Başbakan Yardımcısı Babacan, Batman'da - Son Dakika
Yerel

Başbakan Yardımcısı Babacan, Batman'da

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin durumunu kıskananların olduğunu belirterek, "Türkiye'nin geldiği noktayı çekemeyenler, bu coğrafyada etkili, güçlü bir Türkiye'nin kendi çıkarlarına zarar vereceğine inananlar var. Nasıl Libya'da, Yemen'de komşu komşuyu öldürecek noktaya geldiyse, bizde de benzer bir tabloyu oluşturmak için ısrarla, inatla çalışanlar var. Çok dikkatli olmamız lazım" dedi.

21.05.2015 18:58
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin durumunu kıskananların olduğunu belirterek, "Türkiye'nin geldiği noktayı çekemeyenler, bu coğrafyada etkili, güçlü bir Türkiye'nin kendi çıkarlarına zarar vereceğine inananlar var. Nasıl Libya'da, Yemen'de komşu komşuyu öldürecek noktaya geldiyse, bizde de benzer bir tabloyu oluşturmak için ısrarla, inatla çalışanlar var. Çok dikkatli olmamız lazım" dedi.

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Batman'a gelen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Valiliği ziyaret ederek, Vali Azmi Çelik ile görüştü.

Daha sonra Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Kristal Park Tesisleri'nde iş adamları, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlenen toplantıya katılan Babacan, "Türkiye'nin gelmiş olduğu noktayı çekemeyenler, bu coğrafyada etkili, güçlü bir Türkiye'nin kendi çıkarlarına zarar vereceğine inananlar var. Nasıl Libya'da, Yemen'de komşu komşuyu öldürecek noktaya geldiyse, bizde de benzer bir tabloyu oluşturmak için ısrarla, inatla çalışanlar var. Bu konuda çok dikkatli olmamız lazım" diye konuştu.

Türkiye'yi karıştırmak isteyenlerin kimliğini belli etmediğini ancak kılcal damarlara kadar girdiğini belirten Babacan, şöyle devam etti:

"Fitne ve fesat peşinde olan, bu ülkenin huzur ve barış ortamını bozmaya çalışanlardır. Buna çok çok dikkat etmemiz gerekiyor. Öncelikle hep beraber birlik ve beraberliğimize sahip çıkacağız. Tek tek sağlam durduktan ve saflarımız sık tuttuktan sonra kim uğraşırsa uğraşsın, huzur ve barış ortamımızı bozamaz. Kendi içimizde, 'acaba' demeye başlarsak, şu veya bu sebeple birbirimize karşı cephe oluşturursak işte o zaman işler zorlaşır. Bunu da buradan açıkça ifade ediyorum."

"İstikrarını koruyabilen ülke sayısı çok azaldı"

Türkiye'nin her alanda ilerlemesinin Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyadaki pek çok ülkeden çok farklı bir  başarıyı yakalamasını sağladığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın zor bir coğrafya olduğunu vurguladı.

Babacan, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere de değinerek, Türkiye'nin hemen yanında, Suriye'de iç savaş yaşandığını söyledi.

Babacan, "Suriye'deki bu savaştan, bu zor durumdan kaçıp bir bakıma emanet olarak aldığımız  Suriyeli kardeşlerimizi siz burada yakından dinliyor ve görüyorsunuz. Irak'ta şu anda topraklarının 3'te biri terör örgütü tarafından işgal edilmiş bir tabloyu görüyoruz. Yemen'de iç savaş var. Libya'da ülke ikiye bölünmüş iç savaş var.  Mısırda bir askeri darbe yapıldı ve bir darbe rejimi var. Yüzlerce insan hakkında idam kararları alınıyor. İşte böylesine zor bir coğrafya. Şöyle bir bakın, nüfusunun çoğu Müslüman olup da kendi içinde istikrarını koruyabilen ülke sayısı çok azaldı. Bakıyorsunuz dışarıdan yıpratmaya çalışıyorlar. Pek çok ülkeyi kendi içinden yıkmaya çalışıyorlar. Kardeşler, komşular birbirine düşürülmeye çalışılıyor" ifadesini kullandı.

"Ülkede siyasi istikrar varsa, ekonomik başarı arkasından geliyor"

Babacan, Türkiye'nin bu tabloda birliğini, beraberliğini koruyarak, demokratikleşmede, temel hak ve özgürlüklerde gerçek anlamda bir hukuk devleti olmada çok önemli başarılar elde ettiğine dikkati çekerek, bunun olumlu sonuçlarını ekonomi alanında da gördüklerini söyledi.

Siyasi istikrarın her şeyin zemini olduğunu anlatan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir ülkede siyasi istikrar varsa, ekonomik başarı arkasından geliyor. Yeter ki; doğru ekonomi politikaları uygulansın. Ama siyasi istikrarın olmadığı bir ülkede ekonomide olumlu bir tablo görmek de mümkün değil. Aynı bina inşa eder gibi. Temel çürük olursa o binanın ayakta durması mümkün değil. Bu siyasi istikrar zemini 2002 yılında oluştuktan sonra Türkiye ardı ardına yaptığı yeniliklerle, hem demokrasi hem de ekonomide hamdolsun olsun çok iyi noktaya geldi. Geldiğimiz noktayı yeterli buluyor muyuz? Elbette değil. Daha çok çalışmamız lazım."

"Yasaklarla mücadelede önemli adımlar attık"

Babacan, AK Parti hükümetlerinin yasaklarla mücadelede önemli adımlar attığını belirterek, bu sayede Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin çok daha normal bir ortama kavuşturulduğunu bildirdi.

OHAL dönemlerinin ve anadilde konuşmanın suç sayıldığı günlerin geride kaldığını vurgulayan Babacan, "Biz bir de, 'Çözüm Süreci' dedik. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Çözüm Süreci'ni başlattı. Geçenlerde Batman'a geldi ve 'Ben bu işe bedenimi koydum' dedi. Aslında Çözüm Süreci çok karmaşık bir konu değil. Yeter ki o irade olsun. Yeter ki bu konuda herkesin iradesi olsun" diye konuştu.

Babacan, Çözüm Süreci'nin Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan vatandaşların en temel haklarından ve temel özgürlüklerinden istifade etmesi olduğunu vurguladı.

Babacan, "Çözüm Süreci, etnik kökeni ne olursa olsun, mensup olduğu mezhep ne olursa olsun, eğer bu ülkenin vatandaşı ise devletin, yerel yönetimlerin tüm vatandaşlarımızı aynı samimiyette kucaklayabilmesidir. İçinde bulunduğumuz ülkede, bu topraklarda yüzlerce yıl beraber yaşanmıştır. Tarihte, bu coğrafya da en güçlü olunan zaman kendi içimizde birlik ve beraberliğin en sağlam olduğu zamandır. Yüzlerce yıl bu topraklar, ortak kültür, ortak değerler, bizi biz yapan değerler üzerinde geçmiştir. Bir cihan imparatorluğu birlik ve beraberliğin üzerine kurulmuştur, ayrılıkların üzerine değil" dedi.

"Türkiye son 12 yılda bu noktaya geldiyse eğer, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bu kadar hızlı bir ilerleme bu kadar kısa zamanda olduysa, aslında biraz da özümüze dönmenin sonucudur" diyen Babacan, tarih boyunca ne başarılı yapılmış, bizi başarılı kılan ne varsa, onu korkmadan uygulayınca işlerin değiştiğini belirtti.

"Artık Türkiye'de tek haneli enflasyon görüyoruz"

2002 ile 2015 yılları arasındaki gelişmeleri de değerlendiren Babacan, yasaklarla mücadelede önemli adımlar atıldığını, başörtüsü sorununun geride kaldığını hatırlattı.

Babacan, imam hatip okullarının yeniden canlandırıldığına işaret ederek, daha önce imam hatip okullarında okuyan öğrenci sayısının 600 binden 60 bine düştüğünü anlattı.

Bunun CHP zihniyetinin sonucu olduğunu ifade eden Babacan, günümüzde ise öğrenci sayısının 1 milyon olduğunu, bunun sağlam bir duruşun, hak peşinden koşmanın bir sonucu olduğuna değindi.

Babacan, bu kapsamda ekonomide de önemli değişimlerin yaşandığına dikkati çekerek, şöyle dedi:

"2002 yılında Türkiye'nin toplam ekonomik büyüklüğü 230 milyar dolardı. Geçen yılı 800 milyar dolarlık bir büyümeyle tamamladık. Toplam ihracatımız 2002 yılında 36 milyar dolar. Geçen yılı 158 milyar dolarla kapattık. Hazine Bakanı olarak göreve başladığım gün Türkiye Cumhuriyeti yüzde 66 faiz ödüyordu. Enflasyonun yüzde 29 olduğu 2002 yılında devletin borçlanma faizi yüzde 66 idi. Aradaki fark 37 puan. Hamdolsun artık Türkiye'de tek haneli enflasyon görüyoruz. Faizler tek haneye düşmüş durumda. Bu da yetmez daha düşük enflasyon ve faiz hedefimiz olmalı."

"Faizsiz sistemle çalışan bankalar kuruyoruz"

Faizsiz sistemle çalışan katılım bankalarının sistem içindeki ağırlıklarının arttığını aktaran Babacan, 2002 yılında bu bankaların Türkiye'de 200 şubesi olduğunu, bugün ise bu kapsamda bin 200 şube bulunduğunu söyledi.

Babacan, "Şimdi devleti de katılım banka şubelerine katıyoruz. Ziraat Bankasının katılım bankasına katılımını 29 Mayıs'ta Cumhurbaşkanımızın katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirmiş olacağız. Arkasından vakıf katılım, arkasından halk katılım devreye girecek. Böylece faizsiz sistemle çalışan, vatandaşlarımız için geniş bir imkan açılmış olacak" ifadesini kullandı.

Koalisyon hükümetleri döneminde ekonominin içinde bulunduğu olumsuz duruma değinen Babacan, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Siyasi istikrar olmazsa başarılı ekonomiden söz etmek mümkün değil. İstikrar öyle bir kavram ki; bazen varken, kıymeti, değeri bilinmeyebiliyor. Aynı sağlık, hatta varlık ve servet gibi. Allah korusun, varlıktan yokluğa düşünce, 'kıymetini bilememişiz' diyoruz. İstikrar da böyle. 2002 yılından bu yana Türkiye'de çok önemli gelişmeler oldu, refah düzeyi yükseldi. Ama yeterli değil, devamı gerekli. Bu da siyasi istikrar ve güçlü bir siyasi irade ile mümkün. Siyasi istikrar zemini gevşeyince Türkiye'nin sıkıntıları olabilir, sorunlar kat kat artabilir. Bölgede güven ortamının olmadığı bir dönemi düşündüğünüzde yatırımların gelmesi zor. Yeni iş yeri ve sanayi tesislerinin açılması zor. Huzur ve güven ortamı yatırımcıyı cesaretlendiriyor."

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Başbakan Yardımcısı Babacan, Batman'da - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement