Türk Tarih Kurumu Şeref Üyeliği Töreni

Türk Tarih Kurumu Başkanı Mehmet Metin Hülagü, kurumunun şeref üyeliği töreninde yaptığı konuşmada, "İçinde bulunduğumuz saray, Türkiye'nin seçkin saraylarından bir tanesi olan Çırağan... Kelime anlamı itibarıyla da 'ışık saçan' demek. Dolayısıyla ben her bir şeref üyemizin bir 'çırağan' olduğunu düşünüyorum" dedi.

Hülagü, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen "Türk Tarih Kurumu Şeref Üyeliği Töreni"ndeki konuşmasında, Türk Tarih Kurumu'nun 1931 yılında kurulan, Türkiye'nin güzide kurumlarından olduğunu ve kurulduğu yıldan bu yana önemli faaliyetlerde bulunduğunu söyledi.

Kurumun kitap yayınlamak, akademik çalışmalar yürütmek, sempozyumlar ve kongreler gibi faaliyetler düzenlediğini ifade eden Hülagü, değişik ülkelerden ve Türkiye'nin farklı illerinden gelen şeref üyelerine teşekkür etti. Hülagü, mevcut mevzuatları gereğince Türk Tarih Kurumu'na şeref üyelerinin seçildiğini söyledi.

Türk Tarih Kurumu'na her tarihçinin tabi üye olduğunu, bunun dışında 20 üyeden oluşan bilim kurulu üyelerinin ve şeref üyelerinin bulunduğunu anlatan Hülagü, "Şeref üyelerimiz için mevcut mevzuatta hiçbir kısıtmamamız yok. Gerek Türkiye gerekse Türkiye dışından, tarih konusunda yaptığı çalışmalarla öne çıkmış, Türk tarihine hizmette bulunmuş yerli veya yabancı akademisyenlerin şeref üyeliği ile payelendirilmesi mevzuatımızda yer almaktadır" diye konuştu.

Mevzuatları gereği, bilim kurulunun önerisiyle bir takım hocaların yurt içi ve dışından tespit edildiğini anlatan Hülagü, sözlerine şöyle devam etti:

"Kabarıkça bir sayı ortaya çıktı doğrusu. Sonra da bunu kurumun bünyesinde bulunan 9 kişilik yine akademisyen arkadaşlarımızdan oluşan yönetim kurulumuzca asgariye indirmeye çalıştık. Neticede 62 şeref üyesini seçmiş olduk. Şeref üyelerimizi tebrik ederken kendilerinden iki noktada ricada bulunmak istiyorum. İçinde bulunduğumuz saray Türkiye'nin seçkin saraylarından bir tanesi olan Çırağan... Kelime anlamı itibarıyla da 'ışık saçan' demek. Dolayısıyla ben doğrusu her bir şeref üyemizin bir 'çırağan' olduğunu düşünüyorum."

Hülagü son olarak, şeref üyelerinin bir ellerinin Türk Tarih Kurumu'nun üzerinde olmasını özellikle istediklerini belirterek, kitaplarını Türk Tarih Kurumu'nda öncelikle yayınlatmalarını arzuladıklarını dile getirdi.

- Derya Örs'ün konuşması

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Derya Örs, "Türk tarihinin bir ucundan tutarak onun aydınlanması ve bilinmesi için emek, zaman harcayan siz değerli öğretim üyelerine, akademisyelere sonsuz şükranlarımızı arz ediyoruz" dedi.

Örs, Türk tarihinin dünya üzerinde işgal ettiği büyük coğrafya ve sürekliliği bakımından çok az millete nasip olmuş bir büyüklüğe sahip olduğunu söyledi.

Dünyanın hemen her yerinde üniversitelerde ve sivil toplum kuruluşlarında Türk tarihi üzerine çalışan çok sayıda bilim insanı bulunduğunu ifade eden Örs, kurumun 664 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanarak çok sayıda isim belirlediğini, bunlar arasında daha hassas bir eleme yapmak suretiyle de 62 bilim adamını seçtiğini ve onları Türk Tarih Kurumu şeref üyeliğine layık gördüğünü belirtti.

Bu manada yurt içinden ve yurt dışından törene katılan bilim insanlarına teşekkür ettiğini vurgulayan Örs, şöyle devam etti:

"Türk tarihinin bir ucundan tutarak onun aydınlanması ve bilinmesi için emek, zaman harcayan siz değerli öğretim üyelerine, akademisyelere sonsuz şükranlarımızı arz ediyoruz. Sizlere sembolik bir anlamı ve değeri bulunan birer cübbe giydirmek suretiyle Türk tarihine vermiş olduğunuz emekler ve katkılardan dolayı acizane ve nacizane teşekkürlerimizi ifade edeceğiz. Bu bakımdan bir kez daha Türk tarihine vermiş olduğunuz hizmetlerden dolayı hepinizi saygı, sevgi ve minnetle selamlıyorum."

Daha sonra şeref üyesi olan bilim adamlarına cübbeleri giydirildi. - İstanbul