Ünlü oyuncu Hülya Koçyiğit, iki yeni projeyi hayata geçirme hazırlığında... Biri yıllardır yapmak istediği 1960 İhtilali'ni anlatacağı sinema filmi, diğeri ise yoksul bir kadının hikayesi... 60 İhtilali'nin anlatılacağı filmde Adnan Menderes'in eşini canlandırmayı planladığını belirten Koçyiğit, diğer filmde ise yönetmen koltuğuna oturacak. Usta oyuncu ile yeni projelerini, Selim Soydan ile bitmeyen aşkını, özel hayatını ve yeni nesil oyuncularla ilgili düşüncelerini konuştuk...
FİLM YÖNETECEĞİM
Yeni film projeleriniz var. Ne durumdalar?
Biri yönetmenliğini üstleneceğim bir kadın hikayesi... Şehrin kenar köşelerinde var olmaya çalışan bir kadını anlatacağım. Bir de 'Ölmeden yapmak istiyorum' dediğim 60 İhtilali'ni konu alan bir senaryo var.
Bu projelerden birinde oynayacak mısınız?
Oynarsam 60 İhtilali'ni konu alan filmde Adnan Menderes'in eşini oynamak istiyorum. Diğeri benim oynayabileceğim yaşta bir kadın değil, daha genç...
GÜZEL BİR MACERA
Bu kadın için oyuncu düşündünüz mü?
Çok fazla tanınan biri olmasını istemiyorum.
Sinemaya ilk başladığınız yıllarda bu konuma gelebileceğinizi tahmin eder miydiniz?
Hayır edemezdim, öyle bir hayal kuramazdım. Genç neslin bizim filmlerimizi izliyor olmasına da şaşırıyorum.
Sizin hayatınızı anlatan bir film çekilmesini ister misiniz?
Daha önce bunu düşünmedim ama olabilir.
Meslekte 50 yılı geride bıraktınız. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?
Çok güzel duygular hissediyorum. Birçok insanın hayal bile edemeyeceği kadar çok insan tanıdım. Çok insanın hayatına girmeye çalıştım. Bu kadar çok karakteri yaşamış olmak çok güzel bir macera...
Siyasete girmeyi düşünür müsünüz?
Siyaset gibi bir hevesim yok. Kendi mesleğimi yaparak çok daha fazla etkili olabileceğime inanıyorum.
Çok küçük yaşlarda şöhretle tanışmış biri olarak bu şöhretin başınızı döndürdüğü zamanlar oldu mu?
Hayat böyle bir şey diye düşünüyordum. Çünkü başka türlüsünü bilmiyorum. Ne kadar yükselirsen o kadar mütevazı olunuyormuş. Hayat bunu öğretiyor.
ÇOĞALAN BİR AŞK
Örnek bir evliliğiniz var. Sizin yaşadığınız bitmeyen aşk mı?
Çoğaltmaya çabaladığım bir aşk... Bu tabii ki karşılıklı olması gereken bir şey. Paylaştığımız şey o kadar değerli ki her geçen gün daha da önem kazanıyor. Onu en iyi şekilde korumak gerekiyor. Bizim anlayışımız böyle. Ama bu tek başına başarılabilecek bir şey değil.
Sizce şimdi durum nasıl?
İlişkileri de mal tüketir gibi tükettiğimizi düşünüyorum. En küçük aksaklığa tahammülümüz yok. O zaman bırakıp olduğu yerde tekrar hayata devam ediyoruz.
Sağlığınıza ve güzelliğinize her zaman özen gösterdiğinizi söyleyebilir misiniz?
Medeni insanlarız. Bir şehir hayatımız var. Belli bir bilgimiz var. Beslenme adına doktor kontrolünde vücudun ihtiyacı olan vitaminleri alıyorum. Bazen fotoşoplu resimlerimiz çıkıyor. "Botox yaptırmış" diyorlar ya da "Estetik olmuş" gibi laflar duyuyorum. Öyle bir şey yok. Benim yaradılışım buna izin vermiyor ama yapanlara saygı duyuyorum.
Oyuncuların estetik ameliyat olmasını nasıl karşılıyorsunuz?
Çok riskli. Belki de bu yüzden uzak duruyorum. Çünkü oyuncuya ifade gerekli. O ifadeyi ondan silip atacak şey çok acıklı. Batılı oyuncular müthiş spor yapıyor. Hiçbirinin vücudunda sarkma yok. Ayrıca olduça sade makyaj yapıyorlar. Ne kadar doğal olursan karşılaşacağın rol çeşidi de o kadar çoğalır. Rol için değişebilme şansın var. O nedenle estetiği hiç düşünmedim.
#Sayfa#
KIVANÇ'IN ÇABASI ÇOK ETKİLEYİCİ
Kenan İmirzalıoğlu: Muhteşem...
Kıvanç Tatlıtuğ: Oyuncu olabilmek için gösterdiği ciddi çaba, mesleğe duyduğu saygıyla beni çok etkiledi.
Beren Saat: Onunla çok yakın elektrik kuramadım.
Demet Evgar: Canım kadar çok seviyorum. Çok iyi bir oyuncu, çok daha iyi şeyler yapacağını düşünüyorum. Yeteneğini sonuna kadar zorlayan bir oyuncu.
Tuba Büyüküstün: Tuba'yı da seviyorum. Annesinden oyuncu olarak doğmamış ama işin içine girdikten sonra çok saygıyla yaklaşmış ve kendisini geliştirmek için çabalıyor. Bir de çok güzel. Olağanüstü bir fiziği var. O çabayla o fiziği seyretmekten keyif alıyor insan...
Bergüzar Korel: Babası benim arkadaşımdı. Çok güzel, işin gerektirdiği saygı var onda. Kendisini daha fazla geliştirecek ve çok iyi olacak.
TORUNLARIMIN HİÇBİRİNİN OYUNCULUKLA ALAKASI YOK
Torunlarınızla ilişkileriniz çok güzel... Peki kararlarında size danışıyorlar mı?
Tabii ki danışıyorlar ama her zaman son karar onların. Tecrübe etmeliler, denemeliler, ellerinin yandığını görmeliler. Kendi kararlarını kendileri vermeliler. Hayat tecrübem bana ne öğrettiyse onlara aktarmaya çalışıyorum. Yarısını dinleyip yarısını dinlemedikleri oluyor. Kendileri yaşamak istiyorlar. Herkes gibi onlar da bu şekilde öğrenecekler. Bir sürü insan tanıyoruz ama yine de bir sürü hatalar yapıyoruz. Bu illa insanın yaşaması ve karar vermesi gereken bir şey...
OTEL ÇOCUĞU
Küçük torununuz Aslışah, Çeşme'de bir otel işletiyor. Bu nasıl bir deneyim oldu?
Bunlar otel çocuğu ve işin mutfağını iyi biliyorlar. Çeşme'de bir otel çalıştırmaya başladılar. Oraya hazırlıklar için gidip gelirken bir butik otelde kalıyorlardı. Aslışah da böyle küçük bir otel nasıl işletilir diye hevesleniyor. Babasına "Böyle bir şey yapmak istiyorum, bana destek verir misin?" dedi. Sonra bana gelip "Anneanneciğim; hem çalışıp hem de okuyacağım. Kendime olan güvenimi kazanmak istiyorum. Babama borçlandım. Çalışarak ödeyeceğim. Yaz aylarında çalıştırabileceğim bir yer... Çok aklıma yattı. Sen ne dersin?" dedi. Ben de "Aferin sana derim" dedim.
Ziyaret ettiniz mi?
Gittiğimde inşaat yapıyordu. Sonra bitmiş. İlk müşterileri de girmiş.
Torunlarınızın oyunculuğa hiç ilgisi olmadı mı?
Maalesef her ikisinin de ilgisi yok. Onlar daha çok sporcu olarak büyüdü. İkisi de kayak alanında uluslararası yarışmalara girdi. Derecelerle Türkiye'ye döndüler, milli sporcu oldular. Sorumlulukları arttığı zaman yarışçılığı bıraktılar. Ama devamlı kayıyorlar. Denizde de su sporları yapıyorlar.
Sabah : http://www.sabah.com.tr
Son Dakika › Magazin › Ne Kadar Yüksek O Kadar Mütevazı! - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?