Hukuk Adeta Siyasi Tarafların Hesaplaşma Alanı Haline Getiriliyor" - Son Dakika
Güncel

Hukuk Adeta Siyasi Tarafların Hesaplaşma Alanı Haline Getiriliyor"

Hukuk Adeta Siyasi Tarafların Hesaplaşma Alanı Haline Getiriliyor"

Son 3-4 Yıldır Toplum Olarak Bambaşka Hukuk Sorunlarını İzliyoruz. Örneğin Gözaltında Tutukluluk Süresi, Adaletin Doğru Dağıtılması İçin Aksaklıklar Taşıyabiliyor"

05.04.2010 12:46

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TüSİAD) tarafından kamuoyunda hukuk devleti bilincinin güçlenmesine katkı sağlamak ve lisans veya lisansüstü düzeyde hukuk eğitimi almış 40 yaş altı genç hukukçuları özgün çalışmalar yapmaya teşvik etmek amacıyla gerçekleştirilen "En iyi Genç Hukukçu" ödül töreni Sabancı Center'da yapıldı.

Törende konuşan TüSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ümit Boyner, ödüle geçen yıl 7, bu yıl ise 16 başvuru yapıldığını aktararak, "Hukuk Devleti kavramı her şeyden önce hukuka saygı ve hukukun üstünlüğü olarak algılanması gerekiyor. Bu ise hukuku yapanların ve onu uygulayanların öncelikle yine hukukla bağlı olmalarını vatandaşların ayrım gözetmeksizin kanunlar önünde eşit olmasını ve yönetenlerin her zaman ve her konuda hesap verebilir olmalarını gerektiriyor" dedi. Bu bağlamda tüm dokunulmazlık ve ayrıcalıkların kaldırılmasının, hukuk devletinin ve kanun önünde eşitliğin vazgeçilmez bir unsuru olarak ortaya çıktığını söyleyen Boyner, istikrarlı kalkınma ve sürdürülebilir büyümenin refah düzeyinin yükseltilmesinin koşulu olduğunu, istikrarlı kalkınmanın çağdaş demokratik kurum ve kuralların yerleştiği çoğulculukla katılımcılığın kurumsallaştığı birey haklarının garanti altına alındığı hukuk devleti ile mümkün olacağını anlattı.

BAĞIMSIZ YARGI VURGUSU

Boyner, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri tam olarak yerleşmeden ulaşılan refah düzeyinin kalıcı olmasının olanak dışı olduğunu kaydederek, "Biliyoruz ki, yargı reformu hem yapısal hem de zihinsel dönüşümleri kapsamak zorunda. Epeydir biliyorduk ki, yargı mensuplarımızın ağır iş yükleri, adalete ayrılan paylar ve bu payların kullanımı sorundu. Adalet yavaş ve geç tecelli edebiliyor, bazen de doğru dağıtılamıyor. Ama son 3-4 yıldır toplum olarak bambaşka hukuk sorunlarını izliyoruz. Örneğin gözaltında tutukluluk süresi, adaletin doğru dağıtılması için aksaklıklar taşıyabiliyor. Suçlanmadan veya suç tespit edilmeden aylarca hatta yılı aşan sürelerde vatandaşlar hapislerde tutulabiliyor ve hayatlarından hiçbirşey çalınmamış gibi salıverildiklerini görüyoruz. Küçük çocuklar taş attıkları için terörist muamelesi görebiliyorlar ve terörist gibi hüküm giyebiliyorlar. Bazı hukukçuların elinde hukukun siyaset aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Hukuk adeta siyasi tarafların hesaplaşma alanı haline getiriliyor. Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde adalet, en geri olduğumuz, mutlaka ve hemen ciddi reformlara tabi tutulması gereken yer. Adalete güvenmeden yaşayabilir miyiz? Adalet duygusunu yitirmiş bir toplum olarak ilerleyebilir miyiz? 'Türk adaletine güveniyorum, güvenim sonsuzdur' klişesine toplum vicdanında inandırıcılık kazandırmak zorundayız. Bağımsız ve tarafsız yargı ve özgür savunma makamının hayata geçmesinin yanı sıra adaletin gecikmemesi, çağdaş fiziki şartların sağlanması, nitelikli yargı personelinin varlığı çağdaş bir adalet sistemine sahip olmak için çok önemli" diye konuştu.

Bugün Türkiye'de yargı erkinin işlevinin ve sınırlarının halen yoğun olarak tartışılıyor olmasının, kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerine ilişkin anlayışın henüz parlamenter demokrasinin gerektirdiği düzeye ulaşmadığının bir göstergesi olarak yorumlanabileceğini belirtti.

YARGILAMANIN çAĞDAŞ OLABİLMESİ İçİN HIZLI OLMASI GEREKİYORTüSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Parlamento İşleri Komisyonu Başkanı Haluk Dinçer de, "En iyi Genç Hukukçu" ödüllerinde her yıl farklı bir konunun ele alınacağını söyleyerek, "2009 yılı konusu 'Medeni Yargılama Hukuku' idi. Ödüle aday hukukçulardan mahkemelerin etkinliğinin ve derinliğinin arttırılması ve dava süresinin nasıl kısalacağına ilişkin öneriler ve benzeri konuları işleyen bilimsel nitelikte hazırlanmış, rapor, kitap, makale ve benzeri çalışmalarla başvurulması için çağrı yaptık. 'Medeni Yargılama' başlığı altında maghkemelerin etkinliği ve yargılama süresi konularını seçmemizin sebebi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6. maddesinde ifadesini bulan 'adil yargılanma hakkı' istikametinde adli yargıda reform ihtiyacıdır. Yargılamanın çağdaş standartlarda olabilmesi için herşeyden önce hızlı olması gerekiyor. ülkemizde ancak hukuk devletinin tüm kurumlarıyla yerleşmesiyle kaliteli bir yargılama düzenine erişebilir ve çağdaş bir hukuk sistemine sahip olabiliriz" diye konuştu.

"En İyi Genç Hukukçu" ödülünü kazananı açıklayan Jüri Başkanı Prof. Dr. Yavuz Alangoya ise, "Jüri heyetinin 26 Ocak 2010 Salı günü yapılan toplantısında başvurular ayrı ayrı ele alınmış ve yapılan nihai değerlendirme sonucunda aşağıda yer alan gerekçe ile İstanbul üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Sayın Mert Namlı'nın 'Medeni Usul Hukuku'nun Yasama üstü Kaynakları çerçevesinde Fransız ve Türk Hukuku'nda çelişmeli Yargılama İlkesi' başlıklı çalışması oy birliği ile ödüle layık bulunmuştur" dedi.

Konuşmaların ardından ödüle hak kazanan Mert Namlı'ya ümit Boyner tarafından ödülü takdim edildi.

Dilhun GENçDAL - Tahsin LALE İSTANBUL - DHA)

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Hukuk Adeta Siyasi Tarafların Hesaplaşma Alanı Haline Getiriliyor' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement