Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Özgürlüğün olduğu yerde güvenlik yaşanabilir hale gelir. Onun için dün açıkladığımız pakete özellikle ve bilinçle bizzat 'Özgürlerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu' dedim. Biz özgürlüklerin korunması için, huzur olsun diye iç güvenlik reformu yapıyoruz" dedi.
Davutoğlu, Hak-İş Konfederasyonunun 39. kuruluş yıl dönümü etkinliği kapsamında Rixos Otelde düzenlenen 3. Emek Kısa Film Yarışması'nın ödül törenine katıldı.
Buradaki konuşmasında, Çözüm Süreci'nin aslında emeğe saygı süreci olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Onlarca neslin sadece alın teriyle değil, tertemiz kanlarıyla oluşturdukları bir kardeşlik emeğine saygı için bir araya geldik pazar günü. Kim ne yaparsa yapsın, kim bu topraklara kin ekmek isterse istesin, Hak-İş'in varlığı, Hak-İş gibi kuruluşların varlığı, emeğe saygı duyanların varlığı, en önemlisi de doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle kendilerini birbirine kardeş addeden aziz vatandaşlarımızın varlığı bütün bu tuzakları bozmaya yetecektir" diye konuştu.
IŞİD bahanesiyle yapılan izinsiz gösterilerin, huzurun ve istikrarın olmadığı yerde emeğinin de olmadığını gösterdiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"O günlerde birkaç gün o bölgelerde dükkan varsa açılamadı, emekçiler işlerini yapamadılar. Fabrika varsa işçiler gidip çalışamadı. Kamu sektöründe çalışan emekçiler çalışamadılar. Düşünün hiçbir zaman olmaz ama bu hal devam etse sendikal haklardan da bahsetme kalmaz, herhangi bir haktan bahsetme imkanı kalmaz. Şimdi Suriye'de sendika var mı, sendikal hak var mı, herhangi bir kamu düzeni var mı, insan hakları korunabilir mi, herhangi bir özgürlükten bahsetmek mümkün mü? Biz özgürlüğü ve güvenliği karşı tarafa koyarak yaklaşmıyoruz, bir uyum içerisinde yaklaşıyoruz. Huzurun olduğu yerde hak vardır, istikrarın olduğu yerde, güvenin olduğu yerde özgürlükler kullanılır hale gelir. Özgürlüğün olduğu yerde güvenlik yaşanabilir hale gelir. Onun için dün açıkladığımız pakete özellikle ve bilinçle bizzat 'Özgürlerin Korunması ve İç Güvenlik Reformu' dedim. Biz özgürlüklerin korunması için, huzur olsun diye iç güvenlik reformu yapıyoruz. Şimdi de ve bundan sonra da bu konudaki kararlılığımız devam edecek. Sendikalarımızın, emekçilerin haklarını koruyabilmesi için, işverenlerin daha çok yatırım yapıp daha çok emekçiye iş sağlayabilmeleri için, üniversitelerin genç nesilleri iş piyasasına çıkarabilmesi için, bütün bunların gerçekleşmesi için; istikrarın, huzurun, barışın egemen olması lazım. Biz bu konuda kararlıyız."
Davutoğlu, 90'lı yıllarda bütün dünya ekonomilerinin büyüdüğü bir dönemin yaşanmasına rağmen Türkiye'de 1994'te, 1999'da ve 2001'de ekonomik krizlerin yaşandığını ve sokakların işsizlerle dolduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Niye biliyor musunuz? Çünkü emeğe saygı duymayan siyaset anlayışları ve emeğin kendisine hayat alanı bulabileceği istikrar ortamı yoktu. Dünya ekonomisi büyürken, bizim ekonomimiz küçüldü. Doğu Avrupa'da sosyalizmden yeni çıkmış işçiler, o dönemde maaşlarını bir kaç kat artırırken, bizim emekçilerimiz ücret kaybına uğradılar, yetmedi iş kaybına uğradılar. Son 12 yıl içerisinde ise özellikle 2007'den bu yana dünya ekonomisi küçülüyor. Avrupa son 2-3 yılda eksilerde büyüyor yani küçülüyor. Bizim kategorimizde gelişen ekonomiler olarak bilinen ekonomilerde de büyük krizler yaşandı. Her yerde iş kayıpları oldu. Atina sokakları, Madrid sokakları, Londra, hele hele Paris sokakları işsizlerin, işini kaybedenlerin ya da ücret kaybına uğrayanların protestolarına sahne oldu son 4-5 yıldır. Bütün bu hengame içerinde vatandaşlarının istihdam alanını genişletebilen tek Avrupa ülkesi Türkiye Cumhuriyetiydi. 2008'deki küresel ekonomik krizden bu güne 5 milyon 700 bin vatandaşımıza iş imkanı sağladık. Sadece geçen sene 1 milyon 200 bin vatandaşımız yeni iş imkanına kavuştu. aslında bütün bunlar dahi türkiye'de kat ettiğimiz gösteren olgular."
Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunu buna rağmen genç nüfusun daha da gençleşmesini istediklerini ifade eden Davutoğlu, 90'lı yıllarda hükümetlerin aile planlamalarıyla nüfusun yaşlanmasına yol açacak uygulamalara başvurduğuna dikkati çekti.
Davutoğlu, o dönem hükümetlerin "Aman az çocuk sahibi olun ki çocuklar büyüyüp, bizim önümüze gelip iş istemesinler" yaklaşımdan olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Şimdi ise biz aksini söylüyoruz. Türkiye nüfusu gençleşmeli. Her fırsatta Sayın Cumhurbaşkanımız, 'en az 3 çocuk' derken aslında 2035'lerin 2050'lilerin Türkiyesini düşünüyoruz. Sürdürülebilir bir kalkınma için gerekirse bu genç nüfus bizim önümüze gelip iş isteyecek, daha çok istihdam isteyecek. Bizim görevimiz daha çok istihdamı gerçekleştirmeye çalışmak. Yoksa 'istihdam olmasın' diye nüfusu azaltmak, emekli sayısını artırmak değil. Bu ülke büyüyecek, bu ülkenin nüfusu, ekonomisi büyüyecek ama en önemlisi bu ekonomiyi, bu nüfusu besleyecek olan şey bu toprakların helal rızka dayalı hayat felsefesi konuşulacak, korunacak, geliştirilecek. Ben 39 yıldır emeğin, alın terinin ve helal rızık anlayışının temsilciliğini yapmış, sözcülüğünü yapmış Hak-İş'e, Hak-İş'in bütün genel başkanlarına, bütün temsilcilerine bu yönde gösterdikleri gayretler için bir kez daha teşekkür ediyorum."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › Hak-İş Konfederasyonunun 39. Kuruluş Yıl Dönümü - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?