Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz bugün varız yarın yoğuz. Öyle bir sistem inşa edelim ki, yarın bu sıkıntılar yaşanmasın. Bu dünyadan hepimizin götüreceği 9 metrelik bir kefen, 2 metreküplük bir mezar. Mültimilyarder olsan, cumhurbaşkanı olsan, başbakan olsan, milletvekili olsan ne yazar. Koyacaklar musallaya ve 'er kişi niyetine', 'hatun kişi niyetine' diyecekler. Hemen seni gömecekler, ayrılıp gidecekler ve bir daha ya yanına uğrarlar ya uğramazlar. Vefalı evlatların, yakınların varsa arada sırada bir uğrarlar" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen 36. Muhtarlar Toplantısında konuştu. Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi maddeleri ile ilgili bilgilendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tek millet... Yani bir 80 milyon Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Kürt'üyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla, Roman'ıyla, Boşnak'ıyla vesaire tek milletiz. Bize 'Millet-i İbrahim' denir. Biz İbrahim milletindeniz. Eninde sonunda bizim anamız, babamız Adem ile Havva değil mi? Bizim inancımızda bu yok mu? Biz oradan gelmiyor muyuz? Oradan geldiğimize göre bizi bölmek isteyenler ihanet içindedir. Tek bayrak... Bizim bayrağımızın rengi belli. Şehidimizin kanı. Hilal; bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız; şehidimizin ta kendisidir. Bunun dışında asla kimse bize bayrak yutturmacası yapmasın, bizim o paçavralara bakacak yüzümüz yok. Onlar oralarda bu tür çalışmaları, kampanyaları dahi yapamamışlardır bu güne kadar. Bir kere gitti, kime gittiğini anlıyorsunuz ve terör örgütü ile anlaşarak gitti. Onlar, kendi adamlarını gönderdiler ve bunlar kendi bayraklarını bile dalgalandıramadılar. Onların paçavralarını dalgalandırdılar. Kendisi çıktı orada bir şeyler konuştu o kadar. Bu mesele yürek meselesidir. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tek vatan... Bu ülke 780 bin kilometrekare ile tek vatandır. Bizim Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bir devletimiz söz konusu olamaz. Kim ki böyle bir gayretin içerisine girerse bunun bedelini ağır öderler ve ödemeye başladılar. Kararlıyız. Milletimiz bize böyle bir görev verdi. 'Bizi bu vatan hainlerinden kurtarın, vatana ihanet edenlerden kurtarın, bunların bedeli neyse bu bedeli ödemesi gerekir' dediler. 'Bunlara hala niye maaş veriyorsunuz' diyorlar. 'Benim verdiğim vergi ile bunları niye doyuruyorsunuz' diyorlar. İşlenen suçların bedelini hukuk içerisinde yargı soracaktır" diye konuştu.
"Askerlikten muaf tutarsın olur biter"
18 maddelik anayasa değişikliğinin 4 maddesinin farklı hususlarda olduğunu, geri kalanlarının ise doğrudan yönetim sistemindeki değişikliği düzenlediğini kaydeden Erdoğan, maddelerle ilgili şu bilgileri verdi:
"Birinci madde, yargının bağımsız olduğu ibaresinin yanına, tarafsız ilkesi ilave ediliyor. Yargı bağımsızdır, tarafsızdır. Bundan kim, niçin rahatsız olabilir ki. İkinci madde, milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkması ile ilgili. Bizim ülkemizde eskiden çift kamaralı sistem vardı. Milletvekilleri, senatörler. Çift kamaralı sistemde toplamda 600 seçilmiş ile çalışan bir meclis vardı. Bu değişiklik, TBMM'nin temsil tabanını genişletirken, milletvekili başına düşen nüfusumuz dikkate alındığında dünyada örneklerine de uygundur. Hem senatör hem milletvekili olmayacak. Üçüncü madde ise seçilme yaşının 25'ten 18'e indirilmesidir. Daha önce Başbakanlığım dönemimde bunu 30'dan 25'e indirmiştik. Bana göre, anayasa değişikliğinin en önemli maddelerinden biri budur. Gençlerimizin kendilerine 18 yaşında seçme hakkı veren ama seçilmelerine rıza göstermeyen bu sistemi değiştirmek için halk oylaması sürecinde gece gündüz çalışacaklarına inanıyorum. Seçilmek mi zordur, seçmek mi zordur? Seçmek zordur. Doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edecek bir erdeme ulaşmak. Seçilmek onun kadar zor değil. Bir zamanlar bir siyasetçi; 'Taksim meydanına 4 ayaklı çıkarsam seçilirim' demişti. Adam gibi adam, 18 yaşında genç, dinamik, eğer seçilme hakkını kazanıyorsa benim milletim o genci parlamentoya gönderir. Bugün dünyada 57 ülkede seçme seçilme yaşı 18'dir. Dünyada oluyor da bizde niye olmasın. Bu konularda gencimize güveneceğiz. Onları dışlamayacağız. İnanıyorum ki bu gençlerimize farklı bir sınıf atlatacak. Çıkmışlar askerlik ne olacak diyorlar. Türkiye genelinde 7 milyon gencin 7 milyonu da milletvekili oluyor da askerlik ne olacak diye bir soru soruyorlar. Parlamentoya kaç kişi girecek? Diyelim ki bu gençlerden 10-15 kişi girdiğini kabul edin, bunların durumunu düzenlemek gayet kolay. Bunları askerlikten muaf tutarsın olur biter. Bunu polise getirdik. Şu anda parlamentoda görev yapmak kadar önemli bir görev olabilir mi? Ben inanıyorum ki bu konuyla ilgili hükümet kendi düzenlemesini bu referandumdan sonra yapacaktır. Bunlar zor şeyler değildir, kimse kimseyi kandırmasın. Dördüncü olarak, anayasa değişikliğinin metninin 132 maddesinde yer alan, disiplin haricindeki askeri mahkemeleri kaldıran değişikliği sayabiliriz."
Diğer maddelerin büyük ölçüde, mevcut sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine geçişi düzenlediğini belirten Erdoğan, "Yeni düzenlemenin en basit ve doğru ifadesi Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık makamlarını birleştiriyor olmasıdır. Her ikisi de gücünü halktan alan iki yürütme yerine bir tek makam ortaya çıkıyor. Bunun anlamı, millet kime oy verdiğini kimden icraat beklediğini, kimden hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık cumhurbaşkanıdır. Yürütme gücü tamamen cumhurbaşkanında toplandığı için artık bu görevde bulunan kişinin ne hükümeti, ne meclisi ne de başka bir bahaneyi öne sürerek sorumluluktan kaçma imkanı kalmıyor. Hesabı verecek. Yardımcıları, bakanları, üst düzey bürokratları atayan cumhurbaşkanı, yürütmenin tüm icraatlarından sorumlu olacak çalışacak, seçimlerde de yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını millete verecektir. Hükümet, meclis dışından isimlerle ağırlıklı olarak kurulacağı için meclis içinden de hükümete alınacak isimler olabilir ama burada ağırlıklı olarak meclis dışından isimlerle kurulacağı için, yürütme ile yasamanın iç içe geçmesinin sebep olduğu sıkıntılar da kalkacaktır. Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri 5 yılda bir ve aynı günde yapılacaktır. Bu kadar büyük maliyetler ile bu kadar bizim zamanımız bol mu? Zaman oluyor ülkede aynı yıl içinde 3-4 seçim. Ayda bir seçim oldu bu ülkede. Ayda bir seçimin olduğu bir ülkede istikrar olur mu? 16 yılda bir bu ülkede hükümet değişmiş. Burada istikrar olmaz. Bunu biz kaldırdık. Biz geldik, 5 yılda bir yapılacak dedik. 5 yıl aşkıyla başladık ama o zaman da bu adımı atalım dedik, o günden bu adımı atmanın gayretine girdik, aldatıldık. Bunu 4 yıla çekerseniz, biz size gerekli desteği vereceğiz dediler ama vermediler. 4 yılda bir seçimin olmasını şahsen doğru bulmuyordum. Çünkü 4 yıla istikrarı sığdıramazsınız. Şimdi nasıl belediyeler 5 yılda birse, aynı şekilde parlamento seçimleri de 5 yılda bir olacak. Böylece kesintisiz 5 yıl süreyle istikrarlı bir yönetime kavuşması, krizler döneminin kapanması sağlanmış olacaktır" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanına kanun değil kararname çıkarma yetkisi veriliyor"
Bir diğer maddenin, cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisinin verilerek yürütmenin daha hızlı ve kapsamlı çalışmasının sağlanması olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanına kanun değil kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Değişiklik metninde bu kararnameyle ilgili oldukça ayrıntılı sınırlamalar var. En önemlisi, kanunun kararnameden üstün olduğunun belirtilmesidir. Yasama organı meclis olduğuna göre elbette bu konuda öncelik oraya verilmelidir. Cumhurbaşkanına verilen tek kanun teklif etme yetkisi bütçe ile ilgilidir. Bunun dışındaki tüm kanun yetkileri milletvekillerine aittir. Mevcut sistemde belli şartlarda cumhurbaşkanı meclisi seçime götürebiliyor ama şu anda. Kendi görevi sürüyor. Bu anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanı ile meclis seçimleri hangisi talep ederse etsin ikisi beraber olacaktır. Hangisi talep ederse etsin birlikte olacaktır. Cumhurbaşkanı ile meclis arasında öyle bir ilişki tesis ediliyor. 2007 anayasa değişikliğinde, cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi sağlanırken, adayların partileri ile ilişkisinin kesmesi şartı koşularak, gerçekçi ve doğru olmayan bir yöntem öngörülmüştü. Benim kurucusu olduğum partim ile ilişkim kesildi. Yeni değişiklik ile bu yanlış düzeltiliyor. Zaten siyasi sorumluluğu bulunan cumhurbaşkanının partili olmasının önü açılıyor. Mevcut sistemde cumhurbaşkanı, vatana ihanet suçlaması dışında yaptığı tüm işlemlerden sorumsuzdur. Yürütme yetkisinin cumhurbaşkanında toplanması, beraberinde denetim mekanizmalarının kurulmasını da zorunlu hale getiriyor. Bu denetimi yapacak olan da meclistir. Meclis araştırması, soruşturması, genel görüşme, yazılı soru gibi yollarla, meclisi cumhurbaşkanı ile birlikte yardımcılarını ve bakanlarını da denetleyebilmesine imkan sağlanıyor. Mecliste yeterli çoğunluk sağlanması halinde, cezai sorumluluk gerektiren durumlarda cumhurbaşkanının yüce divanda yargılanabilmesinin yolu açılıyor. Böylece yürütme yetkisi verilen cumhurbaşkanının, millete hesap vermenin yanında meclis tarafından da denetlenebildiği demokratik bir tablo ortaya çıkıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer maddelerin büyük ölçüde mevcut anayasa ve yasadaki kavramların yeni sisteme uygun şekilde değiştirilmesini içerdiğini kaydederek, "Ülke ve millet olarak çok uzun zamandır yaşadığımız, şahsımın da son 14 yıldır ama özellikle son 3-4 yıldır maruz kaldığı tecrübeler ışığında, Türkiye için en iyi olanı yapmaya çalışıyoruz. Açıkçası tıpkı 2007 reformu gibi bu anayasa değişikliği de eksiktir. Aslolan yeni bir anayasayı 80 milyon hep birlikte kafa kafaya verip inşa etmemiz, yazmamızdır. Yeni anayasa Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini aydınlatarak, 2023 hedeflerimizden aldığımız güçle 2053 ve 2071 vizyonlarımızın şekillenmesini sağlamalıdır. Milletimizin, bu anayasa değişikliğine tarihi bir oranla 'evet' diyerek yeni Türkiye'nin müjdecisi haline getireceğine inanıyorum. Bu büyük Türkiye olacaktır, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacak büyük Türkiye. Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel bir meselesi değildir. AK Parti'nin, MHP'nin parti meselesi değildir. Şu anda şahsımın ve AK Parti'nin uyum sorunu da icraat sorunu da yoktur. Benim hükümet ile böyle bir sorunum yok. Ben yaşadığım sorunları dönemimin hükümetine yaşatmak istemem. Devletin başında kavga olmaz. Bu kavgaları bu ülke gördü. Ne Sayın Gül'ün döneminde ne de benim dönemimde böyle bir kavgayı ne yaşadık ne de yaşattık. Çünkü bizim derdimiz vatandı. Bu durum sistemin doğruluğundan değil, şahsım ile hükümetin uyumundan kaynaklanıyor. Biz bugün varız yarın yoğuz. Öyle bir sistem inşa edelim ki yarın bu sıkıntılar yaşanmasın. Bu dünyadan hepimizin götüreceği 9 metrelik bir kefen, 2 metreküplük bir mezar. Mültimilyarder olsan, cumhurbaşkanı olsan, başbakan olsan, milletvekili olsan ne yazar. Koyacaklar musallaya ve 'er kişi niyetine', 'hatun kişi niyetine' diyecekler, hemen seni gömecekler, ayrılıp gidecekler ve bir daha ya yanına uğrarlar ya uğramazlar. Vefalı evlatların, yakınların varsa arada sırada bir uğrarlar. 'Kendisine saray yaptı' dediler. Orada biz kalkıp da 340 bin metrekarelik yeri kendimize saray olarak neyini yapacaksın, 2 metreküplük yer gideceğin yer. Biz tarih yazacak bir millete burayı bir miras olarak bırakalım diye yaptık" dedi.
"Başbakan olduğum zaman Başbakanlıktaki tuvaletin içinde karafatmalar dolaşıyordu" diyen Erdoğan, "Bir başbakan böyle bir odada çalışabilir mi? Çok tasarruf sahibiymiş maşallah. Bunların yönetimleri döneminde hastanelerimizin halini biliyorsunuz. Beyefendi genel müdür değil miydi? Neydi o hastanelerin hali? Rahmetli Savaş Ay güzel bir program yapmıştı. O programda hastanelerin halini gördük. SSK'lar maalesef sağlam bir hasta çıkarsın o durumdaydı. Hayır diyenleri hastaneye getirin görsünler. Bunların dikili taşı yoktur. Bunların hayatları böyle geçti. Buranın yüklenici firmaları buradan her yıl bir bedel alacaklar o bedeli kim ödeyecek? Devlet ödeyecek. Oraya gelen bu hastalar belli protokolde yeri var. Belli bir rakamı tabi ki bu yüklenici firma alacaktır. Bu rakamı kim ödeyecek? Devlet ödeyecektir. Bu millet, 20 milyon kilometrekarelik dünya topraklarına hükmetmiş bir ecdadın torunlarıdır. Dolayısıyla, biz bu millete yakışanı yapıyoruz. Yapmak zorundayız. Şimdi Cumhurbaşkanlığı hükümeti şahsım için değildir. Şahsımla baki hiç değildir. Her sistem kendi önderini üretir. Türkiye de Allah'ın izniyle Tayyip Erdoğanlar bitmez. Milletin yarısından fazlasının bu sistemi kullanarak yanlış yola sapma ihtimali yoktur. Ülkemizde artık milletin değerleri, kültürü, hiç kimsenin ülkenin başına bela olma ihtimali de kalmıyor. Bu sistemde hiçbir etnik grubun, inanç grubunun, bir yaşam biçiminin ortadan kaldırılması, tehdit altında olması mümkün değildir. Yeni dönemde şu veya bu kurum değil bizatihi milletin ta kendisidir. Meclisi ve cumhurbaşkanı aracılığıyla istiklaline de, istikbaline de sahip çıkıyor. Aceleye getirilmiş değil. Bilakis geç kalmış hem de çok geç kalmış olur. Keşke bu sisteme darbelere ve teşebbüslerine vesayet güçlerinin tahakkümüne maruz kalmadan geçmiş olsaydık. Gensoru mekanizması hükümeti işlemez hale getirmek için devleti çalışamaz hale getirmek için kullanılmıştır" açıklamasında bulundu. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?