Demokratik Özerkliğe' 40 Stk'dan Destek

Kapatılan DTP döneminde kurulan 'Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) Diyarbakır'da ilan ettiği 'Demokratik özerkliğe' Şırnak'ta bulunan 40 sivil toplum kuruluşu (STK) ortak basın açıklamasıyla destek verdi. STK'lar demokratik özerkliğin çözüme yönelik bir yöntem olduğunu savundu.

Eğitim-Sen şube binasında bir araya gelen 40 STK temsilcisi adına DTK'nın ilan ettiği Demokratik Özerkliğe destek açıklamasını Eğitim-Sen Şırnak Şubesi Başkanı Serhat Uğur okudu. 30 yıldır ülkede en yakıcı haliyle süren ve onurlu bir barış olmadığı için bitmesi mümkün görünmeyen savaş olduğunu savunan Uğur, bu savaşın binlerce insanın kaybedilmesine, ülke gelirlerinin talan edilmesine, faili meçhullere, köy boşaltmalara, ailelerin sürğüne yollanmasın sebep olduğunu söyledi. Eğitim-Sen Şırnak Şube Başkanı Serhat Uğur, DTK'nın ilan ettiği demokratik özerkliğin çözüme yönelik bir yöntem olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Bu savaşın adını koymak, yani 'Kürt Sorununun bir sonucudur' demek yıllarımızı aldı. Bunun öncesi her gelen iktidar 'Ya bitecek, ya bitecek' deyip çözümü; baskı, zulüm, imha ve inkar politikalarında aradı. Ancak, geldiğimiz noktada çözümün bu olmadığı ortada. Bu nedenle bizler, aşağıda imzaları bulunan demokratik kitle örgütleri olarak bugün, yoğun olarak tartışılan 'Demokratik Özerklik' projesinin çözüme yönelik bir yöntem olarak düşünülmesi gerektiğini ifade etmek için toplandık. Tarihsel süreç ve toplumsal tecrübeler göstermiştir ki sorunun adını ve teşhisini, sonuçları itibariyle doğru koyarak, onurlu barışın önünü açıp çözmenin mümkün olduğu ortaya çıkmıştır. Tam da bu noktada çözüm zemininin meclis olduğunu düşünen Kürt siyasal hareketi, Blok çatısı altında diğer devrimci, demokrat anlayışlarla birleşerek her türlü engellemelere ve ön kesmelere rağmen seçime girmiş ve önemli bir başarı ile seçimden çıkarak yönünü meclise dönmüştür. Ancak her fırsatta olduğu gibi iktidarcı zihniyet, bu sefer de halkın on binlerce oyu ile seçilmiş tutuklu 5 vekilin serbest kalmasına, Sayın Mehmet Hatip Dicle'nin ise parlamentoya girişine engel olmuştur. Bu da bizi 'Acaba bir daha mı başa dönüyoruz?' sorusunu sormak durumunda bırakmıştır. Her şeye rağmen çözümde ısrar eden Kürt halkı ve onun seçilmiş iradesi, çözümü taahhüt altına alan bir deklarasyon yayınlanırsa 'çözeriz' umudu bir kez daha iktidarın yuvarlak ifadeleri ile tıkanmıştır. Halbuki meclisin renkli ve çeşitli olması herkes için bir umut olmuştu. Ancak seçim öncesi yakalanan bu hava iktidarın zafer sarhoşluğu ve tekelci yaklaşımıyla insanlardaki 'Barış umudu' havasını azaltmıştır. Bu ve buna benzer sonuçların kaynağını Kürt sorunundan aldığı herkesin malumudur. "

"DEMOKRATİK ÖZERKLİK' MODELİNİ ÖNEMSİYORUZ"

Kürt sorunu ile ilgili genel sorunların çözülecek ve tartışılacak yerlerinin başında TBMM'nin geldiği umudunu taze tutmak ve bir an önce iktidarın 'Gelmeseler de olur' tavır ve yaklaşımından vazgeçerek gerçek anlamda oluşacak onurlu bir barışın önünü açmak için ciddi ve somut adımlar atılması gerektiğini belirten Serhat Uğur, " Hergün süren çatışma ve operasyonlarla yaşanan can kayıplarının gölgesinde DTK tarafından ilan edilen ve yerel yönetimleri güçlendirme alt başlıklı maddeyi destekler nitelikteki Demokratik Özerklik modelini önemsiyoruz. ve bu ilana başta iktidarın daha sonra da Türkiye'deki demokratik seslerin sesiz kalmaması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

Uğur, Demokratik Özerkliğinin önemi ve Kürt sorununun çözülmesi için alınması gereken önlemleri işe şu şekilde sıraladı:

"Yıllardır tek merkezden yönetilen ve giderek hantallaşarak ülke sorunlarına hızlı ve yerinden çözüm gücünden uzaklaşan bu yapı, yerinden yönetimle hem halkın kendi sorunlarını çözme noktasında daha aktif rol almasının önünü açacak hem de bu yolla hantallaşan bürokratik anlayış rahat bir nefes alacaktır. Temsili Demokrasiden, halkın iradesinin en yalın haliyle yansıdığı doğrudan demokrasiye geçiş sürecinde ülke hız kazanmış olacak. Öz kaynakların o bölge insanları için daha adil bir şekilde kullanımının önü açılarak bölgelerarası ekonomik fark ve makas daralmış olacaktır. Farklılıkları kabul etmeyen, tüm insanları bireyci ve tek tip olarak yetiştirmeye kendini şartlamış olan Kapitalist Sistem karşısında farklılıkların farklılıkları ile eşitçe ve kolektif bir şekilde yan yana yaşamalarının sağlanacağına olan inanç artmış olacaktır. Yıllardır AB'nin yerel yönetimler özerklik şartının altına imza atmayarak, şerh koyulan maddelerle ilgili problemler aşılmış olacaktır. Kopuşu değil, aksine yanyana farklı ama eşit bir şekilde yaşamanın bir diğer adı olacaktır. Ortak Vatan vurgusunun bölünme paranoyasına son veriyor olmasının yaratacağı güven ve olumlu hava oluşacaktır. Halkların onurlu birlikteliğini ifade etmek için demokratik ulus ve bunun toplumsal sözleşmesi olacak olan demokratik sivil anayasanın inşa edilmesi ve korunarak tarihsel devamlılığının oluşturulması sağlanacaktır. Çözümsüzlükten kaynaklı toplumsal sorunların hakikate ulaşması için de toplumsal vicdanın oluşum inşası da gerçekleşecektir. Sonuç olarak bizler, Türkiye halklarının ahlaki ve politik toplum yaşam tarzında biraradalığını sağlayacak her yöntemin gündeme alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Ortadoğu halklarının demokratikleşmesi sürecine de katkı sunacak bir farkındalık oluşturulmalıdır. Bu anlamda her bölgenin dil, inanç ve yaşam tarzının korunması, yaşatılması ve yukarıda ifade ettiklerimiz çerçevesinde verilecek mücadelenin taahhüt edilmesinden ötürü 'demokratik özerklik projesiöni önemsemekle kalmıyoruz. Yerinden yönetilme ilkesinin Türkiye'ye sağlayacağı katkı ve yaratacağı olumlu hava ve karşılıklı güven duygusundan kaynaklı, Şırnak'taki demokratik kitle örgütleri olarak DTK tarafından yapılan bu ilanın onurlu bir barış yolunda önemli bir adım olduğunu düşündüğümüzü ve bunun için ilanı desteklediğimizi, tüm demokratik kesimlerin de buna olumlu bir karşılık vermesi gerektiğini tüm kamuoyuna deklare ediyoruz. "