AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni anayasanın insanı esas alması gereğine işaret ederek, " Türkiye'ye yakışan anayasa, temel hak ve hürriyetler konusunda hiçbir kısıtlamanın yer almadığı az, öz, net bir anayasadır" dedi.
Davutoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, yeni anayasa konusuna değindi. Nasıl bir anayasa istediklerini ifade eden Davutoğlu, yamalı bohça gibi değil, bütünlüklü perspektifle hazırlanmış ve millet iradesine sunulmuş, millet iradesinin tecelli ettiği Meclis tarafından sivil ortamda hazırlanmış bir anayasa istediklerini belirtti.
Başbakan Davutoğlu, "Öyle bir Anayasa istiyoruz ki gölgesinin üstünde darbe gölgesi olmasın. Öyle bir Anayasa istiyoruz ki üstünde bir devlet otoritesini tesis eden ama vatandaşın ve insanların hak ve hürriyetlerini gözardı eden anlayış olmasın. Öyle bir Anayasa istiyoruz ki 20-30 yıl sonra değil, birkaç yıl sonra değil, asırlar geçse bile eskimesin ve ihtiyaçlara cevap teşkil etsin. Öyle bir Anayasa istiyoruz ki insan onurunu esas alsın ve tarihimizin derin siyasi irfanında geleceğin büyük hedeflerine yürüyecek şartları oluşturabilsin. Biz geleceğin Türkiye'sini inşa edecek olan, ortak siyasal aklın eseri olacak bir anayasa istiyoruz. Biz Türkiye'nin siyasi ve ekonomik kazanımlarıyla uyumlu, Türkiye'ye yakışan bir anayasa istiyoruz" diye konuştu.
Anayasa konusunda geçmişte TBMM çatısı altında AK Parti ya da Meclis Başkanlığı öncülüğünde bazı çalışmaların yapıldığını anımsatan Davutoğlu, maalesef o günkü olumsuz şartlar içinde çalışmaların istenen sonuca ulaşmadığına dikkati çekti. Kimilerinin siyaset olarak, "Bu Meclis anayasa yapamaz" diyerek ülkenin sorunlarını çözümsüz bırakmayı tercih ettiğini, kimilerinin de 1982 Anayasası'nın zihinsel ve ideolojik kodlarından kendilerini koparamadıklarını, ayıramadıklarını ifade eden Davutoğlu, çeşitli nedenlerle akamete uğrasa da Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacının ortadan kalkmadığını vurguladı.
Davutoğlu, 1982 Anayasası'nın milleti değil, kısıtlayıcı bir devletçiliği merkeze alan, özgürlükleri genişletmeyi değil, kısıtlamayı arzu eden bir zihniyetin eseri olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin tüm toplumsal kesimlerini kuşatmak, sorunlarını çözmek yerine yeni sorunlar üreten bir darbe anayasasıdır. 1982 Anayasası; darbe yönetiminin yeni demokratik bakımdan sağlıksız bir dönemin ürünüdür. Ayrıca, Türkiye yıllar içinde önemli değişiklikler geçirmiş, hem ülkemizin hem insanlarımızın ihtiyaçları farklılaşmıştır. Zihniyet sorununu bir kenara bıraksak bile -ki bırakamayız- bu haliyle bu anayasa ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bu metnin ruhu da lafzı da eskidir ve Türkiye'yi kuşatmamaktadır. Bu nedenle, Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacı artık tartışılması anlamsız bir konudur. Konuşulması, tartışılması gereken husus, bu anayasanın hangi ilkeler ve değerler üzerinde inşa edileceğidir."
-"Hiçbirimiz siyasi sorumluluktan kaçamayız"
Davutoğlu, hükümet olarak, 1 Kasım sonrası ortaya çıkan siyasi tabloyu bir fırsat olarak gördüklerini, gerek seçime katılım oranı gerekse Meclis çatısı altındaki temsil oranının Türkiye'nin yeni anayasa yapmasına imkan verdiğini belirterek, Türkiye'nin yeni anayasa olan ihtiyacının daha fazla ertelenemeyeceğine işaret etti.
"Bunun siyasi sorumluluğundan hiç kimse, hiçbirimiz kaçamayız. En başta AK Parti olarak, iktidar partisi olarak biz bu görevden kaçmıyoruz. Bu görevin gereğini yapmak için derhal harekete geçmeye karar verdik" diyen Davutoğlu, 1 Kasım'a giden süreçte millete verdikleri söz doğrultusunda hareket etme durumunda olduklarını bildirdi.
Aynı sorumluluk ve görevin diğer partilerin de omuzlarında olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, "Bu bizim Türkiye'ye borcumuzdur. Milletimiz, bunu bütün partilerden bekliyor. İlk günden beri söylüyoruz; biz bu konuda tüm partilerin sorumlu ve uzlaşma temelinde adım atmasını ve birlikte bir gayret göstermesini çok önemsiyoruz" dedi.
Davutoğlu, konuyla ilgili geçen hafta ilk adımlarını attıklarını anımsatarak, kendileri açısından Türkiye'nin yeni anayasaya olan ihtiyacının polemiklere, küçük hesaplara ve şahsi bir takım yorumlara kurban edilemeyecek kadar önemli bir konu olduğunu dile getirdi.
Bu çerçevede milletin beklediği yeni anayasa sürecini başlatmak üzere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmek üzere randevu talebinde bulunduklarını hatırlatan Davutoğlu, liderlerle gerçekleştirdiği görüşmelerin gündemi dışında, sembolik olarak büyük önem taşıdığını ve iktidar ile muhalefet ilişkilerinin sağlıklı zemine oturmasına katkıda bulunmak üzere görevi üstlenen başbakanın muhalefet liderleriyle görüşmesine ilişkin bir gelenek başlatmak istediklerini anlattı.
Davutoğlu, her iki liderle yaptığı görüşmede gündeme girmeden önce bu hususları kendileriyle paylaştığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ziyaretlerimin gündem dışında, özellikle de yeni bir geleneği başlatmak amacına matuf olduğunu ifade ettim. İktidar; en kısa sürede, en fazla hizmeti yapmakla yükümlüdür. Muhalefet, denetim hakkını kullanmakla birlikte, bu icraatın önünde engel oluşturmadan denetim hakkını kullanmakla yükümlüdür. Biz onların denetim ve eleştiri hakkına saygı duyarız. Onların da bizim bir an önce, en etkin icraat yapma irademize saygı duymasını bekleriz. Eğer bundan sonra, şimdi başlattığımız bu gelenek devam ederse, yani göreve başlayan hükümetin başbakanı, muhalefetle oturup 4 yıllık perspektifini, önündeki temel hedeflerini daha Meclis ortamı yeni yeni oluşurken paylaşırsa, muhalefet beklentilerini dile getirirse ve önümüzdeki 4 yılın ilişki biçimi liderler düzeyinde doğru bir zemine oturtulursa eminim Meclis Genel Kurulunda çok daha medeni, çok daha zarif, siyasi nezakete uygun bir atmosfer oluşur. Bizim liderler olarak görevimiz, kendi gruplarımıza bu anlamda demokratik olgunluk içinde karşılıklı görüşleri dile getirilmesini sağlamak ama asla bu Meclis çatısına uygun düşmeyen ifadelerin, gerilimlerin bu ortamda yaşanmasına izin vermemektir. Ümit ederim ki bundan sonra da Türkiye'de bu gelenek devam eder ve iktidar partisinin başbakanı, muhalefet partileriyle görüşme iradesini sürdürdükçe muhalefet partilerinden de olumlu tepkiler gelir. Liderler de bu adımımıza, bu randevu talebimize siyasi nezakete uygun olarak olumlu karşılık verdiler ve bu çerçevede ilk görüşmelerimizi yaptık. Mutabık kaldığımız husus da gerekli gördüğümüzde her zaman kapılarımızın birbirine açık olmasıdır. Olumlu yaklaşımlarından dolayı kendilerine bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. "
-" Üç konuda uzlaşıya vardık"
Davutoğlu, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile yaptığı ve olumlu geçen görüşmelerde bir ilk adım olarak üç noktada uzlaşıya vardıklarını bildirdi. Bunlardan ilkinin anayasa yapımı sürecinde nasıl bir yöntem izleneceği konusu olduğunu anlatan Davutoğlu, bir uzlaşma komisyonu kurulması ve anayasa yazım sürecinin bu komisyon tarafından işletilmesinde mutabık kaldıklarını bildirdi.
"Görüşmelerimizden bu anlamda anayasanın muhtevası itibarıyla çıkan en olumlu sonuçlardan biri de üç liderin, her birimizin 12 Eylül Anayasası'ndan memnun olmadığımızı ifade etmemizdir" diyen Davutoğlu, yeni anayasaya duyulan ihtiyacın liderler arasında kabul gördüğünü, bunun önemli bir başlangıç noktası olduğunu vurguladı.
Görüşmelerden ortaya çıkan ikinci uzlaşma alanının, TBMM İçtüzüğü değişikliği ile geçen dönemde kurulan komisyonun çalışmaya devam etmesi olduğunu anlatan Davutoğlu, üçüncü uzlaşma noktasının da AB uyum süreci, özellikle vize muafiyeti çerçevesinde getirdikleri reform paketlerinde ortak hareket edilmesi olarak kaydetti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu anlamda kaybedilecek hiç vakitlerinin olmadığının altını çizerek, şunları söyledi:
"Bu çerçevede ilk olarak gündeme alacağımız vize muafiyeti paketi konusunda muhalefetin görüşmelerde dile getirdiği desteği Genel Kurul ve komisyonlarda göstermesini bekliyoruz. Çünkü 31 Mart'a kadar bu paketlerin geçmesi halinde inşallah Temmuz ayında pilot uygulama, Ekim ayında da vize muafiyetine geçişle vatandaşlarımızın Avrupa'ya vizesiz geçme dönemi başlayacak. Bu bizim için 2016 yılını taçlandıran bir gelişme olacak. Yeni anayasa sürecini başlatmak üzere liderlerle gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin ardından inşallah yarın Meclis Başkanımız ile görüşerek, görüşmelerle ilgili bilgi ve izlenimlerimi paylaşacak ve bundan sonraki sürece Meclis zemininde öncülük etmesini rica edeceğim. Bu oluşan mutabakat sonrasında artık mesele TBMM sathı mahallindedir ve Sayın Meclis Başkanımızın dirayetli yönetimiyle en kısa sürede komisyonun oluşması ve çalışmalara derhal başlanması konusunda da uygun ortam oluşmuş bulunmaktadır. Elbette farklı görüşler olacak ama burada önemli olan Türkiye'nin yararını gözetmektir."
Anayasanın esasen bir mutabakat meselesi olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, toplumun genelinin mutabık olmadığı bir anayasadan ülke ihtiyaçlarına cevap üretilemeyeceğini anlattı. "Dolaysıyla en geniş mutabakatın sağlanacağı ortak zeminin oluşturabilmek için ısrarlı olacağız" diyen Davutoğlu, görüşmelerde esas olarak yeni anayasaya nasıl baktıklarını ifade etme imkanı bulduğunu kaydetti.
Davutoğlu, her anayasanın bir ruhu ve iskeleti olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasanın ruhu, insan ve devlet ilişkisine nasıl bakıldığıyla ilgilidir. Bir anayasanın iskeleti ise kurumlar arası ilişkilerin nasıl tanzim edildiği ve yönetim sisteminin nasıl oturduğuyla ilgilidir. Ruhundan yoksun bir iskelet, hangi yapıya sahip olursa olsun hareket edemez. Ruh olup da iskelet olmazsa bu sefer de o yapının işlemesi imkansız hale gelir. Anayasanın ruhu konusunda toplumun kahir ekseriyetinin ve siyasi partilerimizin önemli ölçüde ortak bir zemine sahip olduğu kanaatindeyim. Anayasanın ruhu derken insanı esas alan, insan onuruna saygıyı temel alan anayasayı kastediyoruz. Şimdi biz öyle bir anayasa yapmalıyız ki insanı esas alsın ve sadece insanı esas alsın. Türkiye'ye yakışan anayasa temel hak ve hürriyetler konusunda hiçbir kısıtlamanın yer almadığı az, öz, net bir anayasadır. Herhangi bir şekilde gücün tekelleşmediği, güçler ayrılığı prensibinin en iyi şekilde gerçekleştirildiği bir anayasaya ihtiyacımız var. Gücün tek meşruiyet kaynağının halk olduğu, halkın onayını almamış hiçbir mekanizmanın, hiçbir vesayet odağının meşruiyet kazanamayacağı bir yapı öngörüyoruz. "
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?