Xı. Milli Türkoloji Kongresi

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bayrak egemenliğin sembolü, dilin de egemenliğin kendisi olduğunu ifade ederek, "Bundan taviz verilmesi mümkün değil. Dilinizden, Türkçenizden taviz verirseniz aslında egemenliğinizden taviz vermişsiniz demektir" dedi.

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen XI. Milli Türkoloji Kongresi'nin açılışında konuşan Destici, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1992'de ilk kez "Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi" yapıldığını, 1993'te Almatı'da "Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi" kurulduğunu, aynı yıl Türk devletleri ve akraba topluluklarının eksiksiz katıldığı "Büyük Türk Kurultayları" düzenlendiğini anlattı.

Destici, 1993'ten 2005'e kadar Türk devletleri arasında irtibat veya yeni kuruluşların kurulamadığına değinerek, 2005'te Nursultan Nazarbayev'in önerisi "ortak Türk pazarı"nın hayata geçirilemediğini, 2008'de Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan'ın katılımıyla "Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi" kurulduğunu söyledi.

Söz konusu kuruluşlar dönem dönem başarılı çalışmalar yapsa da ümit edilen sonuca ulaştığının söylenemeyeceğini dile getiren Destici, "Hepimiz, İsmail Gaspıralı'nın dilde, fikirde, işte birlik sözünü biliyoruz ve bunun gerçekleşmesi için hepimizin bir hayali var. O hayal aslında bütün Türk dünyasındaki kardeşlerimizin hayali ama maalesef bu hayalin gerçekleşmesini eksik bıraktığımızı ve yapılması gerekenlere yapamadığımızı görüyoruz. Dünya üzerindeki Türk devletlerinin, Türk topluluklarının bir bayrak altında toplanması, aynı sınırlar içerisinde bir devlet olmasından bahsetmiyoruz. Dilde, işte, fikirde birliğimizi tesis ettiğimizde aslında biz Türk birliğini kurmuş oluruz" diye konuştu.

"Hiçbir bir egemen devlet, yabancı yer isimlerine izin vermiyor"

BBP Genel Başkanı Destici, Avrupa'da, dünyanın pek çok ülkesinde hiçbir egemen devletin, kendi sınırları içerisinde yabancı bir dile, yabancı yer isimlerine izin vermediğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Sadece Almanya, İngiltere gibi ulus devletlerden bahsetmiyorum, Kosova, Makedonya gibi bir çok farklı milletin oluşturduğu devletlerde bile yer isimlerinin orada hakim olan dille yazıldığını ve tabelaların öyle asıldığını görüyoruz. Makedonya'ya gittiğinizde hiçbir ilçe, belde, kasaba eski Türk isimli tabela göremezsiniz. Kosova'da dahi bunları göremezsiniz. Ama ne hazindir ki ülkemizde bundan birkaç gün önce Şırnak Belediyesi, bırakın mahalle, cadde sokak isimlerinin değiştirilmesi ve Türkçe'den Kürtçe'den çevrilmesi kararını alıyor ve maalesef Türk toplumundan, Türk devletinden buna bir tepki yok. Bayrağımız, şanlı ay yıldızlı al bayrağımız, nasıl egemenliğimizin sembolüyse dilimiz onun da ötesinde egemenliğimizin ta kendisidir. Bundan taviz verilmesi mümkün değil. Dilinizden, Türkçenizden taviz verirseniz aslında egemenliğinizden taviz vermişsiniz demektir."

Suriye ve Irak'ta Türk varlığına, diline, tarihine, kültürüne, eserlerine, mimarisine sahip çıkılmadığını dile getiren Destici, "Bir terör örgütünün Ayn el-Arab'a (Kobani) sahip çıktığı kadar koskoca Türk devleti ve onun da üstünde büyük Türk milleti, Kerkük'e, Telafer'e sahip çıkamamıştır" dedi. - İstanbul