"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" Davası

Son Güncelleme:

Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, "45 senedir vatanı için çalışmış, Koramiral rütbesine yükselmiş bir insanım."

"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davasının tutuklu sanıklarından Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, "45 senedir vatanı için çalışmış, Koramiral rütbesine yükselmiş bir insanım. Belki de kuvvet komutanlığına gideceğim birkaç gün kalmışken geleceğim, umutlarım, hayallerim gitti" dedi.


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, 2007 ve 2009 yılı Ağustos ayları arasında Genelkurmay Başkanlığı Muhabere, Elektronik ve Bilgi Sistemleri


(MEBS) Başkanı olarak görev yapan tutuklu sanık Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu söz aldı.


Davada "Andıç" ile ilgili Genelkurmay karargahındaki görevli personelin ifadelerinin tamamlandığını, bu ifadelerle mahkemenin gerçeklere daha da yaklaştığını tahmin ettiğini belirten Otuzbiroğlu, kendisi hakkındaki iddialara dayanak olacak delil bulunmadığını savundu.


Otuzbiroğlu, Bilgi Destek Dairesinde 19, 20 ve 21 Haziran 2009 tarihlerinde internet hizmeti veren bilgisayarların silinmesi işleminin MEBS tarafından yapıldığını hatırlatarak, iddianamede "Silme işlemini MEBS yaptığı halde, MEBS başkanının bunları bilmediğini söylediği, bunda çelişki olduğu"nun belirtildiğini anlattı.


Dosya kapsamında verdiği ifadelerde bir farklılık olmadığını, beyanlarında çelişki bulunmadığını dile getiren Otuzbiroğlu, dava konusu andıcın hazırlanmasında da görev aldığı iddiasını kabul etmedi.


Andıcın hazırlanmış bir şekilde önüne geldiğini, "Kendi görevini ilgilendiren bir konu var mı-" diye baktıktan sonra parafladığını ifade eden Otuzbiroğlu, ancak sanıkların alınan ifadelerinde andıcın hazırlanması için toplantı yapıldığını, bu toplantıya katıldıklarını söylediklerini belirtti.


Koramiral Otuzbiroğlu, toplantıda andıçta yazılacak şeylerin de belirlendiğini dile getirerek, "Ben andıcın neresindeyim-" diyerek bu toplantıya katılmadığını ifade etti.


"Görüyoruz, hazırlama gayreti içinde olanlar varmış. Onlar da burada ifade ettiler" diyen Otuzbiroğlu, andıcın hazırlanmasında görev aldığı iddiasından dolayı terör örgütünün ara yönetici olmakla suçlandığını anlatarak, şöyle devam etti:


"Bu iddialar yoksa beni neden yönetici yaptınız- Bu suçlamanın altı boş. Bu iddianame kanaatlerle dolu. Ancak biz, bu uzayan mahkemelerde 'Delilleri acaba bulabilir miyiz' çabasındayız. 45 senedir vatanı için çalışmış, Koramiral rütbesine yükselmiş bir insanım. Belki de kuvvet komutanlığına gideceğim birkaç gün kalmışken geleceğim, umutlarım, hayallerim gitti. Belki de sabıkalı olarak kalacağım. Neden olmuş- Bir ihbarcının sözleriyle bu hale geldik. Vatanı için çalışmış, bu vatana hizmet etmiş bir insanım. Bunu anlamış değilim."


İddianamede kendisine atfedilen 3 suçlamada da şüphe uyandıracak bir delil olmadığını söyleyen Otuzbiroğlu, "Balyoz Planı" davasından da tutuklu yargılandığını belirterek, o davadan tahliye olup cezaaevinden çıkmaması için bu davadan tutuklu yargılandığını öne sürdü.


Bunun da kendisinde yakında "Balyoz Planı" davasından tahliye olacağı umudunu doğurduğunu ifade eden Otuzbiroğlu, tahliyesini istedi.


Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, her mahkemenin bağımsız olduğunu belirterek, dosyaya göre karar verildiğini söyledi.


Tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek de bir ceza yargılaması yapıldığını, kanunlara göre kimseye ayrıcalık tanınmayacağını belirterek, bu dava kapsamında TSK'da bir dönem komuta kademesinde görev yapan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'dan, sivil memuruna kadar 30 sanığın yargılandığını söyledi.


Başbuğ hakkındaki "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davası kapsamında hazırlanan iddianamenin kabul edildiğini hatırlatan Çiçek, "İftiraya eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da dahil edildi. 40 yıllık hizmetin sonucunda Başbuğ, Ergenekon silahlı terör örgütünün bu kurum içerisindeki yapılanmasının üst düzey yöneticilerinden olmakla suçlanıyor. Terör örgütü tarafından TSK'ya sızmakla suçlanıyor. Bizim tanık olarak dinlenmesini istediğimiz komutanı, buraya sanık yaptınız" dedi.


Elindeki kağıtları göstererek "Ben bu kağıtla adam öldüremem" diyen Çiçek,


"Suç aleti olması gerekir. İnternet siteleri işleterek hükümeti deviremezsiniz. Silahlı kuvvetlerde emir komuta zincirinde çalışan insanları terör örgütüyle suçlayamazsınız" diye konuştu.


Annesinin ağır hasta olduğunu ifade eden Çiçek, mahkemenin ziyaretine gitmesine izin vermediğini belirterek, "Annemden helallik almak istiyorum. Onunla vedalaşmak istiyorum. Tutuklu olmasam gidip evlatlık görevimi yerine getireceğim. Tutuksuz olsam böyle bir sorunum olmayacaktı" dedi.


Başkan Özese'nin konuşmasını tamamlaması için uyardığı Çiçek, savcının her konuşmasına "Dursun Çiçek" diye başladığını ifade ederek, "Dursun Çiçek ismi


'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın sıfatı olmuş" dedi.


Çiçek, mahkemenin talepler kısmında sanıklara ve avukatlara tanıdığı 15 dakikalık sürenin kendisine yetmediğini söyledi.


Kendisine tanınan bu süreyi aşınca Başkan Özese tarafından birkaç kez uyarılan Çiçek'in konuşmasına devam ettiği görüldü. Bunun üzerine Özese, Çiçek'in mikrofonunu kapattırdı. Buna tepki gösteren Çiçek, dosyalarını toplayarak salondaki kürsüden ayrılıp yerine oturdu. - İSTANBUL

Kaynak: AA