Tarihçi yazar Talha Uğurluel, " Kudüs'ü kaybedişimizin tam 100. yılına giriyoruz. Orası bizim anavatanımızdır. Oraya sahip çıkmamız gerekiyor." dedi.
Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen " Mardin'den Kudüs'e Artuk Bey" konferansına katılan Uğurluel, "Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa" kitabının tanıtımını yaparak, kitabında işlediği Kudüs ve Mardin'deki bağlantıları anlattı.
Programın ardından açıklamalarda bulunan Uğurluel, Şii Fatımilerin elinde bulunan Kudüs'ün fethi ve muhafazası için Süleyman Melikşah'ın bir takım Türkmen beylerini Ortadoğu'ya yolladığını, bunlardan Adsız Bey'in Kudüs'ü 1073 yılında fethettiğini anımsattı.
Adsız Bey'in orada Selçukluya bağlı bir devlet kurduğunu ve başkentini Kudüs olarak belirildiğini kaydeden Uğurluel, güçsüzleşen Adsız Bey'e yardım için Artuk Bey'in Mardin'den Kudüs'e gönderildiğini, Artuk Bey'in oraya yerleştiğini ve ömrünü orada tamamladığını anlattı.
Kitabın hazırlığında çok ilginç bilgilere de rastladığını aktaran Uğurluel, Mardin ve Kudüs'ün birbirine çok benzediğini ifade etti. Uğurluel, şunları söyledi:
"Bazı kaynaklarda iddia edilen Artuk Bey'in kabrinin yerini bulduk. Artuk Bey 1092 yılında vefat ediyor. Artuk Bey'in ölümünden bir buçuk asır sonra Selahaddin Eyyubi Kudüs'ü fethettikten sonra şehre girerken kapıların önlerinde şehit olanlar Artuk Bey'in yanında defnedilmiş. Artuk Bey'i o kadar çok seviyorlardı ki onun yanına defnedilmeyi kıymetli görüyorlar. Selahaddin Eyyübi'nin askerleri toplu olarak Artuk Bey'in yanında yatıyor."
"İngiltere ve İsrail, Mescidi Aksa'da Selçuklu ve Artuklu izlerini silmeye çalışıyor"
Uğurluel, İngiltere ve İsrail'in geçmişten bu yana Kudus'teki ve özellikle Mescidi Aksa'da birçok yapıda Selçuklu ve Artuklu izlerini silmeye çalıştığını öne sürdü.
Uğurluel, "Medreselerin içlerinde yaptıranların kabirleri var. Tek tek kabirleri bulduk. Hepsi saklanmış, örtülmüş, gizlenmiş. Avlunun dışı İsrail içi Ürdün. İkisi de Artuk Bey'i orada görmek istemiyor." dedi.
İsral'in oradaki izleri silme nedenini anlatan Uğurluel, şunları söyledi:
"UNESCO birkaç gün önce bir açıklamada bulundu. 'Kudüs'te Yahudi varlığına dair iz yoktur' diye. Adamlar hop oturup, hop kalktılar. Bunların en büyük derdi kendilerine ait bir takım izler bulmak. Bulup 'bak biz buradaydık' deyip bundan sonraki varlıkları için temel oluşturmak. Hıristiyanlar da aynı şeyi yapıyor. Bakıyorsunuz Mescidi Aksa'nın avlusu, Kudüs şehrinin sokakları ve birçok yapılar, elinizi salladınız bir İslam eserine çarpıyor. Fakat biz bunları unutmuşuz, ihmal etmişiz."
"Kudüs'e sahip çıkmamız gerekiyor"
Hindistan'ın bile orada arazilerinin olduğunu fakat Türkiye'nin bir karış toprağının olmadığını vurgulayan Uğurluel, "Halbuki gördüğümüz binaların yüzde 85'i bizim dedelerimize ait. Vakfiyeleri bile duruyor." dedi.
Herkesin Kudus'ü görmesi gerektiğini kaydeden Uğurluel, "Bugün Kudus'e her yıl 400 bin turist gidiyor. Türkiye'den ise 20 bin. Kudüs'ü yeniden hatırlamalıyız .Oradaki izlerimizin farkında olmalıyız. Yavuz Sultan Selim tam 400 sene önce 1516 yılında Kudüs'e girdi. Kudüs'ün fethinin 400. yılındayız. Biz Kudüs'ü 1917 yılında kaybettik. Kudüs'ü kaybedişimizin tam 100. yılına giriyoruz. Orası bizim anavatanımızdır. Oraya sahip çıkmamız gerekiyor." diye konuştu.
Son Dakika › Güncel › Tarihçi Yazar Uğurluel Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?