Soma'daki Eynez mevkisinde Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen ocakta 13 Mayıs 2014'te meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya ilişkin davada, tanık ve yaşamını yitiren madencilerin yakınları dinlenildi.
Akhisar Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın 33'üncü oturumunda, 263 kişinin öldüğü, sadece 3 kişinin kurtulabildiği S panosunda üretimden sorumlu vardiya amiri olarak çalışan ve olayda yaşamını yitiren maden mühendisi Koray Karadağ'ın babası Cihat Karadağ, iddianamedeki tüm tanık ve sanık ifadeleri ile bilirkişi raporlarını okuyarak hazırladığı 100 sayfalık notla, mahkeme huzurunda söz aldı.
Cihat Karadağ, 35 yıllık maden mühendisi olduğunu, 2004 yılında emekliliğe hak kazanmasının ardından, İmbat Madencilik'te bir yıl, Soma Kömürleri AŞ'nin bölgedeki diğer ocaklarında da 2,5 yıl taşeronluk yaptığını aktardı.
Sanıkların taşeron sistemi bulunmadığını savunduğunu anımsatan Karadağ, şunları söyledi:
"2008 yılında taşeron sistemi yasal olarak kalksa da ekip başı veya dayı başı adıyla aynı sistem devam etti. Ocakta, 22-23 taşeron ekibi bulunuyordu. Ocakta çalışan 3 bin 367 kişiden ayak, baca, ateşleme, tarama ve sökümdeki tüm personel, taşerona bağlıydı. Yani ocakta çalışanların yüzde 85'i, taşerona bağlı çalışıyordu. Üretim zorlaması, taşeron eliyle yapılıyordu."
Karadağ, ekip başlarının, sanıkların savunduğu şekilde tecrübesi nedeniyle çalıştırılmaları durumunda ocağın içinde bulunmaları gerektiğini ancak sadece birinin, olay günü ocakta olduğuna dikkati çekerek, incelemesi sonucu, bazı ekip başlarının aldığı primin, ocağa aylardır girmemesine rağmen, aylık 10 bin lirayı geçtiğini iddia etti.
"Plan değişikliğiyle kaçış yolu, üretim panosu oldu"
Cihat Karadağ, olayda en çok ölümün gerçekleştiği S panosunun, 2010 yılında kaçış yolu olarak planlanmasına karşın, ocaktaki başka bölüm metan gazı dolayısıyla üretime kapanınca plan değişikliğiyle üretime açıldığını ileri sürdü.
Soma Kömürleri AŞ'nin, deneyimli çekirdek kadrosunu art arda açtığı yeni ocaklara dağıttığını belirten Karadağ, ocaktaki yetkili kadronun, bu nedenle yeterli bilgi birikimi ve tecrübeye sahip olmadığını ifade etti.
Karadağ, S panosundakilerin, oksijen oranı yüzde 17'nin altına düştüğünde çalışmayacağı için yeni bile olsa yanlarındaki karbonmonoksit maskeleriyle çıkamayacağına dikkati çekerek, kazanın ardından tüm kamu kuruluşları ve özel sektörün, karbonmonoksit maskesi yerine 4-5 katı fiyatla aldıkları, alevli yangın hariç ve en az 30 dakika yoğun dumanda ilerleme imkanı veren oksijen maskelerini çalışanlarına dağıttığını kaydetti.
Üretimin 2,5 katına çıkmasına, çalışan sayısı bin artmasına rağmen, havalandırma sisteminin değişmediğini öne süren Karadağ, "Karbonmonoksit, metan problemleri, yangın riski hep vardı ama işçi sağlığı ve güvenliği yerine üretimi ön planda tutmuşlar" dedi.
"İlk planda kurtarmayı değil, yangını söndürmeyi planladılar"
Karadağ, risk değerlendirme analizi raporu ve acil eylem planının, adeta uygulama amacıyla değil, prosedür gereği oluşturulduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
"İlk kurtarma işlemini saat 7'de yapan tahlisiye ekibinin kurtardığı işçi sayısı, sadece 5. Tahlisiye ekibi, temiz hava tersine döndürüldükten sonra sadece cesetleri buldu, dışarıdakiler galeyana gelmesin diye cesetlere oksijen maskesi koyarak ocaktan çıkarıp buzhaneye koydu. Olay günü ilk planda mahsur kalanları kurtarmayı değil, kaynağını belirleyemedikleri yangını söndürmeyi planladılar. Olay anında ocaktaki en üst düzeyde Sorumlu Teknik Müdür İsmail Adalı'nın da bulunduğu yangın söndürme ekibi, alev görmeden boş dumana su tutarak, ana yolda bayılmış insanların cesetlerini haşladı."
Kazanın oluş şekli, bilirkişi raporlarında
İş veren olarak olayda sorumluluğu bulunduğunu ileri sürdüğü TKİ Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi Müdürlüğü yöneticilerinin de davada yargılanması gerektiğini savunan Karadağ, olayın gerçekleşme şekline ilişkin de şu bilgileri verdi:
"Bununla ilgili bilirkişi raporlarını, büyük ölçüde doğru buluyorum. Kaza başlangıcı, bant veya kablo yangınından olamaz çünkü sanıkların da dediği gibi malzeme, zaten yangına dayanıklı. Bir bant, birden alev topu şeklinde yanmaz. C panosundaki eski imalatta kalan kömürlerin oksidasyon sonucu yanıp kor hale geldiğini, sonra da metan gazı birikimiyle tavandan ana yola sirayet ederek açık aleve kavuştuğunu tahmin ediyorum. 4. bandın çalışmaması da üzerine düşen kömürlerden ileri gelmiştir."
Notlarını mahkeme heyetine sundu
Karadağ'ın notlarını dosyalayıp sunma teklifi, mahkeme başkanı Aytaç Ballı tarafından kabul edildi.
Ocakta üretimden sorumlu maden mühendisi olarak çalışan Vedat Eren de tanık olarak verdiği ifadede, halen aynı ocakta çalıştığını belirterek, kendilerine aylık üretim hedefi konduğunu, üretim miktarı da gözetilip verilen primin, işe girdiğinden bu yana sürekli arttığını vurguladı.
Mahkeme başkanı Aytaç Ballı, duruşmaya, öğleden sonra devam edilmek üzere ara verdi.
Olay
Manisa'nın Soma ilçesi Eynez mevkisinde Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen ocakta 13 Mayıs 2014'te 15.00 sıralarında başlayan yangında, 420 metre derinlikte ve 3,5 kilometre uzunluğundaki galeriler dumanla dolmuş, faciada 301 madenci hayatını kaybetmiş, 162 işçi sağ kurtarılmıştı.
Olayla ilgili soruşturma sonucunda açılan davada tutuklu 8 sanık, "olası kastla öldürme" suçundan 301 kez 20 yıldan 25 yıla, "neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" suçundan da 162 kez 2 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istemiyle yargılanıyor.
Tutuksuz 38 sanık hakkında ise "taksirle birden fazla kişinin ölümüyle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis isteniyor. Bunlardan 25'i hakkında da bu suçları "bilinçli taksirle" işledikleri gerekçesiyle aynı aralıktaki ceza süresinin, üçte birden yarısına kadar artırılarak uygulanması talep ediliyor.
Son Dakika › Yerel › Soma'daki Maden Faciası Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?