BDP Genel Merkezi tarafından düzenlenen ve GABB tarafından desteklenen Kentsel Politikalar Konferansı'nın ikinci gününde "Kente Sosyal ve Ekonomik Politikalar" konusu tartışıldı. Sakine Kayran'ın moderatörlüğünü yaptığı ilk oturumda Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan "İktidar, Rantçı, Cinsiyet Kıskacında Kadın Kentleri Politikamız" adıyla bir sunum yaptı. Gökkan, sistemin iktidar, rant ve kadın kavramlarına yaklaşımını dünya, ülkeler, iller, ilçeler ve mezralara kadar hiyerarşik olarak yansımasını anlattı. Kadın kotasından 14 kadın belediye başkanı, 193 kadın belediye meclis üyesi, 18 il genel meclis üyesi seçildiğini belirten Gökkan, belediyelerin kadın danışma alanları oluşturduklarını söyledi. Gökkan, belediyelere bağlı 27 Kadın Danışma Merkezi, onlarca kadın faaliyet parkı, 3 kadın sığınma evi ve 19 kadın derneği bulunduğunu söyledi.
Kadınlara istihdam alanları oluşturmak için 17 kadın kooperatifinin oluşturulduğunu, kadınlara çamaşır evleri, kuaförlük, bilgisayar işletmeciliği, resim, müzik gibi pek çok alanda kurs açıldığını ifade eden Gökkan, kentsel planlamada cinsiyete dayalı yaklaşımlar gösterdiklerini, toplumsal cinsiyet eşitliğini kent hizmetlerine yansıttıklarını anlattı. Gökkan, kadının kamusal alanını yarattıklarını, yapılarda sivil mimariye önem verdiklerini, yaya, bisiklet yolu ve engelli rampaları oluşturduklarını belirtti. Kadının sosyal ve kültürel hayata katılımını sağlamak amacıyla kadın korosu, tiyatro, gitar, keman, bağlama, def, resim, sinema gibi kurslar açtıklarını belirten Gökkan, kadın kültür evleri ve kadınların spor yapabilmeleri için açık ve kapalı mekanlar oluşturduklarını belirtti. Çatışma ve krizlerde en çok kadınların etkilendiğini ifade eden Gökkan, sosyal yardım çalışmalarında kadına öncelik verdiklerini, kadınların işyeri açması durumunda belediyelere ödenecek harç ve vergilerde yüzde 25 indirim sağladıklarını vurguladı. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele ettiklerini bu konuda pek çok çalışmaya belediyelerin imza attığını anlatan Gökkan, toplu iş sözleşmelerinde kadına yönelik şiddetin önüne geçmek amacıyla sözleşme maddelerine şiddet uygulayanların sözleşmedeki haklardan men edilmesini ve yüz kızartıcı suç sayılmasını ile disiplin kuruluna sevk edilmesini sağlayacak tedbirler aldıklarını söyledi. Gökkan, belediyelerde "Kadın-Erkek Eşitliği Komisyonları", "Kadın Komisyonları", "Kadın Kurulları", "Kadın Birimleri" ve "Kadın Müdürlükleri" oluşturulduğunu belirtti.
Gökkan, kadının evde, doğada, ağaç üstünde bile ürettiğini belirterek, yıllar önce Asuri keldanilere ait köyde çekilen bir fotoğrafını gösterdi. Gökhan, "Kendi zihniyetimizle çok iyi mücadele etmemiz lazım" diyerek, Kadın Bilim Konferansı'nın yapılması gerektiğini söyledi.
Dalgın: Kadın imar kenti oluşturulmalı
Şehir Plancısı Şilan Dalgın ise, pilot bölge olarak kabul edilen Nusaybin Kadın İmar Kenti ile ilgili çalışmaları anlattı. Kadın bakış açısı ile planlama yapmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayıcı, güvenli, yaşanabilir kent için kadın imar kenti çalışmalarını yaptığını ifade eden Dalgın amaçlarını şöyle açıkladı: "Kadın imar kentinde kadının yereldeki örgütlülüğünü güçlendirmek, kadınların özel alanlardan kamusal alanlara geçişini kolaylaştırmak, kamusal alanları eşit ve etkin bir biçimde kullanmasını sağlamak, kent yönetiminde kadın temsiliyetini arttırma ve tüm kentsel planlama karar ve uygulama süreçlerine kadının katılımı sağlamaktır."
Dalgın, bu amaçların gerçekleşmesi halinde kadın için sağlıklı, ekolojik ve güvenilir ama aynı zamanda politik kentler oluşacağını kaydetti.
Nusaybin Kadın İmar Kenti ile kentsel hizmetlerden toplumun her kesiminin eşit ve özgür bir biçimde yararlanmasını amaçladıklarını ifade eden Şilan Dalgın, yapı, mekan, ekolojik, kadının yaşamına ve kültürüne önem veren politikalar geliştirdiklerini söyledi. Nusaybin'de 13 tandır evini kadının kamusal alanı olarak oluşturduklarını anlatan Dalgın, buraları kadının sosyal mekanına dönüştürdüklerini belirtti. Nusaybin'in kimliğini koruduklarını, kentin tarihi yerlerini koruma alanları ve tescilli yapıların tespiti çalışmalarını tamamladıklarını belirten Şehir Plancısı Dalgın, çok dilli, çok kültürlü ve farklı inançların birlikte yaşamını sembolize eden Kültür İnanç Parkı kapsamında çalışmalarının ise devam ettiğini söyledi.
Dalgın, mahalle üniteleri, kadın dayanışma yeri, yaşlı gündüz bakım evi, sosyal alan, kültürel alan, park alanı, üretim alanları, halk eğitim evleri, semt spor alanı, semt pazarlarını belirlediklerini aktararak ekolojik planlamaya ilişkin ise; yaya yolu, bisiklet yolu ve yeşil alan kuşakları planladıklarını söyledi.
Konferans katılımcısı bir şehir plancısının kadına özgü imar planının kadını izole ettiği ve eşitlikçi olmadığı ve duvar ördüğü yönündeki eleştirisine Dalgın, "Kadın imar planı tersine var olan duvarları yıkıyor" dedi. Bağlar Belediye Başkanı Yüksel Baran da aynı eleştiriye "Eşit olarak yapılan şey, herkesin eşit olarak faydalandığına yol açmıyor. Kadın için kamusal alanlar yaratılması gerekiyor" yanıtını verdi.
Baran: Göç her yerdeki Kürdün sorunu
Bağlar Belediye Başkanı Yüksel Baran ise kendi sunumunu "Zorunlu Göç ve Yoksulluk" üzerine yaptı. Zorunlu göçün sadece Türkiye'deki Kürtlerin başında olan bir sorun olmadığını bugün Suriye'deki Kürtlerin hatta Kürtlerin yaşadığı her bölgeye özgü ortak bir sorun olduğunu söyledi. Baran, zorunlu göçün kentlere yansımasını anlatırken, şehirlerin kapitalistlere pazarlandığını, yoksul ve göçzedelerin ise TOKİ eliyle kentlerde "görünmez kılınmaya" çalışıldığını söyledi. Baran, "Köyden kente göç oldu, şehir bozuldu" söyleminin problemli bir söylem olduğunu, yerel yönetimler olarak şehrin eski ve yeni sakinlerine birlikte hitap etmek, hizmet etmek zorunda olduklarına dikkat çekti.
Kürtler kalifiye değil taşeron olarak tercih ediliyor
Göçle kentlere gelen her 3 erkekten 2'sinin post travmatik stres bozukluğu yaşadığına işaret eden Baran, kadınların ise daha çok sırt ağrısı, karın ağrısı gibi şikayetler yaşadığını, yaşadıkları psikolojik travmanın görünmediğini söyledi. Baran, ikinci kuşak olan çocukların ise çok sayıda hastalık yaşadığını söyledi. Ailelerin çok çocuk doğurarak seyyar satıcı, kağıt toplayıcısı olarak ekonomiye dahil etme stratejisi uyguladığını belirten Baran, kalifiye eleman sıkıntısının olduğunu, mesleki eğitim veren okulların ya az ya da yetersiz olduğunu ifade etti. "Kürtler kalifiye değil taşeron eleman olarak tercih ediliyor" diyen Baran, ülkenin batısındaki ayrımcılığın "göçmen olmaktan" değil, "etnik kökenden" kaynaklandığını bu sosyal dışlanmanın ise "ekonomiyle bağlantılı" olduğunu söyledi.
Kadını ekonomik olarak güçlendirmek için belediyelerin yaptığı projelerden söz eden Baran, yakında Bağlar'da 250 kadın pazarcı için bir pazar yeri açacaklarını söyledi. Baran, bunların tek başına yetersiz olduğunu bunun için kapsamlı bir politikanın hayata geçirilmesi gerektiğini, siyasal katılımın sağlanması, GAP'ın yeniden yapılandırılması, toprak reformunun yapılması, anadilde eğitimin yapılması, savaşa ayrılan kaynağın ekonomik ve sosyal çalışmalara aktarılması gibi öneriler yaptı.
İpek: Mesleki kurs görenlerin yüzde 70'i kadın
Konferansın ikinci oturumunu ise Lice Belediye Başkanı Fikriye Aytin yönetti. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Hafize İpek "Kentsel Yaşantıda Toplumsal Dezavantajlı Gruplar: Engelliler, Yaşlılar, Çocuklar" başlığı ile sunum yaptı. "Fırsatlara ulaşamayanlar dezavantajlıdır" diyen İpek, toplumsal dezavantajların savaşlarda daha fazla kendini gösterdiğini söyledi. Kız çocuklarının erkeklere göre daha fazla dezavantajlı olduğunu ifade eden İpek, engelliler için kaldırım işgallerine karşı çalışma yaptıklarını söyledi. Sümerpark Ortak Yaşam Alanı'nda 29 dalda mesleki eğitim verdiklerini ve bu kurslara katılanların tamamının dezavantajlı kesimlerden seçtiklerini belirten İpek, mesleki kurs görenlerin içinde kadınların yüzde 70 oranında olduğunu aktardı. Belediyeler olarak dezavantajlı kesimlere yönelik pek çok çalışma yapılabileceğini belirten İpek, belediyelerin hizmet alım personellerinin sadece yüzde 7'sinin kadın olduğuna dikkat çekti. İpek, kurs gören kadınların istihdam edilmesi için iş çevreleri ile ilişki geliştirdiklerini ve bu konuda kurumsal bir yapı oluşturulması gerektiğini söyledi. Kentteki dezavantajlı çocukları alarak Çocuk Yaz Kampı'nda tatil yaptırdıklarını ve bunu yaparken aynı zamanda çocuklara pek çok konuda eğitim verdiklerini anlatan Hafize İpek, bunların yarısının da kız çocuğu olduğuna işaret etti.
Korkmaz: Savaş en büyük halk sağlığı sorunudur
Doğubeyazıt Belediye Başkanı Dr. Canan Korkmaz ise, "Kentsel Sağlık ve Güvenlik" konulu bir sunum yaptı. "Savaş en büyük halk sağlığı sorunudur" diyen Korkmaz, her alanda olduğu gibi sağlık alanında da dezavantajlı kesimlere ve kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini söyledi. Sağlığın anadilde verilmesi, tıp eğitiminin anadilde yapılması gerektiğini belirten Korkmaz, kentlerin sağlık politikalarının ne olması gerektiği konusunda çalışmalar yürütülmesi gerektiğini ifade etti.
Son Dakika › Güncel › Sosyal ve Ekonomik Politikalar Masaya Yatırıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?