Hak-İş ile Swtuf Arası İkili İlişkileri Güçlendirme Eğitim Toplantısı
Hak-İş ile SWTUF arası ikili ilişkileri güçlendirme eğitim toplantısı Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan: " 6 Mart'tan itibaren 40 ilde 40 toplantı planladık" "Referandum, Türkiye için tarihi bir öneme sahip, eğer referandumda halkımız evet oyuyla anayasa değişikliğini kabul ederse inanıyorum...
Hak-İş ile SWTUF arası ikili ilişkileri güçlendirme eğitim toplantısı
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan: " 6 Mart'tan itibaren 40 ilde 40 toplantı planladık"
"Referandum, Türkiye için tarihi bir öneme sahip, eğer referandumda halkımız evet oyuyla anayasa değişikliğini kabul ederse inanıyorum ki yeni bir Türkiye ile karşılaşacaksınız"
"Biz, siyasi krizler, onların sebep olduğu ekonomik krizler, onların sebep olduğu darbeler, iç kargaşaların sona ermesine inanıyoruz ve bunun için de anayasa değişikliğini Hak-İş olarak destekleme kararı aldık"
"Oy birliği ile aldığımız bir karardır ve bu karar gereği de biz 16 Nisan'a kadar meydanlarda, Türkiye genelinde yoğun bir çalışmayı gerçekleştireceğiz"
ANKARA - Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hak-İş olarak anayasa değişikliğini destekleme kararı aldıklarını hatırlatarak, "Oy birliği ile aldığımız bir karardır ve bu karar gereği de biz 16 Nisan'a kadar meydanlarda, Türkiye genelinde yoğun bir çalışmayı gerçekleştireceğiz" dedi.
Hak İşçi Sendikalar Konfederasyonu (Hak-İş) ile Sudan İşçi Sendikaları Konfederasyonu ikili işbirliği anlaşması çerçevesinde eğitim seminerinde bir araya geldi. Emek Konukevi'nde düzenlenen programa Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, SWTUF Genel Sekreteri Muna Abdelmajid katıldı.
" Darfur'u ziyaret edeceğiz"
Burada konuşan Arslan, Hak-İş ve SWTUF'un ilişkilerinin köklü bir geçmişe dayandığını belirterek, "Ben, SWTUF'la ilişkilerimizi daha da geliştirmemiz gerektiğini, bu ilişkilerin aslında iki ülke ilişkileri için de önemli olduğunu ve Türkiye-Sudan ilişkilerinde de bunun ciddi bir katkısı olacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte konfederasyonumuzdan bir heyetin Sudan'a gitmesi için hazırlıklar yapıyoruz. Tabii benim Darfur'a bir borcum var, daha önce Darfur'dan ülkemize gelen sendikacılara Darfur'a gideceğimizi söz vermiştik ancak en son SWTUF'un kongresinde bir kısım nedenlerden dolayı bu ziyareti gerçekleştiremedik inşallah bir heyetle Darfur'a da gidip ziyaret edeceğiz. Oradaki sendikal hareketin ne kadar canlı ve diri olduğunu biliyorum, Türkiye'ye geldikleri zaman da arkadaşlarımızın bu ilişkileri ne kadar benimsediklerini, önem verdiklerini gördüm. Tabii şanssızlığımız 4 tane Darfur var, güney, kuzey, batı, doğu hangisine gideceğiz? Sırayla mı gideceğiz? Açıkçası plan yaptık, sırayla kısa zamanda nasıl ziyaretler yaparız onu planlıyoruz ama gerçekten Darfur bizim için ayrı bir öneme sahip. Ayrıca Darfur'un bizim tarihi ilişkilerimizin de hala canlı tutulduğu bölge olduğunu biliyorum. Hala Darfur'a ait bazı köylerde Cuma hutbelerinin Sultan Abdülhamit adına okunduğu yönünde bir kısım bilgiler de bize geliyor. Dolayısıyla Darfur'daki bu yapı, bu anlayışı Türk toplumu açısından çok önemli ve anlamlı görüyoruz. İnşallah kısa zamanda bu ziyareti gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı.
"O dönem Sudan halkının ve SWTUF'un bizimle dayanışma içinde olması bizim için çok anlamlıydı"
SWTUF, Hak-İş ilişkilerini sadece eğitim boyutuyla değerlendirmediklerini söyleyen Arslan, "15 Temmuz hain işgal ve darbe girişimi sonrasında çok değerli kardeşim SWTUF'un Genel Sekreteri Abdulgadir Bey'in, SWTUF Genel Başkanı Yusuf Abdulkerim tarafından görevlendirilerek Türkiye'ye gelmesi ve burada bizimle dayanışma içerisinde olması son derece önemliydi. Konfederasyonumuzun da içinde yer aldığı platformda, Kızılay'daki meydanda kendisi de bir konuşma yaparak Türkiye ile dayanışma içerisinde olduklarını ve bu dayanışmayı göstermek için Türkiye'ye geldiklerini ifade etmiştir. Bu bizim açımızdan çok büyük bir anlam ifade etmektedir. Maalesef Türkiye'nin müttefiki olduğunu söyleyen Batılı ülkeler ve Batılı sendikacılar bizim de içinde yer aldığımız Batılı federasyonlar darbe girişiminde o süreçte sessiz kalmışlardır. Adeta Türkiye'de darbe girişiminin başarılı olmasını temenni eder bir tutum sergilemişlerdir ve uzun süre Türkiye ile ilgili darbecilerin başarılı olmasını beklemişlerdir. Başarısız olunca da cılız, hafif mesajlar yayımlamışlardır. O dönem Sudan halkının ve SWTUF'un bizimle dayanışma içinde olması ve Türkiye'ye gelip bize bu konuda destek açıklamaları bizim için çok anlamlıydı. Hala 15 Temmuz travmasını atlatamadık, hala o hain örgüt bütün alanlarda direnmeye devam ediyor her ne kadar göreceli bir başarı olsa da hala bütün Türkiye'nin kılcal damarlarına kadar girmiş bir gizli, sinsi örgütten bahsediyoruz. Sudan Hükümeti'nin oradaki okullarla ilgili almış olduğu karar yine bizim için çok önemliydi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu olayları yeni bir anlayışla, yeni bir yaklaşımla devam ettirmek isterse destek olacağı, mevcut okulların da bize söylenen Sudan Milli Eğitim Bakanlığından devredileceği yönünde bir açıklama söz konusuydu" şeklinde konuştu.
"Berabet çalıştığımız arkadaşlarımızı kaybettik"
"Hak-İş, Türkiye'nin bütün sorunlarda olduğu gibi 15 Temmuz darbe girişiminde de ciddi bir tavır ortaya koymuştur" diyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yurt dışında böyle bir darbe girişimini haber almak da onu yönetmek gerçekten çok daha zor ve sıkıntılı bir süreçti ama biz harekete geçtik, konfederasyonumuzla gerekli çağrıları yaptık, yöneticilerimiz meydanlardaydı Ankara'da. Zor bir dönemdi, arkadaşlarımızın bombalarla muhatap olduklarını telefonlarda, canlı olarak izler durumunda kalmıştık."
15 Temmuz gecesinde birlikte çalıştıkları arkadaşlarını kaybettiklerini ifade eden Arslan, duygusal anlar yaşadı.
"Türkiye'nin başarısı, mazlumların başarısı"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sadece Türkler için değil, bütün ümmet için önemli bir misyon üstlendiğini bildiklerini kaydeden Arslan, "O gece, yeryüzünün bütün mazlumlarının nasıl dua ettiğini hatırlıyorum. Onun için bu ülke sadece bizim insanlarımız için değil, yeryüzünün bütün mazlumları için bu ülke son kale, bu kaleyi hep beraber korumak, hep beraber ayakta kalmasını sağlamak için bütün yeryüzü mazlumlarının nasıl çaba sarfettiklerini görüyorum. Aslında Türkiye'nin başarısı bütün mazlumların başarısı olarak değerlendiriliyor. Ben bu anlayış içeriisnde olan yeryüzündeki bütün milletlerin bir an evvel bu zalimlerin sömürgeci, işgalci, ülkelerimizi talan eden, emperyalist güçlere karşı gücümüzü, işbirliğimizi arttırmamız gerekiyor. Maalesef parçala, böl, yönet anlayışını en çok Afrika'da görüyoruz. Benim ülkemde tehdit altında, hala müttefikimiz olan Amerika ve Batı, Türkiye'yi ısrarla bölmek istiyor. Çünkü Türkiye büyük bir lokma, yutamıyor. Kendileri ifade ediyor: Hazmedilmesi zor bir ülke. Onun için biz içeride ve dışarıda hala ciddi, bir tehditle karşı karşıyayız. Ne kadar terör örgütü varsa Türkiye'ye karşı ortak hareket ediyor; PKK, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ bütün bu terör örgütlerinin bir tek amacı var, Türkiye'yi güçsüzleştirmek, Türkiye'yi bölmek, Türkiye'yi Batılı emperyalist güçlerin kontrolüne vermek istiyorlar. Direnen bir lider var, direnen bir halk var bunu kırmak istiyorlar. O nedenle Türkiye'nin istikrarı, Türkiye'nin gücü hepimizin gücü olduğunun altını çizmem gerekiyor" değerlendirmelerinde bulundu.
"16 Nisan'a kadar meydanlardayız"
Arslan, 6 Mart'tan itibaren 40 ilde 40 toplantı planladıklarını belirterek, "Bunun bir kısmını bazı sivil toplumlarıyla beraber bir kısmını Hak-İş olarak müstakil gerçekleştiriyoruz. Referandum, Türkiye için tarihi bir öneme sahip, eğer referandumda halkımız evet oyuyla anayasa değişikliğini kabul ederse inanıyorum ki yeni bir Türkiye ile karşılaşacaksınız. Biz, siyasi krizler, onların sebep olduğu ekonomik krizler, onların sebep olduğu darbeler, iç kargaşaların sona ermesine inanıyoruz ve bunun için de anayasa değişikliğini Hak-İş olarak destekleme kararı aldık. Oy birliği ile aldığımız bir karardır ve bu karar gereği de biz 16 Nisan'a kadar meydanlarda, Türkiye genelinde yoğun bir çalışmayı gerçekleştireceğiz.
" açıklamalarında bulundu.
(GNC-