
"ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları", tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Taksim'de yürüdü.
Gazeteciler, "Yansak da dokunacağız" dedi.
Dilhun GENÇDAL - Ozan URAL İstanbul - DHA
"Ahmet ve Nedim'in Gazeteci Arkadaşları" tarafından başta Ahmet Şık ve Nedim Şener olmak üzere gazetecilerin tutuklanmasını protesto etti. Ahmet Şık'ın eşinin de bulunduğu yürüyüşte gruba, basın meslek örgütleri, sendika, demokratik kitle örgütü ve siyasi partilerin de destek verdi. Galatasaray Meydanı'nda toplanarak, Ahmet Şık ile Nedim Şener'in resimlerinin basılı olduğu tişörtler giyen grup, "Yansak da dokunacağız" yazılı pankart açtı. Grup, "Tutuklu gazeteciler onurumuzdur", "Gazeteciler içeride, isyan her yerde", "Şiirden, kitapdan bomba olmaz başbakan", "Dokunan yansa da dokunacağız" sloganları eşliğinde Taksim Meydanı'na yürüdü.
GAZETECİYE 'NAMERT' DİYEREK AYAR VERİYOR
Meydanda grup adına açıklamayı okuyan Gazeteci Rıdvan Akar, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in 3 Mart'ta evlerinden alındıklarını ve o günden beri tutuklu bulunduklarını hatırlatarak, "Suçları Ergenekon Terör Örgütü'ne üye olmak, ama ortada bu iddiayı destekleyen ne bir delil, ne de açıklanmış herhangi bir gerekçe var. 'Gizli' denilen o deliller nerede? Tutukluluk halleri niçin devam ediyor. Neden tutuksuz yargılanmıyorlar? Adalet bu sorulara yanıt vermiyor, vicdanlar kanıyor. Seçim öncesi bir programda Başbakan Erdoğan, gazetecilerin sorusu üzerine 'Bazı kitaplar vardır ki, bombadan tehlikelidir' dedi. İleri demokrasi kavramının mucidi, ileri demokrasi ülkesinde, bombayla kitabı eş tutuyor. Gazeteciye 'namert' diyerek ayar veriyor. Kendisine çanak soru sormayan, sadece işini yapmak isteyen bir gazetecinin işten çıkarılmasına vesile olabiliyor. Tüm bunlar olduktan sonra helalleşmek istiyor. Böyle bir konjonktürde bizim onunla, o düşünce sistematiğiyle helalleşmemiz mümkün değil" diye konuştu.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HERKESE LAZIM
Gazeteciler, İbrahim Çiçek ile Suzan Zengin'in geçtiğimiz günlerde tahliye olduğunu aktaran Akar, ancak hala 60'ın üzerinde tutuklu gazetecinin bulunduğunu bildirdi. Akar, şunları dile getirdi: "Seçimlerin hemen ertesinde Azadiya Welat'ın matbaası, 12 Eylül günlerini hatırlatırcasına basıldı ve gazete 15 günlüğüne kapatıldı. Elbette, basılmamış kitabın yok edildiği bir ülkede bu tür müdahaleler kimilerine maalesef normal gelse de durumun demokratik bir rejimde izahı yoktur. Demokratik bir rejimle çelişen bir başka gelişmeyse, Başbakan Erdoğan'ın gazeteciler hakkında açtığı davaları geri çekmesidir. Tek adam iktidarının gazabı kadar affediciliği de demokrasiye sığmaz"
Basın özgürlüğünün herkese lazım olduğunu vurgulayn Akar, "Gazetecilerin özgürlüğü aynı zamanda halkın haber alma özgürlüğüdür. Eşit, özgür, demokratik, müreffeh toplum ancak prangalarından kurtulmuş bir basınla mümkün olabilir. Özgür basın şiarımıza ulaşmak için biliniz ki, yansak da dokunacağız" dedi.
'BUNLAR GAZETECİ KILIĞINDA TERÖRİSTLER' DEMEKTEN ÇEKİNMEMEKTELER
Geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Gazeteci Suzan Zengin de, yaklaşık 2 yıldır tutuklı bulunduğu Bakırköy Kadın Tutukevi'nden 14 Haziran'da tahliye edildiğini anlatarak, "Bugün gazeteciler, hapishanelerde gazetecilik yaptıkları için değil, Terörle Mücadele Yasası kapsamında tutuklular, görüntüsü altındalar. Çünkü resmi ağızlar, bugün hapishanelerde gazetecilik yaptığı için tutuklu bulunan herhangi bir gazetecinin olmadığı, ya da basın ve benzer suçlardan içeride bulunanların sayısının çok az olduğunun propagandasını yapmaktalar. Hatta daha da ileri giderek, 'Bunlar gazeteci kılığında teröristler' demekten çekinmemekteler" diye konuştu.
Grup, açıklamaların ardından dağıldı.
Son Dakika › Güncel › Gazeteciler 'Yansak da Dokunacağız' Diyerek Yürüdü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?