W20 Türkiye Konferansı - Son Dakika
Güncel

W20 Türkiye Konferansı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Gelişmiş ülkelerin başkentinde yaşıyor olabilirsiniz, geliriniz yüksek olabilir ama sizin ekonominiz yüksek, diğer ekonomiler kötüyse, borç yükü fazlaysa, kendinizi güvende hissedemezsiniz" dedi.

06.09.2015 12:47
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Gelişmiş ülkelerin başkentinde yaşıyor olabilirsiniz, geliriniz yüksek olabilir ama sizin ekonominiz yüksek, diğer ekonomiler kötüyse, borç yükü fazlaysa, kendinizi güvende hissedemezsiniz" dedi.

Davutoğlu, Rixos Otel'de düzenlenen W20 Türkiye Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de kadınlara yönelik, çocuk bakımındaki desteklerden ücretli annelik iznine kadar birçok olumlu uygulama bulunduğunu belirtti.

Annelere, ilk çocuğu doğduğunda 300, ikincisinde 400, üçüncüsünde ise 600 lira devletin "hediye" verdiğini anlatan Davutoğlu, "Bunu babalara değil, annelere veriyor. Anneler her türlü desteği hak ediyor. Çünkü anneler o çocuğu dünyaya getirirken, babalar iyi haberi almak için ameliyathane kapısında bekliyorlar ama kadınlar içeride o doğum sancılarını çekiyorlar" diye konuştu.

Türkiye'de kadınları destekleyici çok sayıda program olduğunu kaydeden Davutoğlu, mikro kredi programlarının, çocuk bakımı ve sosyal destek programları ile koşullu sağlık hizmetleri programlarının bulunduğunu ifade etti. Bu desteklerle kadınların ekonomik yaşamdaki paylarının arttığına dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ama diğer taraftan baktığımız zaman iş gücüne katılım tek başına yetmez. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha az kazanmaktalar. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) raporuna göre erkekler ve kadınlar arasında hala ücret farkı var. Kadınlar, genelde erkeklerin kazandığının yüzde 77'si kadar kazanıyor. Türkiye'de de buna yakın bir durum var. Evet, cinsiyet eşitliği önemlidir ama ücret eşitliği de önemlidir. Burada, çalışmaya bugünden başlamalıyız. Çünkü eşitliğe gelmek için 70 yıl geçti, bir 70 yıl daha bekleyemeyiz. O rapora göre kadınlar genellikle kötü şartlar altında ve düşük ücretli işlerde çalışıyorlar. Eğitim öğretim olanaklarına yeteri kadar ulaşamıyorlar, karar alma süreçlerine ve ücretlerin müzakere edildiği süreçlere çok fazla katılamıyorlar. Ama kadınlar toplumun yüzde 50'sini oluşturarak, toplumun ayrılmaz parçaları olarak görülmekteler. Eğer biz onları dışarıda bırakırsak, bütün insanlığın geleceğini baltalamış oluruz."

"Siyasete de şefkat getireceklerdir"

Davutoğlu, Türkiye'nin, geleneksel olarak kadının siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşama katkısını artırma konusunda hep çalışma yaptığını vurgulayarak, "Belki birçok insan bilmez, dünyada kadına seçilme hakkını veren ilk ülkelerden biri Türkiye'dir. Avrupa'da da ilktir. 1934'teki Anayasa değişikliği ile Türkiye kadınlara siyasi haklarını veren ilk ülke oldu" dedi.

Türkiye'de parlamentonun yüzde 18'ini kadınların oluşturduğuna işaret eden Davutoğlu, bunun kendileri için yeterli olmadığını belirtti ve "Bir başka toplantıda size hitap ediyorken umarım bu rakam yüzde 25'e yükselmiş olur ve önümüzdeki seçimlerde de inşallah bu oranlara ulaşırız. Biz kadınların siyasi yaşama daha fazla katılmalarını istiyoruz. Çünkü siyasete de şefkat getireceklerdir" ifadesini kullandı.

Kadınların eğitimi, sağlığı ve istihdama katılımları konusunda son dönemde Türkiye'de önemli iyileştirmeler olduğunu söyleyen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde "Haydi Kızlar Okula" kampanyası başlatıldığını hatırlattı. Kampanyaya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın da katkı verdiğini belirten Davutoğlu, kız çocuklarının okula gitme oranının yüzde 96'ya yükseltildiğini ve bunu yüzde 100'e çıkarmayı umduklarını dile getirdi.

Davutoğlu, 2000'de okuma yazma bilmeyen kadınların oranının yüzde 19 iken bunun yüzde 6'ya indiğine dikkati çekerek, bunu, mümkün olan en kısa zamanda yüzde 1'in altına indirmek istediklerini aktardı.

Türkiye'de sağlık sisteminde "devrimsel bir değişiklik" olduğunu ve kadınların bundan faydalandığını söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin, dünyada 1990-2008 arasında doğum esnasında anne ölümlerini en aza indiren 10 ülkeden biri olduğunu vurguladı.

Davutoğlu, "Ben annemi 4 yaşındayken kaybettim. Hastaneye yetiştirilememişti. Çünkü dağlık bir köyde yaşıyorduk. Hamileyken hastaneye yetiştirilemediği için hayatını kaybetti. Dolayısıyla bu istatistikler çok önemli. Sürekli olarak bunu iyileştirmeye devam ediyoruz" diye konuştu.

Bebek ölümlerinde kayda değer düşüş sağlandığını, doğum öncesi ve sonrası anneye verilen hizmetlerin artırıldığını anlatan Davutoğlu, "Düzenli nakit yardımı da kadınlara yapılmaya başlandı ki 0-6 yaş arasındaki çocuklarını sağlık hizmetlerine götürebilsinler. Kadınlar da çocuklarını hastanede doğurmaları şartıyla düzenli sağlık hizmeti alabiliyorlar" dedi.

"İnsanlık için daha iyi bir gelecek istiyorsak..."

Başbakan Davutoğlu, mikro tabanlı bir simülasyon analizinin, tam zamanlı işlere kadının katılımının yüzde 6 arttığını gösterdiğini belirterek, bunun, kalkınma planlarının bir parçası olduğunu söyledi. Bu oranı artırmak istediklerini söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eğer bunu yüzde 20'lerin üzerine çıkarırsak, hane halkı gelirinin de yüzde 7 artacağını görüyoruz. Yani buradan şunu anlıyoruz, refah kadınların o şefkatli ellerinden gelen bir şey. Aynı zamanda eşit eğitim ve profesyonel, yani mesleki fırsatlara erişme eşitliği gibi konulara da önem veriyoruz. İnsanlık için daha iyi bir gelecek istiyorsak kadını destekleyecek ve eşitsizliği ortadan kaldıracak her türlü adımı atmalıyız. Türkiye bölgesel ve uluslararası düzeyde, kadın haklarının iyileştirilmesi konusunda çalışmıştır ve uluslararası platformlarda desteğini vermeye devam edecektir."

Davutoğlu, Türkiye'deki etkili sivil toplum kuruluşlarının, W20 inisiyatifine destek olduklarını bildirdi.

Bu yıl, G20 gündemi içinde "kapsayıcılık", "uygulama" ve "yatırım" olmak üzere üç ilkeden bahsettiğini anımsatan Davutoğlu, amaçlarının güçlü, sürdürülebilir ve dengeli kalkınma olduğunu belirtti.

Davutoğlu, "Kapsayıcılık ile alakalı çok ayrıntılı bahsettim az önce. Ben, iki tane daha unsur eklemek istiyorum. Bunlardan biri KOBİ'lerdir ki KOBİ'ler bildiğiniz gibi üst düzey geliri olan firmalar ile geliri çok az olan firmalar arasında bir köprüdür. Burada kadının katılımı da çok önemlidir. KOBİ çalışmalarımızda şunu gördük ki KOBİ'ler artık daha fazla kadınların yönetiminde. Bu da kadının ekonomik hayata katılımı için çok iyi bir fırsattır" diye konuştu.

"Gençlerin işsizliği çok önemli"

Gençlerin işsizliğinin çok önemli bir sorun olduğunu belirten Davutoğlu, siyasi sıkıntıları olan ülkelerde, gençlerin işsizlik oranının çok yüksek olduğuna dikkati çekti.

Müreffeh, istikrarlı ekonomi ve siyasi bir yaşam isteniyorsa, gençlere daha fazla fırsat verilmesi gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, Lübnan'da, Suriye'de, Irak'ta, Mısır'da, hatta Yunanistan'da, Ukrayna'da, siyasi istikrarsızlık olan ülkelerin büyük bir kısmında, en önemli, çarpıcı göstergenin, gençlerin işsizlik oranları olduğunu ifade etti.

Kendisine sunulan istatistiklerde, öncelikle "gençlerin istihdam oranına" baktığını kaydeden Davutoğlu, G20 liderlerine, "Birlikte çalışalım ve gençlerin işsizlik oranlarını azaltalım, sadece kendi ülkelerimizde değil, küresel olarak azaltalım" çağrısında bulunduğunu hatırlattı. Davutoğlu, "Gençlerin işsizliğine küresel olarak bir çözüm bulamazsak, şundan emin olun ki o gençler, gelişmiş ülkelere ya göç edecekler ya da mülteci olacaklar iş aramak için" diye konuştu.

Davutoğlu, G20'nin bazı bakanlarının, dün öğle yemeği sırasında, "Avrupa'ya göçü nasıl engelleriz?" diye sorduğunu aktararak, kendisinin de "Etrafınızdaki siyasi krizleri sona erdirin, o insanlara yardım edin ki o insanlar Avrupa'ya geleceğine kendi ülkelerinde kalsınlar" karşılığını verdiğini söyledi.

"Kendimizi düşünerek işleri yürütemeyiz"

Uluslararası barış için en iyi yöntemin, ekonomik işbirliği ve karşılıklı bağımlılığa dayalı ekonomik ilişkiler olduğunu belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Küresel bir köyde yaşıyoruz bugün. Hiç kimse, kendisini güvende hissedemez. Gelişmiş ülkelerin başkentinde yaşıyor olabilirsiniz, geliriniz yüksek olabilir ama sizin ekonominiz yüksek, diğer ekonomiler kötüyse, borç yükü fazlaysa, kendinizi güvende hissedemezsiniz. Sadece New York'ta bazı Afrikalı ülkelerden çok daha fazla elektrik tüketimi var. Siz, bu boşluğu, farkı ortadan kaldıramazsanız, dünyaya barış getiremezsiniz. Biz, sadece egosantrik bir şekilde, kendimizi düşünerek yürütemeyiz işleri. 'Ben, benim ülkem ve şirketim' bu anlayış olmaz. 'Bizim ülkemiz, bizim dünyamız, bizim şirketlerimiz, bizim geleceğimiz, bizim ortak kaderimiz' böyle düşünmeliyiz. Dün, ben bunları söyledim ve kadınlar çok daha sofistike bir şekilde, benim bu söylediklerimi anlıyorlardır."

Dışişleri Bakanıyken "çevre" konulu bir toplantıya katıldığını anımsatan Davutoğlu, şunları anlattı:

"Genellikle diplomatlar ki diplomatlardan özür diliyorum bu vesileyle ama diplomatlar oldukça sıkıcı metinler hazırlarlar, bakanları onları okusun diye. Ulusal pozisyonları ortaya koyan dokümanlardır bunlar. Eleştirmiyorum, olanın tespitini yapıyorum ama o toplantıda 50-60 bakan vardı, dışişleri bakanı vardı ve 'çevre' konusunda konuşuyorlar. Bütün bakanlar, kendi ulusal pozisyonlarını, ulus devletlerinin pozisyonlarını ellerindeki metinlerden okuyorlardı. Sıra bana geldiğinde, ben şunu gördüm; insanlar artık dinlemiyorlar ve gerçekten sıkılmışlar. Ben de elimdeki metni okumadım. Onun yerine dedim ki 'Ben kendi ulusal pozisyonumuzu anlatan resmi metni okumayacağım, örnek vereceğim.' Diğer bütün konularda dedim bizler, ulus devletlerimizin bakanları olarak konuşabiliriz ama konu çevreyse, bizler, kendi ülkelerimizin dışişleri bakanı olarak değil, insanlığın içişleri bakanı olarak konuşmalıyız, çünkü hepimiz aynı kadere mukadderiz."

"Tek bir ulus devletle sorunları çözemeyiz"

"Belki bir gün dünyada tek bir dünya hükümeti olmayacak ama önde gelen ekonomilerin liderleri, dünyanın liderleri, eğer empati yaparak düşünmezlerse diğerlerini de anlayabilmek adına ve meselelere bütün insanlığı temsilen yaklaşmazlarsa, tek bir ulus devletle biz bu sorunları çözemeyiz" diyen Davutoğlu, öncelikle, mantalitede devrimsel bir değişim yapmak durumunda olduklarını söyledi.

Ontolojik varoluş olmazsa, siyasi bir varoluşun da olamayacağını belirten Davutoğlu, "İnsanlığın hayatta kalması garanti altında olmazsa, siyasi hayatta kalma da garanti altında olmayacak. Burada biz sadece devletlerin siyasi olarak hayatta kalmasından bahsetmiyoruz, insanlığın, insanoğlunun hayatta kalması bizim için çok daha önemli ve eşref-i mahlukattır insan" dedi.

Kadınların, insanlığın önde gelen kısmı olduğunu dile getiren Davutoğlu, bu ortak gelecekte, kadın şefkatini, merhametini görmek istediklerini ifade etti.

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel W20 Türkiye Konferansı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement