Başbakan Erdoğan: "Türkiye'de Açlık Grevi Yok, Bunların Hepsi Şov" - Son Dakika
Güncel

Başbakan Erdoğan: "Türkiye'de Açlık Grevi Yok, Bunların Hepsi Şov"

Başbakan Erdoğan: "Türkiye\'de Açlık Grevi Yok, Bunların Hepsi Şov"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ölüm orucunda olan bir kişinin olduğunu savunarak, "Açlık grevi diye bir şey yok, bu tamamen şovdur Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ölüm orucunda olan bir kişinin olduğunu savunarak, "Açlık...

31.10.2012 16:48
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ölüm orucunda olan bir kişinin olduğunu savunarak, "Açlık grevi diye bir şey yok, bu tamamen şovdur Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ölüm orucunda olan bir kişinin olduğunu savunarak, "Açlık grevi diye bir şey yok, bu tamamen şovdur. Ben Bakanımı cezaevine gönderdim. Bunları gidip yerlerinde izledi. Yarıdan fazlası da dilekçe vererek bu iş de bıraktı" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'le gerçekleştirdikleri çalışma yemeğinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Yapılan görüşmelerde Türkiye'nin Almanya ile ikili ilişkilerinin gözden geçirildiğini belirten Erdoğan, önümüzdeki yılın başında Türkiye'ye gelecek Merkel ile Türk-Alman üniversitesinin temelini birlikte atmayı arzu ettiğini, bu üniversitenin bir benzerinin de Almanya'da kurulmasının planlandığını anlattı. Bununla birlikte Türkiye ile NATO'da birlikte olan Almanya'nın Suriye konusundaki hassasiyetinin artırılması sürecini de başlattıklarını ifade eden Erdoğan, "Bu konuda Almanya'nın desteğine ihtiyacımız var. Gerek Almanya-Rusya ilişkileri, gerek Almanya- Çin Halk Cumhuriyeti ilişkilerinin daha da hassasiyetle sürdürülmesi bu süreçte inanıyorum ki önem arz ediyor" dedi.

Türkiye'ye gelen Suriyeli mültecilerin sayısının 105 bine ulaştığını ifade eden Erdoğan, başka ülkelere giden Suriyelilerle birlikte Suriye'yi terk eden sığınmacı sayısının 300 bine ulaştığını, Suriye içinde de evlerini terk edenlerin sayısının 2,5 milyonu bulduğunu bildirdi ve "Bu tabi, küresel barışın özlendiği bir çağda bir felaket. Bu felaketi birlikte önlemek, engellemek durumundayız" diye konuştu.

-"MARMARA GEMİSİ FELAKETİ"-

Konuşmasında, Türkiye- İsrail ilişkilerine ve Filistin sorununa da değinen Erdoğan, Marmara gemisinde 9 Türk'ün hayatını kaybettiğini hatırlattı. Erdoğan, konuşmasında "felaket" şeklinde nitelediği Marmara gemisi olayında, Türkiye'nin özür, tazminat ve Filistin'e ambargonun kaldırılması taleplerinin yerine getirilmesine kadar Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmeyeceğini belirtti. İsrail'in bölgedeki yapılaşma sürecine de dikkat çeken Erdoğan, insanlığı barışı için duvarların yıkılması gerektiğini kaydetti. Görüşmede terör örgütünün faaliyetlerine karşı verilecek desteğin artırılmasının da masaya geldiğini belirten Erdoğan, Almanya'nın bu konuda verdiği desteği artırmayı taahhüt ettiğini belirtti ve "AB'nin bölücü terör örgütüne yönelik tavrı kesindir. AB'nin böyle bir kesin tavrının da sonuçlarını görmek istiyoruz. Batı bölücü terör örgütüne destek vermemeli, bunun karşısında tavrını net, açık, ortaya koymalıdır" dedi. Türkiye'nin birçok batı ülkesiyle suçluların iadesi anlaşması olduğunu hatırlatan Erdoğan, kendisin Başbakan sıfatıyla bir çok suçlunun iade kararına imza attığını, bu yaklaşımın aynısını kendilerinin de beklediğini ifade etti.

-"ALMANYA'DAKİ TÜRKLER İÇİN ÇİFTE VATANDAŞLIK İSTİYORUZ"-

Merkel, Erdoğan'ın müzakere süreciyle ilgili olarak daha önce sarf ettiği, "AB'nin artık oyalama sürecine son vermesi gerekir" sözlerinin hatırlatılması üzerine, "AB kesinlikle dürüst bir müzakere ortağıdır. İlerleme raporu hazırlandı ve önemli noktalar var. Müzakereler sürecektir. Açıklığa kavuşturulması gereken konular var. Müzakerelerin sürdürülmesini destekliyoruz" dedi. Mavi kart sürecinin hangi noktada olduğu yönündeki soru üzerine söz alan Erdoğan, "Ben dün de bugün de mavi kartlarla ilgili açıklama yapmadım. Ancak arzumuz Almanya'da bulunan 3 milyona varan vatandaşımızın aslında aynen Fransa'da olduğu gibi çifte vatandaşlık hakkının Alman yönetimi tarafından tanınmasıdır. Sayın Şansölye böyle bir adımın tekrar atılmasına fırsat verirlerse, ki geçmişte bu vardı, Almanya'da 2 milyon 300 bin gibi bir sayıda çifte vatandaşlığı alamamış Türk var. Arzumuz bunun da giderilmesidir. Bu nokta bizim herhangi bir sıkıntımız yok. Çok rahat şekilde şunu da söyleyebilirim: Almanya'dan Türkiye'ye gelen ve 50 bine varan Alman vatandaşı var. Biz onların bir kısmına vatandaşlık vermeye başladık. Yeter ki arzu etsin. Rahatız bu konuda, bir endişemiz yok. Ekonomik olarak değerlendirme yaptığımız zaman, Almanya-Türkiye mukayesesi kabil değil. Serbest dolaşım sebebiyle sıkıntılı olan ülkelerin insanları artık Almanya'ya gelmeye başlıyor. Almanya bunları da değerlendirmek durumunda. Biz bu vatandaşlarımızın Alman vatandaşlığına alınması noktasında çifte vatandaşlık yolunun açılmasını çok daha isabetli buluyoruz. Mavi kartlara bu işin kalmaması çok daha isabetli olur diye düşünüyorum" dedi.

-"IRAK'TAKİ BEDELLERİN ÖDENMESİNİ DOĞRU BULMAYIZ"

Suriye'de sivil halk için bir koruma bölgesi ve uçuşa yasak bölge oluşturulmasının gerekli olup olmadığına dair soruya da cevap veren Erdoğan, bunun BM Güvenlik Konseyi'nin alacağı bir karar olduğunu hatırlattı ve "Konsey, bu kararı almadıktan sonra bizim Kuzey Suriye'de böyle bir bölge ilan etme hakkımız yok. Uçuşa yasak bölgenin bundan önce Irak'taki olaylarda ağır bedelleri ödendi. Aynı bedellerin burada ödenmesini doğru bulmayız" dedi.

-"AÇLIK GREVİ DİYE BİR ŞEY YOK, TAMAMEN ŞOV"-

Haftalık bir Kürt dergisinin temsilcisinin Türkiye'de bir halkın göz ardı edildiğini ileri sürerek, "Şiddet dışında bir alternatifiniz var mı?" diye sorması üzerine Erdoğan şunları söyledi: "Öncelikle Türkiye'de açlık grevi veya ölüm orucu olayına bir açıklık getireyim. Almanya'dan tüm dünyaya sesleniyorum. Türkiye'de ölüm orucunda olan bir kişi var. Bu tabi ki cezaevinde tıbbı kontrol altındadır. Onlara "ölün' diyen siyasi parti veya bölücü terör örgütünün mensupları kendi aralarında kuzu kebap pişirip yemektedir. Bütün resimleriyle hepsi elimizdedir, tarihlerini ve adresini de verebilirim. 17 Temmuz 2012'de milletvekilleri ve bölücü terör örgütünün bazı mensupları, Mardin Kızıltepe'de, Kasr-ı Kanco'da, isim de veriyorum Ahmet Türk'ün verdiği ziyafette kuzu kebabı gayet güzel, şen şakrak bir şekilde götürdüler. Orada bunu yaparken diğer taraftan da kalkıp "ölün' diyorlar. Açlık grevi diye bir şey yok, bu tamamen şovdur. Ben Bakanımı cezaevine gönderdim. Bunları gidip yerlerinde izledi. Yarıdan fazlası dilekçe vererek bu iş de bıraktı. Kaldı ki hastanelerimizin personelleri kontrol altında tutarlar, sıkıntı olursa müdahale eder ve tedavi sürecini sürdürür. Bunlar neyi talep ediyorlar? Bölücü terör örgütünün bırakılmasını. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür şovlarla hukuk itilmez, yok farz edilmez. Hukuk neyi gerektiriyorsa o sahibine teslim edilir. Süreç bu şekilde devam etmektedir. AK Parti olarak bizim meselemiz, sadece Kürt kardeşlerimizin değil 75 milyonun meselesidir. Siz bir etnik unsur adına konuşuyorsunuz, ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak 75 milyon adına konuşuyorum. Tamamını kucaklıyoruz, derdine derman olmaya çalışıyoruz. Bizim farkımız bu."

-"HİÇ BİR ÜLKEYE BÖYLE MUAMELE EDİLMEDİ"-

AB-Türkiye müzakere süreciyle ilgili olarak yöneltilen, "AB ve Türkiye arasındaki katılım müzakereleri süreciyle ilgili olarak federal hükümet tarafından ucu açık görüşme vurgusu yapılıyor. Siz Hıristiyan Demokrat Parti olarak imtiyazlı ortaklığı savunuyorsunuz. Bu partin başkanı olarak imtiyazlı ortaklık öneriyorsunuz, buna rağmen hükümet olarak ucu açık görüşmeler deniyor. Bu çelişki değil mi?" sorusu üzerine Merkel, şunları söyledi:

"Başbakan olduğumda partimin tutumu aynı bugün olduğu gibiydi. Buna rağmen katılım müzakereleri başlatıldı. Bununla birlikte ucu açık denildi. Biz önemli bir geleneğe sadık kalıyoruz. Başlatılan bir süreci sürdürüyoruz. Ben Başbakan olduğum süre içinde de pek çok fasıl açıldı. Bunlar sürdürülüyor. Bu bizim güncel politikamızdır. Türkiye'nin tam üyeliği konusundan Hıristiyan Demokrat Parti içinde sizin söylediğiniz tutum var. Mutabık olmadığımız bir konu ama buna rağmen iyi ilişkilerimizi sürdürmeyi başardık."

Erdoğan da bu konuyla ilgili olarak, Almanya'ya süreçteki desteği için teşekkür etti. Fransa'nın Chirac sonrası dönemde Türkiye'ye karşı olumsuz bir tavır içine girdiğini, Türkiye'nin liderler zirvesine davet edilmez olduğunu anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Liderler zirvesinde ne konuşuluyor, bize ne sorulması gerekir bunlardan dışlandık. Fasıllarda aç-kapa dönemi kaldırıldı, sadece açılma süreci başladı. Müktesebatta bu yok. Bu üzücü bir süreçti. Bir diğer önemli konu şu: Şu an Güney Kıbrıs dönem başkanlığındayız. Güney Kıbrıs'ın Kıbrıs diye kabul edilmesi manidar. Halbuki dünyada böyle bir ülke yok. Güney'le Kuzey arasında yeşil hattın olduğu bir ada Kıbrıs olarak kabul edilebilir mi? Kuzey Kıbrıs var, Güney Kıbrıs var. Kuzey Kıbrıs'ı biz devlet olarak kabul ediyoruz. Başkaları etmiyor olabilir. Ama Güney Kıbrıs'ı kabul edenler ki Sayın Merkel'in geçmişte bir ifadesi de var: "Güney Kıbrıs' almakla hata ettik' diye. Bu gerçekten ciddi bir hata olmuştur ve artarak devam etmektedir. Türkiye'nin AB süreci 50 yıllık bir süreç. Hiçbir ülkeye böyle bir muamelede kimse bulunmadı. Bunu aşmamız gerekiyor." - Ankara

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Başbakan Erdoğan: 'Türkiye'de Açlık Grevi Yok, Bunların Hepsi Şov' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement