Star Gazetesi yazarı Ardan Zentürk, terörle ilgili haberciliğin bir uzmanlık alanı olduğunu belirterek, "Herkes Türkiye'de ne yazık ki Türk medyasında her konuda fikir sarf ediyor. Dış politika, ekonomi, bir uzmanlık alanıysa terörle mücadele ya da terör haberciliği bir editöryal uzmanlık gerektiriyor" dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen "Medyada Terörün Temsili" başlıklı panel, vakfın İstanbul binasında yapıldı.
Panelde konuşan Ardan Zentürk, terörle ilgili yapılan yayıncılığın önemini anlattı. Türkiye'de ve dünyada terör olayları haber yapılırken nasıl bir dil kullanıldığı konusunda bilgi veren Zentürk, gazeteci ile terör haberi arasında çok riskli bir ilişki olduğunu söyledi.
Rehine alma ve intihar girişimi olaylarında gazetecilik yaparken yapılması gerekenlerden bahseden Zentürk, intihar girişiminin bireysel, rehine alma olaylarının ise terörle bağlantılı olduğunu vurguladı.
Zentürk, "İntihar girişiminde biz devreye girdiğimizde büyük olasılıkla o intiharla sonuçlanıyor. Rehine olayında da müzakere sürerken, müzakereci bu olayı kazasız belasız atlatmanın yolunu ararken, siz teröristle bağlantı kurup, internet sayfası üzerinden 'Ne istiyorlar, ne yapıyor?' bunları sergilerseniz, müzakereciyi devre dışı bırakmış oluyorsunuz. Terörist hedefine ulaşmış, müzakereciye veya herhangi bir şeye de ihtiyacı kalmıyor. Daha vahimi olayın kontrolden çıkmasını ve kontrolden çıktıktan sonra da kanlı bir şekilde sonlanmasına zemin hazırlıyorsunuz" diye konuştu.
İntihar girişimi ve rehine olaylarında gazetecinin "olaya yön verecek unsurlardan biri olmamak" gibi bir ilkeyle davranmak zorunda olduğunu kaydeden Zentürk, gazetecinin, terör karşısında devlet düşünce sistemini ve aklını çok iyi bilmek zorunda olduğunu aktardı. Zentürk, şunları kaydetti:
"Günlük yaşamınızdan kaynaklanan kavramlarla meselelere yaklaşmaya çalışıyorsanız, hem teröristi hem de devleti çok zor durumda bırakabilirsiniz. Bakınız, savcının başına o silah dayanıp sosyal medya üzerinden o fotoğraf geçildiği an, o tecrübeli bir gazeteci için eylem artık bir intihar eylemine dönüşmüştü. Çünkü devlet aklını ve devletin teröre karşı mücadele sistematiğini bilen bir gazeteci, o fotoğrafın geçildikten sonra teröristlerin hiçbir talebinin kabul edilmeyeceğini bilen adamdır. Eğer o fotoğraf geçilmeseydi ve öyle bir fotoğraf ortaya çıkmasaydı, belki devlet onlarla daha esnek bir müzakereyi yürütebilirdi. Tekrar söylemek isterim, o fotoğraf zaten sonu belli bir rehine olayını bize gösteriyor. Arkadaşlarımız bunu anlamadılar ya da anlamazlıktan geldiler."
Savcının teröristler tarafından rehin alma fotoğrafının propaganda bile olmadığını anlatan Zentürk, o fotoğrafın amacının, bir intihar eylemini teröristlerin gerçekleştireceğini ilgili kişilere, müzakerecilere göstermek olduğunu ifade etti.
Zentürk "Uzaktan olayı izlerken bu olayın operasyonla biteceğini fotoğrafı gördüğüm an itibarıyla biliyordum. Terörle ilgili habercilik bir uzmanlık alanıdır. Herkes Türkiye'de ne yazık ki Türk medyasında her konuda fikir sarf ediyor. Dış politika, ekonomi, bir uzmanlık alanıysa terörle mücadele ya da terör haberciliği bir editöryal uzmanlık gerektiriyor. Bu son olay da tam bir hayal kırıklığı. Bir şeyi gösteriyor medyada birikimler kuşaklar arasında aktarılmıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Sabah gazetesi okur temsilcisi İbrahim Altay da gazetecinin görevlerini anlattı. Terör haberlerinin yayınlanırken dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Altay, bir eylem şiddet içeriyorsa bunun tanımının terör olduğunu vurguladı. Altay, "Terör hareketi nereden gelirse gelsin kime saldırırsa saldırsın... Bugün savcımıza saldırdı. Bu, sadece ona değil, toplumun bütün fertlerini hedef alan bir saldırıdır. Terör aynı zamanda medyayı ve gazetecilik mesleğini de hedef alan bir saldırıdır" ifadelerini kullandı.
Terör haberlerinde dikkatli bir dilin kullanılması gerektiğini belirten Altay, gazetecilerin sorumlu habercilik yapmaları gerektiğine işaret etti. Altay sözlerini şöyle konuştu:
"Gazeteciler, terör haberleri yaparken teröristlerin ya da terör örgütlerinin PR ajansları gibi çalışmamaya gayret göstermeli. Bunu nasıl yapabiliriz? Temel bazı ilkeler var. Teröristler tarafından üretilen ve kamuoyunda algı oluşturmak amacıyla dağıtılan görsel materyalleri bizim gazetemize yazmamamız ve televizyonlarda göstermememiz gerekir. Ayrıca son olayda da örneğini gördüğümüz gibi teröristlerin taleplerini yaydıkları yazılı metinleri onlar tarafından üretilen bütün propaganda metinlerini hiçbir süzgeçten geçirmeden yayınlamamız gazetecilik ilkelerine aykırıdır."
Panele SETA Medya ve İletişim Koordinatörü İsmail Çağlar ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Sernur Yassıkaya da katıldı. Konuşmacılar, katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Son Dakika › Güncel › Medyada Terörün Temsili' Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?