Başbakan'da "Müslümaların Masumiyeti" Filmine Tepki - Son Dakika
Dünya

Başbakan'da "Müslümaların Masumiyeti" Filmine Tepki

Başbakan\'da "Müslümaların Masumiyeti" Filmine Tepki

Erdoğan, Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde 'Yalta Avrupa Stratejisi, Dokuzuncu Yalta Yıllık Toplantısı'na 'onur konuğu' olarak katıldı.

14.09.2012 14:32  Güncelleme: 14:34

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İslam'ın yüce değerlerine ve Hz. Peygamber'e hakaret, fikir ve inanç hürriyeti içinde değerlendirilemez" dedi.

Erdoğan, Kırım Özerk Cumhuriyeti'nde 'Yalta Avrupa Stratejisi, Dokuzuncu Yalta Yıllık Toplantısı'na 'onur konuğu' olarak katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Hz. Muhammed'e hakaret eden ve Libya'dan Mısır'a, Yemen'den Tunus'a kanlı ayaklanmalara yol açan filmle ilgili olarak şunları söyledi:

"İslam'ın yüce değerlerine ve Hz. Peygamber'e hakaret, fikir ve inanç hürriyeti içinde değerlendirilemez. Dinlere, peygamberlere, insanların kutsal değerlerine yönelik hakaretler fikir ya da eleştiri hürriyeti olarak görülemez. Bu film açıkça provokasyon ve düşmanlığa yönelik davranıştır."

"Hepimizin bu tür yaklaşımlara temel insani değerler ve dünya barışını koruma adına güçlü ve kararlı bir biçimde mahkum etmemiz gerekir" diyen Erdoğan bu tip olaylar karşısında Müslümanların ve diğer dinlerin mensuplarının meşru ve barışçıl protesto haklarını kullanmalarını ve kutsal değerlerini savunmalarını "haklı bir tutum" olarak gördüğünü söyleyerek şöyle devam etti:

"Ancak, protesto hakkı hiçbir şiddetin, hiçbir terör eyleminin özellikle de masum insanlara zarar vermelerinin gerekçesi olamaz. Bu ne vicdanidir ne İslamidir. Tüm insanlığa barış ve insanlık mesajı veren İslam, masum insanlara zarar veren terör eylemlerini mahkum etmiştir. Hiç kimse İslam adına hareket ettiğini söyleyerek, son örneğini Libya'da ABD diplomatik misyonuna saldırıda gördüğümüz şekilde terör ve şiddet eylemlerini asla meşrulaştıramaz. İslami söylem ve sembolleri istismar ederek bu tür eylemlere imza atanlar en büyük zararı Müslümanlara vermektedir. Dolayısıyla bu filmin arkasındaki zihniyet ve organizasyon da İslami sembol ve söylemleri istismar ederek terör eylemlerine imza atanlar da nefretle kınanmalıdır."

Hz. Muhammed'e hakaretler içeren filmle ilgili İslam dünyasına 'sağduyu' çağrısı yapan Erdoğan şunları söyledi:

"Özellikle bugün mübarek cuma günüdür. Bu cuma gününde ibadet yapıp bizim yüce değerler adına toplandığımız Cuma namazlarında şiddete, teröre ve masum insanların zarar görmesine yol açacak provokasyonlara karşı lütfen dikkatli olalım. Medeniyetler ittifakını hayata geçirebilmek için bahsettiğim bu değerlere titizlikle sahip çıkmalıyız. Asla bu oyuna gelmemeliyiz. Dünya Müslümanlarına bir kez daha hatırlatıyorum. Bu çok ciddi bir provokasyondur. Çok ciddi bir tahriktir, bunun karşısında şiddete başvuranların da bilesiniz ki Müslümanlara bir provokasyonu vardır ve biz bunu da reddediyoruz. Asla kabul etmiyoruz."

Erdoğan, konuşmasının ardından konuyla ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:

"Tunus'ta başlayan süreci başarıyla yürüten idareciler olduğu gibi başarıyı hazmedemeyen provoke eden güçler de var. Tunus'taki mevcut yönetim bu tür girişimlerine başından itibaren çok kesin bir duruş sergiledi ve aşırılıklara müsaade etmedi. Mısır'da şu anda Tahrir'i körükleyenler var fakat mevcut Cumhurbaşkanı'nın duruşu bu noktada çok çok demokratik ve kesinlikle, 'tepkilerinizi teröre yönelik şiddet eylemleriyle değil, düşüncelerinizle koyun' demekle demokrasi içinde bu işin nasıl yürütüleceğine dair mesajlarla duruşu gayet yerindedir. Fakat Libya'daki mevcut yönetim geçici bir yönetim olması hasebiyle ciddi boşluklarla bu sürecin aynı döneme rastlaması oradaki aşırı güçlerin böyle bir eylemi yapmasına zemin hazırladı diye düşünüyorum. Özellikle uluslararası teröre birçok elçisini feda etmiş bir ülkeyiz. Şu anda da terörle mücadele eden bir ülkeyiz. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi dinin mensubu olursa olsun ortak bir mücadele platformu oluşturmak suretiyle mücadele edebiliriz. Eğer bu mücadeleyi birlikte yürütemezsek her zaman değişik ülkelerde değişik üzüntüyü hep birlikte yaşayacağız. Şu anda özellikle değerli dostum Sayın Obama'nın da bu hazırlanan filmle ilgili ona olumlu bakması gibi bir şeyi düşünmüyorum. Böyle bir şey söz konusu değil ama bu filmi hazırlayan düşünce maalesef o da tahrik unsuru taşıyan nitekim bunu da ifade eden bir aşırı uçtur. Bunun da tabii mahkum edilmesi, bunun da cezalandırılması gerekir diye düşünüyorum. Bu tahrik maalesef bu tür neticeleri doğurmuştur ve biz Libya'daki bu eylemi şiddetle kınıyoruz, şiddetle karşısındayız ve bu konuda müşterek atmamız gereken adımlar neyse bunları atmaya hazır olduğumuzu da zaten taziye mesajımda da bildirdim."

'Yalta Avrupa Stratejisi, Dokuzuncu Yalta Yıllık Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Erdoğan, yegane amaçlarının Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde demokrasiye kavuşması ve böylece tüm bölgeye olumlu bir örnek teşkil etmesi olduğunu ifade etti. Gelinen aşamada artık uluslararası toplumun da bir bütün olarak, gözlerinin önünde cereyan eden bu insanlık dramına "Dur" demesi ve tüm bölgenin bir yangın yerine dönüşmesine izin vermemesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, bu çerçevede Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne ve özellikle Rusya ve Çin gibi sürecin önünü açabilecek ülkelere büyük sorumluluk düştüğünü belirtti.

Erdoğan, "Suriye'deki geçiş sürecinin bir an önce tamamlanarak yeni ve demokratik bir rejimin tesisine yönelik ilerlenebilmesinin, sadece Suriye halkına değil, tüm bölge insanına yönelik bir sorumluluğumuzdur. Türkiye olarak geçiş sürecinde bulunan diğer bölge ülkelerine olduğu gibi Suriye'ye de bu kritik süreçte tecrübe paylaşımı ve somut yardımlar dahil her türlü desteği vereceğiz. Bu anlamda Suriye dahil bölge ülkeleri için bir model değil, işbirliği yapabilecekleri ve her zaman görüş ve yardım alabilecekleri gerçek bir dost olmak istiyoruz" diye konuştu.

Erdoğan, bölgenin bu kadar önemli olaylara şahit olduğu bir süreçte Avrupa Birliği'nin güçlü kalması ve olumlu anlamdaki dönüştürücü etkisini muhafaza etmesinin büyük önem taşıdığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye olarak biz üyelik yolunda kapsamlı bir entegrasyon ilişkisi içinde bulunduğumuz Avrupa Birliği'nin ekonomik krizi bir an evvel atlatması ve ortak komşuluk alanlarımızdaki pozitif gücünü sürdürmesini diliyoruz.Tabii şunu da söylemem lazım, 50 yıldır kapıdayız. Hala Avrupa Birliği'ne üye değiliz, hala Avrupa Birliği'nin müzakereci bir ülkesiyiz. Böyle bir konumdayız, böyle bir konumdayken bu temennilerimi ileri sürüyorum. Aksi yöndeki bir senaryo Türkiye'ye ve Ukrayna dahil çok geniş bir coğrafyada olumsuz bir etkilenme meydana getirecektir. Avrupa Birliği'nin derinleşen ekonomik krizin etkisiyle içine kapanması ve umutsuzluğa düşmesi halinde ekonomik sorunları istismar eden aşırı sağ çevrelerin bundan nemalanması ve İslamofobi dahil dünya barışı için tehlikeli eğilimleri körüklemesi de güçlü bir ihtimal olarak karşımızda duruyor. Nitekim Norveç'teki ırkçı saldırı ve Almanya'daki Neonazi cinayetleri gibi yüksek profilli olaylar bunun işaretleridir. Avrupa genelinde aşırı sağcı hareketlerde büyük artış gözlemlendiği ve ırkçılığın bu defa Müslümanları hedefe koyacak şekilde yeniden Avrupa'da hortladığını endişeyle gözlemliyoruz. Irkçılıkla mücadele gününüz de Avrupa'nın temel önceliklerinden biri haline gelmiştir."

(SS)

Kaynak: DHA

Son Dakika Dünya Başbakan'da 'Müslümaların Masumiyeti' Filmine Tepki - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement