Başbakan Yardımcısı Arınç, Gündeme İlişkin Soruları Yanıtladı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: "Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermesin" "(Yeni anayasa çalışmaları) Ocak'a kadar bitmediği takdirde Ocak'tan sonra Meclis Baş...
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, siyasetteki gelecek planlarıyla ilgili olarak "Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermesin" dedi.
Arınç, TRT Türk televizyonunda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Yeni dönemde aday olup olmayacağına ilişkin soruyu yanıtlayan Arınç, "Burada ( Manisa'da) siyasete başladım 'burada bitireceğim' demiştim. Ne kadar büyük laf etmişim" şeklinde konuştu. Arınç, bir önceki seçimlerde adaylık sürecinden bahsederek, "11 Nisan'da listeler açıklanacak. Sayın Başbakan 7 veya 8 Nisan'da bana ulaştı. O tarihte de Amerika'daydı. 'Biz böyle bir karar verdik' dedi. 'Etmeyin, tutmayın' dedim. Benim böyle bir sözüm de var üstelik. 'Gelince konuşalım' dedim" ifadelerini kullandı.
"Başbakan cumartesi günü geldi, pazar günü listeler yapıldı, pazartesi ilan edildi" diyen Arınç, "Sayın Başbakan bana çok haklı, çok yerinde bazı gerekçeler söyledi. Ben de kabul ettim memnuniyetle. Bu bir görevdir. İyi ki oradan (Bursa) seçildim çünkü Bursa büyük bir zenginliğe sahip. Beni çok mutlu ediyor Bursa'dan milletvekili olmak" diye konuştu.
Bu dönemin kendisi için son olduğunu ifade eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eşyanın da tabiatın da bir sınırı var. Doğal hayatımızın da bir sınırı var. 19 yaşında başladığım siyaseti 65 yaşına gelmişim 'hala sürdüreceğim' diye bir iddiam yok. Ben başka siyasetçilere benzemem. Birileri hala 75 yaşında 'tekrar seçilebilecek miyim' diye bekliyor. Ben 80-90 yaşlarında insan bilirim parlamentoda olmak için can atar. Ben böyle değilim. Aslında bir tüyo vereyim size. 2007'de Meclis Başkanlığını bıraktığım gün siyasete de elveda etmeyi düşündüm. Yani insan en zirve noktada bu işi bırakmalı."
Arınç, çok iyi bir meclis başkanlığı dönemi geçirdiğini ifade ederek, "Beş yıl boyunca davasını, inancını her noktada gösteren bir meclis başkanlığı yaptım. Ama o zaman şunu düşündüm. Benim başkanlığım döneminde cumhurbaşkanı seçtirmemişlerdi" dedi. Arınç, şöyle devam etti:
"Bu milletin kendi içerisinde hiçbir zorbalık olmadan, benim inancımı, benim davamı, benim özel hayatımı, benim arkadaşlığımı ve millete layık bir ismi Cumhurbaşkanı yapmak istedim. Meclis Başkanlığım sırasında buna fırsat bulamadım. Dedim ki 'ben tekrar böyle bir meclis başkanı seçilmesine en azından bir oyumla katkı sağlamalıyım'."
Arınç, 2007'deki adaylığının bu şekilde gerçekleştiğini ifade ederek, "2011 Bursa şartı oldu, onu da kabul ettim. Bütün sözlerimi yerine getirdim. Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermesin" dedi.
Anayasa çalışmaları -
Yeni anayasa çalışmaları hakkında bir soruyu cevaplandıran Arınç, anayasanın dört partinin uzlaşmasıyla yapılmasının çok önemli olduğunu aktardı. "Biz buna çok büyük katkı sağladık ve gönülden inandık" diyen Arınç, eşit ve adaletli olmak için çalıştıklarını ama bugüne kadarki çabalardan sonuç alamadıklarını söyledi.
Arınç, Başbakan Erdoğan'ın "Mutabık kaldıklarınızı gelin beraber çıkaralım" dediğini hatırlatarak, "CHP buna 'evet' dedi sonra görüşmeler sonunda şimdi 'hayır' diyor. Yine dört partinin birlikte olmasını gösteriyor. Bundan sonra bu işin olamayacağını şahsen ben düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Arınç, "Çünkü CHP, kısmen MHP, kısmen BDP bu uzlaşmaz tavırlarında devam ederlerse, diğerlerinin hakkını yemeyeyim daha çok CHP'nin uzlaşmaz tavrı devam ederse, o da üyelerinden kaynaklanıyor" dedi ve "Bizim önünde seçim olan bir dönemde yeni anayasayı yapmamız parlamento içerisinde bunu görüşmemiz mümkün değil" şeklinde konuştu.
Arınç, CHP'nin çalışmaları bir ay içerisinde sonuçlandıracağına söz vermesi halinde buna inanacağını ifade ederek, "Ama Ocak'a kadar bitmediği takdirde Ocak'tan sonra meclis başkanı, ki bu inisiyatifin sahibi odur, bence dükkanı kapatması lazım. Artık bu iş olmayacak kendimizi de aldatmayalım" diye konuştu.
Zamanında AK Parti'nin bunu yapabileceğini söylediğini belirten Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir, dört parti uzlaşır anayasa yapar. İki, böyle bir şey yapılmazsa, bu masa devrilirse biz partilere gideriz, 'gel seninle birlikte bunu yapalım' deriz. Onu da gerçekleştirdik. CHP'ye gittik önce 'evet' şimdi 'hayır' dedi. Son seçenek 2015 seçimlerine giderken milletimize 'ben gayret ettim, çalıştım, elimden geleni yaptım, iyi niyetliydim ama beni yeni bir anayasa yapma fırsatı vermediler. Ey Millet! sen darbe anayasasından kurtulup yeni bir anayasa istiyorsan bunu ben tek başıma yapacağım. Sen bana şu kadar milletvekili verirsen ben sana 3 ay içerisinde yeni anayasayı yapacağım' diyeceğiz. Millet inanırsa ne ala, inanmazsa ne ala. Seçime böyle gideceğiz."
Muharrem ayı -
Muharrem ayı ile ilgili düşüncelerini paylaşan Arınç, "Hükümet sözcüsü olarak da bir açıklama yaptım. Plan Bütçe Komisyonu'nda da Muharrem ayından tebriklerimi ve şüphesiz yaşanmış olaylara ait üzüntülerimizi ifade ettim" diyerek, şunları kaydetti:
"Muharrem ayı Sünni, Alevi bütün Müslümanların ortak aylarıdır, günleridir. Sadece on Muharrem orucuyla veya aşuresiyle değil, tarihte, geçmişte yaşanan o hepimizin yüreğini dağlayan olayları tekrar hatırlamak ve Müslümanlar içerisindeki fitnenin tekrar yeşermemesi için neler yapılması gerektiğini düşünmek ve birbirimizi ve birbirimizin ortak değerlerini daha çok tahkim etmek ve güçlendirmek noktasından neler yapabileceğimizi düşünmemiz lazım. Ben daha önce Meclis Başkanıyken de sonra bir ara fırsat bulduğumda tekrar bu Halkalı'daki Hz. Hasan ve Hüseyin efendilerimizin şehadetiyle ilgili yapılan toplantılara katılırım."
Arınç, "Alevi, Bektaşilerin, dostlarımızın, kardeşlerimizin aşure ve Muharrem ayı iftarlarına katılırım. Onlardan bilgi almaya çalışırım, onlardan eksikliklerimi gidermeye gayret ederim. Bu müşterek duygularımızı en güzel şekliyle yaşamaya çalışırım" dedi ve "Tabii Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu konudaki gayretleri var. Biz TRT olarak Muharrem ayı içerisinde çok güzel etkinlikler yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
TRT Türk ve diğer kanalların Muharrem ayıyla ilgili çok güzel anma programları yaptığına dikkati çeken Arınç, "Bazılarına geçmişte katılmıştım. Buradan da Sayın Genel Müdürümüze tekrar rica ediyorum, mutlaka Muharrem ayı içerisinde aşureye, Muharrem'i, Ehl-i Beyt'i, Hazreti Ali'yi, Hazreti Ali'nin çocuklarını Hazreti Fatıma'yı, hepimizin ciğerparesi olan, hepimizin onlara inanmakla iman etmek zorunda olduğumuz mübarek kişilere karşı görevlerimizi hatırlamamız lazım" diye konuştu.
Alevilerin talepleri -
Arınç, "Alevi dostlarımız, kardeşimiz noktasında hükümetimizden bazı şeylerin yapılması isteniyor ve bekleniyor. Buna gönülden 'evet' diyoruz" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bazı talepler var ki, bu talepler Alevilerin taleplerinin ötesinde siyasallaşmış veya Aleviliği gerçek mecrasından çıkartabilecek talepler. Bunlar üzerinde ısrarlar olduğunda zorlandığımızı ifade etmem lazım ama masumane ve hepimizin ortak kabul edeceği bazı konuları inşallah çok vakit geçmeden de halkımıza açıklayacağız. Aleviler bu ülkenin çok önemli bir parçası, bizim can ciğer dostlarımız ve kardeşlerimiz. Hazreti Ali'yi sevmek noktasında da, onların farklı inançlarının farklı tezahürlerini icra etmesi noktasında da, cemevlerine bağlılıkları noktasında da, onları sorgulama noktasında değiliz. Onların yaptıklarının çok masum, çok doğru şeyler olduğuna inanıyoruz. Ancak oralara verilebilecek isimler konusunda endişelerimizi bizimle paylaşırlarsa, biz de çok daha rahat ve daha kolay hareket ederiz."
Yüzyıllar ötesinden Alevilerle acıların müşterek olduğuna inandığının altını çizen Arınç, " Türkiye'de de çok acılar yaşandı. Geçmişte 70 öncesi, 80 öncesi Çorum'u ile Maraş'ı ile başka yerleriyle Sivas'ı ile, isim isim saymak istemiyorum, ben inanıyorum ki o olaylar siyasi olaylardı ve içimize fitne sokmak isteyenlerin tezgahıydı" diye konuştu. Arınç, "Hangi kesimden gelirse gelsin, o olaylarda devletin ve hükümetin zaafları olabilir" diyerek şu ifadeleri kullandı:
"Biz o zaaflar noktasında, biz o zamanlar olmasak bile devlet adına, hükümet adına, güvenlik güçlerinin bu olaylarda kullanılması adına bir eksiklik varsa, o olaylarda canlarını kaybedenlerden zarar görenlere herkese karşı bir özür dilemek borcumuzun olduğuna da inanıyorum. Biz sorumlusu değiliz ama bizden önceki hükümetlerin de devamlılığı olduğunu düşünürsek, ülkemizde yaşanan bu acı olaylar konusuda da inşallah aynı hatalara tekrar düşmemek için çok daha dikkatli olmalıyız."
- Ankara