Yeni Kürt Partisi Newroz'da Geliyor - Son Dakika
Politika

Yeni Kürt Partisi Newroz'da Geliyor

Yeni Kürt Partisi Newroz\'da Geliyor

KDP, DDKD, KUK, Ala Rızgari, Özgürlük Yolu, Kawa, Rizgari ve Tekoşin gibi Kürt gruplar tek çatı altında birleşerek partileşme kararı aldı.

06.11.2013 15:42  Güncelleme: 17:52

1980 askeri darbesi öncesinin etkili Kürt örgütlerinden olan ancak darbe ile birlikte siyaset sahnesinden çekilen KDP, DDKD, KUK, Ala Rızgari, Özgürlük Yolu, Kawa, Rizgari ve Tekoşin gibi gruplar tek çatı altında birleşerek partileşme kararı aldı.

Birleşen gruplar, bu yıl Ekim-Kasım aylarında Diyarbakır'da gerçekleştirdiği toplantılarda, yeni siyasi partinin ilk adımı olarak Kürdistani Parti Girişimi'ni oluşturdu. Girişim sözcüsü Mehmet Gül, yeni partinin nasıl olacağına, amaçlarına ve hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İdeolojik amaçlarla değil, politik taleplerle hareket edeceklerini belirten Gül, 2014 Nevruzunda yeni partinin yol haritasını çizeceklerini ifade etti. Kürtlerin hakları konusunda oldukça net konuşacaklarına dikkat çeken Gül, "Moda tabirle, devlet istemiyoruz, diyenlerin karşısında devlet istiyoruz' diyebiliyoruz. Birlikte yaşamak nasıl bir tercih ise ayrılmak, ayrı devlet kurmak da bir hak ve tercihtir" dedi. Kürt sorunun çözümünde barışçıl yöntemlerin geçerli olması gerektiğine inandıklarını da vurgulayan Gül, sürecin günlük politik çıkarlar yüzünden bertaraf edildiğini da aktardı.

KÜRDİSTANİ PARTİ GİRİŞİMİ SÖZCÜSÜ MEHMET GÜL SORULARI YANITLADI

SORU: Yeni Kürt partisi nasıl olacak?

CEVAP: Kurmayı düşündüğümüz parti ulusal demokratik bir kitle partisi olacak. İdeolojik amaçlardan değil, politik taleplerden hareket edecek. Her ne kadar Kürt halkının taleplerini esas alsa da Kürdistan'da yaşayan bütün etnik ve inanç kesimlerinin haklarının savunucusu olacak. Mücadelemizin özü eşitliktir. Dünya uluslarının sahip olduğu haklara sahip olmak istiyoruz. Şu anda, görevleri olan hakları olmayan bir halk konumdayız. Bunu reddediyoruz. Görevi olan her bir bireyin nasıl hakları varsa, bizim de vazgeçilmez, ertelenemez, devredilemez haklarımız vardır. "Kendi kaderimizi tayin hakkı" da bunların başında gelmektedir. Bir başkası tarafından nasıl yaşayacağına karar verilen bir halk olmak istemiyoruz. Kendi ülkemizde, kendimizi yönetebilecek, bütün dünya halklarıyla eşitlik temelinde barış içinde yaşayabileceğimiz iradeye sahibiz. Bunların mücadelesini vereceğiz. Kendi ülkemizde, bizimle birlikte bu ülkede yaşayan herkesle birlikte, eşitlik ve adalet temelinde barış içinde yaşayabileceğimiz toplumsal bir düzen hedefliyoruz. Hiçbir etnik grup bir diğerine göre daha avantajlı olmayacaktır; hiçbir inanç kesimi bir diğerine göre daha dezavantajlı olmayacaktır. Evrensel insan/grup haklarının hukuksal (dikkat edin, herhangi bir birey veya devletin değil) güvence altında olduğu toplumsal bir düzen… Bu bakımdan partimiz bir tür kurucu özellik taşıyacaktır.

SORU: Partinin adının ne olacağına ilişkin bir karar alındı mı? Resmi olarak ne zaman kuruluşunuzu ilan edeceksiniz?

CEVAP: Henüz üzerinde anlaştığımız bir isim yok. Bunun için daha zaman var. Önümüzdeki yılın Mart ayında, mümkünse 21 Mart Newroz'unda yeni partinin kaderiyle ilgili olarak toplanıp yol haritamızı çizeceğiz. O zamana kadar hepimizin içine sinen bir isim üzerinde de anlaşımş olacağız.

"YÜZYILLIK KAVGANIN EN KESKİN DÖNEMİNDEYİZ'

SORU: Kürt siyaseti yürüten BDP, HAK-PAR ve KADEP var. Yeni partinin bunlardan farkı ne olacak?

CEVAP: Belirtmiş olduğunuz partilerle ortak yanlarımız olduğu gibi farklı yanlarımız da vardır. Belki de en belirgin özelliğimiz aynı toprak üzerinde hareket etmemizdir fakat bunun dışında birçok konuda farklı öneri ve taleplerimiz vardır. Gerek parti içinde gerekse toplumsal alanda demokratik davranış ve oluşu esas alıyoruz. Kürtlerin hakları konusunda oldukça net konuşmaktayız: Moda tabirle, devlet istemiyoruz, diyenlerin karşısında devlet istiyoruz diyebiliyoruz. Birlikte yaşamak nasıl bir tercih ise ayrılmak, ayrı devlet kurmak da bir hak ve tercihtir. Mevcut şartlar altında bir arada yaşayamadığımız malumunuz. Yüzyıllık bir kavganın en keskin dönemecindeyiz. Bu yöntemle bir yere varamadığımız ortada. Biz eşitlik temelinde, yani her bir halkın kendi siyasal örgütlenmesini gerçekleştirği koşullarda yeni bir birliğin olabilecek koşullarını konuşmamız gerektiğini öneriyoruz.

SORU: Parti içerisinde kimler yer alıyor, hangi düşünce, örgüt ve sivil toplum örgütlerinden kişiler var?

CEVAP: Parti içerisinde kimlerin yer alacağı henüz kesin olarak belirlenmiş değil. Bizler henüz bir girişimden ibaretiz. Bu girişimde tanınan ve bugüne kadar kamuoyu önünde pek görünmeyen arkadaşlarımız yer almaktadır. Girişimde yer alan arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu, belki de tamamına yakını, politikaya yabancı olmayan kadrolar. Geçmişte muhtelif politik örgütler bünyesinde çalışmış, hayatını Kürt halkının kurtuluşu davasına adamış insanlar. Kuşkusuz çeşitli sivil toplum kuruluşları içinde yer alan arkadaşlarımız da mevcut. Zamanı geldiğinde zaten bunlar bilinir hale gelecektir. Bu konuda ayrıntılı bir bilgi için vermek henüz erken.

SORU: BDP'ye muhalif olarak mı yoksa rakip olarak mı siyaset sahnesine çıkacaksınız?

CEVAP: Bence yeni bir kavram kullanmak daha yerinde. Ya da bu kavram bizim durduğumuz yeri daha iyi tarif ediyor diye düşünüyoruz. "Muhalif" ya da "rakip" olmaktansa yeni bir yol olmak daha yerinde bir duruştur. Bizim mücadelemizin esas ekseni devlete yöneliktir ve bu anlada da BDP'nin ya da diğer herhangi bir partinin muhalifi veya rakibi değiliz. Ortak taleplerimiz konusunda bütün partilerle bir arada, çeşitli ittifaklar temelinde mücadele etmemiz gerektiğine inanıyoruz.

"BÜTÜN MESELELER İLGİ ALANIMIZ İÇİNDEDİR'

SORU: Öncelikli politikanız ne olacak? Kürt sorununun çözümüne hangi çerçeveden bakacaksınız? Sadece Kürt sorununun çözümüne ilişkin ya da Kürdistan Devleti kurulmasına ilişkin mi faaliyet yürüteceksiniz?

CEVAP: Öncelikli politikamız, sorunun esasına yönelik olacak. Kürdistan adında bir ülkesi olan Kürt ulusunun üyeleriyiz. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını, Kürtlerin kendi toprakları üzerinde özgür bir şekilde kendi kendisini yönetmesini, Kürdistan'ın devlet olma hakkını savunuyoruz. Bize göre temel sorun, Kürt ve Kürdistan sorununun çözümüdür. Kuruluşumuzun amacı budur. Bu soruna bakışımız, günümüz dünya uluslarının sahip olduğu haklardır. Birleşmiş Milletlerde temsil edilen herhangi bir halktan daha geride olduğumuzu düşünmüyoruz. Birileri vasıtasıyla temsil edilmemiz gerektiği fikrini de benimsemiyoruz. Ancak bütün mücadele çizgimiz bundan ibaret değildir. Dünya halklarını ilgilendiren ya da dünya halklarının ilgilendiği, önem verdiğe bütün meseleler ilgi alanımız içindedir. Çevresel sorunlaradan ırkçılığa kadar, cinsel ve her türlü ayrımcılıktan kadın sorununa kadar bütün dünyevi sorunlar ilgi alanımızdadır. Bunların çözümünde kerhen değil bilfiili varız. Çünkü aynı sorunlar Kürtlerin ve Kürdistanda yaşayan bütün insanların da sorunudur. Özellikle Kürdistan'da bu sorunlara önem vermemiz daha bir elzemdir. Kabul etmek durumundayız ki eğemen devlet, en temel haklarımızın temini konusunda bile ayrımcılık yapmaya devam etmektedir. Kürt ve Kürdistan sorununun çözümünü hızlandıracak her adıma olumlu yaklaşım sergileyeceğiz. Ama Kürt kimliğinin, ana dille eğitimin, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün, henüz yasal ve anayasal güvenceler altına alınmadığı bir gerçekliği yaşıyoruz. Tek devlet, tek millet, tek dil anlayışı henüz egemen… Bu anlayış, sorunların çözümü yerine, ertelemeci, oyalamacı bir anlayışın devam ettiğini gösteriyor. Roboski olayı mevcut iktidarın da gerektiğinde "devletin yüksek çıkarları için" her şeyin yapılabileceğinin en somut göstergesidir.

"İÇİMİZDE PKK GELENEĞİNDEN KİMSE YOK"

SORU: Partinizde KDP, DDKD, KUK, RIZGARİ, ALARIZGARİ, ÖZGÜRLÜK YOLU, TÊKOŞİN ve KAWA'nın yanı sıra PKK geleneğinden gelen kimse ya da kimseler de olacak mı?

CEVAP: Girişimin basın bildirisinde yukarda belirtilen geleneklere vurgu yapılması, sadece bu çalışmaya sözü edilen geleneklerden kadroların birey hukuku esasında katıldıklarını vurgulamak içindi. Bu kapsamda olmak üzere nerden geldiği değil, günümüz ve gelecek için ne düşündüğü önemlidir. Şu anda PKK geleneğine mensup kimse yok, olur mu, onu gelecekte göreceğiz. Ama biz belirlenen siyasi çerçevemize katılan herkese açığız. Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerini kucaklamak istiyoruz.

SORU: 1980'den önce PKK'nin söz konusu geleneklerden gelenlere yönelik saldırılar düzenlediği herkesçe biliniyor. PKK ile barıştınız mı? Tekrar benzer olayların yaşanacağına ilişkin endişeleriniz var mı?

CEVAP: 1980'den önce olanlar sır değil. Kürdistan devrimi, çeşitli saldırılar neticesinde katledilen evlatlarını yitirmekle büyük yaralar almıştır. Yaşadığımız sıkıntıların önemli bir kısmının o günlerden kaynaklandağını belirtmek isteriz. PKK'nin bu türden atraksiyonlar içinde olacağını sanmıyoruz. Benzer olayların yaşanmasına dair endişe içinde olmamızı gerektiren herhangi bir durum yoktur. 1990'lı yıllarda sözkonusu geleneklerin PKK ile değişik düzeylerde başarısızlıkla sonuçlanan birlik girişimleri de olmuştu. Bugün için biz kardeş kavgalarının tarihe gömülmesi gerektiğine inanıyoruz.

"KADROLARIMIZ BİRBİRİLERİNİ TANIYORLAR'

SORU: KDP, DDKD, KUK, RIZGARİ, ALARIZGARİ, ÖZGÜRLÜK YOLU, TÊKOŞİN ve KAWA geleneğinden gelenleri 32 yıl sonra nasıl aynı çatı altında toplamayı başardınız?

CEVAP: Yukarda da belirttiğim gibi, belirtilen geleneklere mensup kimi arkadaşlar artık eskisi gibi düşünmüyorlar. Bunların aynı çatı altında "şimdi" toplanması diye bir durum yok. Bu kesimler zaten her zaman diyalog içinde oldular. Zaman zaman birleşmenin yollarını aradılar, zaman zaman da bir arada olmayı başardılar. Örneğin 1996 yılında, DDKD, KUK, KAWA, TSK, TS kendi örgütsel yapılarına son vererek PYSK çatısı altında birleştiler. Bu oldukça kapsamlı ve doğru bir birlikti. Mevcut Parti Girişiminin gerçekleşymesinde PYSK sürecinin büyük katkısı oldu. Kadrolar zaten birbirini tanıyorlar. Daha sonraki süreçte bu türden olmasa da TEVKURD gibi cephe örgütlerinde HAK-PAR gibi partilerde zaten bir aradaydılar.

SORU: Neden 32 yıl beklediniz?

CEVAP: Bu oluşum ilk başlangıç olarak algılanırsa doğru, 32 yıl sonra bir araya geldiler fakat yukarda arz ettiğim süreç gözönüne alındığında aslında 32 senedir bu insanlar birlikte olmanın yollarını arıyorlar. Günümüzde gerçekleşmesi, somut şartların daha bir ikna edici olarak kendisini dayatmasıyla alakalıdır.

"SEÇİMLERİ DÜŞÜNMEK İÇİN ÇOK ERKEN'

SORU: Önümüzdeki genel seçimlere katılacak mısınız?

CEVAP: Şu anda partileşmeyi düşünüyoruz. Önümüzdeki genel seçimlerle alakalı konuşmak henüz çok erken. Birinci önceliğimiz kendi ülkemizde gerçekten iktidar olabilmektir. Ciddi bir aşınma ve yozlaşma var. Adeta yeniden inşa ile karşı karşıyayız. Birinci önceliğimiz ulusal yeniden örgütlenmedir. Bu kapsamlı ve büyük görevin yanında seçimler bir ayrıntı gibi görünüyor. Günün koşullarına göre bir tavır belirleyeceğiz. Şimdiden bağlayıcı bir açıklama yapmak doğru olmaz.

SORU: Başarılı olabilme şansınızı yüzde kaç olarak değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Şans diye bir şey olduğuna inanmıyorum. Her şeyi ortaya koyacak olan bizim mücadelemizdir. Başaracağımıza dair inancımız olmasaydı bu girişimi başlatmazdık. İnancın da yüzdeyle tespit edilebileceğine inanmıyorum. Her şey bize bağlı. Mevcut şartlar altında doğru strateji ve taktiklerle hareket edersek Kürt halkının daha güzel gönler göreceğine inanıyoruz.

SORU: Sizin de kadın kotası ve eş başkanlık gibi duruşlarınız olacak mı?

CEVAP: Kadın ve gençlik kotamız var. Ancak bunu uygulamakta zorlandığımızı belirtmek isterim. Parti kuruluşuna kadar bu sorunu çözmekle yüz yüze olduğumuzun bilincindeyiz.

"SÜREÇ ÇIKARLAR YÜZÜNDEN BERTARAF EDİLİYOR'

SORU: Kürdistani Parti Girişimi'nin çözüm sürecine bakış açısı ne? Demokratikleşme paketini nasıl değerlendiriyorsunuz? Süreç çerçevesinde görüşmelerin Abdullah Öcalan ile yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Elbette ki biz, Kürt sorunun çözümünde barışçıl yöntemlerin geçerli olması gerektiğine inanıyoruz. Tarafların bu konsepti esas alması olumludur. Demokratikleşme sürecine gelince; bunun bizzat Başbakan tarafından yeterli olmadığı dile getirilmektedir. Günlük politik çıkarlar uğruna ciddi imkanların bertaraf edildiğine tanıklık etmekteyiz. Bu türden yaklaşımların daha ciddi sorunların başlatıcısı olabileceğine dikkat çekmek istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti rejimi henüz Kürt meselesinin çözülmesi gerektiği aşamasında değildir. Kürtlerin haklarını tanımak konusunda, Başbakan da dahil, ciddi bir direnç mevcut. Ne yazık ki, demokratikleşme paketi denilen şey zaman kazanmaya yönelik bir hamle gibi görünüyor. Öcalan'ın diğer Kürt örgüt ve partilerine danışmadan bu süreci domine etmeye çalışması sadece Öcalan'ın suçu değildir. PKK dışında güçlü bir siyasal oluşum ya da oluşumların olmayışı da bu tek yönlü yapıyı güçlendirmektedir. Eğer gerçek anlamda bir toplumsal dayanağa sahip siyasi oluşumlar olsaydı Öcalan bunu yapamazdı. Buna karşın, mevcut durumda, cereyan eden tek taraflı bir süreçtir ki bunda Kürt halkanın gerçek taleplerinin önemsendiği pek söylenemez. Kürt ve Kürdistan sorunu, Kürdistan toplumunun en geniş kesimlerinin katılımıyla ancak çözülebilir.

SORU: Silahlı mücadeleyi destekliyor musunuz? PKK'nin geri çekilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: PKK'nin mücadele stratejisi hakkında fikir beyan etmemiz bizim dışımızda olan bir konudur. Geri çekilme kararını kendi şartları içinde verecek olan PKK'nin yetkili kurullarıdır. Silahlı mücadele konusunda ciddi bir sorunun olduğu açık. Hem PKK açısından hem de devlet açısından "bu böyle gitmez" denilecek bir noktada oldukları görünüyor. Bizim mücdele anlayışımız meşruiyeti esas alır. Kürtleri şiddete zorlayan devletin politikaları olmuştur. Ama gelinen aşamada, şiddet sorunları çözen değil, ancak başlatan bir unsur olarak işlev görmektedir.

SORU: Bölgedeki diğer parti ve hareketlere karşı tavrınız ne olacak? (HÜDA-PAR – Azadi İnisiyatifi ve saire)

CEVAP: Herhangi bir partiye karşı özel politikamız yoktur. Devlet karşısında, ulusal demokratik talepler ekseninde, bütün Kürdistani güçler bizim müttefikimizdirler. Bu, farklılıklarımızı ortaya koymayacağımız anlamına gelmez. Kürt halkının özgürlük mücadelesinde alternatif bir partiyiz fakat Kürt halkının bizin dışımızda da seçeneklere sahip olduğunun bilincindeyiz ve diğer bütün partilere bu temelde yaklaşıyoruz.

SORU: BDP ve PKK'nin diğer Kürt siyasi hareketlerine bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

CEVAP: Bütün Kürt parti ve örgütlerinin, diğer parti ve örgütlere karşı tavırlarının Kürt halkının bir kısmına karşı tavır ve politika anlamına geleceği için, her zaman halisane duygulara dayanması gerektiğine inanıyoruz.

Kaynak: Temsilci

Son Dakika Politika Yeni Kürt Partisi Newroz'da Geliyor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement