
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün 2012 yılını "kendileri için final yılı" ilan ettiğini belirterek, "Şimdi diyorlar ki 'finali bir yıl daha erteledik'. Avucunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede bizimle final falan yapamazsınız. ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız yahut da kendinizine yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok" dedi.
Erdoğan, Sincan 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB), ASO 49. Yıl Başarı Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada, istikrar ve güvenin önemine değinerek, Türkiye'nin son 10 yılda olduğu gibi bundan sonra da istikrar ve güven sürecini devam ettireceğini söyledi.
Erdoğan, AK Parti iktidarının 10 yılda demokrasiyi, kardeşliği, birlik ve beraberliği güçlendirdiğini, bundan sonra da aynı anlayış içinde olacağını anlattı.
Sanayicilerin de bu istikrar ve güven ortamına sahip çıkmalarını isteyen Erdoğan, bir serzenişini de ifade etmek istediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu anda Türkiye'nin daha büyük atılım yapmasının daha hızlı kalkınmasının önündeki tek ve en büyük engel artık terör ve terör örgütüdür. Ona destek verenlerdir, terör karşısında sessiz kalanlardır. Esasen bugün çok daha net bir şekilde görüyoruz ki terör sadece ve sadece Türkiye'nin büyümesini engellemek amacıyla faaliyet gösteriyor. Bu karanlık hedefe matuf olarak destek görüyorlar. Bizim artık milletçe çok daha iyi görmemiz, çok daha iyi analiz etmemiz gerekiyor. Ortada bir hak mücadelesi yok, ortada Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya yönelik karanlık bir çaba var. Biz terörün bu karanlık yüzünün görülmesi ve buna karşı topyekun mücadele verilmesi için yıllardır uyarılarımızı yapıyoruz, çağrılarımızı tekrar ediyoruz. Üzülerek ifade etmeliyim ki ne siyaset kurumundan, ne sivil toplumdan, ne diğer kesimlerden biz terörle mücadeleye, Milli Birlik ve Kardeşlik Projemize yeterli desteği alamadık ve alamıyoruz. Elbette verilen destekleri, verilen katkıları, yapılan samimi gayretleri görmezden gelecek değiliz. Ancak bunlar yeterli değil. Milletçe teröre karşı daha kapsamlı, daha samimi, daha güçlü bir mücadeleyi başlatmak ve Türkiye'nin olduğu kadar Türkiye ekonomisinin önünde bir engel olan bu sorunu hep birlikte açmak zorundayız."
-"Meydanı onlara bırakacak olursak, siyaseti bırakıp çekilmemiz lazım"-
Erdoğan, Teşvik Yasası ile bölgeye yatırımların önünü açmaya çalıştıklarını, ancak belli güvenceleri vermelerine rağmen istenilen düzeye ulaşılamadığını anlattı. "Bazı yiğitler çıkıyor. Orada gidip yatırımları yapıyor" diyen Erdoğan, geçen günlerde bölgede 50 milyon dolarlık yatırımla gerçekleştirilen ve 750 kişinin istihdam edildiği bir mermer fabrikasının açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Bu yatırımların farklı alanlarda sürmesi ve gelişmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, terör örgütünün bu yatırımları engelleyerek, bölgenin kalkınmasının önüne geçmeye çalıştığını söyledi. "Fakat biz diyoruz ki bütün bunlara rağmen biz bunları bitireceğiz. Bunlar yapılacak" diyen Erdoğan, yatırım planlamalarının aynı şekilde sürdüğünü aktardı.Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çünkü biz eğer meydanı onlara bırakacak olursak o zaman sorumluluğumuzun farkında olmamış oluruz. O zaman bizim siyaseti bırakıp çekilmemiz lazım. Bu ülke bizim. Onun için biz başından beri hep şunu söyledik, 'tek millet' dedik, 'tek bayrak' dedik, 'tek vatan' dedik, 'tek devlet' dedik. Bundan taviz verilmez. Bunun dışında düşünenler zaten dışta kalacaklar. Ama yok aynı merkezde toplanırlarsa bu ülkede onlar da nasibini alır. Aksi takdirde farklı şeylerden nasibini alırlar.
İnanıyorum ki biz milletçe bu terörle mücadelede er veya geç bu işten zaferle biz çıkacağız. Tabii ki bu işin bedeli var, şehitlerimiz var, vesaire. Bakın 2012 yılını kendileri için final yılı ilan etmişlerdi. Ama şimdi final yılı olmadığını gördüler. Şimdi diyorlar ki 'finali bir yıl daha erteledik'. Avucunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede bizimle final falan yapamazsınız. ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız yahut da kendinizine yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok."
Başbakan Erdoğan, tüm oda, borsa ve birlikler ile özellikle bölge insanı olan işadamlarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yatırımlar konusunda daha fazla gayret göstermelerini beklediklerini de söyledi.
- "Bir tarafta uzaya gönderilen uydu, diğer tarafta tarih öncesinin silahı sapan var"
Erdoğan, konuşmasında son günlerde kamuoyunun gündeminde olan bir meseleye de değinmek istediğini, kendisini buna sevk edenin yanlış bilgilendirmeler olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, geçen TÜBİTAK'ın ODTÜ yerleşkesi içindeki Uzay Bilim Merkezi'nde Türkiye için iftihar vesilesi olan bir törene katıldığını ve yüzde 80'in üzerinde yerli imalat olan yerli teknoloji ürünü Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılışını izlediklerini aktardı.
Göktürk-2 uydusunun ilk sinyalleri gönderdiğini, dün itibarıyla ilk görüntülerin de alınmaya başlandığını anlatan Başbakan Erdoğan, Göktürk-2'nin uzaya gönderilişinin tarihi bir gün, ülke için bir iftihar vesilesi olduğunu vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki 10 gündür Türkiye'de başka bir konu konuşuluyor. Göktürk-2 uydusunun fırlatma töreninin yapıldığı ODTÜ'nde gerçekleşen şiddete dayalı protesto eylemi tam 10 gündür ülkemizin gündemini işgal ediyor. Göktürk-2'yi sadece o anda canlı yayında verildiği kadar verildi. Ertesi gün şöyle bir kenardan, köşeden es geçildi. O kadar. Bu ülke için bir ilk. Bilimse bilim, teknoloji ise yüksek teknoloji, bu alanda ilk defa bir ilke damgasını vuruyor. Yani sen bununla övünmeyeceksin de neyle övüneceksin. Ben şimdi yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum. Siz bu ülkenin sevincini milletçe paylaşmak için acaba ne zaman adımlar atacaksınız.
Şu iki fotoğrafı gözlerinizde canlandırmanızı ve bu iki fotoğraf üzerinde dikkatle düşünmenizi istiyorum. Bir tarafta uzaya gönderilen bir uydu var, yerli imalat olan bir uydu var ki inşallah en kısa zamanda artık Çin'den değil, artık ülkemizde Karadeniz'den, Ege'den, Akdeniz'den bunu fırlatacağız. Onun da çalışmaları yapılacak. Türkiye'nin artık uydu teknolojisinde dünyanın 25 ülkesinden biri olduğunu gösteren bir fotoğraf var, diğer fotoğrafta ise en ilkel saldırı aracı olan ilk çağların hatta tarih öncesinin silahı olarak kabul edilen sapan var. Ama sapanla ne atılıyor- Demir leblebi atılıyor. Kime atılıyor- Polise atılıyor. Polis ne oluyor- Düşman oluyor. Ertesi gün gazetelerde köşe yazarları, vesaireleri hala utanmadan, sıkılmadan, 'polisimiz biber gazı sıkmış'. E ne yapacaktı- Sadece olayda demir leblebi atmak yok. Sırtlarda, çantaların içinde kilit taşları, bunun yanında molotoflar, o da geç bir taraftan da kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor. Bu üniversitenin kampüsünün içerisinde otomobil lastikleri yakılıyor. Şimdi ben merak ediyorum; bu okulun yönetimi, akademisyenleri, bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler- Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır- veya araba lastikleri ne zaman, hangi ortamda, nasıl yakılır- veya molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır- Bu mu öğretildi bunlara."
-"Öğrenciler ya da sözde öğrenciler"-
Erdoğan, kendisinin de öğrenci olduğunu aynı zamanda gençlik kollarında başkanlıklar yaptığını, ancak kimsenin burnunu kanatmadıklarını, bu anlayış içinde yetiştirildiklerini söyledi.
Her şeye sabırla göğüs gerdiklerini belirten Erdoğan, "Şu anda da aynısını yapıyoruz. Şu anda da benim gençlerimize hep tavsiyem o. Siz elinde döner bıçağı olan gençlik olmayacaksınız, siz elinde molotofla dolaşan gençlik olmayacaksınız. Siz bilgisayarla dolaşan gençlik olacaksınız. Siz bu ülkenin yarınlarını hazırlayan gençlik olacaksınız" diye konuştu.
Demokrasilerde mücadelelerin düşünce ve fikir ile yapılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Maalesef sadece o okulun öğrencileri değil, dışardan farklı üniversitelerden öğrenciler gelmek suretiyle orada böyle bir adım atılıyor. Biz o salonda Çin'den uzaya fırlatılan uydumuzu izlerken, milletimiz nefesini tutmuş halde ekranlardan ilk milli gözlem uydumuzun fırlatılışını izlerken, birçokları bu manzara karşısında gözyaşlarına boğulurken dışarda birileri sapanla, taşla, tahta sopalarla, molotoflarla polisimize saldırıyor.
Ben bu eylemlere karışan öğrenciler ya da sözde öğrenciler konusunda onların sırtını sıvazlayan hocalar, üniversite yönetimleri konusunda söyleyeceklerimi çeşitli vesilelerle söyledim. Ancak burada üzerinde hassasiyetle durulması gereken başka bir konu var. 10 gündür işte o medya kuruluşları şiddet uygulayan bu göstericilerin sırtını sıvazlıyorlar, 10 gündür sosyal medyada, televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında bunların avukatlığı yapılıyor. 10 gündür bu şiddet içerikli gösteri adeta kutsanıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi anamuhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor asla tasvip edilemeyecek bu şiddeti övüyor, bu eylemcilerin sırtını sıvazlıyor, onları teşvik ediyor. Bakın işte bizim milletçe bu tavrın üzerinde dikkatle hassasiyetle durmamız gerekiyor. Türkiye'de üniversitelerdeki şiddet olaylarının maalesef hiç de masum olmayan bir geçmişi, bir tarihi var."
(Sürecek)
Muhabir: Hasan Öymez - Seval Güler
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA
Son Dakika › Güncel › 'Finali Bir Yıl Daha Erteledik Diyorlar' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?