Bosnalı Öğrencinin İntiharı Tartışılıyor

Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yakınlığıyla bilinen bir okulda gördüğü baskı ve tacizler sonucu bunalıma giren ve yaşadıkları apartmanın 8. katından atlayarak intihar eden Mahir Rakovac'ın (15) ölümü ve ardından gündeme gelen iddialar ülke kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.

Bosna Hersek basını, hemen her gün FETÖ/PDY'ye yakınlığı ile bilinen okullarla ve bu örgütün Bosna Hersek'teki yapılanmasıyla ilgili haberlere geniş yer verirken, haberlerde zamanında örgüte yakınlığıyla bilinen bu okullarda eğitim almış ya da yurtlarda kalmış öğrencilerin de benzer baskı ve sıkıntılara maruz kaldıklarını ifade ediliyor.

Yerel bir gazeteye gönderdiği mektupta, daha önce örgütün öğrenci yurdunda kaldığını belirten kız öğrenci A.Z, ilk başlarda düzenli, temiz, sıcak suyu ve güzel yemekleri bulunan yurdun zamanla "cehenneme" dönüştüğünü kaydetti.

Saat 19.00'dan sonra sonra yurttan çıkışların yasaklandığını ve her adımlarının "ablalar" tarafından takip edildiğini ifade eden A.Z, yurtta kalan öğrencilerin ciddi anlamda psikolojik baskı altında kaldıklarını savundu.

Yurtta hemen her gece sohbetlerin düzenlendiğini ve bu sohbetlerin ana konusunun Fetullah Gülen olduğunu aktaran A.Z, "Yarın sınavınızın olup olmadığı hiç önemli değildi. Ders çalışma hevesimi kırıyorlardı. Zamanımı, Gülen gibi sıradan bir faninin hayatını anlatarak çalıyorlardı" ifadesini kullandı.

Mahir Rakovac'ın intiharının ardından o dönemde yaşadıklarını bir kez daha anımsadığını belirten A.Z, "Mahir'in başına gelenler benim de başıma gelebilirdi. Şimdi kendi kendime soruyorum, bu cinayet mi yoksa intihar mı olurdu" dedi.

Ülke basınında söz konusu örgüte yakınlıklarıyla bilinen eğitim kurumlarına yönelik şikayetler bunlarla da sınırlı kalmadı. Kamuoyuna yansıyan en önemli şikayetler arasında, kurumun düzgün mali kayıtlar tutmadığı, yapılan ödemeleri faturalandırmadığı ve bu şekilde vergi kaçakçılığına teşebbüs ettiği iddiaları da yer alıyor.

"Beyin yıkıyorlar"

Öte yandan, bu örgüte ilişkin daha önce de önemli uyarılarda bulunan, eski Bosna Hersek Federasyonu Kültür Bakanı Salmir Kaplan da daha iki yıl önce örgütün ülkedeki yapılanmasıyla ilgili uyarılarda bulunduğunu anımsatarak, "yarı mason" olarak nitelendirdiği örgütün "beyin yıkadığını" savundu.

Örgütün ülkedeki yapılanmasının Bosna Hersek için tehlikeli olabileceğini aktaran Kaplan, Türkiye'de darbe yapmaya kalkışan bu örgütün, sistemin zayıf olduğu Bosna Hersek'te kolaylıkla faaliyet gösterebildiğini söyledi.

Yaşanan intiharın ardından ortaya atılan iddialarla söz konusu okullar siyasilerin de gündemine oturdu. Konuyu değerlendirmek üzere kanton hükümetindeki bakanlarla bir araya gelen Saraybosna Kantonu Başbakanı Elmedin Konakovic, iddiaların doğruluğu halinde söz konusu okulların kapatılacağını açıkladı.

Olayla ilgiliyi soruşturmayı yürüten Saraybosna Kantonu Savcılığının talebi üzerine soruşturma tamamlanmadan olayla ilgili açıklama yapılmaması kararlaştırılırken, entite ve kanton düzeyindeki eğitim bakanlarının yarın bir koordinasyon toplantısı düzenlemesi ve toplantının ardından konuyla ilgili bir basın açıklaması yapılması bekleniyor.

Mahir Rakovac'ın intiharı ile ilgili iddialar

Saraybosna'da yaşadığı apartmanın 8. katından atlayarak intihar eden Mahir'in annesi Alisa Mahmutovic, oğlunun ölümünden iki yıl boyunca eğitim aldığı ve FETÖ/PDY'ye yakınlığıyla bilinen Saraybosna Uluslararası İlköğretim Okulu'nu sorumlu tutmuş, oğlunun okuldaki öğrencilerden gördüğü tacizler sonucu bunalıma girdiğini savunarak, okulu ve yöneticilerini tacizlere göz yummak ve öğrenciler arasında ayrımcılık yapmakla suçlamıştı.

Mahmutovic, Bosna Hersek Federasyonu Eğitim Bakanlığı, Saraybosna Kantonu Eğitim Bakanlığı, Saraybosna Pedagoji Kurumu, Saraybosna Kantonu İçişleri Bakanlığı, Bosna Hersek Basın Konseyi ve Saraybosna Uluslararası İlköğretim Okulu'na gönderdiği mektupta, "Bir çocuğu mezara götürebilecek kadar korkunç ne yaşanıyor o okulda? Neyi saklıyorsunuz? Kim için saklıyorsunuz?" ifadesini kullanırken, iddiaları reddeden okul yönetimi ise yaptığı açıklamada sorumluların "başka yerde aranması gerektiğini" savunmuştu.