Başbakan Binali Yıldırım, "Bu yapılan düzenlemeler bütün partiler için geçerlidir, 'AK Parti'ye yarar' diye yazmıyor parantez içinde. Eminim ki çalışan, çabalayan, milletin gönlüne giren herkes için iktidar yolu açılıyor. Türkiye'yi kucaklayan herkes için iktidar yolu açılıyor ama 'ben bölücüyüm, bölge partisi olacağım, ben filanca etnik grubun, filanca dini grubun iktidarı için çalışıyorum' diyene iktidarın yolu kapanıyor. Bölücülüğün, ayrımcılığın yolu kapanıyor, birliğin, beraberliğin yolu açılıyor, sistem bu. Bunun memleket için ne zararı var?" dedi.
Yıldırım, AK Parti İzmir İl Başkanlığının düzenlediği Sivil Toplum Buluşması'nda, milletin gücünden başka hiçbir gücün olmadığını belirterek, "Kim ne söylerse söylesin verilecek karar, irade kimdedir onun kararı. İrade millette mi olacak, yoksa millet iradesini çalanların elinde mi olacak?" ifadesini kullandı.
Anayasa değişikliği için bir çok şey söylendiğini, konuşulduğunu anımsatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu değişiklikle Türkiye'nin her köşesinden oy alamayan bir kimse iktidar olmayacak. Biz 780 bin kilometrelik vatan toprağı, 80 milyon kardeş diyoruz ya, bunun gereği bu sistemle geliyor. Yüzde 50 artı bir oy almak için Türkiye'nin her köşesinden oy almak lazım yoksa iktidar olamıyorsunuz. Dolayısıyla iktidar kucaklayıcı oluyor, kuşatıcı oluyor ve tüm renklerini Türkiye'nin içinde barındırıyor. Bunun neresi kötü, soruyorum. Yüzde 30'larla, yüzde 20'lerle çeşitli pazarlıklarla, kirli oyunlarla iktidar olmak mı iyi, yoksa doğrudan yüzde 50+1'le Türkiye'nin partisi olmak mı iyi? Bunun kararını vereceğiz."
"Türkiye'nin aradaki farkı kapatması lazım"
Mevcut sistemde iktidarı vatandaşın belirlemediğini vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Vatandaş sadece oy veriyordu, oy veriyorsunuz, tamam ben oy verdim, vatandaşlık görevimi yaptım, bundan sonrası oy verdiklerimin işi ama Ankara'ya gidiyor, işler değişiyor. Sizin dediğiniz değil, bambaşka bir tablo çıkıyor. Vekalet, vekalet asılın dediğini yapmıyor, ne yapacaksınız, tedbiriniz var mı? Yok. İşte burada o zaman kardeşim ben sandıkta 5 sene memleketi kim yönetecek kararını vereceğim, güvenoyunu da vereceğim. Sistem garantili hükumet sistemi, unutmayın garantili hükumet sistemi. Kim görev veriyor, 80 milyon görev veriyor, daha doğrusu oy veren 59 milyon vatandaşımız görev veriyor. Görevi verdik, 5 sene içinde yanlış yaparsa ne oluyor, kafan cin fikirlikte ise sorulacak soru çok. Düzgün, olumlu düşünmüyorsan, olumsuzluk gani.. Onun da cevabı var. Vatandaş yüzde 51 oy vermiş, göndermiş, bu gönderdiği insan vatandaşa rağmen hata yapabilir mi? Diyelim ki gözünü kararttı, yaptı. İnsan olur ya anlayamadık, aldandık, inandık, gitti bildiğini yaptı. Onun da çaresi var, hemen denetim ve soruşturma sistemi devreye giriyor. Sistemde bunların hepsi var. Seçtik, 5 sene gezdi, tozdu, yedi, içti, memlekete bir hayrı olmadı, ne olacak canım 5 sene sonra değiştiririz, buna bırakmıyoruz. 5 sene değil, 1 günün önemi var, 5 saatin önemi var, Türkiye'nin aradaki farkı kapatması lazım."
Kore örneği
Sistemin getireceği istikrarı ve istikrarın kalkınmaya etkisini Kore örneğini vererek anlatan Yıldırım, Kore'nin 1987'de sistemi değiştirdiğini, Türkiye'yi 3 katladığına dikkati çekerek "87'den beri Kore'de 6 hükümet kuruldu. 87'den beri bizde kaç tane kuruldu, bir anda sayamıyorsunuz bile. Sadece 90-2001 arasında 8-10 tane hükümet. Çok hükümet değişmesi demek iş yapılmaması demek, projelerin kalması demek, istikrarın olmaması demek." dedi.
Yıldırım, bu yapılan düzenlemelerin tüm partiler için geçerli olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu yapılan düzenlemeler bütün partiler için geçerlidir, 'AK Parti'ye yarar' diye yazmıyor parantez içinde. Eminim ki çalışan, çabalayan, milletin gönlüne giren herkes için iktidar yolu açılıyor. Türkiye'yi kucaklayan herkes için iktidar yolu açılıyor ama 'ben bölücüyüm, bölge partisi olacağım, ben filanca etnik grubun, filanca dini grubun iktidarı için çalışıyorum' diyene iktidarın yolu kapanıyor. Bölücülüğün, ayrımcılığın yolu kapanıyor, birliğin, beraberliğin yolu açılıyor, sistem bu. Bunun memleket için ne zararı var? Bunun için 'hayır' tarafında yer alanlar anlatmıyorlar, anlatamazalar, çünkü anlatacakları, ikna edecekleri bir şey yok. O yüzden ne yapıyorlar, korku, tehdit ve umutsuzluk, onun dışında bir şey yok. Gerçek olmayan bir takım laflar."
Cumhurbaşkanının yetkileri
Bu anayasa değişikliğinin bütün aşamalarının Mecliste konuşulduğunu dile getiren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu itirazların hepsi cevaplandı. Bizatihi detaylarında Milliyetçi Hareket Partisi ile çalışıldı ama onların adamları, onlar bu işlerle kafa yormak yerine kürsü işgalleri, tekme tokat, şiddet, bununla meşgul oldu, hiç dinlemek istemediler. Dinlemediler, yanlış bildiklerinin doğrusunu öğrenme gayretinde olmadılar. Şimdi de gidiyorlar, milleti korkutmaya çalışıyorlar. Kardeşim gelen değişiklik diyor ki, bir konu münhasıran özellikle anayasada düzenlenmişse, kanunla düzenlenmişse bu konuda cumhurbaşkanının yapacağı hiçbir şey yok, madde bir. İki, cumhurbaşkanı temel hak ve hürriyetlerle ilgili bir kararname çıkarmaz. Madde üç, siyasi haklarla ilgili cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Madde dört, cumhurbaşkanının kararnamesiyle, aynı konuda kanun birbiriyle çelişirse, geçerli olan kanundur diyor. Buna rağmen diyelim ki her şeyi göze aldı kararname çıkardı, hemen anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirir. Bu kadar kontrol mekanizması var.
Cumhurbaşkanı ne yapabilir, bakanlarının sayısını belirler, bakanlıkların adını belirler, yardımcılarını seçer, müsteşarları, genel müdürleri seçer, büyükelçileri atar, valileri, kaymakamları atar, muhtarı atayamaz çünkü seçimle geliyor. Seçimle gelen hiç kimseye cumhurbaşkanı dokunamaz, seçimle gelenin patronu sizsiniz. Seçimle gelenlere de değip dolaşanların da nefeslerini kesiyoruz. Darbecilerin, cuntacıların, vesayetçilerin. Aradan sisteme dahil olmaya çalışanların önünü kesiyoruz. Gürültü bunun için, başka bir şey yok. Bütün gürültü bu, milletin iradesini almadan, milletin iznini almadan yetki kullanmak."
"Kim kaybetti, Türkiye kaybetti"
Bülent Ecevit'in Ahmet Necdet Sezer'i cumhurbaşkanlığı için mahkeme köşelerinde çok aradığını, "bulduğum en iyi adam" dediğini hatırlatarak, "Herkesi de ikna etti getirdi, kitabı da fırlattı Ecevit'in kafasına, Ecevit'in kafasına değmedi ama milletin tepesine balyoz gibi indi." diye konuştu.
Türkiye'nin bir gecede yüzde 26 fakirleştiğinin altını çizen Yıldırım, krizin ülkeye 638 milyar lira borç bıraktığını aktardı.
Krizden kaynaklanan borçları 2011 yılına kadar ödediklerini ifade eden Yıldırım, "Şimdi biz 19 bin 500 kilometre bölünmüş yol yaptık, 6 bin kilometreyle devralmıştık, 3 katı bölünmüş yol yaptık diye haklı olarak övünüyoruz. Eğer o borcu ödemeseydik 130 bin kilometre bölünmüş yol daha fazla yapacaktık. Bırakın illeri, ilçeleri, köylere bile bölünmüş yol yapılabilirdi. Kim kaybetti, Türkiye kaybetti." dedi.
Yıldırım, ülkeyi 3 katı büyüttüklerini, o kriz olmasaydı daha fazla büyütebileceklerini, mevcut sistemin babayı oğula düşürdüğünü, sistemin çalışma, ilerleme üzerine değil, çekişme üzerine kurulduğunu, fırsatçıları harekete geçirdiğini ifade etti.
28 Şubat hatırlatması
Vatandaşın 28 Şubat sürecini hatırlamasını isteyen Yıldırım, "Tankları yürütüp demokrasiye balans ayarı verdik diyenleri hatırlayın. Millet de onlara balans ayarını verdi ama." açıklamasını yaptı.
Siyasette de ticarette de her konuda dürüst olmak gerektiğine, kararı vatandaşın vereceğini anlatan Yıldırım, anayasayı sahibi millete götüreceklerini dile getirdi.
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Verdiğiniz kararın başımız gözümüz üstünde yeri var, ister olumlu ister olumsuz. Bizden şunu beklemeyin; 'Efendim hayır çıkarsa İzmir'den düşmanı denize döktüğümüz gibi sevineceğiz'. Bu laflar bize yakışmaz. Bunu biz söylemeyiz, söyleyeni de şiddetle kınıyoruz. Bunu söyleyenler daha da ileri gittiler. 'Evet çıkarsa nasıl Yunan'ı denize döktük, sizi de dökeceğiz'. Biz evet çıkarsa onları da çağıracağız, yanaklarından öpeceğiz. Bizim işimiz sevgi, nefret değil, bize nefret yakışmaz. İnancımıza, bu millete nefret duyguları yakışmaz."
Kampanya döneminde bazılarının İzmir'in adını da iyi kullanmadığına işaret eden Binali Yıldırım, CHP'li bir İzmir milletvekilinin küfürlerden rahatsız olduklarını, hoşgörü, demokrasi şehri İzmir'e uygun bulmadıklarını belirtti.
"Yeni anayasada otomatik vites var"
Yıldırım, Türkiye'nin önemli bir kararın eşiğinde olduğunu, milletin ufku doğrultusunda "2017 model bir anayasayı" devreye sokacaklarını söyledi.
"82 model anayasa bu bölünmüş yollarda, otoyollarda iş görmüyor. Görmüyor çünkü dağılmış, şanzıman dağılmış, vites kolu elinde." diyen Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Biliyorsunuz Temel ile Dursun fıkrası var. Bir kamyon almışlar ortak, kamyonu da Temel sürüyor. Dursun da yanında muavin. Gidiyorlar gidiyorlar, yolun ortasında kamyon birden bire duruyor. Dursun, 'ne oldu' diyor. Temel diyor ki 'vites kolu koptu' diyor. Dursun da diyor ki 'Ben bindiğimizden beri bakıyorum, bunun kırılacağı belliydi, durmadan onunla oynuyorsun'. Şimdi onun için bu anayasa otomatik vitesli. Yeni anayasada otomatik vites var, vites kolunun elde kalması diye bir şey yok."
Bu arada Binali Yıldırım, "Pazar günü yüzde 65 çıkacak." diyen bir vatandaşa da "Allah gönlüne göre versin." diye cevap verdi.
Yıldırım, kürsüden indikten sonra buluşmaya katılanlarla birlikte fotoğraf çektirdi.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › İzmir Sivil Toplum Buluşması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?