Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Her şeyi yaptılar ama bu seçimde yine başarılı olacağız. Her şeyi yapacaklar ama cumhurbaşkanımızı seçeceğiz ve inşallah göreceksiniz 30 Mart akşamından sonra bugün yaşadığımız tartışmaların yüzde 70'inin artık unutulduğunu göreceğiz. Bu olaylar, konjonktürel olaylar. Konjonktürel olayların tek amacı da 30 Mart'ta seçmen oylarını etkilemek" dedi.
Arınç, Bursa'da bir otelde düzenlediği basın toplantısında, Gezi olayları ile " Türkiye, huzur ve istikrardan uzaklaşıyor" görüntüsü verme, hükümeti güçsüzleştirme, Türkiye'yi yönetilemez hale getirme, ülkenin dış itibarını zedeleme, ekonomiyi bozma ve makro ekonomik göstergeleri düşürmenin amaçlandığını vurguladı.
Gezi olaylarının üç kelimeyle özetlenebileceğini belirten Arınç, şöyle devam etti:
"Türkiye'deki istikrar bitsin çünkü siyasi istikrar biterse ekonomik istikrar da bundan etkilenir. Her yerde söylüyorum, borsa endeksleri düşer, yatırımcıların ilgisi azalır, faizler yükselir, dolardaki yükseliş kısmen içeriye, kısmen dışarıya bağlı ve 'Türkiye'de nereye gidiyoruz, ne oluyor' diye karmaşa çıkabilir. Bütün bunları amaçlayanlar, sigarasını yakmak için yanındaki komşusunun evini yakmaya teşebbüs edenler gibidir. 'Ben iktidar olayım'; bu amaç, doğru bir amaç. Bu, çok şahsiyetli, namuslu bir amaç ama bu amaç için de ahlaklı bir yöntem gerekiyor. Demokraside, demokrasi dışı yöntemlerle bir yere gidilmesi çok yanlış. Sadece 'Bu hükümet gitsin' diyenler, 'Bu ev yakılsın' diyenlerdir. Ne gelecek peki arkadan, kim gelecek? Hükümet formülü mü var? Türkiye'yi daha iyi yönetecek bir kadro mu var? 'Olsun, bu hükümet gitsin. Ben servetimin yarısını kaybetmeye hazırım' diyen veya 'Bu hükümet gitsin de siyasi iktidar için bir yol bulayım' diyen bir insan bence üslubuyla da düşüncesiyle de çok ahlaklı bir iş yapmıyor demektir ama Türkiye'nin gücü hem bölgesinde ve dünyada hem de yurt içindeki birilerini üzüyor ve yoruyor. Dolayısıyla bundan istifade edecek olanlar, demokrasi dışı gelişmeleri bekleyen ve arzu edenlerdir."
Arınç, Gezi Parkı odaklı gelişmelerle amaçlanan şeylerin boşa çıktığını dile getirdi.
Borsanın kısa süreli düşüşün ardından hemen toparlandığını anlatan Arınç, "Eskiden birinin kaşını çatmasıyla borsa sıfırlanırdı, faizler yükselirdi, repo, faiz çıldırırdı, ekonomik kriz kapıya gelir dayanırdı. Şimdi bakınız dün akşam yayınlanan bu alçaklık vesikası, bu bile Türkiye'de ekonomik dengeleri sarsmadı. Bu bizim çok şükür hükümetimizin gücü hem de ekonomik alandaki gücü hem de siyasi alandaki gücüdür. Tuzaklar bir bir ortaya çıkıyor" ifadesini kullandı.
"Milletin irfanına güveniyoruz"
Bütün olaylara global bakılması gerektiğine dikkati çeken Arınç, "Türkiye'de artık AK Parti iktidarı çok oluyor, yıkılsın gitsin de Türkiye ne olursa olsun" diye düşünenlerin ekmeğine yağ sürmeye hiçbir zaman niyetlenilmemesi gerektiğini, hükümetin meselelere hakim olduğunu belirtti.
Ülkenin huzurunu kaçırmak isteyen, Türkiye'yi bölmeye, parçalamaya çalışan, çözüm sürecini başarısızlığa götürmeye gayret eden, Türkiye'nin siyasi aktör olarak bölgesel değil küresel bir noktaya taşınmış olmasından rahatsız olanlara karşı hükümetin çok güçlü olduğunu ifade eden Arınç, şunları söyledi:
"Her şeyi yaptılar ama bu seçimde yine başarılı olacağız. Her şeyi yapacaklar ama cumhurbaşkanımızı seçeceğiz ve inşallah göreceksiniz 30 Mart akşamından sonra bugün yaşadığımız tartışmaların yüzde 70'inin artık unutulduğunu göreceğiz. Bu olaylar, konjonktürel olaylar. Konjonktürel olayların tek amacı da 30 Mart'ta seçmen oylarını etkilemek. Seçmen de bu konular karşısında alim değil ama ariftir. Tarifi çok güzel. Yani bizim halkımız eğitim görmemiş, üniversiteye gitmemiş olabilir ama 'feraset', 'irfan' denen bir şey var. O, kalbinden hisseder bunu. 'Niçin bu insanlar bu kadar güzel hizmetler yapıyor ama buna rağmen kötüleniyor. Tencere dibin kara, seninki ondan kara. Sen önce kendine bir bak' diyor. Ondan sonra 'Tayyip beyi konuş benimle, sen kimsin, sen bir genel başkan mısın, lider misin, senin bir tek dikili ağacın var mı, sen bir tohum bile atmadın, sen 64 yıldan beri iktidara gelemedin, bu adam 15 aylıkken iktidar oldu, utanmıyor musun' diyor. Milletin irfanına güveniyoruz. İnşallah bütün bu oyunların büyük ölçüde 30 Mart'tan sonraya kalmayacağını düşünüyorum. 30 Mart'tan sonra güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli, güzel günler."
"İnternet, hayatın bir gerçeği"
Sosyal medyanın, yaşamın bir gerçeği olduğunu ve Türkiye'de internet abonesi sayısının 34 milyona ulaştığını belirten Arınç, "Bugün okullarda 1 milyondan fazla bilgisayar var. 160 bin öğrenci internet üzerinden eğitim alıyor. Okullara geniş bant internet hizmeti götürmeyi görev saydık" dedi.
Arınç, 2013 yılı sonu itibarıyla 66 bin kilometrelik karayolu ağını 4'e katlayarak yaklaşık 228 bin kilometre fiber optik ağa ulaşıldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"İnternet, hayatın bir gerçeği. Bundan hiçbirimiz vazgeçemeyiz. İnternette haber siteleri, paylaşım siteleri var. Benim de Twitter'da bir hesabım var. Bunları kabul etmeyen bir insanın buna düşman olması mümkün değil ama unutmayalım bugün gazete 300 bin satıyor, internetteki haber sitesinde tıklama 2,5 milyonu geçiyor. Demek ki artık dijital ve sanal dünyada çok daha varız ve olmalıyız. İnsanlar kendilerini ifade edebiliyor, karakterler az da olsa 140, 120 neyse bunların üzerinden de insanlar düşüncelerini ifade edebiliyor. Meşru, doğal, haklı, makul olan her şeye eyvallah. Şimdi öyle siteler, öyle bir erişim hakkı var ki insanı esas aldığınızda şunu düşünmeniz lazım, bir hukukçuyum ben, bu konuyu araştırdığımızda şöyle bir prensip çıkıyor karşımıza; gerçek dünyada suç olan her şey, sanal dünyada da suçtur. Burada bir insanı bıçakla yaralarsınız, bunu sanal dünyada da yaparsanız, burada bir insana hakaret, tehdit ederseniz, sanal dünyada da yaparsanız, burada bir insanın özel hayatını teşhir edersiniz, sanal dünyada da yaparsanız, bu suçtur. İyi ama gerçek dünyada, hayatta bunu yapanı biliyorsunuz, karşınızdaki insan, onu suçlayabilirsiniz. Peki sanal dünyada yapana ulaşıp da o insana da yargı yolunu açmanız gerekmez mi? Evrensel hukuk diyor ki 'haklısın.' Nasıl bulacağım? O insanın bu eylemlerine nasıl engel olacağım ben?' Bunun da yolları gösterilmiş."
"Nasıl bir vicdansızlıktır?"
Sosyal medyada her şeyin masumane düşünce, mizah, espriden ibaret olmadığını dikkat çeken Arınç, bir kedinin telef edilmesine ilişkin video görüntüsünün internette paylaşılmasına değindi.
Bunun hiç hoş olmadığını vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
"Bu yayınlansın mı? Bu tıklansın mı, izlensin mi? Nasıl bir yetişmedir, nasıl bir vicdansızlıktır? İyi ama annesini nasıl kestiğinin videosunu yayınlayanlar da var. Yani Breivik'in Norveç'te yaptığı katliamı, tek tek adam öldürmesini büyük bir kahramanlık olarak gösterenler, hayvanlarla ilişki, gerçekten çok affedersiniz, içime sığmıyor da onun için söylüyorum, çocuk pornosu veya şiddeti teşvik eden, metot gösteren, bir insan nasıl öldürülür, bir yer nasıl bombalanır, bir kadına nasıl eziyet ve cefa görür, annesi nasıl kesilir, bunu yapanlar oldu. Peki özgürlük bunları da kapsasın mı? Ana muhalefet liderine göre hepsi serbest olsun. Bir devletin güvenliğine ilişkin bir şey serbest mi olsun? Peki o zaman Wikileaks'leri, Snowden'ları, bir başkalarını nereye koyacağız? Bir devlet, bir insan nasıl var olacak? Bu çirkinlikleri de bir yerlerde, videolarda, şurada burada yayınlayalım mı? 'Yayınlayalım' derseniz böyle bir özgürlük dünyanın hiçbir yerinde yok. Dolayısıyla suça tahrik ederse çocuk pornosu, şiddet, devletin güvenliği vesaire olursa bunlara erişimin engellenmesi için hukuki imkanlar var. Biz bunları kullanıyoruz, kullanmaya mecburuz. Kılıçdaroğlu'na göre, 'Bırakın her şey yayınlansın.' Böyle bir özgürlük anlayışı, yarın bunlar iktidara geldiğinde herkes birbirinin boğazına sarılır demektir."
"Kırk tane şeytanlık yolu var"
Arınç, böyle bir özgürlüğün, böyle bir hukuk devleti anlayışının dünyanın hiçbir yerinde olmadığını anlattı.
Söz konusu olumsuzluklara karşı alınan önlemlere işaret eden Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bugün yaptığımız tedbirlerle buna muvaffak olabiliyor muyuz? Hayır, kırk tane şeytanlık yolu var. Orayı kapatıyorsunuz, bir başka yerden geçiyorlar. Peki bunu yaptıkları için 'Her şey serbest' mi diyeceğiz? Mümkün olanı yapacağız, olmayanın da çaresini bulmaya çalışacağız. Yani sadece 'Youtube'a giriş engellendi', işte bu sebeple yapıldı. Televizyon ve radyolara yayın yasağı getirdik, geçici yayın yasağı. Hoş bir şey değil bu. 5,5 yıldır bakanım, ilk defa kullanıyorum bu yetkiyi. Bu yetkiyi bana vermiş, kanun vermiş. Eski RTÜK Kanununda da var, yenisinde de var. Geçmişe baktım, bir de Cemil Çiçek'in Adalet Bakanlığı zamanında kullanılmış, bir de Beşir Atalay, 2007'de bir defa kullanmış bu yetkiyi. Ben 5,5 yıldır ilk defa kullanıyorum. Dün de bunu kullanıp kullanmama konusunda çok düşündüm ama başka çaresi yok. Efendim 'Bunlar şu yollardan, bu yollardan gelir bunu yaparlar.' Allah canlarını alsın, ne yapalım. Yapacaklarsa yapacaklar. Biz de elimizdeki imkanları kullanacağız. Türkiye, böyle bir özgürlük, böyle bir anlayış peşinde kesinlikle olmayacaktır."
Yerel seçimlerde başarısız olmayı kabul etmediğini, başarılı olacaklarını dile getiren Arınç, "Ağırımıza gidiyor kardeşim. 'Başarısız olursanız ne olacak' diye... Başarılı olacağız inşallah. Oy oranını da herkes görecek" ifadesini kullandı.
Arınç, "erken seçim" diye bir şeyin söz konusu olmadığını belirterek, "Hayır böyle bir şey yok. Kırk defa sordular, kırk defa cevap verdik. Seçim sonuçlarına bağlı değil. Bizim iddiamız, 'Seçimler zamanında yapılır' iddiasıdır.' İnşallah bunda muvaffak olacağız" görüşlerini iletti.
- Bursa
Son Dakika › Yerel › Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?