Türk-İş'ten yapılan açıklamada, demokratik sistemlerde iktidarların seçim yoluyla değişebileceği ancak çeşitli toplumsal kesimlerin seçim dönemleri dışında da kendilerini ifade etme özgürlüğüne sahip olduğu belirtildi.
Türk-İş Yönetim Kurulu, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylara ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, parktaki ağaçların kesilmesine gösterilen duyarlılığa, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanarak cevap verdiği öne sürülerek, bunun toplumda infiale neden olduğu savunuldu.
Devlet ve toplum arasındaki ilişkilerde, toplumun ortaya çıkan sorunlar karşısında, çeşitli eylem biçimleriyle kamuoyu oluşturma girişimlerinin, demokrasinin varlık nedeni olduğuna işaret edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"İstanbul'da en sade deyimiyle çevre duyarlılığı diyebileceğimiz bir protestoya karşı asla kabul edilemez bir şiddet dilinin ortaya konması, meseleyi hızlı bir biçimde Taksim Gezi Parkı konusu olmaktan çıkarıp, büyük bir toplumsal tepkiye dönüştürmüştür. Bu tür tepkiler, toplumda çeşitli nedenler üzerine ortaya çıkan sorunların algılanma biçimiyle ilgili bir rahatsızlık olarak değerlendirilmelidir. Zaman zaman her demokratik toplumda bu tür sorunların birikmesi bir muhalefet dili ve anlayışı yarattığı zaman, iktidar partileri o muhalefetin içeriğini anlayarak sorunların çözümüne doğru yeni bir yaklaşım benimserler ki bu demokrasinin diğer rejimlerden üstün tarafını ifade eder.
Demokratik sistemlerde iktidarların seçim yoluyla değişme usulü açıktır. Oy bireysel hak ve özgürlüklerin siyasal sisteme yansıyan en önemli unsurudur. Ancak demokrasilerde çeşitli toplumsal kesimler seçim dönemleri dışında da kendilerini ifade etme özgürlüğüne sahiptir ve bu özgürlük asla küçümsenemez. Dolayısıyla şiddet yöntemlerini reddeden her türlü düşünce ve muhalefet etme biçimi demokratik sistemin vazgeçilmez unsurudur."
-"Barış ve uzlaşma dili arttırılarak sürdürülmeli"
Türk-İş'in, demokrasiyi bütün ilke, kurum ve kurallarıyla savunan bir işçi konfederasyonu olduğu bildirilen açıklamada, ülke insanının, sivil muhalefet unsurlarının gösteri ve yürüyüş haklarını savunmanın ötesinde, onları provokasyonlara karşı korumanın da demokratik devletin bir görevi olduğu kaydedildi.
Seçimle gelenlerin seçimle gitmesi ilkesini savunan herkesin, aynı zamanda geniş halk kitlelerinin kendini ifade ve muhalefet hakkına da saygı göstermesi gerektiği belirtilen açıklamada, "Türk-İş, demokrasi ve özgürlükler olmadan hiçbir başarı elde edilemeyeceğinin bilinciyle, tüm toplumsal kesimlerin demokrasi içinde istikrara hassasiyet göstermesi, hükümetin de sağduyulu yaklaşımı benimseyen bir sorumluğu kamuoyuna yansıtması gerektiğine inanmaktadır" ifadesi kullanıldı.
Ülkede yaşanan eylem ve gösterilerin şiddet unsurlarından arındırılmasının, güvenlik güçlerinin süreci doğru bir şekilde yönetmesiyle mümkün olacağı savunulan açıklamada, "Toplumsal taleplerin reddedilmesini değil anlaşılmasını ifade eden bir yönetim anlayışı, bu sürecin uzlaşma içinde istikrara dönüştürülmesinin temel şartıdır. Bugün terör gibi bir sorunu çözme aşamasında olan Türkiye'nin, toplumsal muhalefetin taleplerini karşılayamayacak bir tutum göstermesi asla kabul edilemez ve ülkenin demokratikleşme sürecine zarar verir" görüşüne yer verildi.
"Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Vekili Bülent Arınç tarafından kullanılan barış ve uzlaşma dilinin artırılarak sürdürülmesi ve güvenlik güçlerinin şiddetten vazgeçmesi" talep edilen açıklamada, sürecin itidalle yönetilmesinin, hem Hükümetin hem de özgürlük yanlısı bütün sivil güçlerin tarihi sorumluluğu olduğu vurgulandı. - Ankara
Son Dakika › Güncel › Taksim Gezi Parkı'ndaki Olaylar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?