Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2013 yılında altın hariç dış ticaret açığının geçen yıla göre iyileşme göstererek 89,2 milyar dolar olmasını beklediklerini bildirdi.
Babacan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, Türkiye olarak G-20 bünyesindeki tüm karar alma süreçlerine aktif bir şekilde katkı sağlarını belirterek, Türkiye'nin 2015 yılında G-20 platformuna başkanlık edeceğini ve bu sayede küresel gündemin belirlenmesinde ve küresel ekonomiye yön vermede etkin bir rol alacağını söyledi.
Babacan, 2013 yılının ilk yarısında küresel büyüme, ticaret ve finansal koşullardaki olumsuzluklara rağmen Türkiye ekonomisinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 oranında büyüdüğünü ifade ederek, "Yılın ikinci yarısına ilişkin göstergeler 2013 yılı tamamında büyümenin geçtiğimiz yılki seviyesinin üzerinde, yüzde 3,6 olarak gerçekleşeceğine işaret etmektedir" dedi.
Bu yılın sekiz aylık döneminde istihdam artış hızının, hem geçen yılki seviyesinin hem de uzun dönem ortalamasının üzerine çıktığını anlatan Babacan, istihdamdaki güçlü seyre rağmen işgücüne katılım oranındaki artışın, işsizlik oranının bu yıl tedrici olarak yükselmesine yol açtığını kaydetti. Babacan, 2013 yılında işsizlik oranının yüzde 9,5 seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.
Bu yıl ihracat pazarlarındaki büyümenin beklenenden zayıf seyrettiğini, buna rağmen altın hariç ihracattaki artış hızının geçen yılın üzerinde olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:
"2012 yılında yüzde 4,3 olan altın hariç ihracat artış hızının bu yıl yüzde 7,3 olmasını bekliyoruz. Bu performansta uygulanmakta olan ürün ve pazar çeşitlendirmesi politikaları önemi rol oynamaktadır. Ana ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği'ndeki sınırlı toparlanma da ihracatımıza olumlu katkı sağlamıştır. İç talepteki ve üretimdeki toparlanma eğilimine bağlı olarak 2013 yılında altın hariç ithalat geçen yılın üzerinde bir artış göstermiştir. Altın hariç ithalatın bu sene sonunda yüzde 4,2 oranında artmasını öngörüyoruz. Bu gelişmeler sonucunda 2013 yılında altın hariç dış ticaret açığının geçen yıla göre iyileşme göstererek 89,2 milyar dolar olmasını bekliyoruz. Bu gelişmeler çerçevesinde altın hariç cari işlemler açığının 2013 yılında geçen yıla göre 3,5 milyar dolar azalarak 50 milyar dolara gerilemesi beklenmektedir. Altın dahil cari işlemler açığının ise bu yıl sonu itibarıyla 58 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. "
Son dönemde küresel piyasalarda ortaya çıkan dalgalanmalara bağlı olarak Mayıs-Ağustos döneminde Türkiye'den de sermaye çıkışının yaşandığına işaret eden Babacan, bu dönemde görülen sermaye çıkışının yurtdışı yerleşiklerin Türkiye'de sahip oldukları toplam portföy stoku ile kıyaslandığında sınırlı kaldığını, Eylül-Ekim döneminde ise portföy yatırımlarında net girişlerin görüldüğünü belirtti.
-Rezervler 134,3 milyar dolar
Babacan, Merkez Bankası brüt döviz rezervlerinin, Mayıs ayında başlayan dalgalanma öncesi seviyelere yaklaştığını ve 25 Ekim itibarıyla altın dahil rezervlerin 134,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Hükümetleri döneminde uzun vadeli programları tutarlı, güvenilir, gerçekçi bir biçimde hazırlamanın ve titizlikle uygulamanın temel felsefeleri olduğunu ifade eden Babacan, 2014-2016 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı 8 Ekim 2013 tarihinde kamuoyuna ilan ettiklerini hatırlattı.
Makro ve yapısal politikaların eşgüdüm içerisinde yürütülmesine büyük önem veridiklerini vurgulayan Babacan, "Başkanlığını yaptığım Ekonomi Koordinasyon Kurulu, ekonomik istikrarla ilgili gelişmeleri izlemekte ve değerlendirmekte; ekonomi politikaları ile plan ve programların tespitinde, uygulanmasında koordinasyonu temin ederek gerekli adımların hızlı bir şekilde atılmasını sağlamaktadır" dedi.
Kamu maliyesindeki disiplinli duruşun 2013 yılında da devam ettiğini anlatan Babacan, "Gayri safi yurtiçi hasılaya oran olarak yüzde 2,2 olarak belirlediğimiz merkezi yönetim bütçe açığının öngörülenden yüksek gerçekleşen özelleştirme gelirlerinin de etkisiyle, beklentilerin oldukça altında kalmasını ve yüzde 1,2 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz" diye konuştu.
-Kamu mali dengelerinin güçlü yapısı korunacak
Kamu mali dengelerinin güçlü yapısını Orta Vadeli Program döneminde de koruyacaklarını ifade eden Babacan, merkezi yönetim bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının program dönemi sonunda yüzde 1,1 seviyesinde kalmasını hedeflediklerini kaydetti. Program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının gayri safi yurtiçi hasılaya oranını, program dönemi boyunca yüzde 1'in üzerinde tutmayı öngördüklerini anımsatan Babacan, 'Birçok ülkenin kamu açıklarının yüksek seyrettiği, faiz dışı dengelerinin açık verdiği bir dönemde Türkiye'nin mali disiplini koruması ülkemizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştırmakta, geleceğe olan güvenin korunmasında önemli rol oynamakta ve sağlam bir çıpa görevi üstlenmektedir" dedi.
2013 yılında Hazine Finansman Programı'nda da beklentilerden daha iyi bir performans sağlandığını belirten Babacan, yılbaşında yüzde 87,5 olarak açıkladıkları toplam iç borç çevirme oranının yılsonu itibariyle yüzde 85,1 seviyesinde olmasını beklediklerini, 2014 yılında toplam iç borç çevirme oranının yüzde 86 olmasını öngördüklerini bildirdi.
Yatırımcılarla olan güçlü ilişkilerin uluslararası finansal kuruluşların yayımladığı endekslere de yansıdığını anlatan Babacan, Uluslararası Finans Enstitaüsünün düzenli olarak yayımladığı sıralamaya göre 2013 yılında uluslararası finansal piyasalarda aktif olarak rol alan 39 gelişmekte olan ülke arasında Türkiye'nin 'yatırımcı ilişkileri ve veri şefaaflığı' kategorisinde ikinci sırada, veri dağıtımı kategorisinde ise tam puanla birinci sırada yer aldığını söyledi.
-Kamu borç yükü 40 puan düştü
Son 10 yıllık dönemdeki mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve güçlü büyüme sonucunda Türkiye'nin kamu borç yükünün yaklaşık 40 puan düştüğünü ifade eden Babacan, şöyle devam etti:
"Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının bu yılsonunda yüzde 35 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Borç yükündeki düşüşün Orta Vadeli Program döneminde de devam etmesini ve 2016 yılı sonunda yüzde 30 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. Kamu net borç stoku rakamlarına bakıldığında sadece milli gelire oranla değil nominal olarak da bir düşüş görmekteyiz. Kamu net borcu 2010 yılına göre 100 milyar TL azalarak 2013 yılının ikinci çeyreği itibariyle 217,5 milyar TL seviyesine gerilemiştir.
2002 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı olarak yürütülen borç yönetimi neticesinde borç stokunun makroekonomik şoklara karşı direnci artırılmış, kur, faiz ve likidite risklerine karşı olan duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmıştır. 2002 yılında değişken faizli senetlerin toplam borç stoku içindeki payı yüzde 55 seviyesinden yüzde 40'a gerilemiştir. Aynı dönemler itibariyle döviz cinsinden borçların toplam içindeki payı yüzde 58'den yüzde 28,9'a düşmüştür. Kamunun döviz cinsi borcu ile döviz cinsi varlıklarının netleştirildiği döviz cinsi net borca bakıldığında 2002 yılında kamunun,75,8 milyar dolar net döviz cinsi borcu var iken 2013 yılının ikinci çeyreği itibariyle kamunun 32,5 milyar dolar net döviz cinsi varlığı bulunmaktadır."
Babacan, Türkiye'nin uluslararası platformdaki etkinliğinin giderek arttığını ve uluslararası mali kuruluşlar ile işbirliği ve ilişkilerin güçlendiğini belirterek, "Uluslararası ekonomi politikası alanında Türkiye bugün artık çok farklı yerdedir" dedi.
- TBMM
Son Dakika › Politika › 2014 Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?