Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, "Darbe girişiminden sadece 5,5 hafta sonra Türkiye Cumhuriyeti, kendi imkan ve kabiliyetleriyle Fırat Kalkanı Harekatını başlattı. Yani bir terör örgütünü defederken, FETÖ'nün darbe girişimini dağıtırken aynı zamanda bir başka terör örgütüne, DEAŞ'a karşı Suriye'de Suriye halkı için ve kendi güvenliğimiz için bir askeri harekat başlattı. Hamdolsun şu anda 55-56. gününe girdi ve son derece başarılı bir şekilde bu harekat devam ediyor." dedi.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Sağlık Bilimleri Üniversitesi Konferans Salonunda 15 Temmuz darbe girişimi gecesi şehit olan Prof. Dr. İlhan Varank anısına "Akademik Büyüteç ile 15 Temmuz" başlıklı bir sempozyum düzenledi.
Kalın, sempozyumun açılışındaki konuşmasında, 15 Temmuz'da modern mitolojilerin, efsanelerin bir çoğunun yıkıldığını, bunlardan birinin de "kadın, darbe ve demokrasi ilişkisi" olduğunu dile getirerek, "O gece eğer bizim asil Anadolu kadınlarımız sokağa çıkmasalardı, bir şehit annesi, şehit eşi, şehit kardeşi olmayı göze almasalardı, belki Türkiye'nin tarihi bugün çok farklı şekilde akıyor olacaktı. O gece sokağa çıkan, eşlerini dualarla gönderen, çocuklarını şehadet şerbetini içmeleri için cesaretlendiren kadınlarımız olmasaydı bugün Türkiye belki çok farklı bir yerde olacaktı." diye konuştu.
Batıdaki tepkilere bakıldığında, Avrupa merkezci, oryantalist söylemler içerisinde 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde Türk kadınının oynadığı rolün gözardı edildiğine dikkati çeken Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Neden? Çünkü kafalarındaki kadın profiline uymayan bir kadın tipi çıktı o gün sokaklara. Darbeye 'Dur' diyen o kadın, onların arzu ettiği, tanımladığı 'modern kadın' tanımına uymadığı için ihmal edildi, gözardı edildi. Bir an için daha 5-6 ay öncesine kadar Batı basınında PYD'nin, PKK'nın saflarında savaşan terörist kadınların nasıl romantize edildiğini, idealize edildiğini düşünün, fotoğraflarla, mülakatlarla, özel hayatları hakkında verilen bilgilerle... Bir de bunun karşısında 15 Temmuz gecesinde darbeye direnen, demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü için canını feda etmekten çekinmeyen kadınlarımızın hikayelerine ne kadar yer verildiğine ya da yer verilmediğine bakın. Buradaki kontrast o kadar açıktır ki bu ön yargıların ne kadar derinlere gittiğini o kadar açık bir şekilde ortaya koymaktadır ki biz elbette bunları hiçbir zaman unutmayacağız."
Kalın, Türkiye'nin 15 Temmuz öncesine göre daha güçlü bir noktada bulunduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Darbe girişimini yapanların hesaplarının tam tersine bugün Türkiye, yepyeni bir toplumsal mutabakatla, bir Yenikapı ruhuyla, milletiyle birlikte çok daha güçlü bir konumda bulunmaktadır. Bu 15 Temmuz darbe girişimi ya da buna benzer bir darbe girişimi bir başka ülkede olsaydı, o ülkede devlet çöker, siyaset biter, ekonomi dağılır, toplum birbirine girerdi. Ama tam tersine darbe girişiminden sadece 5,5 hafta sonra Türkiye Cumhuriyeti, kendi imkan ve kabiliyetleriyle Fırat Kalkanı Harekatını başlattı. Yani bir terör örgütünü defederken, FETÖ'nün darbe girişimini dağıtırken aynı zamanda bir başka terör örgütüne, DEAŞ'a karşı Suriye'de Suriye halkı için ve kendi güvenliğimiz için bir askeri harekat başlattı. Hamdolsun şu anda 55-56. gününe girdi ve son derece başarılı bir şekilde bu harekat devam ediyor, ta ki sınırlarımız bütünüyle güvence altına alınana ve Suriye halkı kendi köylerine, kasabalarına, şehirlerine dönene kadar da inşallah bu harekat devam edecek. Pazar günü DEAŞ terör örgütü açısından teolojik anlamları da olan, kendilerine göre kıyamet savaşının kopacağını iddia ettikleri Dabık şehri de onların elinden elinden alındı, kıyamet falan kopmadı. Tam tersine kıyamet DEAŞ için koptu, iyi de oldu. Bundan sonra da inşallah bu terör örgütüne karşı mücadelemiz devam edecek. Ama aynı zamanda PKK terör örgütüyle de mücadelemiz devam ediyor. Tüm bunları alt alta koyduğumuzda Türkiye, bugün aynı anda 3 terör örgütüne karşı, PKK'ya, DEAŞ'a, FETÖ'ya karşı mücadele eden tek NATO üyesi ülkedir. Bu gerçeği bile bazıları kabul etmekten, itiraf etmekten zaman zaman çekiniyorlar. Biz bunlara hiç aldırmadan, milletimizin iradesiyle, liderliğimizin dirayetiyle bunlarla mücadele etmeye devam edeceğiz."
"Hesapları ters yüz olmaya devam edecek"
İbrahim Kalın, 15 Temmuz gecesi halkın, dünya halklarına örnek teşkil ettiğini, bir darbenin çıplak ellerle nasıl püskürtülebileceğini, tarihi planların nasıl altüst edileceğini bütün dünyaya gösterdiğini anlattı.
FETÖ'cü darbenin, darbeler tarihine nevi şahsına münhasır bir örnek olarak girdiğine değinen Kalın, "Tipik FETÖ'cü bir tavır olarak, o hainler, o alçaklar, birilerinin sırtından, birilerinin üzerinden bir şeyler yapmaya kalktılar, Türk ordusunu, Türk yargısını kullanmaya kalktılar. Ama hamdolsun bu hesapları da ters yüz oldu, olmaya da devam edecek" dedi.
İbrahim Kalın, 15 Temmuz vesilesiyle şehadet kültürünün yeniden hatırlandığını dile getirerek, "Şehadetin derin manasını da bizim kavramamız ve bunu özgürlükle ilişkilendirmemiz gerekiyor. Çünkü aslında şehadet, özgürlük yolunda atılmış en önemli adımdır. Aslında gerçek manada özgür olanlar şehitlerdir çünkü ancak özgür olan insanlar, şehadete adım atabilirler. Bu dünyanın, nefsin, malın, mevkinin, makamın bütün sınırlarından, kayıtlarından, kurtulmuş gerçek manada özgür olan insanlar gene ancak ve ancak şehitlerdir." diye konuştu.
Modern birey, akıl ve rasyonalite anlayışı çerçevesinde teslimiyet denildiğinde genellikle akla "pasif, aklı bir kenara koymuş bir yaklaşım tarzı" geldiğine değinen Kalın, "Halbuki bizim geleneğimizde teslimiyet, hiçbir zaman aklı tatile çıkartmak demek değildi. Tam tersine teslimiyet, akıl ve irademizi doğru bir şekilde kullanarak, hakkın yolundan devam etmektir. Teslimiyet, hiçbir zaman körü körüne bir bağlılık değil, tam tersine aklımızı ve irademizi kullanarak vardığımız bir neticedir." dedi.
(Sürecek)
Son Dakika › Güncel › Akademik Büyüteç ile 15 Temmuz' Sempozyumu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?