Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 2008-2012 döneminde gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel usul kurallarına aykırı şekilde yapılan işlemlerin, kamuoyunu meşgul ettiğini ve uluslararası alanda yansımalarının olduğunu belirterek, "Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, yargıçların, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlalleri, adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı şekilde değerlendirmemiz gerekir." dedi.
Cirit, Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen "Yargıtay Kararları Işığında Arama, İletişimin Denetlenmesi ve Hukuka Aykırı Deliller" başlıklı panelin açılışında konuştu.
Yargıtay'ın, "hukukun ülkede eşit ve tutarlı şekilde uygulanmasını sağlamak" ve "adli yargı mahkemelerince verilen kararların hukuka uygunluğunu denetlemek"le görevli, bağımsız, yüksek mahkeme olduğunu vurgulayan Cirit, bu işlevinden dolayı Yargıtay'ın Türkiye'nin adalet politikasına kayıtsız kalmasının düşünülemeyeceğini söyledi.
İsmail Rüştü Cirit, tarihsel gelişim ve kurumsal amaçlar bakımından Yargıtay'ın adalet sisteminin iyi işlemesi için daha aktif davranması, sistemin aksayan yönlerini muhataplarıyla paylaşması gerektiği gibi diğer adalet kurumlarının. kamu kuruluşlarının ve özellikle üniversitelerin iş birliği taleplerine olumlu bakması gerektiğini ifade etti.
Yargı sistemindeki sorunların çözümünün, kurumlar arası iş birliği, toplumun adalet bilincinin yükseltilmesi ve sorunların bütünsel olarak değerlendirilmesiyle mümkün olduğunu anlatan Cirit, şu bilgileri paylaştı:
"2014 istatistiklerine göre, ceza yargılaması alanında ülkemizde 6 milyon 800 bin ihtilaf olmuş, bu 6 milyon 800 bin ihtilafın yaklaşık yarıya yakını, kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla sonuçlanmış, geri kalan yüzde 50'sinde ise dava açılmış. 2014 yılı adli sicil istatistiklerine göre 1 milyon 455 bin 983 dava, yaklaşık açılan davaların yüzde 37,1'i mahkumiyetle sonuçlanmış, hürriyeti bağlayıcı ceza, adli para cezası, erteleme, güvenlik tedbirleri ve diğer mahkumiyetler şeklinde sonuçlanmış. Bunların yüzde 17,3'ü, 681 bin 275 civarında dava, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanmış. Bunları da ceza olarak aldığımızda, açılmış olan davaların yüzde 55 civarı mahkumiyet ile sonuçlanmış. Demek ki geri kalan yüzde 45'lik oran ki bunların içerisinde yüzde 20,5 beraat kararı var, burada sistemin çok iyi işlemediğini, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı ile ilgili birçok ihlallere yol açıldığını görmek mümkün."
Cirit, mahkemelerin delil toplamakla uğraşmaması ve "en kestirme", "en adil" çözümler üretmesi gerektiğine işaret ederek, "Hukuka aykırı delillerle Ceza Muhakemesi Kanunu'na aykırı iletişimin tespitine dayalı olarak açılan davalar, masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını ciddi bir biçimde ihlal etmektedir. Soruşturma netliği sağlanmadığı sürece lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesi başta olmak üzere insan haklarına yönelik risklerin kontrol edilmesi mümkün değildir. Bu noktada soruşturmanın etkinliğinin sağlanmasının çok önemli bir aracı olan iddianamenin iadesi müessesesini iyi işletemediğimizi düşünüyorum. İddianamenin iadesi kurumunu doğru ve yerinde işletilebilmesi becerisini gösterebilseydik, mahkemelerdeki dava sayısını düşürebilir, lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesi ihlallerini azaltabilirdik." diye konuştu.
Karşılaştırmalı hukukta alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının etkin bir şekilde kullanılması suretiyle ceza ve hukuk davalarına konu olacak ihtilafların giderilmesi yönünde eğilim bulunduğuna değinen Cirit, dünyadaki iyi uygulama örneklerin dikkate alınarak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin hukuk sistemine yerleştirilmesinin, yargının ağır iş yükünün azaltılması bakımından zorunluluk olduğunu vurguladı.
Cirit, Türkiye'de tüm ihtilafların yargı içinde çözüldüğünü belirterek, ABD'de ceza pazarlığı sistemiyle tüm ceza ihtilaflarının yüzde 95'inin, İngiltere'de hukuk ihtilaflarının yüzde 98'inin yargı dışında çözüldüğünü kaydetti.
İyi örnekleri de göz önüne alarak, alternatif çözüm yöntemleriyle ilgili çalışmaların çıktılarının kamuoyuyla paylaşıldığını dile getiren Cirit, bu yıl içinde arabuluculuk, uzlaştırma, dava açılmasının ertelenmesi ve tahkim gibi müesseseleri daha işlevsel, daha iyi çalışır hale getirmek istediklerini ifade etti.
"İletişimin denetlenmesi ve hukuka aykırı deliller konusunda çalışmalarımızı aralıksız sürdürmemiz gerek"
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 2008-2012 döneminde gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel usul kurallarına aykırı şekilde yapılan işlemlerin kamuoyunu meşgul ettiğini ve uluslararası alanda yansımalarının olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, yargıçların, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında söz konusu ihlalleri, adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı şekilde değerlendirmemiz gerekir. Sahte belge, dijital delil üretilmesi, gizli tanıklık, yasa dışı dinleme, yasa dışı teknik takip gibi koruma tedbirleri, son yıllarda Türk kamuoyunun ve hukukçuların neredeyse birinci gündem maddesi olmuş, hukuki güvenlik ve toplumsal barış, ciddi bir şekilde risk altına girmiştir. Bu şekilde çok sayıda iç hukukun en temel kuralları ihlal edilerek yapılan adli işlemlerin başta ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı olmak üzere temel insan haklarını ihlal ettiği, Türk mahkemelerinin yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de verdiği içtihatlarla belirlenmiştir.
Ülkemizde buna benzer olayların tekrar yaşanmaması için iletişimin denetlenmesi ve hukuka aykırı deliller konusunda çalışmalarımızı aralıksız sürdürmemiz gerekir. "
"Hukuk eğitiminin 5 yıla çıkarılması gerektiğini düşünüyorum"
İnsan hakları, hukuk ve demokrasinin geliştiği toplumlarda iyi işleyen ve doğru yapılandırılan eğitim sisteminin demokrasinin teminatı olarak görüldüğünü anlatan Cirit, "Bu açıdan soruna yaklaştığımızda eğitim sisteminin öncelikli hedefi bireylere, matematik, dil bilgisi, fizik, kimya gibi bilgileri vermek değil, doğru davranış biçimlerini öğretmek olmalıdır. Bireylerin birbirleriyle anlaşabilmeleri, ön yargılı davranmaktan kaçınmaları, görgü ve nezaket kuralları, hoşgörülü davranmaları, emeğe ve liyakata saygı duyulması, yardımlaşma ve dayanışma duygusunun güçlenmesi, eğitim sisteminin en önemli ve öncelikli amaçları arasında kabul edilmelidir." ifadesini kullandı.
Cirit, son yıllarda Türkiye'deki en önemli sorunlardan birinin de "iyi hukukçu yetiştirmekte yaşanan güçlükler" olduğunu belirterek, şu görüşleri dile getirdi:
"İyi bir hukuk sistemi için sadece iyi hakimlere değil, iyi Cumhuriyet savcılarına, iyi avukatlara, hiç şüphe yok ki çok iyi akademisyenlere ihtiyacımız vardır. İyi hukukçu ise ancak doğru yapılandırılmış genel eğitim sistemi üzerine kurgulanan hukuk eğitimi ile geliştirilebilir. Genel eğitim sisteminde temelleri atılması gereken felsefe, mantık, sosyoloji gibi ana derslerin hukuk eğitimi sırasında yetişkin eğitiminin gereklerine uygun metotlarla ve zengin içerikle hukuk öğrencilerine verilmesi gerekir. Hukuk teknisyenleri değil, hukuk mühendisleri yetiştirme şeklinde bir iddiamız olması için hukuk tarihi, siyasi tarih gibi derslerin yanı sıra hukuk felsefesi, hukuk psikolojisi, hukuk sosyolojisi gibi derslerin de verilmesi gerekmektedir. Şahsi olarak hukuk eğitiminin 5 yıla çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. İyi bir Türkçe ve dil bilgisi, hukuk felsefesi, hukuk tarihi, hatta analitik düşünce açısından matematik dersi dahi birinci sınıfta verildikten sonra ikinci sınıftan itibaren normal lisans derslerinin başlaması ve hukuk fakültelerinin 4. ve 5. sınıflarında da mühendislik ve mimarlıkta olduğu gibi staj eğitimi görmeleri lazım."
Son Dakika › Güncel › Yargıtay Başkanı Cirit Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?