Başörtülü Milletvekilleri TBMM Genel Kurulu'nda
CHP'li Pavey: "Türbanlı vekillerden beklentim büyük. Artık, türbanı bir insan hakları ihlalinden, bir insan hakları kazanımına dönüştürmek, onların sorumluluğudur"
TBMM (AA)- CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, başörtülü milletvekillerinden beklentisinin büyük olduğunu belirterek, "Bundan böyle; mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülenlerin, Hırstiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir. Artık, türbanı bir insan hakları ihlalinden, bir insan hakları kazanımına dönüştürmek, onların sorumluluğudur" dedi.
Pavey, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı gündemdışı konuşmada, ortalama yaşın 50 olduğu bir Meclis'te, su içmenin dahi yasak olduğu bir Genel Kurul'da çalıştıklarını söyledi.
Pavey, bu konuşmayı, turist olarak bile gidilmeyen coğrafyalarda, Afganistan, Yemen, İran'da, yıllarca türban kullanmaya mecbur edilen; Meclis'te pantolon giymesi, bir erkek vekil tarafından engellenen; olmayan bacağı, erkekler tarafından siyaset sohbetine dönüştürülen biri olarak yaptığını belirtti.
AK Parti'nin başı açık vitrin vekillerinin, emanet oyları, gerçek sahibelerine geri verme zamanının geldiğini ifade eden Pavey, AK Parti'yi iktidara taşımış asıl kadınlarının, Meclis koltuklarını almalarının hakları olduğunu kaydetti.
Türkiye'de sekülerizmin geleceğiyle ilgili endişelerini dile getiren Pavey, ancak kaygısının, türbanla, kırmızı ruj arasına sıkıştırılmış semboller olmadığını vurguladı.
Pavey, "Çiçekli başörtüsü ve daracık pantolonuyla, Çamlıca parkının kuytularında, sevgilisiyle öpüşen genç kıza,özgürlüğünü Mustafa Kemal'e borçlu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Türbanla özgürlük ilişkisi bıçak sırtı gibidir. Bir yandan inanç özgürlüğünü temsil eder, öte yandan inanç baskısını" dedi.
-"İçtüzük değişmeden asla pantolon giymeyeceğim"
Türbanlı vekillerden beklentisinin büyük olduğunu belirten Pavey, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesela, ülkemin neden, kadın hakları konusunda dünyanın 120'incisi olduğunu anlatmalarını bekliyorum. Neden, 57 İslam ülkesindeki toplam kadın hakları ortalamasının, tek başına BM'de bile yer alamayan Tayvan seviyesine erişemediğini açıklamalarını bekliyorum. Bundan böyle mini etek giydiği için işten atılan, sol kulağı küpeli olduğu için dövülen, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir. Artık, türbanı bir insan hakları ihlalinden, bir insan hakları kazanımına dönüştürmek, onların sorumluluğudur. İnanç özgürlüğünün en büyük güvencesi, geleceğimizi dini rehberlikle kontrol etmek değil, kusursuz bir sekülerizmdir. İnanç gösteri için kullanılabilir mi? Büyük bir ruh temizliğinden doğan muhteşem bir tevazu ile yaşanması emredilmiyor mu?
İnanç üstünden öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir? Görülüyor ki bir arada yaşama efsanemiz çökmüş. Kibirden küfelik olmuşsanız, size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız? Biz Sivas'ta yakılan, Gezi'de vurulan, evlerine işaret konulan, hayat tarzından ötürü cezalandırılanlarız. Ama her nasılsa kronik mağdur sizsiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en otoriter hükümeti nasıl oldu da, birkaç dakikasını almayacak olan İçtüzük değişikliğini yapmadı? Acaba planladığı gösterinin kavgaya dönüşmesini hayal ederek kazanacağı politik kar mı cazip geldi? Bunu bilemiyorum ama bir kanun yapıcı olarak ben içtüzük değişmeden asla pantolon giymeyeceğim. Bizden çatışma bekleyenler için altını çiziyorum: Biz çatışmıyoruz, var olmak için direniyoruz." - TBMM