Kara Harp Okulundaki Darbe Girişimi Davası - Son Dakika
Güncel

Kara Harp Okulundaki Darbe Girişimi Davası

Kara Harp Okulundaki Darbe Girişimi Davası

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözleşmeli subay adaylarının da bulunduğu 164 kişinin yargılanması sürüyor.

10.05.2017 13:56

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulunda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözleşmeli subay adaylarının da bulunduğu 164 kişinin yargılanması sürüyor.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki mahkeme salonunda görülen davada savunma yapan sanık kursiyer İsmail Yalın, 15 Temmuz'da içtimadan sonra "silah başı" alarmını duyup diğer arkadaşları gibi kamuflaj giydiğini ve rastgele şarjörsüz bir silah aldığını söyledi.

Toplanma yerine gittiğinde arkadaşlarından ne olduğuna dair farklı şeyler duyduğunu anlatan Yalın, yemekhaneden sonra tören alanına götürüldüklerini dile getirdi.

Yalın, burada tanımadığı rütbeliler olduğunu ifade ederek, rastgele 15'erli gruplar yapılıp, güvenli bölgeye götürüleceklerinin söylendiğini aktardı.

Bu sırada bir bomba patladığını, patlamanın basıncını dahi hissettiklerini iddia eden Yalın, şöyle konuştu:

"Helikoptere binmek için yarışan arkadaşlarımız vardı, bir an önce buradan kurtulalım diye. Ben de son binenlerden biriydim. Yanımıza rütbeli binmedi. Sonra okul bahçesi gibi bir yere indi helikopter. Biraz rahatlamıştım. Güvenli bir yere geldiğimizi zannetim. İndiğimde bir baktım çatışma sesleri geliyor. Güvenli bir yere benzemiyordu. Sonra Özel Kuvvetlerden biri gelerek 'Benimle gelin.' dedi. Bir duvarın dibine oturttu bizi. Silahımızda şarjör ve mühimmat olmayınca bağırdı bize. 'Benimle gelin.' dedi, gitmek istemedik, 'Ne haliniz varsa görün.' dedi. Bir duvar dibine yattım. Özel Kuvvetlerden birinin karşıya doğru ateş ettiğini gördüm. Halka ateş ettiğini görünce şok oldum. Duvar dibine yattım yine. Bir helikopter yaklaştı, bulunduğum yerin 2-3 metre yakınına ateş etti. Elime şarapnel parçası geldi. Zaten kaçmayı düşünüyorum. Elimdeki küçük kanama üzerine 'Revire gideyim' deyip, rütbeliye sordum. 'Yaralandım' dedim. Elindeki silahı gösterip 'Geç lan yerine' dedi. Orada bir tane rütbeli arkasını dönüp uzaklaşınca benim yanıma gelip 'ben sizi götüreyim' dedi. Erle kaçmaya başladık. Hızla revire gittik. Hemşire vardı. 'Elimi iyice sarki yaramın büyük olduğu sanılsın, kolumu boynuma da as' dedim. O da yaptı. Korkmuştu. Sonra revirin olduğu yere de bomba attılar. Camları kırıldı. Oradan tuvalete koştum. Bir süre saklandım."

Kendisi gibi yalan söyleyerek kaçmak isteyen Yunus Emre Bilgin'in de revire geldiğini anlatan Yalın, burada revire kayıt yaptırdıklarını belirtti. Yalın, Üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in geldiğini, okuldan olduğu için önce güvenmediği komutana inanıp buradan çıktıklarını ve polislerce TÜİK binasına alındıklarını ifade etti.

Darbe girişiminin başarılı olması için hiçbir eylemde bulunmadığını öne süren Yalın, FETÖ/PDY ile bağlantısı bulanmadığını söyleyerek tahliyesini talep etti.

Sanık kursiyer İsmail Çetiner de helikoptere bindirilip Genelkurmay Başkanlığına getirildiklerinde, buranın güvenli bölge olduğunun söylendiğini anlattı.

Çetiner, silah sesleri duyduğunu, sonrasında Genelkurmay Başkanlığı tabelasını gördüğünü, yanlarındaki bir yüzbaşı ve teğmene burada halk olduğunu ve niye getirildiklerini sorduğunu ifade ederek, Karargahın işgal edilmeye çalışıldığını, Genelkurmay Başkanının da içeride bulunduğunu, korunması gerektiğini söylediklerini dile getirdi.

Anlatılanın doğru olmadığını sonradan anladığını belirten Çetiner, diğer kursiyerlerle kaçmaya çalıştığını ancak bunu gerçekleştiremediklerini söyledi. Çetiner, sabah saatlerinde yine kaçmak istediklerini ve diğer arkadaşlarını da görünce onlarla uzaklaşarak polislerin yardımıyla TÜİK binasına geçtiklerini bildirdi.

Sanık kursiyer İsa Tüfenk de helikopterden indiğinde etrafında tanklar bulunduğunu, neresi olduğunu sorduğunda "güvenli bölge" dendiğini belirtti.

Genelkurmay Başkanlığı olduğunu sonradan öğrendiği yerde, silahlarının boş olmasının üzerine mühimmat verilmek istendiğini ancak tüfeklerine uygun mühimmat bulunmadığı için bunun gerçekleştirilmediğini dile getiren Tüfenk, hava aydınlandıktan sonra kaçıp polise sığındıklarını söyledi.

"Ölüme kadar yolu var"

Sanık kursiyer İsmail Erkan ise "silah başı" alarmı verilmesinin Afyonkarahisar'da yapılacak tatbikat için olduğunu düşündüğünü, kamuflajını giyip rastgele şarjörsüz bir silah aldığını ifade etti.

Daha sonra kursiyerlerin toplandığı otopark alanına gittiğini belirten Erkan, bir tuğgeneral, bir binbaşı ve onlarla birlikte bir subay daha gördüğünü ancak konuşulanları duyamadığını söyledi. Ne konuşulduğunu takım komutanı Üsteğmen Atilla Kahraman'a sorduğunu ve onun da "Seferberlik ilan edildi, bundan sonra emirlere uymamanın ölüme kadar yolu var." dediğini bildirdi.

Erkan, bunun da kendisini korkutup tedirgin ettiğini iddia ederek, bundan sonra helikoptere bindirilip Genelkurmay Başkanlığına getirildiklerini ve burada yaşadıklarını anlattı. Buradan, Üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in yol göstermesiyle çıktıklarını dile getiren Erkan, polisin gözaltına almasından sonra kötü muameleyle karşılaştığını iddia etti.

Sanık kursiyer İsmail Tunç da Kara Harp Okulunda diğer kursiyerlerle beklerken, içeri ateş açıldığını ve teröristlerin okula sızdığını duyduklarını savunarak, bundan dolayı helikopterle tahliye edileceklerini düşündüğünü söyledi. Tunç, helikoptere bindiğinde şarjör ve mühimmatı da bulunmadığını belirterek, Genelkurmay Başkanlığına indiklerinde duyduğu silah seslerinden sonra helikopterin vurulduğunu ve acil iniş yaptığını sandığını ileri sürdü.

Bir ara arkadaşlarından ayrı düştüğünü ifade eden Tunç, eski birliğinden astsubay bir arkadaşını aradığını, onun da kalkışma olduğunu söylediğini belirtti.

Yanına gelen bir rütbelinin "Arkadaşlarından sen sorumlusun" dediğini ancak kendisinin emir verme yetkisi olmadığını söylediğinde "Hain şerefsiz, benim verdiğim emri uygulayacaksın" diye bağırdığını iddia eden Tunç, arkadaşlarının yanına gitmek istediğini söyleyince de bu rütbeli tarafından küfür edilerek kovulduğunu öne sürdü.

Genelkurmay 2. Başkanı'nın koruması olduğunu öğrendiği kişinin yardımıyla Karargahtan dışarı çıktıklarını dile getiren Tunç, polislere sığındıklarını söyledi.

Tunç, 17 Temmuz akşamına kadar polislerle çay içip sıcak yemek yediklerini ancak bu tarihten sonra kötü muameleyle karşılaştıklarını iddia etti. Suçlamaları kabul etmeyen Tunç, tahliye talebinde bulundu.

Sanık kursiyerler İsmail Mesci ve Korkmaz Kazan'ın da savunma yaptığı duruşmaya öğle arası verildi.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Kara Harp Okulundaki Darbe Girişimi Davası - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement