiği gün Müslümanları ne kadar üzmüş ise, Müslümanlar bugünde aynı üzüntüyü yaşamaktadırlar. Ancak temeli barış, sevgi ve hoşgörü olan İslam dini her şeye rağmen birliği, sevgiyi, kaynaşmayı ve kardeşliği emreder. Bununla beraber insan öldürmeyi, insanın kişilik haklarına saldırmayı, haksızlığın her çeşidini de şiddetle yasaklar. Onun için hiçbir olay Müslümanlar arasında ayrılık ve husumete sebep olmamalıdır. Zira Müslümanların birbirleriyle kaynaşmaları, birbirlerini sevmeleri, bir araya gelmeleri için binlerce sebep vardır. Hz. Peygamber'in (S.A.S); "Müminler birbirini sevmede, birbirine yakınlıkta, şefkat gösterip birbirlerini koruyup kollamada bir vücut gibidirler" buyurması, Müslümanların kaynaşması birlik ve beraberliği için yeterli sebeptir. İslam'dan aldıkları ilhamla yetişen Yunus Emre'nin "Yaratılanı severiz yaratandan ötürü", Hacı Bektaşi velinin "Gelin bir olalım iri olalım, diri olalım", Mevlana'nın "Kim olursan ol yine de gel" haykırışları kaynaşmak, sevmek, birleşmek için herkes için yeterli sebeptir. Hatta aşure gününde pişirilmesi ve dağıtılması adet haline gelen aşure tatlısı bile istenildiği takdirde kaynaşmaya, birleşmeye bir sebeptir. Dini dayanağı olmamakla beraber sevginin ifadesi, bolluğun, bereketin simgesi olarak o günde aşure tatlısının pişirilip dağıtılması adeta bunun pratikteki ifadesidir. Zira insanların kaynaşmasını, birliğini, kardeşliğini sağlayan her şey güzeldir. Zaten onlarca hububatın kaynaşmasıyla oluşan aşure tatlısı, kaynaşmanın ve kardeşliğin simgesi olmuştur. O halde toplumun kaynaşmasına ve birleşmesine katkı sağlayan her şey değerlidir. Aşure tatlısında da bu özelliği bulabiliyorsak o da bizim için değerlidir. Unutmayalım ki bizi biz yapan geleneklerimiz, örfümüz ve değerlerimizdi" şeklinde sözlerini tamamladı.

Müftü Demirel, Muharrem ayı ve aşure gününün sevgi ve hoşgörü getirmesi temenni ettiğini de sözlerine ekledi. - BİTLİS