10 Ekim Katliamında Yaşamını Yitirenler Ankara'da Anıldı. - Son Dakika
Güncel

10 Ekim Katliamında Yaşamını Yitirenler Ankara'da Anıldı.

10 Ekim Katliamında Yaşamını Yitirenler Ankara\'da Anıldı.

10 Ekim katliamında yaşamını yitirenler, katliamın 8. yılında Ankara Tren Garı önünde anıldı. 10 Ekim Derneği yöneticilerinden İshak Kocabıyık, “10 Ekim Gar Katliamı bitmedi. 10 Ekim Gar Katliamı yargılama süreciyle devam ediyor. Anıt projelerimize izin vermemekle devam ediyor. Her yıl dönümü anmasında bize çıkarılan zorluk ve engellerle devam ediyor. Bizi zulümle, baskıyla hatta ölümle korkutmak, terbiye etmek isteyenler bilsinler ki bizim yaşadığımız hayat Soma’da katledilen madenci kardeşlerimizden bize kalan ömürdür. Madımak’ta yakılan Koray Kaya’dan kalan ömürdür. Bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür. Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız, kalan ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet, barış, eşitlik ve kardeşlik mücadelemizde ödenebilecek bir borçtur. Biz bu borcu ödemekte kararlıyız. Bu meydan ‘Barış Meydanı’ oluncaya, bu meydana bir katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar, adalet gerçek anlamda tesis edilene kadar buradayız” dedi.

10.10.2023 12:45

Haber: TAMER ARDA ERŞİN/ GÜRKAN DEMİRTAŞ - Kamera: FURKAN ERDEM

10 Ekim katliamında yaşamını yitirenler, katliamın 8. yılında Ankara Tren Garı önünde anıldı. 10 Ekim Derneği yöneticilerinden İshak Kocabıyık, "10 Ekim Gar Katliamı bitmedi. 10 Ekim Gar Katliamı yargılama süreciyle devam ediyor. Anıt projelerimize izin vermemekle devam ediyor. Her yıl dönümü anmasında bize çıkarılan zorluk ve engellerle devam ediyor. Bizi zulümle, baskıyla hatta ölümle korkutmak, terbiye etmek isteyenler bilsinler ki bizim yaşadığımız hayat Soma'da katledilen madenci kardeşlerimizden bize kalan ömürdür. Madımak'ta yakılan Koray Kaya'dan kalan ömürdür. Bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür. Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız, kalan ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet, barış, eşitlik ve kardeşlik mücadelemizde ödenebilecek bir borçtur. Biz bu borcu ödemekte kararlıyız. Bu meydan 'Barış Meydanı' oluncaya, bu meydana bir katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar, adalet gerçek anlamda tesis edilene kadar buradayız" dedi.

10 Ekim 2015'te Türkiye'nin pek çok ilinden gelen yurttaşlar, Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için Ankara Garı'nda toplandı. IŞİD üyesi iki canlı bomba Ankara Tren Garı'nda kendini patlattı. Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısı olan Ankara Gar Katliamı'nda 104 yurttaş hayatını kaybetti, 500'den fazla yurttaş yaralandı.

Katliamın 8. yılında hayatını kaybedenler için patlamanın yaşandığı saat 10.04'te Ankara Tren Garı önünde anma töreni düzenlendi. Anmaya; 10 Ekim aileleri, 10 Ekim Derneği yöneticisi İshak Kocabıyık, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, CHP Grup Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin. EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir ve yurttaşlar katıldı.

10 Ekim Derneği yöneticilerinden İshak Kocabıyık şöyle konuştu:

"YARGILAMA SÜRECİNDE ORTAYA ÇIKTI Kİ MARQUEZ'İN KIRMIZI PAZARTESİ KİTABINDA ANLATTIĞI GİBİ DEVLETİN GÜVENLİKLE İLGİLİ BÜTÜN KURUMLARININ BİLGİSİ OLDUĞU BİR KATLİAM ADIM ADIM YANIMIZA KADAR GELMİŞ"

"Bugün pek çok şehirde 10 Ekim Gar Katliamı anması yapılıyor. Kaybettiğimiz kardeşlerimiz anılıyor. Adalet ve barış talebimiz bir kez daha tekrarlanıyor. Bilineni tekrarlamak istiyoruz. 8 sene önce IŞİD'li iki canlı bomba bütün kontrollerden ellerini kollarını sallayarak geçerek Başkent'in göbeğine, Ankara'ya kadar gelip burada kendilerini patlattılar. 104 canımız hayatını kaybetti. 500'den fazla arkadaşımız yaralandı. Yargılama sürecinde ortaya çıktı ki Marquez'in Kırmızı Pazartesi kitabında anlattığı gibi devletin güvenlikle ilgili bütün kurumlarının bilgisi olduğu bir katliam adım adım yanımıza kadar gelmiş. Bir devlet düşünün ki kendi insanına yapılan katliama sessiz kalsın. Sessiz kalmayı bırakın, katillere yol versin, sırtlarını sıvazlasın. Yargılama sürecinde hakikat ortaya çıksın, adalet gerçek anlamda tesis edilsin diye çaba gösterdik. Hala gösteriyoruz. Avukatlarımızın binbir zahmet ve emekle ortaya koyduğu deliller yok sayıldı. Katliamı aydınlatabilecek nitelik taşıyan devletin kendi soruşturmaları, istihbarat raporları görmezden gelindi. Emniyet Müdürlüğü, mahkemenin kendisinden istediği bilgiler için 'yok' demeye bile tenezzül etmedi, cevap vermedi. 'Katliamın olduğu yere bir anıt yapılsın. Bu anıt bizim yasımız olsun. Toplumsal hafızamızda 10 Ekim Katliamı unutulmasın' istedik. Bırakın anıt yapılmasını, meydan düzenlemesini ABB Meclisi'nin bu konuda almış olduğu karar bile saklandı, uygulanmadı. İşte, 8 yıl böyle geçti.

"SAVAŞ ÇIĞLIKLARININ ÇOĞALDIĞI DÖNEMLERDE 'BARIŞ' DİYE HAYKIRMANIN NELERE MAL OLDUĞUNU BİLİYORUZ, YAŞIYORUZ"

Bu 8 yıl devlet ve siyasi iktidar tarafından bizim taleplerimizi yok saymakla katliamın üstünü örtme gayretiyle geçti. Bizim açımızdan ise adalet arayışıyla, barış isteğiyle geçti. Türkiye'de adaletin tesisinin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Savaş çığlıklarının çoğaldığı dönemlerde 'barış' diye haykırmanın nelere mal olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Sesimizi çoğaltmaktan, dayanışmayı örgütlemekten başka bir yolumuz yok. Şenyaşar ailesinin adalet haykırışı ile 10 Ekim ailelerinin haykırışı aynıdır, birdir.  Madımak aileleri ile Suruç ailelerinin sesi aynıdır, bizim sesimizdir. Roboski ailelerinin çığlığı bizim de çığlığımızdır. 5 Haziran 2013'te Diyarbakır'da biz de öldük. Gözaltına alınan, tutuklanan gazetecilerin devlet nezdindeki suçlarından biri de bizim yanımızda olmaları ve bize ses olmalarıdır. Muktedirlerin, demokratik siyasetin zeminini, yükselen baskıcı, otoriter, faşizan bir rejimle kaplama niyet ve düşünceleri bizim sesimizi boğmaya yöneliktir. Madımak Katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi, aynı zamanda biz 10 Ekim ailelerine bir gözdağıdır, ihtardır. Soma'da madenci yakınına atılan tekme, aynı zamanda bize de atılmıştır. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları 'Sesimiz çıkmasın, sesimiz kısılsın' diyedir. Bu toprakların bütün zenginliğini yağmaya açanlar, bir avuç şirkete, sermaye grubuna peşkeş çekenler, talan edenler, ekokırım yapanlar, adalet arayışımıza, barış isteğimize kulak asmayan, gözlerini kapatanlardır.

"BİZİM YAŞADIĞIMIZ HAYAT, BU MEYDANDA KATLEDİLEN 104 KARDEŞİMİZDEN KALAN ÖMÜRDÜR"

Bütün bunlar bize gösteriyor ki 10 Ekim Gar Katliamı bitmedi. 10 Ekim Gar Katliamı yargılama süreciyle devam ediyor. Anıt projelerimize izin vermemekle devam ediyor. Her yıl dönümü anmasında bize çıkarılan zorluk ve engellerle devam ediyor. Bizi zulümle, baskıyla hatta ölümle korkutmak, terbiye etmek isteyenler bilsinler ki bizim yaşadığımız hayat Soma'da katledilen madenci kardeşlerimizden bize kalan ömürdür. Madımak'ta yakılan Koray Kaya'dan kalan ömürdür. Şenyaşar ailesinin katledilen fertlerinden kalan ömürdür. Suruç'ta katledilen 33 düş yolcusundan kalan ömürdür. Bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür. Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız, kalan ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet, barış, eşitlik ve kardeşlik mücadelemizde ödenebilecek bir borçtur. Biz bu borcu ödemekte kararlıyız. Bundan kimsenin ama kimsenin şüphesi olmasın. Bu meydan 'Barış Meydanı' oluncaya, bu meydana bir katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar, adalet gerçek anlamda tesis edilene kadar buradayız."

Anmaya katılan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, şu açıklamayı yaptı:

"BİZ, TÜRKİYE'NİN İÇERİSİNE SOKULMAK İSTENDİĞİ SAVAŞ ORTAMINA, KRİZE, KAOSA KARŞI 8 YIL ÖNCE 10 EKİM'DE TÜM TÜRKİYE HALKLARIYLA BİRLİKTE ALANLARDAYDIK"

"Türkiye'de, Ortadoğu'da yaşanan savaş süreci, bugün gelmiş olduğumuz noktada 8 yıl öncesinden çok farklı değil. Bugün emperyalistler, özellikle başlatmış oldukları 'Üçüncü Dünya Savaşı' ile birlikte Ortadoğu'yu ve dünyayı sermayenin çıkarları için bir kan gölüne çevirmeye devam ediyorlar. İşte Filistin- İsrail arasında yürütülen İsrail'in Filistin'i işgal etmesi ve hem Hamas'ın hem İsrail'in sivillere dönük saldırıları, yine kadınlara yönelik taciz, tecavüz uygulamaları hepsi savaşın bir sonucu olarak bugün yaşanıyor. Yine yanı başımızda, Suriye'de Kürt, Ermeni, Süryani, Arap, Türkmen halkına yönelik saldırılar, emekçiler açısından savaşın gelmiş olduğu boyutu bir kez daha ortaya koyuyor. İşte biz emek meslek örgütleri ve Türkiye'deki demokrasi güçleri, bundan 8 yıl önce de Türkiye'nin içerisine sokulmak istendiği savaş ortamına, krize, kaosa; emekçiler ile emek meslek örgütleri, demokratik siyaset, toplumsal muhalif kesimler, sol sosyalist kesimler üzerinde artan baskı politikalarına karşı 8 yıl önce 10 Ekim'de emekten, demokrasiden, barıştan yana olan tüm Türkiye halklarıyla birlikte buradan güçlü bir barış sesini ortaya çıkarmak ve bu savaş politikalarına karşı tek adam rejiminin geliştirmiş olduğu açık faşizme karşı hep birlikte yan yana alanlardaydık.

"TEK ADAM REJİMİ, KURMAK İSTEDİĞİ FAŞİZMİ TAHKİM ETMEYE YÖNELİK IŞİD ÇETELERİNE YOL VEREREK BU KATLİAMIN DOĞRUDAN ORTAĞIDIR"

5 Haziran'da başlayan, Suruç ile devam eden Ceylanpınarı ve 10 Ekim ile birlikte bir katliam silsilesiyle özellikle bu tek adam rejimi, kurmak istediği faşizmi tahkim etmeye yönelik IŞİD çetelerine yol vererek bu katliamın doğrudan ortağıdır. 8 yıldır yürütmüş olduğumuz hukuk mücadelesi, esasında hem bugün elini kolunu sallayarak dolaşan o dönem İçişleri Bakanlığı'nda, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde, Gaziantep'te, Adıyaman'da görev yapan kamu görevlilerinin yargılanması için yürütmüş olduğumuz adalet mücadelesi açısından da değerlendirdiğimizde, bugün bu katliama yol veren bir tek kamu görevlisi, emniyet görevlisi, MİT görevlisi, İçişleri Bakanlığı görevlisi henüz yargı karşısına çıkartılamamıştır. O nedenle bizim esas adalet mücadelemiz, bu katliamlara yol verenlerin yargı önüne çıkartılması. Gerçek bir adaletin sağlanması için de bundan sonra mücadelemizi sonuçlanana kadar hep birlikte yürütmeye çalışacağımızı buradan ifade etmek istiyorum. Giderek artan yoksulluk, baskı politikaları işsizlik, antidemokratik uygulamalar, faşizan baskılara karşı tekrar hepimizin bir arada dayanışma içerisinde hem Ortadoğu'da hem ülkemizde geliştirilmek istenen bu savaş politikalarına ve yeniden bir tezkereyle askeri operasyonlara karşı hep birlikte sesimizi, gücümüz birleştirmemiz gerekiyor. Barışı, demokrasiyi, adaleti, hukuku daha fazla hep birlikte haykırmamız gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum."

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, şöyle konuştu:

"İKTİDARLARINI SAVAŞLAR, KATLİAMLAR, ÖLÜM ÜZERİNE KURANLAR KAYBEDECEK, EMEK, BARIŞ, DEMOKRASİ KAZANACAK"

"8 yıl önce bu meydanda yaşanan katliam bugün bize yaşatılmaya çalışılan, dayatılan Türkiye'ye giden yolun taşlarından bir tanesiydi. Bugün öyle bir ülkede yaşıyoruz ki düzenin bütün çarkları, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu ülkede demokrasini bütün kırıntılarının ortadan kaldırıldığı, hukukun üstünlüğünün, evrensel insan haklarının dahi askıya alındığı bir Türkiye'yi yarattılar ve bizi böyle bir Türkiye'de yaşamaya mahkum ettiler. 8 yıldır yaşadıklarımızı da biliyoruz. Dava sürecinde yaşananlar, hiçbir gerçek sorumlunun yargılanmaması, 10 Ekim Katliamı ile hesaplaşılmaması, şu meydanın bile hala yasaklı olması bile sürecin ne olduğunu çok açık biçimde ortaya koyuyor. Ama biz buradan bir kez daha 8 yıl sonra hiç dinmeyen öfkemizle bir kez daha söylüyoruz; acımız hiç dinmedi, unutmayacağız unutturmayacağız. Bu ülkenin gelecek kuşaklarının belleğinde 10 Ekim Katliamı'nın yaşatılan bu sürecin nedeni olduğunu da çok açık biçimde ortaya koyacağız. Buradan yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımıza sözümüz barıştır. Onlara sözümüz bu ülkeye demokrasiyi getirmektir. Ant olsun ki katiller kaybedecek, iktidarlarını savaşlar, katliamlar, ölüm üzerine kuranlar kaybedecek, emek, barış, demokrasi kazanacak."

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, şunları söyledi:

"O GÜN ANKARA'NIN EN KARA GÜNÜYDÜ. O GÜNÜ KARARTANLAR, SADECE ÜZERLERİNDEKİ İKİ BOMBAYI PATLATANLAR DEĞİLDİ, YARALILARIMIZA YARDIM ETMEK İÇİN SEFERBER OLURKEN TOMA'LARI, BİBER GAZLARINI BİZLERİN ÜZERİNE SALANLARDI"

"8 yıl önce, Türkiye'nin en büyük kitle kıyımlarından biri olan 10 Ekim Katliamı'nda burada kaybettiğimiz tüm dostlarımızı bir kez daha sevgiyle, özlemle anıyorum. Bundan 8 yıl önce Türkiye'nin içine sürüklendiği kaos ve şiddet ortamına, halkımız üzerinde ekilmeye çalışılan kin ve nefret tohumlarına karşı barışın, kardeşliğin sesini yükseltmek için dört örgüt olarak burada, bir miting kararı almıştık. Ne yazık ki barışa susayan bedenlerimizi, kana buladılar. Demir yolu çalışanı emekçilerimizi, ömrünün baharında gençlerimizi, ilkokul çağında çocuklarımızı aldılar elimizden. O gün Ankara'nın en kara günüydü. Ama o günü karartanlar, sadece üzerlerindeki iki bombayı patlatanlar değildi, biz o gün bombalar patladıktan sonra yaralılarımıza yardım etmek için seferber olurken o TOMA'ları, o biber gazlarını bizlerin üzerine salanlardı. O günü karartanlar, aradan 8 yıl geçmesine rağmen hala katliamda sorumlulukları bulunan kamu görevlilerini, siyasileri yargılamayanlardır. O günü karartanlar, 'Patlamadan sonra oylarımız arttı' diyebilenlerdir. O günü karartanlar, katliamın arkasında kokteyl örgüt arayanlardır.

"ARKADAŞLARIMIZIN HAYATLARINI VERDİĞİ BU DEĞERLER İÇİN MÜCADELEYİ ÖMRÜMÜZÜN SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİZ"

Türkiye, bir katliamlar ülkesidir. Aynı katliamları 1 Mayıs'ta, Sivas'ta, Maraş'ta, Madımak'ta, Suruç'ta, Diyarbakır'da yaşadık. Hepimiz biliyoruz ki bu katliamların sorumlularının bugüne kadar ortaya çıkartılmamasının nedeni, onların devlet içinde yuvalanmış uzantılarıdır. Eğer bu yapıyı yok etmezsek hiçbir katliamla hesaplaşmamız mümkün değildir. Şunu ısrarla söylememiz gerekiyor: 10 Ekim Katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suçun gerçek sorumlularını yargılamayanlar, katliamın üzerini örtmek isteyenler en az bu katliamı yapanlar kadar suçludurlar. O gün, bu meydanda yaşamlarını veren arkadaşlarımız; barış için, emeğin hakları için, demokrasi için buradaydılar. Onların hayatlarını verdiği bu değerler için mücadeleyi ömrümüzün sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu ülkeyi eşitliğin, özgürlüğün, barışın, adaletin egemen olduğu bir ülke haline mutlaka getireceğiz."

Konuşmaların ardından anmaya katılanlar, alana konulan ve üzerinde katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının yer aldığı panoya karanfil bıraktı.

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel 10 Ekim Katliamında Yaşamını Yitirenler Ankara'da Anıldı. - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement