İngilizlerin Seçim Yorumu: Erdoğan Eskiden Toplayarak Kazanıyordu Şimdi Bölerek
1 Kasım seçimlerinden AK Parti'nin zaferle çıkmasına İngiliz gazetelerinden tepki geldi. Financial Times, "Erdoğan bölerek yönetiyor ve Türkiye bedel ödüyor" diye yazdı.
AK Parti'nin ezici zaferine en sert tepki İngiliz Independent, Financial Times ve Daily Telegraph yazarlarından geldi. Financial Times yazarı David Gardner, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "toplumu bölme stratejisi uyguladığını ve Türkiye'nin bedel ödediğini" yazıyor:
İşte o yazı:
"KUMAR OYNADI KAZANDI"
"Hayranlarına göre bir dev, çaresiz muhaliflerine göre bir despot olan Erdoğan yine başardı. Çatışmayı tercih ederek kumar oynadı ve kazandı. Erdoğan eskiden toplayarak zafer kazanıyordu şimdi ise bölerek. Bunun maliyeti Türkiye'ye ağır olabilir.
"SÜNNİ, İSLAMCI, TÜRK"
Anayasaya göre tarafsız ve herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Erdoğan, AK Parti'nin ve seçmen tabanının Sünni, İslamcı ve etnik Türk kimliğini keskinleştirdi, Kürtleri, Alevileri sistematik olarak ötekileştirdi. Devletin gücünü, ihaleleri, vergi denetimlerini kullanarak ve suistimal ederek medya üzerinde hakimiyet kurdu, muhalif sesleri susturdu, sosyal medyaya baskı uyguladı.
"ERDOĞAN'IN PLANI BAŞARILI OLDU"
Erdoğan'la ilgili birçok tezattan biri Kürt sorununu çözümün eşiğine getiren lider olması. Ancak seçim aritmetiği aleyhine işlemeye başlayınca geri çekildi. Bu eğilim Haziran seçimlerinde HDP'nin Erdoğan'ın tek adam planlarını geçici olarak bozmasıyla devam etti. PKK'nın saldırılarına tekrar başlamasıyla Erdoğan da operasyonlara başladı. Erdoğan'ın milliyetçi oyları kazanma ve Kürt milliyetçilerinin oylarını geri çekme planı başarılı oldu.
"TEK SUÇLU ERDOĞAN DEĞİL"
Ancak bunca şeyden sonra AK Parti hükümeti Kürtleri nasıl müzakere politikasına ikna edecek? Erdoğan'ın hukukun üstünlüğü ilkesini çiğnemesi ve Türkiye'nin kurumlarının içini boşalttığı dikkate alınınca bu daha da zor. Ama tek suçlu Erdoğan değil. PKK da eline fazla güvendi.
DAİLY TELEGRAPH: ERDOĞAN'IN ZAFERİ TÜRKİYE'NİN İSTİKRARI İÇİN TEHDİT
Daily Telegraph yazarı Mark Almond da, "Erdoğan'ın zaferi Türkiye'nin istikrarı için tehdittir" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı'nın gerilim ve korku politikasıyla kazandığını öne sürüyor:
"Pazar günkü seçimlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin elde ettiği mutlak zafer, ülkenin istikrarıyla ilgili kaygıları sona erdirmez mi? NATO'nun Orta Doğu'daki, yaşamsal öneme haiz müttefikine, beş aydır devam eden siyasi çıkmaz ve mezhepsel şiddetin ardından sükunet gelmedi mi?
Maalesef hayır. Türkiye'deki seçmenler Recep Tayyip Erdoğan'a bu kadar güçlü bir yetki vererek gerilim ve korku, alamet-i farikası haline gelen bir liderin arkasında toplandılar. Erdoğan seçimlerden önce, seçimler yapıldıktan sonra muhalif gazete editörlerinden hesap sorma tehdidinde bulunmakla suçlandı. Başarısının boyutlarına ve geçmişine bakınca ondan büyüklük beklemek saflık olur. Aynısı istikrar için de geçerli.
Ancak Nato'daki müttefikleri, bölünmüş bir muhalefete baskılarından çok, Erdoğan'ın güneydeki komşularına yönelik politikalarına sadık kalıp kalmadığıyla ilgilenecek."
"HEM İÇERİDE HEM DIŞARIDAKİ KÜRTLER"
"Erdoğan için, Kürtlerin hem içeride hem de Suriye ve Irak'ta arz ettiği tehdit dört yılda çözmesi gereken bir sorun. Washington, Erdoğan'ın Suriye'deki ikili oyunundan duyduğu rahatsızlığı artık gizlemeyemezken, Batı mülteci krizi nedeniyle ona çaresiz bir şekilde muhtaç.
Türkler, Pazar günü 'barış ve istikrar' için oy vermiş olabilirler. Ama Erdoğan'ın barışı tesis etme stratejisi şiddetin önce tırmandırılmasını gerektiriyor. Eğer Kürt direnişi hızlı bir şekilde kırılmazsa, içeride işlerin rengi değişebilir.
"Erdoğan şimdi büyük sarayında konumunun sağlam olduğunu düşünebilir. Ama, İslami dayanışma ve Türk milliyetçiliğinden aldığı destek gücünün sınırları görmesini engellememeli. Daha önceki ekonomik mucizesini gölgede bırakan bir resesyona rağmen kazandı. Dış politikası ekonomiyi daha da tehdit ediyor. Mülteci krizi turizmi vurdu. Eski partneri Putin, Suriye'deki gerginlikleri nedeniyle Asya'ya Rusya üzerinden ticareti engelliyor. Erdoğan'a bu zafer anında ani bir alicenaplık gelmezse, Türkiye, komşuları ve müttefiklerini zor günler bekliyor demektir."
INDEPENDENT: HEM TÜRKİYE HEM BÖLGE İÇİN KÖTÜ
Independent gazetesi başyazısında, "Türkiye'deki seçimin sonuçları hem ülke hem de bölge için kötü" diyor.
Yazıda özetle şöyle deniyor:
"Türkiye'deki seçmenlerin Cumhurbaşkanları tarafından önlerine "Ya ben, ya kaos" seçeneği konulduğu dikkate alınırsa, Recep Tayyip Erdoğan'ın parlementoda mutlak çoğunluğu elde etmesi şaşırtıcı olmayabilir.
Erdoğan'ın partisi AK Parti'nin oylarını bu kadar artırması beklenmiyordu. Ama kazandığı 316 sandalye, otokratik Neo-İslamcı liderin yetkilerini artırmaya yönelik anayasa değişikliği yapabilmesi için yeterli değil.
Erdoğan belki yanılmış bir şekilde Kürt ayrılıkçılığı korkusu ya da yanlış hesap yaparak 'Düşmanım düşmanı dostumdur' deyip bugün Irak ve Suriye'yi mahveden İslamcı militanlara göz yumdu. Eğer Batı Erdoğan'la çalışacaksa, ki çalışmalıdır, böyle lakayıt bir yaklaşımın geçmişte kaldığı konusunda güvence verilmelidir. Buna ek olarak, Erdoğan'a Kürtlerle barış sürecine yeniden başlaması için baskı yapılmalı. Birçok kişi, çatışmaların yeniden başlamasını bir seçim stratejisi olduğunu düşünüyor.
Söz konusu olan Türkiye'nin Orta Doğu'nun ve Avrupa'nın istikrarı ve refahıdır. Türklerin sınırlarında tanık olabilecekleri şiddet ve topraklarında gördükleri terörist saldırılar, insanları korkuttu. Bu tür koşullarda insanlar genel olarak sağa ve tanıdıkları düşmana dönerler."
Şimdiye kadar Erdoğan Türkiye'nin geleceğini nasıl garantiye alacağını ve bu amaçla bölgedeki komşularıyla nasıl çalışacağı konusunda fazla ipucu vermedi. Türk halkı farkında olmadan kendini bir kaosun içinde bulabilir."