4 Ağustos 1991 doğumlu oyuncunun ailesi Boşnak göçmeni. "İkinci Dünya Savaşı sırasında, ailem Makedonya'nın Prilep Köyü'nden kaçarak Türkiye'ye sığındı. Babam Saffet ve annem Zilka, 80'li yıllara kadar Türkiye'de yaşadı. 80'lerde Saraybosna'ya ve daha sonra 1987'de İsviçre'ye geçti" diyerek yaşamını özet geçtiği bir röportajı olduğu söyleniyor. İzet ise 1991 yılında İsviçre'de dünyaya geliyor.
İşçi kesiminin yoğunlukta yaşadığı Aargu bölgesinde yabancı oranı yüzde 45. Berlin'in altın çocukları olan Boateng'lerin yaşadığı tehlikeli getto ortamının bir benzeri. Babası ağır vasıta şoförü, annesi hemşire. Kuralları sıkı olan bir aile içerisinde yetişmiş olmasına, pek çok arkadaşının içerisinde olduğu alkol ve suçtan uzak durmasını sağladığı için şükrediyor. Kardeşi Sead, İsviçre milli takımı ile dünya şampiyonu olunca Arsenal'e gidiyor. Halihazırda 2006'tan bu yana takip ediliyor ve ilk öne çıkan isim Sead Hajrovic. İzet ise Grassophers altyapısında günden güne vites artırarak ilerleyince 19 yaşında profesyonel sözleşme imzalayıp takıma giriyor. Bundesliga'nın yakından tanıdığı Ciriaco Sforza'nın yönettiği takımda kendisini ilk olarak gösteriyor. Sezon başında "Ben yurt dışına gideceğim, artık bu konuda kendimden eminim" diyerek gelecek teklifleri bekliyor. Galatasaray devreye girince bir an olsun düşünmeden buraya doğru kulaç atıyor. Kendisinden emin, azimli, yetenekli ve istekli.
Nasıl bir futbolcu?
"Teknik kapasitesi yüksek, oyun zekası üst düzeyde ve çok hızlı" diyordu 19 yaşında Grassophers'da çıkış yapmadan önce takımın genel teknik direktörü Hansruedi Hasler. Youtube videolarından bolca göreceğiniz gibi "etkili şut" ve "frikik" konusunda seminer verebilecek düzeyde golleri mevcut. Bu oyuncunun daha ergenliğe yeni girdiği esnada öndeki oyuncuları geçerek kaleye çok yakın mesafeden attığı bir golü izlemenizi öneririm. Çok kısa mesafeden öylesine sert ve 2011 yılının golü seçilen uzaktan atılmış o harika şutun "bombesini" verip, yukarıdan aşağıya doğru süzülerek doksana giren bir şut çıkarıyor ki çalışılmış olduğunu hemen anlıyorsunuz. Onun kendisine has şut stili olup oldukça estetik golleri olması çok da şaşırtıcı değil. Diğerlerinden farklı bir şut tekniğine sahip.
Özellikle Grassophers'ın zirveye oynayıp ikinci olduğu yılda oldukça iyi bir performans sergiledi. İsviçre Ligi'nde sıklıkla sağ kenarda forma giydi ama aslında özellikleri itibari ile çıkış yaptığı ilk mevki ofansif orta saha. Artık takımlar on numara kullanmadığı ve İzet'in savunma becerisi kenarı kurtarsa da merkez orta saha rolüne yetmediği için kanatlara atıldı. İlk çıkış yaptığı ve kendisini gösterdiği sezon Sforza onu forvet arkası oynattı ve pek çoklarına göre İzet'in asıl yeri burası. Sağ kenarda ise çizgiye inemese de içeriye doğru kıvrılarak her iki ayağıyla çıkardığı şutlar sonucunda kendisine iyi bir kariyer edindi. Sol ayağıyla sağ kenar seçimi "tipik bir kanat" oyuncusu olmadığı için belki de tek çıkar yol olduğu gibi, onu daha fazla gole yakın tuttuğundan da bahsedebiliriz. Eğer oyuncuyu sola alırsanız etkili olduğu sol ayağıyla kaleyi yoklamasının çok mümkün olmadığı yerde verimi de düşecektir. Yalnız arkası sağlama alınırsa Sforza yönetiminde olduğu gibi onu forvet arkasına çekerek öngörülemezliği yükseltilerek "istikrara" dahi kavuşabilir.
İsviçre Milli Takımı'ndan davet alacak kadar parlamış, kendisinden birkaç ay küçük Shaqiri'den formayı alamayacağı korkusuyla Bosna'yı seçecek nitelikte bir oyuncu. Bakmayın böyle korkuyor dediğime, kendine güveni tavan yapmış durumda. Sıklıkla "Ben en iyisiyim" demeçlerini duyarsınız. Öte yandan Shaqiri'nin İsviçre'de elde ettiği ün ve Bayern'de oynamasının onu korkutması doğal. Misimovic'in direkt oynadığı Bosna Milli Takımı'nda ilk 11 için henüz düşünülmüyor Slovakya deplasmanındaki harika golü sonrası dahi. Potansiyeli olan ve fakat gelişim göstermesi gereken oyuncu, onun en iyi tanımı. Olmuş değil ve fakat bu haliyle bile Bosna Hersek'e can verdi, ülkesini harika bir şutla kurtardığı gibi Galatasaray'a pek çok maçı kazandıracak aksiyonların sahibi olabilir. Bu noktada beklentileri abartmamak ve oyuncuya sağlıklı gelişimin koşullarını yaratmak gerekir.
Diğer yandan bunlar onun seviyesini anlatıyor. A sınıfında bir yetenek olmadığı aşikar olan ve fakat İsviçre Ligi'ni de aşacak kadar kendisini ispatlamış oyuncunun Türkiye Ligi adına olumlu tarafı ise şutör ve golcü bir orta saha olması. Yine de yetenekleri ölçüsünde kıvamı tutturamadığının da altını çizelim. Kıyaslamak gerekirse eğer, Ezequiel Oscar Scarione'nin 36 maçta 21 gol atıp 9 asist yaptığı bir ligde 91 maçta 20 gol atması akıllarda soru işareti bırakabilir. Yalnız Kasımpaşalı oyuncunun 22 yaşında 31 maçta 6 gol attığını belirtirsek daha doğru bir analiz olur. Yine de oyuncunun temel sorunu istikrarlı olamayışı. Misal bu sezon ilk üç maçta 4 gol atarak muazzam giriş yaptı ama ilk devreyi de 6 golle bitirdi. Üstelik Galatasaray'a gelmeden önce belki de transfer hikayesinden dolayı ligde bir hayli bocaladığı söyleniyor.
Hajrovic Galatasaray'da!
Bundesliga takımları İsviçre ve Avusturya Ligi'nden sıklıkla beslendiği için bu liglerdeki futbolcuların gerçekte ederi nedir az çok tahmin edebiliyorum. Petric'inden Rakitic'ine kadar pek çok oyuncu daha iyi istatistiklerle Bundesliga'ya adımını atmasına rağmen A sınıfı oyuncu olma konusunda sorun yaşadılar. Geçtiğimiz günlerde Sportbild'in verdiği Schalke scout raporu içerisinde de yer alıyordu Hajrovic. Ofansif yeterliliği ve yeteneği konusunda kimsenin şüphesi olmasa da birkaç milyon verip yatırım yapılacak oyuncuların başında geliyordu. Benim şahsi fikrim beklentileri abartmayarak gelişimine izin vermekte fayda olduğu. Yerli olarak oynatabildiğiniz zaman oldukça iyi bir transfer gibi duran Hajrovic yabancı statüsüne takıldığı vakit performansı ve yeterliliği sorgulanacaktır. Her ne kadar Grassophers'ın yıldızı olarak geçse de kendi taraftarları tarafından dahi tam anlamıyla dünya yıldızı olacak gözüyle bakılmadığının da altını çizelim. Öte yandan böylesine şut ve top tekniği olan bir oyuncu mental gelişim konusunda yol kat edebilirse önünde hiçbir engel kalmaz.
Galatasaray'a ne kadar faydalı olur?
İzet Hajrovic'in gelecekte dünyayı kasıp kavurmayacağı çok başka bir tartışma konusu olduğu gibi henüz gelişimini tamamlamadığı için bu sorulara net cevaplar veremiyoruz. Özelliklerini düşündüğünüz vakit potansiyeli hakkında çok fazla karamsar olmak gerekmiyor ama yaşı da 22. Bruma'dan farkı ise birinci Lig'de 90 maç çıkarmış olması. Yeşil çimlerin havasını almışlığı, soyunma odasının kokusu ve maç pratiği konusunda Portekizli genç yeteneğinin fazlasıyla önünde. Galatasaray'ın ona ne kadar ihtiyacı var sorusu o kadar da karışık değil. Öncelikle bu takımın sağ kenarına koyabileceğimiz hazır bir oyuncu bulunmuyor. İzet Hajrovic bu açıdan bir boşluğu dolduracak.
Öte yandan İsviçre'de Boşnak oyuncunun geçtiğimiz sezona göre performansını bu yıl düşüren etkenlerin başında takımın sol kenarda oynayan diğer yetenekli oyuncusu Steven Zuber'in CSKA Moskova'ya transfer edilmesi oldu. Rakip takım onu kontrol etmek istediği zaman ona yoğunlaşıp bunu başarıyor ama Galatasaray gibi bir kontrol edilmesi gereken çok oyuncunun olduğu bir takımda Hajrovic kendisine aradığı boşluğu bulmakta zorlanmayacaktır. Sneijder oynamadığı zaman Galatasaray'ın temel problemi iki forvetin dışında kalan iki kenar ve iki orta sahanın ofansif yeterliliğinin "yetmez" oluşu. Modern futbolun son dönem şart koştuğu gollerin çeşitli oyunculara dağılımı konusunda fazlasıyla kusurlu olan Galatasaray'a bu açıdan bakarsak ilaç olacağını söyleyebiliriz. Bayern'den Chelsea'ye, Barça'dan Swansea City'den Mönchengladbach'a kadar irili ufaklı takımların hemen hepsinde santrforlar dışında gole yönelik oyuncu sayısının fazlalığı göze çarpar, olur da Galatasaray ile kıyasa sokarsanız. Haliyle sağ kenar ve golcü özelliği bu takımın hali hazırda var olan eksikliklerini kapatacak artıları. Elbette daha önceki yazıda üzerinde durduğum gibi çizgiye inemiyor oluşu Galatasaray'ın oyunu genişletme ve forvetleri besleme konusunda var olan eksikliğine çare olamayacak ama içeriye doğru kestiği ortaların isabet oranının da teknik becerisi yüksek her solakta olduğu gibi Hajrovic'te de iyi olması, Burak ve Drogba gibi forvetlerin gollerini fazlalaştıracaktır. Uzun süredir kenar oyuncusu olarak oynadığı için sanılanın aksine yeter seviyede savunması da mevcut. Bir Robben stili söz konusu olduğunu söylememe gerek yok. Hollandalı oyuncu elbette Hajrovic'in iki sınıf yukarısında duruyor amma velakin Boşnak oyuncunun sol ayağı kadar sağ ayağını da oldukça iyi çalıştırışını da artısı olarak kaydedelim.
"Hajrovic iyi bir yatırım"
Kusurları
Muhteşem kullandığı bir sol ayağı ile uzaktan topu filelerle buluşturacak seviyede de bir sağ ayağının yanında ortalama üstü tekniğe de sahip ve fakat bir çizgi oyuncusu olmadığı gibi gole yönelik atılımları da çeşitlilik barındırmıyor. Bu bir anlamda üzerine oynandığında onu kolay durdurulabilir bir oyuncu yapıyor ve istikrarsızlık da bu şekilde baş gösteriyor. Tabi bunlar kenarda oynadığını varsaydığımız zaman geçerli olan ayrıntılar. Sneijder gibi öncelikli durdurulması ve dikkat edilmesi gereken oyuncunun olduğu yerde bir nebze olsun rahatlayacağını düşünüyorum ve özellikle ofansif orta saha rolünde aksiyon çeşitliliğine kavuşacağını da tahmin ediyorum, ola ki arkası sağlam tutulursa...
Kolay provake ediliyor, kırmızı kartları da meşhur. Luzern maçında kaleciye olan o kötü temasını şansızlık olarak yorabiliriz ama bu yine de onun toplamda 16 sarı kart ve 2 kırmızı kartının içeriğini anlatmaya yetmiyor. Türkiye gibi sert bir ligde kart sayısı da artabilir, cezalı maçı sayısı da. Sinirlerine çok daha fazla hakim olması gerekiyor. Nihayetinde bu yetenekli golcüde en fazla şikayet edilen unsur ise her zaman istikrarsızlığı olmuştur ama bu mental sorunlar aşılabilir.
Hajrovic ve milli takım tartışmaları
Hajrovic özellikle geçen sezon ligde gösterdiği performans sonrası milli takımların da ilgisini çekti. İlk etapta Bosna Hersek'i değil de İsviçre'yi seçerek ilginç bir kavganın ortasına düştü.
"Hain" yaftası yapıştırıldı. Özellikle Edin Dzeko'nun yaptığı baskı ve oyuncuyu "hain" ilan etmesi sonrası yaşanılanlar unutulacak gibi değil. "Edin beni bu kararı vermeden önce üç kez arayıp Bosna'yı seçmediğim için azarladı. Üstelik telefonda bana Bosna'yı tercih etmediğim takdirde 'hain' ilan edileceğimi bile söyledi" diyerek anlamsız baskıyı ifade etti.
Hajrovic ile City'nin golcüsü Edin Dzeko arasındaki bu savaş sosyal medyadan da devam etti. Edin Dzeko twitter üzerinden takipçilerine Bosna'yı tercih etmemiş olan Hajrovic ve Haris Seferovic'i kast ederek "Bu iki İsviçreli bizim kutsal vatanımızdan mümkün mertebe uzak tutulmalı" deyip cümlesinin sonuna Bosna Hersek bayrağı koyup takipçilerinin milliyetçi damarına basarak oyuncuları hedef gösterdi. Akabinde Dzeko, Bosna'yı seçmiş olan Lulic'e yönelerek "Sen gerçek bir Bosnalısın, helal olsun" diyerek vatandaşına da övgülerde bulunarak mesaj göndermeye devam etti. Tüm bunların üzerine İsviçre doğumlu Bosna asıllı yıldız oyuncu "Edin Dzeko'nun yaptığı çok gereksiz ve pek de örnek alınacak bir davranış değil" diyerek ilk tepkisini koydu ama asıl vurucu darbeyi sona sakladı. "Şunu da eklemek isterim ki İbrahimovic'in Bosna'yı değil de İsveç'i seçmiş olması üzücü. Eğer Bosna'yı seçmiş olsaydı Dzeko milli takım kadrosuna dahi alınmayabilirdi çünkü İbra bir seviye daha iyi bir futbolcu!"
Hainlikten Kahramanlığa
Hajrovic'in burada verdiği bir mesaj olduğu gerçek. Edin Dzeko benzer bir baskıyı forvette oynayan yıldız bir oyuncu için aynı ölçüde yapar mı? Bir bakıma Hajrovic, milli takım tercihlerinin artık futbolcuların kişisel kariyerleri üzerinden değerlendirildiğinde atıfta bulundu. Nihayetinde günümüz futbolunda milli takım tercihleri daha çok oyuncunun en çok nerede kendisini gösterebildiği ya da kariyeri açısından hangi milli takımın daha iyi bir seçenek olduğu üzerine kurulu. İsviçre'yi seçen Hajrovic kısa süre sonra fikrini değiştirip Bosna Hersek Milli Takımı'nı seçti çünkü orada İsviçre'nin dünya çapında bir oyuncu olma ihtimali olan tek oyuncusu olan Bayern Münih'in kenar forveti Shaqiri'nin oynaması, bu kararı almasına yetti.
Bu sefer de başta İsviçre'nin ahlaki açıdan yerlerde sürünen "Blick" gazetesi gibi benzer medya kuruluşları Hajrovic'i "hain" ilan etti. Öyle veya böyle sonunda Bosna Hersek milli takım serüvveni başladı ve Saffet Susic onu son üç resmi maçta da sonradan oyuna soktu. Hajrovic puan puana gidilen yarışta deplasmanda oynanan Slovakya maçının 78. dakikasında topla ilk buluşmasında öyle güzel bir gol attı ki başta Dzeko olmak üzere tüm Bosnalıları ayağa kaldırdı. Dünün haini, kıyasıya rekabette takımına üç puanı kazandırınca o an ulusal kahramana dönüştü. Aslında Hajrovic'in işte bu özelliği, ona bizim memlekette gelişimi için gereken zamanı tanımasına olanak verecektir.
Yerli statüsünde oynayabilir mi?
Vatandaşlık, ya doğumla ya da sonradan herhangi bir nedenle kazanılabilir. Doğumla kazanılan vatandaşlığa asli vatandaşlık, sonradan kazanılan vatandaşlığa da müktesep (sonradan) kazanılan vatandaşlık denilmektedir. Galatasaray Sözlük'ten "olumvarsabenyokum" bu konuda harika bir çalışmaya imza atıp bizim işimizi kolaylaştırdı. Mevzu bahis konu müktesep vatandaşlık. 29 Mayıs 2009 tarihinde kabul edilen 5901 sayılı kanunun "Türk vatandaşlığının kazanılmasında istisnai haller" başlığı halinde 12. maddesinin c fıkrası "Göçmen olarak kabul edilen kişiler." şeklindedir. Nihayetinde vatandaşlık İzet Hajrovic'in "göçmen" olarak kabul edilmesiyle doğrudan orantılı. 5543 sayılı iskan kanunun g bendine göre Münferit Göçmen olarak kabulü, bu oyuncuda dikkate alınacak ayrıntı:
Münferit göçmen kabulü madde 5 – (1) Türkiye'de yerlesmek isteyen Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı bulunan kimselerden, Türk uyruklu ve Türkiye'deki birinci veya ikinci derecede bir yakını tarafından referans verilen veya bulundukları ülkedeki konsolosluk temsilciliklerimize bizzat müracaat eden ve bu kanun hükümlerine göre dışişleri ve içisleri bakanlıklarınca yapılacak incelemelerden sonra uygun görülerek serbest göçmen vizesi alanlar, hükümetten hiçbir iskan yardımı istememeleri şartıyla içisleri bakanlığınca serbest göçmen olarak kabul edilirler.
Nihayetinde benim okuduğum değil transfer söylentileri sonrası dinlediğim röportajında, Türkiye'de akrabalarının olduğundan bahsetti. Eğer bu memlekette vatandaşlık almış birinci ve ikinci dereceden akrabaya sahipse en azından vatandaşlık talep etme hakkına sahiptir.
Son Dakika › Spor › Her Açıdan Hajrovic - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?