6-7 Ekim Olayları"Nın Birinci Yılı

Diyarbakır'da geçen yıl 6-7 Ekim'de Kobani (Ayn el Arap) bahanesiyle düzenlenen, tüm Türkiye'nin yanı sıra Diyarbakır ile bölgedeki birçok kentte ölümlerin ve yaralanmaların yaşandığı, çok sayıda özel ve kamu binası, iş yeri, banka, okul ile aracın zarar gördüğü izinsiz gösterilerin birinci yılında yaşanan acılar unutulmadı.

HDP Merkez Yürütme Kurulunun çağrısı üzerine geçen yıl 6-7 Ekim tarihlerinde Kobani bahanesiyle yaşanan olayların üzerinden bir yıl geçti. Tüm Türkiye'nin yanı sıra Diyarbakır ile bölgedeki kentlerde ölümlerin, yaralanmaların yoksul ailelere kurban eti dağıtan Yasin Börü ve 3 arkadaşının vahşice öldürülmesi ise hafızalardan silinmedi.

Diyarbakır'daki bazı sivil toplum örgütünün temsilcileri, 6-7 Ekim'de yaşanan olayların halk üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerinin uzun süre silinemeyeceğine dikkat çekti.

Diyarbakır Köy Mezra ve Beldeler ile Yardımlaşma Dayanışma Derneği (Köy-Der) Başkanı Ömer Tekdal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 6-7 Ekim 2014'te bütün İslami STK'larla birlikte kendi derneklerinin de saldırıya uğradığını söyledi.

O günlerde Diyarbakır ve çevre illerde yaşanan kaos ortamından bahseden Tekdal, şöyle konuştu:

" Kurban Bayramı'nın son gününde tüm üye ve gönüllerimizle kurban kesim yerindeydik. Etlerimizi alarak derneğe doğru yola çıktık. Selahattin Demirtaş'ın 'sokağa çıkın' sözleriyle saldırılar başladı. Derneğimizin önünde et dağıtmakla görevli olan Turan Yavaş saldırıya uğradı. Aynı zamanda 10'un üzerindeki dernek üyemiz de yaralandı. Sosyal medya üzerinden derneğimize yönelik saldırılar yapılması yönünde emirler veriliyordu. Bugüne kadar PKK'nın çok katliamları oldu. Bu katliam yaşanırken ise olayı gören ve saldırıyı destekleyen kadınlar zılgıt çekerek kutlama yaptılar. 6-7 Ekim yaşadıklarımız  PKK'nın gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Turan Yavaş arkadaşımız ihlası, takvası ve insanlara hizmetiyle bilinirdi. O vahşeti gerçekleştirenler, çocuklarını yetim bıraktılar."

Aradan bir yıl geçmesine rağmen Turan Yavaş'ın acısının hala tazeliğini koruduğunu ifade eden Tekdal, dernek üyeleri ve gönüllüleriyle faaliyetlerine devam ettiklerini, vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının ulaştıramadığı etleri yerlerine ilettiklerini belirtti.

"6-7 Ekim'deki vahşet, katliam unutulmayacak"

İhya-Der Diyarbakır Şube Başkanı Muzaffer Beber ise 6-7 Ekim'de yaşanan vahşeti, katliamı tüm dünyanın, insanlığın bildiğini ve unutmayacağını bildirdi.

"6-7 Ekim olaylarında, belki de dünya tarihinde görülmemiş vahşetle karşılaştık. Bölgemizde yaşanan bu kaos ortamı, bütün İslami derneklerde olduğu gibi bizim derneğimizi de çok ciddi bir şekilde etkiledi" diyen Beber, şunları anlattı:

"Olaylar sırasında derneğimiz büyük bir risk altındaydı. Bunu biliyorduk. Olaylarda şehit olan Aytaç Baran kardeşimizin başkanlığında tüm yönetim dernekteydik. Büyük bir grup, vahşete imza atmış insan bozuntuları, derneğimize saldırmak istediler. Bütün İslami dernekler olduğu gibi derneğimiz de hedef halindeydi. İslami çalışmalardan dolayı, gençlerimizi uyuşturucu ve terör batağından kurtarmak için yaptığımız çalışmalardan dolayı hedef halindeydik. Maalesef üzülerek bunları söylüyorum. Çocuklardan oluşan bir grup da derneğimize saldırmak istedi. İşin garip tarafı, derneğimize saldıranlar arasında şehit Aytaç Baran'ın öğrencileri de vardı. 6-7 Ekim'deki vahşet, katliam unutulmayacak."

Beber, Aytaç Baran'ın soğukkanlılığını muhafaza ettiğini ve dernek önünde saldırgan öğrencilerine "Siz de Kürtsünüz, biz de Kürt'üz, hepimiz Müslümanız. Neden derneğimize ve bize saldırıyorsunuz? Yaptığınız yanlıştır, karanlık odaklar sizleri yönlendiriyor" dediğini hatırlattı.

Öğrencilerin o konuşmadan sonra Aytaç Baran'ı alkışlayıp dernekten ayrıldığını aktaran Beber, "Bir süre sonra karanlık odaklar, terörizme hizmet eden insanlar, onları tekrar derneğimize gönderip saldırmalarını istedi. Aileler üzerinde, halkın üzerinde bu şekilde baskı oluşturuyorlar" dedi.

"Dernek binamız yakıldı"

Cami-Der Başkanı Şehmus Taş, 6-7 Ekim olaylarında en çok mağdur olan derneklerin başında geldiklerini, binaları tahrip edildiği ve yakıldığı için faaliyetlerini hala dernekte yürütemediklerini bildirdi.

Olaylar sırasında dernekte bulunan 13 arkadaşının canlarını son anda kurtardığını belirten Taş, "Telefonla görüştüğüm arkadaşlar, etraflarının kuşatıldığını ve mermilerin demir kapılara isabet ettiğini söyledi. Kurşun seslerini telefondan ben de duyuyordum. Arkadaşlarımız kendi çabalarıyla binadan çıktıktan sonra dernek binamız yakılıp harap edildi" ifadelerini kullandı.

Taş, bölgedeki gençlerin artık derneğe gelip İslami bir eğitim ve terbiye alamadığını, saldırganların da emellerine ulaştığını savundu.

"Çözüm Süreci'nde huzur ve refah gelmişti"

Batman'daki 6-7 Ekim olayları sırasında otomobili yakılan Arif Saydam, geçen yıl yaşanan olayların bir daha yaşanmaması temennisinde bulundu.

İnsanları sokağa döküp çevreye zarar vermenin anlamsız olduğunu dile getiren Saydam, "Geçen yıl bu bölgede yaşanan olayları, bölge halkı tasvip etmiyor. Milleti sokaklara dökmek, dükkanları tahrip etmek, yakmak, arabaları yakmak yanlış. Benim aracım Diyarbakır Caddesi'nde yakıldı ve kullanılamaz hale getirildi" dedi.

6-7 Ekim olaylarından insanların çok etkilendiğini ve bazılarının günlerce evlerinden çıkamadığını ifade eden Saydam, insanların perişan olduğunu, özellikle esnafın çalışamaz ve çeklerini ödeyemez duruma geldiğini belirtti.

Bölge halkının bu yaşananları hak etmediğini dile getiren Saydam, "Biz bir daha bu olayların yaşanmasını istemiyoruz. Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala unutulmadı. Bazı ilçelerde insanlar sokağa çıkamıyor. Bölge halkı bunu hak etmiyor. Çözüm Süreci'nde Güneydoğu'ya refah ve huzur gelmişti. Bu olayları çıkaranlar, kendi halkına zarar veriyor. Devletin bunlara karşı elinden gelen tedbiri almalı. Almalı ki, bir daha bu olaylar yaşanmasın" diye konuştu.