Uluslararası Kriz Grubu: Pkk, Saldırılara Son Vermeli

Son Güncelleme:

Merkezi Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye'de reform sürecinin yeniden başlaması, PKK'nın saldırılara son vermesi çağrısında bulundu.

Merkezi Belçika'nın başkenti Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye'de reform sürecinin yeniden başlaması, PKK'nın saldırılara son vermesi çağrısında bulundu.


Yerinde yapılan araştırmalara ve üst düzey uzman görüşlerine dayalı analizler yaparak, amansız ihtilafları engelleyerek çözmek üzere kurulan, 46 farklı milliyetten 130 çalışanı bulunan bağımsız ve sivil bir kuruluşu; luslararası Kriz Grubu, 'Türkiye: PKK İsyanına Son Vermek' başlıklı raporunu açıkladı. Raporda, Türkiye'nin reform sürecini yeniden başlatması, PKK'nın saldırılara son vermesi ve Kürt milliyetçilerinin de mücadelelerini meşru zemine çekmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıntıları Amerika'nın Sesi Radyosu'nda da yer alan raporda Türkiye'deki PKK krizin çözümü için taraflara önerilerde bulunuldu. Terör örgütü PKK'nın saldırılarına son dönemde hız verdiği belirtilen raporda, "PKK, terör ve militan saldırılarına derhal son vermeli; Türk yetkililer de şiddete son verme hedefiyle olayın tırmanmasını kontrol altına almalı" denildi.


PKK'ya karşı askeri taktiklerin 1990'lı yıllarda Kürt soruna çözüm getirmediğini belirten Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye'nin reformlara hız vermesi gerektiğini savundu. Raporda, BDP kast edilerek Kürt milliyetçilerinin Türkiye içinde şiddet içermeyen, meşru bir zeminde hareket edeceklerini beyan etmekle birlikte Parlamento boykotuna son vermeleri gerektiği vurgulandı. Uluslararası Kriz Grubu uzmanları, "Türkiyeli Kürtler'in uzun süredir bastırılan evrensel hakları sadece Parlamento'da şekillenecek reformlarla kazanılabilir" görüşüne yer verirken, reform çağrısında bulunan raporda şu ifadeler yer aldı:


"Türk yetkililer radikal hukuki, sosyal ve siyasi önlemler alarak Türk Kürtlerinin tam olarak saygın vatandaş olduklarını ikna etmeli. Yetkililer, şiddetten uzak duran milliyetçilere açılımda bulunmalı ve PKK'nın silahsızlandırılması konusundaki uzun süredir devam eden müzakerleri terk etmemelidir – buna hapisteki liderleri Abdullah Öcalan da dahil.


Uluslararası Kriz Grubu raporunda tüm eksiklerine rağmen AK Parti'nin başlattığı 'Demokratik Açılım'ın ilerlemenin en iyi yolu olduğu görüşü savunuldu. Türk yetkililere ve 'Kürt milliyetçilerine' 11 öneride bulunan raporda, "Türkiye'nin en acil ve tehlikeli sorununun kökündeki sorunları çözmek için Ankara, cesur adım atma zorunluluğuyla karşı karşıya" denildi. Raporda, Türk yetkililere şu önerilerde bulunuldu:


"Tüm etnik grupların evrensel insan haklarının verilmesi amacıyla reform programı yeniden başlatılmalı; bunun için: yasal düzenlemelerden etnik ayrımcılığa işaret eden tüm maddeler çıkarılmalı; terörle mücadele yasası ve diğer düzenlemelerde değişiklik yapılarak (gösteri düzenleyerek, konuşarak veya yazı yazarak) Kürt milliyetçiliğini destekleyenlerin terörist olarak hapsedilmemesi; Türkçe resmi eğitim dili olmakla birlikte talebe göre yerlerde Kürtçe'nin okullarda serbest bırakılması; yerel yönetimlerde Kürtçe hizmet sunulması.2


Raporda ayrıca Türkiye'nin Kuzey Irak'ta hava operasyonlarından kaçınması, kara harekatı yönündeki baskıya direnmesi, kara harekatı düzenlenecekse de bunu Irak'la koordinasyon içinde yapması çağrısında bulunuldu. Kriz Grubu raporunda, silahlı gruplara karşı askeri yöntemlerden ziyade asayişi sağlayacak yöntemlere yönelmeleri ve af programı hazırlanması gerektiği iddia edildi. Kriz Grubu raporunda, yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi ve Kürt milliyetçililerle diyaloga gidilmesi çağrısı da yapıldı.


Uluslararası Kriz Grubu, 'Kürt milliyetçileri' olarak nitelendirilen grupların da PKK'nın saldırılara son vermesi konusunda ısrar etmesi ve davalarında meşru kanalları kullanmaya bağlı olması gerektiği görüşünü savundu. Bunun için Kürtler'in siyasi boykota son vermesi, reform yolunda samimi bir şekilde çalışması, Türklerin görüşlerini kışkırtacak açıklamalardan kaçınması, demokratik açılımın yeniden başlatılması için AKP'yle çalışması ve taş/Molotof kokteyli atma gibi şiddet eylemlerine son vermesi gerektiği vurgulanıyor. Raporda, Kürt milliyetçilerinin ayrılıkçı bir hareket oldukları izlenimini yıkmaları ve partilerinin mevcut sistemin içinde çalışmaları güvence vermeleri gerektiği de belirtildi.


ULUSLARARASI KRİZ GRUBU


Merkezi Brüksel'de bulunan Uluslararası Kriz Grubu, yerinde yapılan araştırmalara ve üst düzey uzman görüşlerine dayalı analizler yaparak, amansız ihtilafları engellemek veya çözmek üzere kurulan, 46 farklı milliyetten 130 çalışanı olan, kâr amacı gütmeyen, bağımsız ve sivil bir kuruluş olarak tanınıyor.


Kriz Grubu'nun çalışma sistemi saha araştırmalarına dayanıyor. Çatışma ve şiddetin olduğu veya beklendiği ülke ve bölgelerde siyasi analistlerden oluşan ekipleri bulunuyor.. Grup, söz konusu alanlarda birinci elden temin ettiği bilgiyi, tecrübeye dayalı değerlendirmelerle destekleyerek hazırladığı analitik raporları uluslararası alanda etkili olan karar mekanizmalarına sunarak, isabetli karar vermelerini sağlayacak önerilerde bulunuyor.. Kriz grubu aynı zamanda, dünyadaki çatışmalar ve yeni çatışma ihtimalleri hakkında düzenli olarak güncel bilgi sunan Crisis Watch (Kriz Gözetimi) isimli aylık bülten yayınlıyor.


Kriz Grubu'nun raporları ve bilgilendirme dokümanları e-posta ve posta yoluyla dışişleri görevlilerine, uluslararası kuruluş çalışanlarına iletilmekte, ayrıca internet sayfasında yayınlanıyor. Kriz Grubu, analizlerine ve çözüm önerilerine destek bulmak için hükümetler, onları etkileyen merciler ve de medya ile yakın temas halinde çalışıyor.


Siyaset, diplomasi, iş dünyası ve medyanın saygın isimlerinden oluşan Kriz Grubu yönetimi, hazırlanan rapor ve tavsiyeleri tüm dünyadaki kıdemli politikacıların dikkatine sunma konusunda doğrudan katkı sağlamaktadır. Grubun yönetim kurulu eş başkanlıklarını Avrupa Komisyonu eski dış ilişkiler üyesi, Hong Kong valisi ve Birleşik Krallık kabinesinde görev yapmış olan Lord Christopher Patten ile ABD'li eski büyükelçi Thomas Pickering üstlenmişlerdir. 2009 Temmuz ayından beri kurumun başkan ve CEO'su görevinde ise Birleşmiş Milletler'de İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ile Yugoslavya ve Ruanda Uluslararası Suç Mahkemeleri'nde baş savcılık yapmış olan Louise Arbour bulunuyor.


DHA(İD) - İstanbul

Kaynak: DHA