Uluslararası Suriye Destek Grubu" Toplantısı

Suriyeli muhalifler, Rusya'nın 1 Mart'tan itibaren geçerli olacak ateşkes önerisini eleştirerek, bombardımanların derhal son bulmasını istedi.

Suriyeli muhaliflerin Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) üyesi Hind Kabawat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "1 Mart'ı bekleyemeyiz. Bu Suriye'nin sonu, yerle bir olması anlamına gelir. Bir an önce ateşkes şart" dedi.

Suriye'de siyasi çözüm için Esed rejimi ile başladıkları ancak bombardımanların ardından ara verilen görüşmelere dönmek için öncelikle kuşatma altındaki bölgelere insani yardımın ulaştırılması gerektiğini vurgulayan Kabawat, "Bu gerçekleşmezse yol alamayız. İkilem yaşıyoruz. Suriye halkı bize umut bağladı. Cenevre'de masada olmamız, Rusya ve İran'ı yokluğumuzla sevindirmememiz gerekiyor. Ancak somut bir adım atılmadan da masaya oturamayız" diye konuştu.

Suriye muhalefetinin, Münih'te 17 ülkenin katılımıyla yapılan uluslararası Suriye görüşmeleri öncesinde, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile görüştüğünü ve beklentilerini aktardığını belirten Kabawat, "Ateşkesin, siyasi çözümle birlikte olmasını, insani yardım konularını ise bunlardan ayrı tutmamamız gerektiğini söyledik. Suriye halkına insani yardımın hemen ulaştırılması, kuşatmaların kaldırılması, tutukluların serbest bırakılması gerekiyor ve sonra siyasi çözüm hakkında konuşabiliriz" diye konuştu.

Görüşmelerde Suriye halkının taleplerini aktardıklarını belirten Kabawat, "Yaşamak, hayatta kalmak ve daha iyi günler görmek istiyorlar. Artık karanlık tünelin sonunda ışık görmek zorundayız. Bu nedenle buradayız. Umutlu olmalı, inancımızı kaybetmemeliyiz" dedi.

Kabawat, ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile görüşmeleri hakkında ise şunları söyledi:

"Verilen bir sürü söz var. Özellikle insani yardımların ulaştırılması konusunda. ABD bize daha önce söz vermişti, bugün de söz veriyor ama tüm bu sözlerin tutulup tutulmayacağını bilmiyoruz. Bildiğimiz şu, ABD'den insani yardım bir şekilde gelecek" şeklinde konuştu.

- "Türkiye olmasaydı ölmüş, yok olup gitmiştik"

Hind Kabawat, Türkiye'nin Suriye halkına verdiği destek için teşekkür ederek, "Türkiye halkına şunu söylemek istiyorum, bizim için yaptıklarınızı asla unutmayacağım. Türkiye bizim için çok değerli bir ülke, hem kardeşimiz hem ailemiz. Türkiye'nin, Türk halkının Suriye halkı için yaptıklarını asla unutmayacağız. Türkiye olmasaydı çok uzun zaman önce ölmüş, yok olup gitmiştik" ifadelerini kullandı.

Suriyeli muhaliflerin Müzakere Yüksek Komitesi (MYK) Başkanı Riyad Hijab da insani konularda bir an önce adım atılması gerektiğini söyledi.

Hijab, "Siyasi ve insani yardım konularının ayrı tutulmasını istiyoruz. İnsani yardımlar konusunda derhal adım atılmalı" dedi.

MYK Sözcüsü Salim al-Muslat ise Kerry ve Steinmeier ile yaptıkları görüşmelerin ardından atılacak adımları bekleyeceklerini belirterek, "Şimdi yarın ne olacağını bekleyip göreceğiz. Siyasi çözümden yanayız ancak önce insani konularda çözüm bekliyoruz" diye konuştu.

Muslat, "Bizim için önemli olan Suriye halkına yönelik Rus saldırılarının durdurulması. Dostlarımızla, kuşatma altındaki insanlarımıza yardımların ulaştırılması için çalışıyoruz. BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararının uygulanması önem taşıyor. Bu, müzakerelerin yeniden başlaması için çok önemli" şeklinde konuştu.

Suriye'deki iç savaşa son vermek ve siyasi çözüm bulma amacıyla oluşturulan "Uluslararası Suriye Destek Grubu"nun Almanya'nın Münih kentinde toplantısına, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun yanı sıra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Çin, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Suudi Arabistan, Irak, İran, Ürdün, Katar, Lübnan, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın dışişleri bakanları katılıyor.

Bakan Çavuşoğlu, daha önce Kerry'nin evsahipliğinde, Katar ve Suudi Arabistan dışişleri bakanlarının yer aldığı toplantıya katıldı. Bu toplantıya Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ve İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond da dahil oldu.

Münih'teki "Uluslararası Suriye Destek Grubu" toplantısı, 17 ülkenin dışişleri bakanları, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Arap Birliği'nden üst düzey temsilcilerin katılımıyla gerçekleştiriliyor.